bugün

yazlık yeni hayat

Yazlık evimize gelmeyeli ne çok olmuştu.. Zamanlar kendi kuyularına girdikten sonra, bizde kalplerimizi saksıların altına gizlemiştik.. buralara hiç uğramamıştık.. Vrenda hala çok güzeldi. Tam kapının önünde ki tahtanın gıcırdayıp gıcırmadığı hatırlamak istedim. Ne yazık ki kopmak üzereydi. Ne güzel yıllardı sevgilim, hatırlatıkça , beynimdenki tüm kıvrımlar sanki canlanıyor.. Ne çok yorulmuştuk çocuklarımızı büyütürken.. Denize sok çıkar, duş aldır. Giydir çıkar, yedir ,uyut.. Ve uyuduklarında ki zaferimiz ve kucaklaşmamız. Bir zafer edasiyle içtiğimiz şaraplar ve senin nefis kokulu puroların.. Tüm yaşananlar ve geçmişin muhteşemliği, yaşanan diğerlerini- kötü anılarımızı örttü. Biliyor musun? Yaşanan acıları şükür ki beyin siliyor evet bir tortu bir iz belki ama muhteşemliğe öyle odaklı ki, onlar pırıl pırıl öne geliyor.. içeriye giriyorum ortada ki yemek masamız hala orada duruyor.... Bu masanın üstü hep dolu olurdu ve sen nasıl mücadele derdin orayı boşaltmak için ama ikizler buna hiç izin vermediler deil mi.. Paletleriden, yapış yapış denizanalarına kadar her şey o masadaydı... Ben senin gibi düşünmezdim. Yaşayan ev derdim bırak izler olsun bırak, bırak her kez sevdiği parçasını taşısın bırak eve yaşasın..ŞiMDi NiYE AĞLIYORUM BiLMiYORUM.. Burada muhteşem yıllar geçirdik.. Sonra ne oldu anlamadım. Sanırım dünya da kimse anlamıyor bu bıkkınlığın bu, hayatları bitirip yeni hayatlara başlamanın nedenini. ikizlerde hiç anlamdılar.. Bizler kendi hayatlarımızdan çıkarken, onların hayatları halbu ki yeni başlamıştı..

Onlarla yaşarken zor oldu anlatmak veya anlatamamak..Yeni hayatlarımızın tazeliği ve heyecanından belki onlara haksızlık yaptık, ama hayatlarımıza yine güzel devam ettik.. yeni ve büyüyen ailelerimizi hep kucakladık.. Bu kadar kolay olmadı. Dur.. Senin evliliğini sanırım kaldıramadım.. O kadar çok içtim ki, düğün seromonıine gelmek için ayakta zor durdum ve bahçenin arkasında o kadar çok ağladım ki...o ana kadar kabullenmiştim veya ciddiye mi ne almıyordum.. Nasıl olsa tek ve muhteşem bana dönecek ve bu kabus bitecekti.. Zaten benim birlikteliğimde beni oyalıyordu, öyle ciddi bir şey deildi.. Seninle olan hiç bir şey gibi deildi hayat.. Ve en kötüsü kimse sen gibi, niye dokunamıyordu ve bu dokunuşlardan sonra ben banyoya kapatıp kendimi niye saatlerce ağlıyordum.. Bahçe de yanıma geldin. O kadar sarhoştum ki, bir an kollarına atladım ve seni öpmeye başladım. Çaresizlik ve hiçlik duygusu daha da alta çekiyordu davranışlarımda beni ve düşünmek yerine dürtüsel olarak acıtma ve acındırmaya bürünüyordum.. Ellerini yüzüme aldın ve" aşık oldum. Bunu planlamadım ve istemedim ama oldum dedin".."lütfen artık mutlu olalım ve hayatımıza devam edelim "dedin. Lanet olsun dedim. Nasıl aşık oldun biz bir birbirimize aşıktık, biz sen ben ikizler bir aileydik dedim.. Gözlerinde ki anlam, bu cümlelerin artık senden uzakta olduğunu gösteriyordu.. Artık bize ait olmayan bakışlar ve uzak anlamlar yüklüydün.. Ve uzun yılardır tanıdığın seni, son bir kez daha anlamıştım. Konuşacak bir şey yoktu..

Düğününden sonra ki iki yıl zor geçti. Kontrollü olamadım.. Ağır depresyonlarım oldu. ilaçlar ve içkiyle ancak günlerin acısını ve uzunluğunu azalta biliyordum.. Gözlerimi kapattığımda hep seni ve balayımızda ki küçük adamızı görüyordum. ilaçlar ve düşler öyle birbirine geçmişti ki..

Bir gün karın geldi. Zar zor kapıyı açtım. Çok güzel ve çok gençti. Bir an halimden utandım. Bana sarıldı ve içten olduğunu hissettirmek için çok çabaladı. Ama ben onun gençliğine takılmıştım. Hamile olduğunu zar zor duydum. Arkadaş olmayı istediğini söyledi ve kocasının , eski kocamın durumuma üzüldüğünü belirtti.
Birden kendi durumumu kavradım.. Tek kaybeden ben olmuştum. Herkes organize olmuş ve mutluydu. Hayatlarına ışıltılar katarak devam ediyorlardı ve üzüntü cephesinde tek yük bana kalmıştı.. Ne garip, en zayıf halka ben seçilmiştim..

Ertesi günlerde, eski eşime yakın olmak yerine( ki bu yakınlık hep onu görmek ve bana acsın bana gelsinle eş değerdi), uzak bir şehre taşındık..
yeni bir iş kurdum kendime ve ikizlerle daha çok zaman geçirmeye başladık ve acılarn terbiyesiyle, burumuş kalbimi dinlendirmeye başladım..Bir şeylere bel bağlamak ve adamak yerine, hayatta her şeyin ola bileceğine alışmaya başladım.. Tutkunun bir eseret olduğunu öğrendim...

Tutulmak en korktuğum ve aslında en özlediğim şey oldu..