bugün

öncelik sıralamamızda her dönem en başta bulunması gereken cümle.

Yabancı bir yazarın sözünü anımsıyorum.. Bir bireye ahlak vermeden eğitim vermeniz bir topluma verebileceğiniz en büyük belalardan olur diyordu. Tamda içinden bildiriyorum o durumun. Ne ibrettir kızarmak bildirmeyen çehren, bırak kardeşim tahsili önce edep, haya öğren diyordu Mehmet Akif.. Ama sonradan bu maddiyatçı düşünceyle bıraktık edebi hayayı bir kenara tek amaç diploma oldu. Oysa bizim kültürümüzde, mektep yalnız cehaleti (ilim mabında) alıyordu, eşeklik varsa sadece diplomayı alınca kurtulmuş olmuyordun. Tabi sonradan durumlar değişti, 4 den 5 den başlayıp hiç dinmeyen at yarışı maratonunda sadece tost yiyip test çözmek kafi oldu. Hoca veliye dedi ki, bu çocuktan adam olmaz, okumasın. Veli dediki, yapmayın hocam öğretmen bile mi olmaz. Bu hale gelmişti işte ipin ucu. Hani gülsekte şimdi, hoca şu çocuğu adam et eti senin kemiği benim diyen velilerin yerini, adam olmasada olur, öğretmen olsun da diyen veliler alıyordu. Çünkü geçmişten itibaren, at yarışı misali net yarışı yapılan sistem bu durumu tetikliyordu.

Ve başarılı da olunuyor sannımca mektepli yapmakla. Üniversite bitiren genç oranımız son yıllarda yüzde bilmem kaç sike tekavül ederken, içlerinden çıkan adam oranı aynı oranda düşüyor.
Televizyon izlemenin yüzde 95 lere vardığı, kitap okuma oranlarının ise yüzde 5 lerde süründüğü bir ortamdayız. Bunların sonucu, mühendis, doktor, öğretmen olacakya beyler, bayanlar neylesinler vakit kaybı tolstoy u, necip fazıl ı, nazım hikmet i, yunus emre yi ya da nişe yi... Sistem bunları sormayacak ki, logaritmanın türevini soracak. O zaman kim siker, insan hakları bildirgesinde ne yazdığını.. Hoca simple prezınt tense'lerden soracak. Sistem böyle, ne faydası olacak? Para mı kazandıracak okumak? Okuyana kızlar verecekse ya da kafasını çalıştıracak bi kız, kalçasını çalıştıracaktan daha popüler görünmeyecekse eğer, kim siker dostum o zaman suç ve ceza yı! Hoca ödevde vermeyecekse eğer..

Okumadan ziyade yalnız sınıf atlama olarak addedildiği sürece de malesef mektepli merkepliler bitmeyecek. Diyeceksin ki okumak şart mı? Şart kardeşim, müslümanım diyorsan bilmelisin ki Kur'anı kerim dahi oku ile başlar. Oku, neyi istiyorsan onu oku. Okudukça bilirsin, dindarım diyorsan, kur'an oku, fıkıh oku, ilmihal oku, o şekil bilirsin yobaz olmazsın. Ülkücüyüm diyorsan Atsız oku, göktürk kitabelerini bir daha oku, o zaman belki görürde yazıyı, yha chok gusel şeklinde götten yemiş bir biçimde yazarak, türkçe nin ırzına geçmeyi bırakırsın, solcuyum diyorsan marks, engels oku, belki o zaman mc donals müptelası, amerikan hayranı olmazsın, deniz gezmiş i okursan belki sadece dheniz ghezmiss şeklinde msn ine ileti yazmakla olmadığını görürsün, atatürk oku dövmeyle işin bitmediğini anlarsın belki, hatta bak ben inanırım ama ateist olsan dahi oku, marjinal olma delisi, iflah olmaz Allahsız olmazsın. Velhasıl oku dostum ve okurken uydur, anla, gör. Sadece seyretme, martin luther king i sadece filmden ibaret sayma ya da spartacüs ü sadece dizi olarak izleyip ordaki kadınlara-adamlara hallenme. Oku, oku ki göresin. Doğu edebiyatı oku, Batı edebiyatı oku, en çokda anadolu edebiyatı oku. Dede korkut oku, karacoğlan oku, yunus emre oku, mevlana oku, nefi oku, şeyh bedrettin oku, nesimi oku, pir sultan oku en çokda anadoluyu oku.. Bakarak değil görerek, anlayarak, bilerek, belki tozlanmaya yüz tutmuş adetleri tekrar bildirerek oku.. Ve okuyup anladığın gibi yaşa en çokta. ister herşeyi oku, bileceksin ki herşeyi okusanda bildiğin nerdeyse hiç. Hiç bir şey okumayıp herşeyi bildiğini sanat at kafalılardan olma. Dehanın bir sınırı olabilir, bilimin, bilebildiğin yere kadar git, cehaletin sınırsızlığı içinde, varolan üç gününüde heba etme dostum.

