bugün

Evet, arkadaşlar bu sahurda başıma gelen, taptaze olayın adıdır. Ama ben zannediyorum ki bir iki senedir bu denli tırsmamışımdır...

Geçenlerde bir arkadaşıma gitmiştim oturuyoruz öyle. laf muhabbet ettiğimiz sıradan bir akşam... Ben sıkıldım bir ara nete girdim, Zaman sonra arkadaş arkada ki gardolabı açtı. La sentinel prime az baksana, şu mont sana olur mu? Dedi. kendi göbek yaptığı için bu aralar ona artık dar geliyoru o mont. Döndüm şöyle geri baktım, hakikaten de Güzel de bişi ha. hani şu balıkçı montu mu, şişme mont mu ne diyorlar ya, kabarık bir şey ondan işte. Giyince adam michell lastik reklamındaki maskot gibi oluyor ya, öyle bir zımbırtı. Tamam dedim attım çantaya eve dönerken.

Eve geldiğimde denemek için bir kere üstüme giydim ve yan odada kanepenin üstüne attım montu. Abartısız bir haftadır aynı kanepenin üstünde attığım gibi duruyor. Malum yalnız yaşıyoruz, her şey bir kenarda ortalık genelde dağınık. Ama bu gece, mont öyle bir iş getirdi ki başıma akıllara zarar!

Sahura kalkmıştım bir şeyler hazırlardım kendime. Neyse yedim, içtim derken vakit geldi imsak girdi. Böyle hafiften de güneş doğar gibide olmaya başlayacak ama hala her yer karanlık sadece oturma odasının pencereden koltuklara az bir şey ışık vurur gibi, Var yok arası... Mutfakta işim bitti ve içeri yani oturma odasına bir girdim ama kapının önünde girdiğim gibi dona kaldım gördüğüm şey şuydu; iki metrelik devasal boyda bir adam koltuğun üstünde cenin posizyonu almış yatıyordu, bana göre de devasal bedenini karanlıkta gizlemeye çalışan bir hali vardı. Ama bir an karanlıkta gözüme gulyabani gibi görüldü, ortalıkta zifir karanlık seçemiyorum, ne bu adam, nereden girdi eve, burada ne işi var ve en önemlisi benden ne istiyor? Üç dört saniye dondum kaldım olduğum yerde ama aniden gördüm fena ötesi tırsmışım. istemsiz bir reflekste duvara bir şaplak patlattım, açtım ışığı, yanılmış olduğumu anladım korkacak bir şey yokmuş meğer ama on dakika kendime gelemedim. Yani niyet tutmamış olsam o korkuyla bir sürahi su dikerdim kafaya.

Meğer evde hala yalnızmışım korkacak bir şey de yokmuş sahurdan önce kanepeden alıp pencere kenarındaki koltuğa fırlattığım montmuş o iki metrelik adam. Karanlıkta görünce birden ne sandım. Saçma sapan bir şeydi evet ama ben birkaç yıldan beri böyle korkmadım. Bilmem, beklide beni bir haftadır dabbenin yeni filmine götürmekte ısrar eden ve montun eski sahibi arkadaşım bilinçaltımda fena bir etki bıraktı da böyle oldu. Hala da ısrar ediyor o filme gidelim diye de. Yok, hacı gitmem ben o filme, bu seferde koltuklar gulyabani olur çıkar gecenin birinde, belli mi olur?
içeri doğru sıçılan andır. geçen dolabı açtım, baktım snickers'ım yok! aklım çıktı abim yemiş diye amk. sonra buldum, alt raftaymış.
Yegese de sosyalin yetişmeyeceğini anladığım andır. ömrümden bi 7 yıl gitmiştir rahat.
millet vekilleri hapis,

bir millet vekili kaçırılmış,

başka bir millet vekili ise; her gün gelen ölüm haberleri için "1-2 mehmet" diyerek önemsemez ifade ile pkk teröründen şimdiye kadar direkt zarar görmüş-ailesinden birisini bu teröre kurban vermiş ölenler ile birlikte aile olarak en az 500.000 kişinin(sivil-asker-korucu-militan) acısını değersiz gördüğünü ifade ederek, bu yaşanan trajedilere-ölümlere-insanlık suçlarına meclisin toplanmasına değmeyecek sıradan hadise yaklaşımı yapıyor.

aklı olan ve bu teröre kurban veren insanlar bundan sonra hiç konuşmasın.
çünkü; bu yaklaşımın ne anlama geldiğini idrak eden beyine sahip insanın dili tutulur.
lys matematik sınavında bir anda pisagor, hipotenüsü, formülleri unutup sap gibi kaldığım ve bu yüzden sıralamamda sağlam bir düşürme yaptıran an.

ön çapraz bağ ameliyatı sonrası bacağı oynatamamak. ve daha sonraları 1 ay boyunca her deneyişte bacağı hissedememek.

gece banyodayken silah sesleri duyup çatışma çıktığını anlamak ve hemen maaile lojmanın alt katına gitmek. zira en üst kat direk hedeftir.

ve saire...