bugün

(bkz: bi ayağı çukurda yaşamak)
her an kapının yolunun gösterilebiliceğine hazırlıklı olmak.
ücret ödemeden mesaiye kaldıran şirketler.
sorumluluklarınız nettir. bir aksilik durumunda kamudaki gibi yılan hikayesine dönüp 50 kişilik bir hata gurubu değil, tek başınıza olursunuz.
ilk başta hevesle başlarsın herşeyi dört dörtlük yapayım diye kendini hırpalarsın ama bir süre sonra sıkılırsın. çünkü emeğinin karşılığı aldığın ücrete yansımaz ve birşeyi ne kadar iyi yaparsan karşıdan o kadar kolay göründüğü için işin küçümsenir. senden daha fazlası beklenir. işinden soğursun. çaktırmadan yeni iş ararsın. ama bunu patrona asla anlatamazsın. Anlamaz...
pazar öğleden sonra iş yerine çağırılabilirsiniz.
her sene ''ne olacağım ben'' korkusuyla yaşamak ve yaşlanmak.
bok gibi kazanılan paranın harca harca bitmemesi. devlet memuru kafasında, sabah 9'da geleyim akşam 6'da çıkayım zihniyetindeki vasıfsız elemanlar için anlaşılması güç bir zorluktur ancak.
her an saçma sapan bir sebeple işsiz kalabilmek.
(bkz: kendimden biliyorum)
hem özel hem devlet sektöründe çalışan biri olarak şunu söylemeden geçemeyeceğim.. tamam özel sektörde çalılmak çok zordur patronum yılbaşında eğlenirken ben şantiyede sabahlamışımdır aptal insanların minik çıkar hesaplarıyla uğraşmışımdır... ama devlette de aynı paraya sayıp duruyoruz be kardeşim senede %12 zam alıyorum (ibb deyim) geçinmek zor çok zor devletteyken... kalkınmanın tek yolu özel sektördedir...

(bkz: çocuk yüzünden sözlüğe konsantre olamamak)
devlette çalışmanın kolaylığı ile kıyaslandığında delirtecek zorluklardır.
her an işten atılma korkusuyla çalışmak sanırım.
fazla mesai, az maaş. 3. sınıf yasam.
Ne zaman kovulacağınızı tahmin edemezsiniz.
sürekli rekabet ortamında olmak.
(bkz: eve iş getirmek)
sigortaları alınan maaştan değil asgari ücretten yatıran şirketler.
özel sektör sikmeyeceği sıpaya palan vurmaz.
bütüüüüün bu yukarıda sayılanları denetlemekle sorumlu olan çalışma bakanlığı ve sgk gibi kurumların asla bu vahşi orospu çocuğu kapitalist sisteme müdehale etmemeleri...

göz göre göre fazla mesai yaptıranlara, sigortasını yatırmayanlara, maaşını geç verenlere, personeli habersiz girdi çıktı yapanlara tek kelime etmezler...

amına kodumu memleketinde, patron kırmızı ışıkta geçmekten korktuğu kadar yanında çalıştırdığı personelin haklarını yemekten, sigortasız çalıştırmaktan, izinlerini, ihbar,kıdem tazminatlarını yemekten, fazla mesai yaptırtmaktan korkmaz...

çünkü bu ülke köpeksiz köyde değneksiz gezenlerin cirit attığı bir ülkedir...

ne işe yarasınız siz ey çalışma bakanlığı müfettişleri, ey sgk müfettişleri.
kahvenizi ne zaman elinize alsanız patronunuz bakarmısın der.
uzun çalışma saatleri de dahi, az kazanç, izin günleri ve daha benzer bir çok şeye itiraz hakkının yok gibi bir şey olması.
maksimum efor sarfederek yetersiz kazanç sağlamak. hele çok yönlü bir çalışansanız çok afedersiniz eşşek misali yük bindirirler sorumluluklarınız işteki refahınızla ters orantılı olarak kat ve kat artar.
sivil hayatta selam bile vermeyeceğiniz insanlarla şirkette yüzgöz olmak.
işler sıkıştı mı cumartesi pazar , bayram seyran demeden çalıştırılmak.
patronun aşağılamalarına katlanmak.
cumartesi günü de çalışıp sadece pazar günü dinlenip , pazartesi işini özlemeden işe gelen kişilerin yaşadığı zorluklar.

bırakın insanlar aileleri ile vakit geçirip , işlerini özlesinler , daha verimli çalışsınlar.