'oku'

Ama size gerçekleri söyleyim, okudukça belki daha çok mutlu olmayacaksınız. Hatta bildiğinizden, dûşündüğünüzden, sorguladığınızdan daha yoğun olacak, daha az kahkaha atıp daha fazla güleceksiniz olana-bitene. Zamanınız gidecek ama bileceksiniz ki zamanı zaten durduramayacağınızı, ama verimli kullandığınızı bileceksiniz. Okurken hakkı daha çok tanıyacağınızdan, bileceğinizdenHaksızlığa daha çok sinirleneceksiniz.. Ama okuyun derim, herşeye rağmen değil, herşeyinizle.

En son okuduğum kitap cin aliydi deyip gevşek gevşek gülüp onla gururlanıp, patakladığı adamlarla gururlanan, aldığı teklif sayısıyla sevinenlerden olmayın.

Okuyun ve ha bilin ki sadece sözde kalmasın, mevlana nın deyişi gibi hale, gönle bakın. Benim dediklerimde çok yanlış belki ama işte onu anlamak için, okuyun ki ne yazdığımı bilip söyleyesiniz. Hayatı da öyle okuyun. Dostoyevski ya da küçük iskender ne okuyacağınız size kalmış.. Ha, okuyun da hz ibrahim gibi, yıldızları okuyup allahı bulun. Ama imkan varken, en basit şeyleri okumayıp, ben yaşadım ayakları yapan, gömdüğümün cin alicileri gibi olmayın. Ağızlarını açarlar, yaşadıkları kaç kızı kandırdıkları, kaç erkeği peşlerine taktıkları, kaç cam çerçeve kırdıkları gibi sikik konularla zamanınızı nasıl çaldıklarını göreceksiniz. Önü arkası olmayan biz daha şöyleydik muhabbetleri, sonu kesin gazı yiyip yiğit özgür ün karikatürize ettiği şekliyle biz en orospu çocuğuyduk sonuna gider. Velhasıl okuyun ben biraz okudum biraz bildim, siz çok okursunuz çok bilirsiniz belki sonuçta çok zeki birisi değilim. Hatta bi çoğunuz benden zekidir, bir sınava aynı zaman çalışsak benden daha başarılı olabilir ya da ben okuyup biraz kapıp biraz uygularken, o daha iradelidir daha çok uygulayıp daha az konuşur bir kişi değişir dünya değişir belki o kişi sen bile olabilirsin. Yani okuyup gördüğüm benim evvala edebin olması anladığım buydu. Mevlana diyor ya sıkıntıdaki insanları dinleyin, onları dinlemek kapalı bi odaya pencere açmaya benzer diye, zonguldak ta dinleyecek, bunları konuşacak kimse olmamasından, beni anlamayan, ironiyi anlamayan, latifeyi anlamayan ya da anlasa da yanlış anlayanlar olduğundan konuşmak yerine yazarak kendi penceremi kendim açtım ve okuduysanız başınızı ağrıttım kusura bakmayın, sizde pencerelerimin açılmasında yardım ettiniz, eyvallah..

