bugün

gök gürültülü, sağanak yağışlı olunca kaçınılmazdır.
irademden feragat etmek istiyorum
Bir müzik aleti veyahut bir kalem gibi
Kendimi soyutlamak istiyorum kendimden
Tanrım beni onun parmaklarına enstürman niyetine ver
Çalsın beni bütün gün ve gece
Tanrım beni onun önüne ser
Dolanayım bütün sene onun tenine

irademden ve kimsesizliğimden feragat ediyorum
Sayın tanrım mahrum etme beni gözlerinden
Bilirsin
Bilirsin çünkü topraktan ve tutkudan yarattın beni
Bilirsin çünkü sen, üfledin kendi suretini

Verdiğin beden hem feryat hem feragat eder
Üstelik verdiğin iradenin de bir anlamı yok
Ki biliyorum, sana akıl vermek büyük şer,
Ama beni ona vermeyecek isen
Ne olur isa gibi çarmıha ger.
sonra sıla ve yerli Dostoyevski geldi aklıma.

"sittirme ulan tahtanı böyle yetenekler varken sana mı kaldı şiir?" dedim.
şiir kadar bana ılık bişey yok şu dünyada.

çirkin solcuların hatun tavlama uğraşlarından başka bişey değil.
Şiir ile sıçmak eylemini karıştıran kişinin söylemi. Bir insanın karşı komşusu gelebilir, sıçası gelebilir, şiir yazası gelemez.
Yazamadım.
yaratılan mahluk
gökyüzüne kurduğumuz medeniyetler,
yavaş yavaş boğar bizi göğün anlamsız kızılında.
bir kuyunun tekinsiz sularında,
tüyleri ürperten ayın yansıması,
kendisini gösterir bütün dehşetiyle.
kuyunun başında
karanlık gözlerini kaybetmiş bir yaratık
tüm gücüyle çeker kovanın iplerini
köprü direklerine asılmış kolsuzların elleri
sımsıkı tutarlar bu karanlık kuyudan yükselen hiçliği
yarattığımız şu anlamsız dalgalar
kayalıklara atar o bilinmedik elleri.
kuyunun soğuk taşlarına,
ana kucağında bir bebeğin görünmeyen dokunuşları,
varlığı hissettirir canavarın kalbine.
medeniyetler boyu yükselen kızıl bir çığlık kurtarır kalın zincirlerinden bu ürkünç yaratığı.
köprüler hiçliğe açar kollarını
dalgalar af diler tanrıdan
kapanır gözleri kendini varlığa adamış olanların.
not: bu siirin onemi bugün 34 as metrobüsünde gelen ilham mı dersiniz yoksa baska bir sey vesilesiyle bu siirin hayat bulmasıdır.

teşekkürler metrobüs, tesekkürler uludağ
Bazen yanaklarımı sevdiğini sanıyorum.
Deliysem deliyim.
Gerçekleri düşünmek istemiyorum.
Delirmek en güzeli.
dolasirken bu sozlukte,
bir de baktim o da ne;
uzaktan suzulerek geldi,
cakma sair uyaniverdi.
şiir yazmak iyidir ama yazabilene amma bazıları var ki şiir dediği şeyin tek alameti 4 kıta ve kısa olması roman yazmış aq.
ah gönül geçkilerim,
ah şu geçmişteki gelecek hüzünlerim.
ah zamana perçinlemek istediklerim,
ah geçmeyecek sandığım günlerim.

neler uğruna eskittik dünleri,
neler düşündük düş sokaklarına yatıp?
neler bulduk arta kalanlardan,
neler aşırdık hüzün ırmaklarından?

şiir yazamamayı özlemişim. Ne kadar kötü de olsa yazacağım arada. Dünyaya bir defa geliyoruz sonuçta, kusuruma bakmayın eheh.
yazma boşver. yazıp neyapacaksın?
Şiir yazasım evet bir şiir.
Gökteki kuşlara, yerdeki böceklere.
Yurdumdaki dostlara, ardımdaki Köpeklere.

Şiir yazasım geldi evet bir şiir.
Dostum dediklerime, dost bildiklerime.
Arkamdan mızrak saplayıp eğlenenlere.

Son kıtamdır bu şiirimin.
Bir entry giresim geldi.
Çaylaklıktan kurtulmak için, moderatörlere hitaben.
kimin göğsünde galata kulesi gibi grev çivileri var.
kim boş kuyulara ha bağırır, ha bağırır.
Varoluşsal sancılarım uyardı zihinimi,
ve uyandım o yalan rüyadan.
Sorguladım durdum herşeyi,
ve tiskindirdi bu yaşam bu Dünyadan.

Fakat tek bir yaşam var elimde,
sarıldım dört kolla bilime.
Aradım durdum bir anlam,
fakat yoksundu evren bir zandan..
Seni hep gördüğümde sanki ilk defa görüyormuşum gibi
Sanki ölüyormuşum gibi
Benim iki dizelik şiirim bu ama asıl şiir senin gözlerin Kadın...
önüne kalbi koy sonra biraz düşün beni;
düşlerimde kaybolan kadın nasıl düşürdü beni.
kendinden çok sevme kimseleri
anan baban yeter gerisi hep ihanet eli...
rapper: (bkz: velet)
şarkı: sabahı bulmaz
Bende yazmak istiyorum ama zor iş. Gerçekten zor iş. Yani içinde birşeyler var ama kelimelere dökmek marifet istiyor.
okyanuslar canlıdır
canları acır
ama gökyüzü bir penceredir
ve bahçemizde yıldızlar yetişir.
Asgari 50-60 şiir kitabı okumadan gelmemesi gereken eylem.

Ben okumadım efendim onun için gelince geri kovuyorum.
ah bu sonsuz lakayt döngüde,
hacmi azalmış yitik cümlelerim.
yetirememiş kendini sevgiye aşk poetleri.
kararsızlığı dünle beraber hüzne gömenlerin,
korku dağarcığını genişletmiş cesaret.
esaret reddeden yıllanmış bedenlerin
o eşsiz hakimiyet duygusu,
karantinaya almış söylenmemesi gerekenleri.
riya kurutmuşlar mutluluk kitaplarında,
çıkarını haykıramadığı dostlar meclisindeki.
su yüzüne çıkarılsın zamandan sakladıkları.
Karanlığın anlamı

Bizi izliyorlar,
Ama nereden?
Şu yırtık kırmızı perdenin arkasından.
Ama nerede?
Şu siyah giyimli adamların gerisinde
Bizi izliyorlar.
Kimi, bizi mi?
Yok ya, bilemedim şimdi.
Bakıyorlar. Baksana!
Hani hani nerede?
Şu kırmızı perdenin arkasında dedim ya!
Kapat o zaman ışıkları. Göremesinler bizi.
Kapatın ışıkları.
Siz de bizi izlemeyi bırakın artık
Tamam be kestik!!.
Baktığın her şey,
Göz ucuyla dahi olsa,
Birer ayna olsun.
Sana anlatamadıklarımı
Kendin gör,
Kendini gör karşında.
Şiir yazasım geldi
aşkı gönlümü deldi
o bundan bihaberdi
siktir deli

bana hep kanka derdi
belli ki büyüktü derdi
sabah kalkıp rimel sürerdi
siktir deli

bir ceylan gibi ürkerdi
kuşları ağızlarından öperdi
bir gün onu sevdiğimi öğrendi
siktir deli.
(bkz: sen yazma ulan ayı)