bugün

Aşık olunca arabesk kelimelerini kağıda yazan insanların içinde bulunduğu ruh hali.
Şiirin sadece aşk kelimelerinden ibaret olduğunu zanneden edebiyattan uzak bir kitlenin uğraşı.

Şiir yazmaya çalışmak ile yazdıklarınızın şiir olması arasında fark var.
Herkes cümleleri alt alta getirerek bir şeyler yazabilir
bunun ismi "şiir yazmaya çalışmak" olur.
senin ismin de şair değil cümle kurabilen insan olur.
ha yazdıkların denediklerin şiirdir o ayrı. bi şekilde yerini bulur onlar.
herkes yapmamalı. şiir yazıcam diye zorluyorsunuz, sıçıyor ve sıvıyorsunuz. tüy dikmeyi de ihmal etmiyorsunuz tabi. eğer yeteneğiniz yoksa yazmayın. saçma sapan kelime yığınları oluşturmaktan öteye gidemiyorsunuz. yazdığınız iki satır saçmalığa şiir diyorsunuz. yapmayın efenim. sanat sanat için yapılır görüşünü savunuyorum. şiir de bir sanattır ve sizi terk edip giden, aldatan, seviyorum deyip yalan söyleyen, 3 kuruşluk sevgiliniz ve aşkınız için şiirin değerini düşürmeyin. aşağılık duygularınıza meze etmeyin..
küçükken mehmet akifin " çanakkale şehitlerine" şiirini okumuştum.

işin doğrusu çoğunu hatta konusunu bile tam anlayamamıştım şiirin.

ama orda beni çeken bir şey vardı, bir ahenk, bir güzellik vardı.

her gün defalarca okurdum " çanakkale şehitlerine" yi.

sınıftakiler daha "daha dün annemizin kollarında yaşarken"i ezberlemeye çalışırken; ben çanakkale şehitlerine'yi ezberden okurdum.

şiir aşkım; eve ateri alınmasıyla sekteye uğradı tabikide.

artık ne mehmet akif, ne de şiir dikkatimi çekiyordu. taş devrili, ninja kaplumbağalı, mariolu 3000 in 1'li kasetlerin peşindeydim artık.

taa ki ergenliğimin doruklarını yaşadığım liseye kadar.

çocukluk hastalığım lisedeki edebiyat dersiyle birlikte tekrar nüksetmiş, tekrardan şiirler okumaya başlamıştım.

özellikle de necip fazıl.

benim için -hala da öyledir- türk şiirinin zirvesiydi necip fazıl.

yaşayan hiç bir insana duymadığım bir hayranlık duyuyordum üstada.

ve bu sefer yazmaya da başlamıştım.

elime kalem alır, sayfalarca, saatlerce yazardım.

sonra hayatın gerçekleri çarptı gözüme tabiki de;

şiir yazarak sınav geçilmiyor.

yine bıraktım. sınavlar, ödevler, arkadaşlar, oyunlar derken; lise bitti, neredeyse üniversite de bitecek.

bir gece, yazmak istedim.

yıllarca içimde birikenleri kağıda dökmek istedim.

hala yazıyorum.

ama insan yazdıkça öğreniyor yazamadığını.

bir insan şiirine ne kadar güveniyor, ne kadar mükemmel yazdığını düşünüyorsa o kadar yanılıyordur.
Benim bile unuttuğum şiirlerde adın
Ekmek atamadan uçtu martılar,
Bu dünya gelir geçer kaçtı tadım
Eksilerim birleşmeden olmaz artılar..

Umut kanat çırpar ufuklarında aşkın,
Akla sen gelince, söner mumlar
Derdim başımdan aşkın
Zaman geçmez gelir, ama dolar kumlar...
kafan boşken masaya oturup kalemi eline aldığında yapamayacağın eylem. zira ancak hislerinin taşkınlığı mürekkep olur damlar ellerinden. ve bunun bir biçime kavuşması da ilhamla olur.
Sanılanın aksine oturup, düşünülüp, planlanıp yazılmaz. Yazılıyorsa da o şiir olmaz. Birden gelince ilham zımbırtıları dökülüverir kağıda o hayret verici, ahenkli dizeler... Kendinden geçer, zamanı unutursun, silgi kullanmak istemez yanlışın üstünü karalayıverirsin. Böyle böyle sayfalar harcarsın...
Şöyledir.

