bugün

mümkün mü ağlamasın annem
Mezarımın başucunda
Ben sesimi çıkarmıyayım
Hayırsız bir evlat gibi
Bir bulut uçsun da
Ben başımı kaldırmıyayım
Yağmur dindikten sonra
Gezinmiyeyim caddelerde
Ah, mümkün mü bir güzel kadın
Geçsin de yanımdan
Ben seyretmiyeyim
içimi çekerek

muzaffer tayyip uslu
herkes elbet bir gün öleceği için üzülmene gerek yok. zaten filmin sonu belli, önemli olan sağ kaldığımız süreyi nasıl yaşadığımız.
Aniden, istemsiz oluşan durum. Diyorum ki ulan ölücez bir gün de nasıl olacak acaba? Ölünce ne olacak? Bu düşünceler hafif korku, hafif üzüntü hafif de tedirginlik ile beynimi kemirip duruyor bazen.
bazen ne kadar ciddiye alıyoruz kendimizi şu yeryüzünde. Epi topu altı milyar insan neslinden sadece biriyiz. Bu ara geçirdiğim ameliyattan dolayı mıdır nedir, düşünür oldum ölümü sık sık. Yazar oldum oraya buraya ölümle ilgili düşündüklerimi.

Şu andaki gibi değil de, tam da hayal ettiğim bir hayatı yaşadım. Mesela Che gibi devrim yaptım ülkemde. Eser bırakacağım ya, insanız öyle istiyoruz ya. Ülkemde özgürlüğün adı oldum. Yahut çok iyi bir yazardım. Öyle güzel bir kitap yazdım ki, akşam yatmadan önce bir kişi benim romanımı okudu: "Vay be, ne yazmış ama" dedi, ışığını kapattı, o kitabın kapağında benim ismim yazıyordu.

Eh diyelim enstrumanlara küçüklüğümden beri yetenekliyim, herhangi bir senfoni orkestrasında çalmadım ne yazık. Şimdi benim konserim varmış bu akşam. Bir bestemi senfoniyle çalmışız, herkes beni ayakta alkışlamış, arabalarına binip evlerine gitmişler.

Bir oğlum olmuş. Güney. SEvdiğim adam yanımda olmuş yıllarca. KOcamın da tıpkısıymış, Güney' i büyütürken kocamın şahit olamadığım çocukluğunu tekrar yaşamışım, tekrar tanık olmuşum sanki anılarına diyelim. Ölüyormuşum ben, oğlumla sevgilim başucumda benim son nefesime kadar beklemişler. O gün gömmüşler beni toprağa.

Hayır arkadaş hayır. Şu anda ben ölüyor olsaydım, hala birileri içmeye gidiyor olurdu. Hala şu masanın üzerindeki kitaplar duruyor oluyordu. Mutfaktaki demlik hala kaynıyor olurdu. Şu fincan hala masanın üzerinde duruyor olurdu. Annem diğer odada hala televizyon izliyor olurdu. Şefimin elinde dosyalar hala birilerine yapması gereken işleri söylüyor olurdu. Sokaktan çocuk sesleri hala geliyor olurdu.

O kadar yalnız başımızayız ki aslında?

o kadar teksin ki.

BÜyütme kendini çocuk.

Dünyayı çalkalasan da, kocanın biriciği olsan da, akademik kariyenin en tepesine çıksan da, sen ölürken derin yalnızlığın da beraberinde olacak.

Büyütme kendini.
Ölümü düşününce günlük kaygıların aslında çok önemsiz olduğunu görüyor insan. Varlığının amacını sorgulayınca iş daha da anlaşılmaz hal alıyor. Sonuca varmak imkansız.
Ölümle burun buruna geldiğin anlarda üzer...
Bir zaman sonra alışıyorsunuz. doğru ve gerçekler vardır. hangi açıdan bakarsanız ölüm var. ister buna dini açıdan, ister biyolojik açıdan bakın. gerçeği kabul edince daha rahat ediyorsunuz. hatta yakınlarınızı kaybedeceğinizi bile kabulleniyorsunuz. onuj için mutlu olmaya çalışın.
ben varken ölüm yok ölüm geldiğinde de ben yokum.

(bkz: lucretius)
ygsye dokuz buçuk saat kala yaptığım eylem.
insanın bir başladığında bir daha kendini alıkoyamadığı eylem. mutluluğun* doruklarındayken bile ansızın çıkıp gelebilen. gökkuşağını seyrederken de, yıldızlara bakarken de yapılabilen. biraz garip, insanı boşluğa sürükleyen şey..
her insanın arada bir yapması gerekir bunu.
ölüm işte, ölüm. ne denilebilir ki..
ben pamuk faslında kalıyorum genelde
korku orda baslıyo.
Hiç unutulmaması gerekir. Hepimiz ölecek yaştayız sonuçta.
Ölmek mesele degil de
ya geride kalanlar.
ya annem
ya annen ağlarsa...
"hanginiz daha güzel işler yapacaksınız diye sizi imtihan etmek için ölümü de, hayatı da yaratan O'dur." [mülk suresi, 67:2]

gaflet perdesinden sıyrılıp farkındalığı harekete geçirmeye yarayan mükemmel bir ilaçtır.
Insanı, insanlıktan uzaklaşmaya başladığı anlarda elektrik şok yemişcesine kendine getirir ve varoluş amacına uygun hareket etmesine yardımcı olur.
Mevt yani ölüm, tahrip olmak, sönmek değildir ki hem.. Aksine bir nimettir, vazifeden terhistir, baki hayata en güzel davettir. Sıkıntılı dünya hayatından ızdırapsız bir hayata, daire-i rahmete açılan kapıdır. En güzel kıvamda hayat bulmaktır. yeşermektir adeta, ilkbahardır. Mesela ki meyvelerin mevti -her ne kadar çürümek gibi görünse de- çekirdeklerinin toprakta eskisinden de güzel hayat bulmasıyla, sümbüllenmesiyle tezahür eder. Demek ki mevtimiz mebde-i hayatımızdır, asıl başlangıcımızdır. Ama öyle bir zaman ki şimdiki; "geldi ölümlü yalan, gitti ölümsüz gerçek" dizelerinin canlanmış hali bütün hayatımız. Düşünmeli, akılları kullanmalı ve ona göre yaşamak için gayret etmeli...
Ne ölümden korkmak ayıp, ne de düşünmek ölümü..
Gündemdeki Haberler
güncel Önemli Başlıklar