bugün

memlekete ,aileye ,sevgiliye uzak kalındıkça hissedilen duygudur .uzun sürerse yaşlandırır ,erkekleri bile ağlatır.
Karanlık zindanların,
Benliğime işlendiği bir anda,
Hasretin,buram buram
Koktuğu bir anda,
Çiçeğe özlem,bahara özlem,
Kısacası bir tanem,
Varlığına,tenine,kokuna
Özlem duyduğum,bir anda
Gel ki;
Seni unutmaya,
Asla gücüm yetmesin...

Bir ürpertinin,
Vücudumu sardığı bir anda,
Yalnızlığın yüreğime,
Saplandığı bir anda,
Sana özlem,sesine özlem
Sevgine özlem,
Kısacası bir tanem,
Deniz mavisi gözlerine *
Özlem duyduğum bir anda,
Gel ki;
Seni unutmaya,
Asla gücüm yetmesin...

Anlamsız duyguların,
Beynimi kemirdiği bir anda,
Hayatın katlanmaz olduğuna,
inandığım bir anda,
Toprağa özlem,güneşe özlem,
Yağmura özlem,
Kısacası bir tanem,
Ölüme,ölüme özlem duyduğum bir anda
Gel ki;
Seni unutmaya,
Asla gücüm yetmesin... * * *
kalbin elinin kolunun bağlı olmasıdır. isteyip de yapamamak, görmek isteyip görememek, hayallerle yetinmeye çalışmaktır. bir sonraki buluşmayı iple çekmek, son buluşmada yaşanan güzellikleri düşünerek teselli olmaktır.
uzaktır. bir o kadar da yakın. gözünü kapayıp açtığın an görmek istermişcesine daha çok göz kırpışlarına sahip olmaktır...
kastamonu otobüs firması.

(bkz: kastamonu özlem)
yaşanması asla istenilmeyen ama bir yandan da asla terk edilmesi istenmeyendir. bir bakımdan insanın kendisiyle beraber olması istenendir. **
sanki çocukken anneden ayrı geçen gece gibi. boğazına saplanmış kalmış hiç gitmeyen o kütle yanısıra yanlız, kimsesiz, çaresiz, hiç geçmeyen ara ara yoklayan bir bıçak gibi bu duygu... acaba bu guyguyu tattığımda, gözlerimin dolmadığı içimin acımadığı kalbimin ağrımadığı, insanların anlattığı gibi, tebessüm ettirdiği bir an olucak mı ozaman bu kelimeyle barışabilirim sanrım...
hiç aç susuz yaşamadım ki

hiç parasız pulsuz kalmadım ki

hiç aşksız sevgisiz olmadım ki

neden neye kime bu özlem...
ogame de afedersin ama belamı siken user.
benim kelimelerim güçsüz gibi görünür, aslında senden cesurdur anlamları. seni anlatmak nasıl güçsüzlük olur, nasıl yılgın olur cümlelerim bana verdiğin mavilik dururken? ben yeşillere dayayabiliyorum sırtımı, gün geliyor saatlerce okuyorum. bazen bir şarkı dinlerken roman yazdıracak kadar güçlü ilham geliyor ama ihanet etmiyorum şarkıya, dinliyorum. diyorum ya sana, benim kelimelerim güçsüz görünür, aslında senden cesurdur anlamları. kafamı zorla öne eğmeye çalışan onca utanmışlığa rağmen öpebiliyorum seni, yanaklarından olsa da, dile kolay.
hiç anlamadığım dilde bir şarkı dinlerken tahmin edebiliyorum sözleri, her duygunun ayrı notası var. benim kalbim en çok mi'den atıyor, şarkı re'ye vurdukça buğulanıyor gözlerim.
yine de en çok ritmi yüksek şarkıları dinlerken heyecanlanıyorum, marşlarda mesela. evet evet, marşlarda buluyorum seni. naci en palestina dinlerken aklıma gelen de sensin biliyorum. bakma öyle şaşkın şaşkın yüzüme? en mutlu anıma da kederden geberdiğim zamana da seni koyuyorsam her şarkıda da seni düşünmem neden garip olsun ki?