ahmet Telli nin bir şiirinde geçer; kasabalı aşıklar kadar mahçup diye. Hah işte o kasabalı aşık tanımlamalarından biriside benimdir bir kasaba çocuğu olarak. Sadece kasaba da olması değil kentli kasabalı aşıklarda olabilir. Mahçuptur bu kasabalı aşıklar çünkü kasabada herkes birbirini tanır ona göre hareket edilir, bazen iki kişiden daha fazla kişinin ilişkiyi onaylaması gerekir iki kişinin isteğinin bir önemi olmayabilir, alaya alınabilir sevgileri, böylesi durumlardan mahçuptur kasabalı aşıklar. Daha çok içten yaşayıp daha az dışa vururlar. Kent hayatı hızlıdır, belki de ondan hızlı yaşanır kent aşkları. Hani mahallendeki hoşlandığın kız bi sene sonra başka yere taşınacekken, kasabada senelerce durur. Ya da kentte haftada bir görmek zorunda olurken imkansızlıklardan dolayı, kasabada her gün görme imkanın vardır. Ama her gün görecek imkan yakınlıkta olurken ayda yılda bir görmekte, görünce heyecanlandırıp, mahcubiyetini oluşturabilir.. iyi ve kötü yanları vardır elbet ama kentli aşklarla çoğunlukla çatışmaları, farklılıkları olur içimizdeki kasabalı aşığın

Mesela, çok daha fazla sesi titrer, daha çok kızarır yüzleri kasabalı aşıkların. Bocalamaları daha çok olur. Kasaba şartlarından çoğunda dilden önce gözlerle konuşmak gerektiğinden kentli sevgili selam verilmesini beklerken, kasabalı aşık kendine gülümsenmesini. Kentli aşık selam alamadı diye darılır surat asarken, kasabalı aşık yüzüne gülünmediği için darılır. Bilemez ondan kasabalı aşık, mesela bi kafede yan masasında dahi görse ne yapacağını, konuşup konuşmama gereğini bilemez. Hep ilk adımı karşıdan bekler ve genelde karşıdan da gelmez. Ondan şehirli aşıkla kasabalı aşık bi yerde otururlarken, neden yabancı gibi durdukları bundandır. Aslında iyi tanırlar birbirlerini ama kasabalı bakar konuşmaktan kaçınır, şehirli konuşur (bazen imalı, ya da direk) bakmaktan çekinir. Kasabalının selamının, şehirlinin gözünün hiç! değmemesi koca bir beyaz yalandır. Yoksa bi yerde otururken 2 saat boyunca sağ tarafa hiç dönmemek, onu farketmemekten değil, görüpörmemeye çalışmaktan ileri gelir. Bunlar kasabalı, kentli aşık anlaşmazlıklarıdır. Ortada aşk varsa nihayetinde olur ama çok kez daha başlamadan bitiren de olmuştur. Bu anlaşmazlıklar kasabalı-kentli aşık farklılıklarıdır ama bazı anlaşılmazlıklar ya da ahlaksızlıkların köyü-kenti-kasabası yoktur.

Mesela bana birini bul der dostlar, dostlar siz bulun dersin, gider 'birini' getirirler, tek vasfı güzel demeleri tek ortak noktanızda, ortak arkadaşlarınızdır. Olur mu dostlar dersin, gider sen 'birini' bulursun, feleğini döndürür dostların bulduğu sevgili olmaya hazırdır lakin sevgili olmaya hazır olduğun hiç bi zaman hazır değildir böylesi şeylere. Gel dersiniz gelmez, git der gitmezsiniz, Siz sen yanlış anlıyorsun dersiniz, o ama anlamıyorsun der böyle olanca 'anlayışsızlığıyla' sürer gider. Hani bu güzel, samimi anlayamamaktır birde tam tersi vardır, şöyleki;

'biriyle' sevgili ol derler, nasıl olur sevmeden dersin. Sen ol, zamanla seversin derler. Ya sevemezsem dersin, o zaman başkası olur derler. işte sen bunu anlayamazsın, ilişki için insan denemeyi. Hadi insan için ilişki denemeyi bi nebze anlarsın da!