Badem şekeri yerdedir,
Dedem bilmem nerdedir,
En sevilen odunlar,
Şimdi direktedir. Evet.
Pek çok kişinin yaptığını zannettiği eylem. Şair olmakla şiir yazabilmek arasında baya sağlam bir çizgi var. Şiir bir sonuçtur. Şiir hayattır kimisine. Şiir duygudur. Şiir patlamadır.
Leyla isen bir mecnun mecnun isen bir leyla gerekli yazabilmek için.
Hiçbirini hak etmedi ruhlar.
Önceden, yani 1 buçuk sene önce falan aklım rastgele oluştururdu şiirlerimi; düşünmezdim bile kelimeleri.. sadece aklımdakini kağıda dökme işlemini ben yapardım.

Ama şu an istesem, hatta zorlasam bile şiir yazamıyorum, gelmiyor yazdılarımın devamı bir türlü. Ne aşk ne vatan ne de doğa hiçbir türde eser veremiyorum.

Peki 1 buçuk sene önceyle farkım ne mi? Evet doğru tahmin..

1.5 senedir kimseye tam anlamıyla aşık olamıyorum. Şiir aşktan beslenir, hatta onu sömürür, ona pragmatist yaklaşır. Sanırım yeniden, gerçekten aşık olabilene kadar şiir yazamayacağım.
Şiir, umut demektir. Dünyayı görebileceğini uman bir amânın, insanlara tabiatı sorması gibi...
bana hic siir yazilmadi. keske yazilsaydi. cok sevinirdim ama belli etmezdim
Her yiğidin harcı değil.
bir cemal süreya, turgut uyar, atilla ilhan yada edip cansever değilseniz lütfen bulaşmayın.
Herkes yazı yazabilir ama herkesin şiir yazabileceğini sanmıyorum. Şiirler özeldir.
Beni rahatlatan eylem.Bu yolla içimdekileri dökmek hoşuma gidiyor.

Ne zaman içim daralsa,
arka sokakta beni bekleyen aşığım gibi,
kaçıyorum, sığınıyorum ona.
kalem kağıtta eşlik ediyor bize.
Sonra dökülüveriyor gözyaşlarımla beraber kelimeler.
Çoğu zaman her mısra da bir ağıt, bir matem havası.
Belki çok okuyanı yok ama
bir gün sel olup akacak gönüllere.
Biliyorum.
Yazdığını sananlar yazanlardan daha çok.
en son hoşlandığım bi kız için yazmıştım ama kıza ne şiiri okutabildim ne de hoşlandığımı söyleyebildim sonrası malum bir daha kalemi şiir yazmak için elime almadım.
(bkz: ilham gelmesi)
karalamak ve şiir denemesi boyutunda kalır kimi zaman..
başlanıp bitmeyen o kadar çok şiir var ki.
O ilk cümleyi bulmak kadar zoru yoktur.
Kolay iş değildir fakat kolay zannedenler var. iyi bir şiir için kafiye şarttır. Kafiye diye zorlamamak gereken durumlar olabilir o zaman da açık - kapalı hece gibi sorunlar ortaya çıkar. Bu aralar not defterim tek kıtalık sözlerle dolu. Bunlar ya böyle kalacak, ya devam edilecek ya da birbirleriyle birleştirilecek.
iyi bir şiir için Kafiye şart değildir. Şiire sınırlama getiren herkesin de amk.
Eskiden sevgiliye kavuşmak için yazılırdı şimdi sevgili bulmak için yazılıyor. Sonuçta hepsi amaç, saygı duyarım. Güzel yazın yeter.