anlamamakta ısrar edenler var, kör taklidi yapanlar ya da kör edenler var. bizi düşman belleyip şarkılarımızı yasaklayanlar, ellerimizi bağlayanlar, kör karanlığa hapsedenler var. ben görüyorum onları, tek tek biliyorum adreslerini. ne yapmalı? dün dedim ki kendime " git, yap elinden geleni. kaybedecek hiçbir şeyin olmadığı için değil, kaybedecek çok şeyin olduğu için git. git ki kaybetme." dün dedim bunu kendime, bugün tekrarladım.

yapmadım sanıyorlar ya da bir şey yapmanın her zaman somut olması gerektiğini. oysa ben onları dün kötü ilan ettim. on beşini yalnız, yirmi yedisini bomboş bıraktım. en kötüsünü de kalan yüz ikiye yaptım; onlar gibi olanların önüne saldım onları. dönüp arkama bakmadım bile. oturduğum yerden, tek başıma yaptım bunu ben. onlar hala farkında değil ama ben onları dün kötü ilan ettim, hala bir şey yapmanın illa somut olması gerektiğinden bahsediyorlar.

bıraktım onları ben. sen de bırak.

ki sen benim yüreğimdesin,
söksem onu alsam, öpsem,
kan bulaşmaz ellerime.
ama dokunsan onlara kan kokusu.

sen benim yüreğimdesin,
söksem onu alsam, öpsem,
kan bulaşmaz ya ellerime,
işte o yüzden benimsin.
" gidersen
hani sığınaklarım eksilir
zarar kalırım
yeni günün tenine
dağılır yaralarım "*
şimdi, her şeyden öte bir özlem vardır. birileri dediği zamanlar pek kulak asmazsınız. ama klişe de olsa acı bir gerçek olan kaybedince anlama olayı fena acıtır. bir ay bitti. çok tuhaf hissettiriyor, eve geldiğinizde neşeli bir sesle "hoşgelmiş benim küçük kuzum" diyen bir kadının olmaması.

evet, şimdi onun da dediği gibi bakmam gereken çocuğumsu bir adam ve düzene sokmam gereken bir geleceğim, eğitim hayatım var. kabul edebildiğim bir şey değil maalesef yokluğu. duygusuz bir insandım her zaman. hala öyleyim. hiç ağlamadım diyebileceğim kadar az göz yaşı döktüm. diğerlerinin aksine sevgimi göz yaşıyla ölçmediğim içindir belki, bilemiyorum. ama en büyük sorun, bunun şu an daha fazla acıtması..

bir şekilde alışmak zorunda olduğum gerçeği hala canımı sıkıyor. deli gibi özlediğimi hissettiğim her boşlukta gözlerimin dolmasından rahatsızım. hiç bir şeyin onun suçu olmamasına rağmen kızgınım birazcık. o varken hiç konuşmama gerek kalmayan, çok zor seni seviyorum dediğim babamla baş başa birbirimize eziyet çektiriyoruz şimdi. komik. annemi özledim. çok fazla. okulda canım sıkıldığında arayıp naber kanka diyebildiğim insan onun benle konuşamadığı bir yerde beni dinliyor sadece.

her neyse. anlatamadım istediğim gibi. o zaman saçma gelen her şey, şimdi mantık saçıyor denebilir. kokusunu bile özledim.
bir insanın özlem duyabileceği kişiler,aile fertleri ve sevdiği insandır.şöyledirki naz bu kişilere geçer ha evet özlem nazın geçmediği sevgiliyede olur.naz geçmediği için özlem duyulurya neyse o bambaşka bir olay.ama hasıl olan aile bireyleridir...
dost özlemi var birde. bazen de insanda oluşan, hiç görmediği insanlara karşı duyduğu özlem var. bu apayrı ve çok tatlı bir özlem. her ne kadar imkansız gibi görünse de. var işte bu özlem...
+ merhaba abi

- merhaba gençler.