Kimisi der ki, şu kız senden hoşlanıyor. ihtimal ama ben aynı duyguları hissetmiyorum şu an dersin. Derler ki, işte cepte dursun. Sen bunu anlayamazsın işte, yedekleme olayını. Bi de senden hoşlanan kolay lokma, rahat ol derler ya, bari seni sevmiş birinin duygularıyla oynama lan it, sonra işte iflah olmaz kaşar oluyorlar.

En çokta aşksız birliktelikleri anlamazsınız, nasıl olur dersiniz, siz misal 3 kişiden hoşlanıp, art niyetsiz biçimde olmasına rağmen biriyle çıkmazken, onlar aynı süre zarfında 3 kişiyle çıkıp 4. ye sadece seni sevdim derler. O zaman sevmeden niye o 3 kişiyle çıktığını anlamazsınız.

Siz adam gibi biri olsun derken, gerçi öyle diyincede ibnesi gelip seni buluyo, tam kadın herşeyiyle manasında , onlar 'motor' peşindedirler. Tamirhaneye ya da kerhaneye git pezevengin evladı ıhım yani bu mantığı anlamazsınız.
Ceralarında 6 sayısını yakalamaları da hayli enteresan bir durum. Tamam küfür kötü bi şey de hem küfrün oluş hareketinin mucidi olup hemde karşıtı olmak, silah yapıp savaş karşıtı olmak gibidir sanırım. Ayrıca bu kızlar eşek lafını da küfür sayarlarda eşşek kadar akıllarının olmamasından gocunmamalarını da anlamazsın. Neysen diyor ya; ben sana bok demen, boklar duyar ar eder, senden bir parça boka düşerde, boku mundar eder diye, hah tam işte bunlarlık.

Sonra şu kız yemiş derler, nerden anladın lan dersin yürümesinden belli derler, şu kız orospu derler kıyafetinden belli derler, şuda garanti vurdurur derler bölümünden, şuyundan buyundan belli derler, tamam varam ben onlara öyle diyim, bu genellemelerinin karşılığı olarak dersin,hani onlar göründüğü gibi bi yerlerinden belliler, göründükleri gibiler, ya sen? Nerenden belli adamlığın sik kafalı, anan baban belli mi dersin de cevabı bilemezsin.

Hafta bir işte bir kızın en değerli hazinesi öpülmemiş dudakları mı ne, öylesi şeyler paylaşıp, en değerli hazinesini eski 'birleştikleri' olarak addeden yavşaklar? Günahsa sana da, namussa sana da, sana hak ona müstehak değil ya, ne töreye ne dine ne adamlığa ne insanlığa sığar dedikleri boş boş konuşurlar. Hem, yalnızca bedeni bekaret mi aradığın? Eylemlerine göre bedeni bekaretini sağladın ruhundaki fahişelik? Neyzen in dediği gibi yalnız bedeni bekaret istenseydi inekte meme dışarda olur muydu?

Arkadaş ortamında ya da arkadaşlarına olanca pislik şekilde anlatıp, sabahında kanka ayağına konuşulması ve kızın yûzüne sabah nasıl bakıldığını anlayamazsınız...

Hele kız kankası erkekler ya da erkek kankası kızlar, tüm işleri pezevenklik olan, sonra da gün gelip sevdiği insanın pezevenkliği yapacak olan acizleri anlamıyorum.

Para karşısında kişiliklerini, kız karşısında kişiliklerini kaybeden erkekleri anlamıyorum.

