bugün

emevilerin başlattığı, hutbelerde ehli beyt'e lanet edilmesi geleneğini yasaklayarak değerli bir insan olduğunu göstermiştir. bu hareketi sebebiyle emevilerden sonra iktidara gelen abbasiler döneminde mezarı tahrip edilmeyen tek emevi halifesi olarak kalmıştır.
hazreti ömerin torunu olan aynı zmanda ilk müceddit olan kişidir. kendisi hakkında dört halifeden sonra gelen beşinci raşit halife ancak odur denmiştir.iki yıllık halifeliği süresince yıllara sığdırılamayacak icraatler sığdırmıştır. öyle ki insanlar zekat verecek fakir insan bulamayacak duruma gelmiştir.
tayyip erdoğanın örnek alması gereken insandır.
8. ve büyük islam halifesidir.

mirat-ı kainat kitabı diyor ki: "islam orduları fransa'da at koştururken kendisi, şam'da alimleri toplayarak ölüm ve ölüm ötesi üzerine konuşur,ağlardı. dört halife döneminde yaşanan adalet bunun zamanında tekrar sadır olmuştu. kuzu kurttan hakkını alırdı."

topu topu iki yıllık halifelik yapmış. halifeliğinin son dönemlerinde bir deri bir kemik kalmış. halini soranlara; "siz kendinizden ve iaşesini temin ettiklerinizden sual olunursunuz, biçare ömer'e dicle'nin kenarında otlayan koyunun hakkını dahi sorarlar" demiştir.

hz.ömer gibi adaletin sembolü olmuştur. 39 senelik ömrü insanlığa bir ibret vesikası olarak, tarihin şeref sayfalarındaki yerini almıştır.
Müslümanların islam'ın beşinci halifesi dedikleri Emevi halifesi.

"Onlar (o kimseler ki) kendilerine yeryüzünde iktidar verdigimiz takdirde, namazi kilarlar, zekati verirler, iyiligi emrederler, kötülükten vazgeçirmeye çalisirlar. Bütün islerin sonu Allah'a aittir." (Hac/41)

--spoiler--
Emevî ileri gelenleriyle Ömer arasinda söyle bir tartisma geçer:

Ömer onlarin "Bize görev ver" tekliflerine, "Isterseniz her birinizi asker yapayim." cevabini verir.

Emevîler: "Ne diye yapamayacagimiz bir seyi bize teklif ediyorsun?" diye söylenip, "Akraba değil miyiz? Bizim de bir hakkimiz yok mu?" diye diretince Ömer:

"Benim için bu konuda, sizinle en uzak bir Müslüman arasinda hiçbir fark yoktur." diyerek bu konuda tavrını koydu.
--spoiler--
kitab al wuzara wa l kuttab adlı eserde, bürokrasinin emevilere sirayet etmesine karşı mukavemet sergilediği ve ilgili bir kelam ettiği belirtilen halifedir.

kendisinden fazlaca papirüs isteyen bir katibe söylediği aktarılan cümlelerde, dönemin arap standartlarına halel getirecek bir duruma şiddetle karşı çıktığı anlaşılmaktadır.

--spoiler--

" kalemini keskinleştirip daha az yaz. bu daha iyi anlaşılır. kalemini sivrilt, cümlelerini kısalt ve elindeki papirüsü idareli kullan. "

--spoiler--
emirlerin adil halifesi.

hz. muhammed'in "öyle bir gün gelecek ki, o gün insan elinde zekatıyla dolaşacak da zekatını verecek kimse bulamayacak" diye haber verdiği müreffeh bir dönemin halifesidir.
çok geniş bir ülkenin tek ve en yetkili makamında olmasına rağmen, sadece 1 tane elbisesinin olduğu ve hanımının onu akşam yıkayıp sabaha kadar kurutmasından sonra giydiği, bu zat hastalanıp yatağa düştüğünde fark edilir.

bu dönemin devlet erkanı nın ciddi manada örnek alması gereken büyük halife.
dönemi itibari ile hz. ömer kadar büyük olan halife.

hulafa-i raşidin beşincisi sayılır ayrıca.
bazı alimlere göre beşinci, bazı alimlere göre altıncı raşit halife kabul edilir. hz ömerin soyundandır. hepimizin örnek alması gereken birisidir.
ömer bin abdülaziz... islam tarihine adını altın harflerle yazdırmış iki kutlu ömer'den ikincisi... bir tanesi, allah dostu rasulullah'ın yol arkadaşı hazreti ömer zaten, ikincisi de ömer bin abdülaziz, hazreti ömer'in torunu. aynı ismi paylaştığı dedesi gibi adalet timsali olduğundan, alimler onu emevî iktidar olgusuyla bir tutmazlar. ''hulafa-i raşidîn'', yani reşid halifelerin beşincisi sayarlar onu.

ömer bin abdülaziz'in bu denli büyük bir zat olmasının en büyük sebebi anne ve babasıdır. sahi, ömer bin abdülaziz nasıl doğmuş? bilen var mı...

süleyman bin abdülmelik devri... halifenin aklına bir gün bir fikir düşüyor, bir hal geliyor; ''bunca zaman nimet içerisinde güzelce yaşadım ama ahiretim ne olacak?'' düşüncesi bu, mümince bir soru. dönemin alim ve zahidlerinden olan ebu hazma giderek yaşadığı kanaatkar hayatı görüyor ve bundan etkileniyor. yaptığı azıktan kendisine de vermesini istiyor allah dostundan. ebu hazm'ın yediği şey, bir miktar kavrulmuş kepekten ibaret. bunu halifeye ikram ediyor, ''bu benim kahvaltılığımdır, buyur, sen de yer'' diyor. halife şaşkın... bunca zaman emirliğin safasını sürmüş, bereketli sofralarda kaşık daldırmış... süleyman bin abdülmelik, ağlamaya başlıyor. bu muhteşem tablodan etkilenmemek mümkün değil zaten, bundan sonra süleyman bin abdülmelik için her şey farklı oluyor. ''bu zühd ve takva sahibi kimse böyle yapıyorsa ben de böyle olmalıyım'' diyor, üç gün oruç tutuyor. iftarını az yemekle açıyor. üçüncü gün, yine kavrulmuş kepek ile iftarını yaptıktan sonra eşinin yanına çıkıyor. o gece eşiyle yaşadığı münasebetin ardından ortaya çıkan eser ise işte bu büyük zat... denir ki, bu hadiselerin ardından böyle hayırlı bir evladın doğuşu, babanın taşıdığı niyet, tuttuğu oruç ve yediği yemeğin bereketi sayesinde olmuştur...