+ abi içerde özlem vardı, hemen çekip çıkacağız

- türküsüz alamıyoruz gençler

çekilmesi ve baş etmesi zor duygudur.
asıl özlem bitmeyen ama vazgeçilmeyen özlemdir; yani 'imkansız'a duyulan. diğerleri süslenmiş laf kalabalığı.
70 li yıllarda doğan kız çocuklarının pooüler ismi.*.*
Bir sömürgedir özlem
Ayrılığın, zamanın ve anıların
işgalinde...
kendine has bir kokusu
vardır halbuki
kendine özgü bir tadı...
tadının acılığı
ayrılıktan gelir
burukluk, geçen zamandan...
ve en tatlı kısmı
anılardandır...

Bir karmaşadır özlem
Yüreği işgal eden...
savaşır galip gelmek için
ayrılığın acısı, mutluluğu anıların
ve geçen zamanın hüznü...
bir yüreğin fetret devridir özlem...
neyi özlediysen ona susamaktır özlem.
Bir yerlerden özlemek lazım diye baskıda bulunulan bir istek gibi düşünmeye başladım artık onu, bilmiyorum belki de hayatta özlemi yitirmekte nasip oluyormuş. Şaka maka içine girdiğinde seni mahveden ve senin özlediğin kişinin özlemesini istediğin halde olmayan duygu durumudur.
bir süre yakınlarıma uğramamasını arzu ettiğim duygu.
uzun bir süre benimle birlikte olacak duygu.
özledim seni...
ayrılık yüreğimi uyuşturuyor karıncalandırıyor nicedir.
beynimi uyuşturuyor özlemin...
çok sık birlikte olmasak bile
benimle olduğunu bilmenin
bunca zamandır içimi ısıttığını
yeni yeni anlıyorum
Yokluğun,
Hatırladıkça yüreğime saplanan bir sizi olmaktan çıkıp
mütemadiyen bir boşluğa
Sabahları seni okşayarak başlamaları
aksamları her isi bir kenara koyup
seninle baş başa konuşmaları özlüyorum;
oynaşmalarımızı,
yürüyüşlerimizi,
sevimli haşarılığını,
çocuksu küskünlüğünü...
Nasılda serttin başkalarına karşı
beni savunurken;
ve ne kadar yumuşak
bir çift kısık gözle kendini
ellerimin okşayışına bırakırken
Gitmeni asla istemediğim halde
buna mecbur olduğunu görmek
ve sana bunları söylemeden
'git artık' demek
'beni ne kadar çabuk unutursan, o kadar çabuk
kavuşacaksın mutluluğa'
demek sana nede zor
seni görmemek ve belki yıllar sonra
karsılaştığımızda
bana bir yabancı gibi bakmanı istemek senden...
yeni bir sevdayı yasakladığım kalbime söz geçirmek....
Baktım yana yatmış
Bir kırmızı bir çiçek
Yanlış bir taş düşmüş yolun üstüne
Göztaşı mı, göktaşı mı bilemediğim

Baskın korkuları vurur dağlara
Sudan önce suyu boğar su örümceği
Kocaman bir ağız olur da
Fişek patlatır gökyüzünde

Aynalara vurmuş, cama sığınmış mavi
Ters dönmüş dürbünlerimizle
Güneşi mi ne çitiledik
Kaçıncı ezberleyiş bu
Özlemini

Özel Arabul..
Çok sigara içerdim
Pat diye bırakayım derken
Her sabah düşüncesiyle uyandım
Baktım olmuyor
Yavaş yavaş uzaklaştım
Son içtiğim sigaradan sekiz saat sonra
Nefesim değişti
ikinci sekiz saatte
Ciğerlerim onarıma başladı
Üçünü sekiz saatte
Yüzümün rengi aynı değildi artık
Sende öylesin sevgilim
Bak, alıştım olmayışına
Şimdi seni hiç sevmemiş gibiyim
Sigarayı özlüyor muyum diye sorarsan
Sadece içenleri gördüğümde sevgilim
Sadece içenleri gördüğümde. . .
güncel Önemli Başlıklar