Hani hepsi değil elbette, yabancı bi yazarın aforizmasında geçer ki, kadınlar güçlülere kendilerini hediye, güçsüzlere ise birer lütuf gibi sunarlar. Hani çoğunluk kadına dikkat edin,büste, hadi allahın yarattığına çirkin denmez ama, koca götüyle cama yapıştırır seni, nefes alamaz hale gelirsin sonra ayağını mayağını çıynar, özür bile dilemeye tenezzül etmez. Düşünce şudur, elin herifine oramı buramı mıncıklattım!! Bi de özür mü dileyim. Ya da eşlerine güleryüz .) Gösterme kıssasları takı olabilirken, sevgilisi elini tutacağı zaman ileri gitme hemen diyen kızlara bakıyorsun kimi dama çıkıp justin bieber seni seviyooğmrrr tüm dünya duysun diye bağırıyor kimisi sarelle reklamlarındaki erkeklere hallenip 'datlu çocuk' diyip (çocuk dediğinin sadece çocuğu, neyse) beni sevsin mırr, onu yearim, year diyip bide gömülme dilemelerini anlayamıyorsun mesela. Pehize lahana turşusu oluyor mu hiç?

Aynı şekil, popülarite(güç) manyağı kızların, nerde oğlan kılıklı gitaristin, bateristin, davulcunun, zurnacının, flütcünün, ya da parası olan ama normal şartlarda sevmedikleri, kro dediklerine, 3 kişiden fazlası iyi bir şey dediyse, hemen ne düşündüğünün önemi kalmıyo, ne söylendiği belirleyici oluyo, kanka beğenilerine göre sevgili buldukları gibi, her başarılığı erkeğin arkasında bir 'sürü' kadın oluyor. Tavuk gibi pervaneler bi futbolcunun ya da iş adamının peşinde. Başarısız erkeğin ardında ise anasından gayrı kimsesi olmuyor çoğu kez.

Mesela şu yurtta dahi, kızların en çokta birbirlerine hava atmak, ya da olgunluklarını göstermek için, babası yaşındaki adamlasın arabalarından inmeleri. Ne kadar alçakça, namussuzca hareketi, aşk adı altında ki en çokta masumane bi duyguya tüm iradesizlikleri, şehvetleri, çıkarcılıklara aşk demelerini anlamıyorum, acıyorum, iğreniyorum, adam samimiyse seninle evlenir kadından ayrılıp, hem olgunsun ya güya, çocuk değilsin artık, çocuk o adamın evde ekmek bekleyen çocuğu, onun rızkını senin hediyelerine verirken, baban yaşındaki adamın banan olduğunu, kızı yaşındaki biriyle aşk adı altında boynuzladığını düşün sadece. Yeri gelmişken, 17 yaşındaki kızların 30 yaşındaki erkeklerle çıkıp olgunluk göstergeçlerine, 30 yaşındaki sübyancılığa selam..

eskiden, anadolu da istenmeyen ya da yasak olan 2., 3. Karıları ayrı bi eve kapatıp ihtiyacını giderip ihtiyaç gören, hayırsever! Godamanların bu karılarına 'kapatma' denirmiş. Zaman değişti aynı yaşlardaki kızlar, şimdinin üniversite öğrencilerinin ( o tür kızların) o zamanki adı kapatmaydı, bunlar kendilerine 'kendimizi kaptırdık' diyor gün yüzüne çıktıkları vakit. Tek fark ad değişti.

Yani kadınlığını insanlığından çok kullanan yolluları, erkekliği erkeklik organından ibaret sayan ibnelerini anlamıyorum.

Çocuk değilsiniz hiç biriniz, kral çıplakı oynamaktan sıkıldım durum bu. Ve mevlena nın dediği gibi, gönlün cinsiyeti olmadığından hepinize söyledim. Bunların dostlukları da gönül işlerinden beter, aynen köpek gibi kemikle bozulan. Yani bir şey dedim daha bini içerimde. Çok uzun oldu, ne kadar söylersem söyleyim bir sır daha kalacak tüm sırlardan başka.