bugün

aslında dikenleri çok fazla olan bir hikaye bu. bu hikayeyi anlayabilmek için, ya o sevgili olmak ya da olağan üstü bir empati yapmak gerekir. kıskanmanın gerekçesini ciddi anlamda anlatmaya da yeter. kıskançlığın çok sevmek mi yoksa güvensizlik mi ince çizgisinde gidip gelmenizi önler bir karar vermenize yardımcı olabilir.

yakın zamanda nişanlısını kaybeden, şehit veren bir arkadaşa vazife üzeri, dayanak, teselli, zor olsa da acıyı paylaşma görevlerini üstlenen arkadaşlarından birisiydim. diğer arkadaşlarının yaptığı gibi. bu dünya üzerinde yakınını kaybedenlerin tek düşünceleri, kendilerini ölen yakınlarının cennete gittiğini inandırmaktır. eee şehitlik mertebesine ulaşmış birinin de cennete gitmesinden başka bir şeyi düşünmek de gereksizdir.

acıların; hele ki ölüm acısının susarak, üstünü kapatarak, kısa bir sürede unutturulmaya çalışarak değil de,
daha ziyade üzerine gidilerek, konuşularak, hatıraları canlandırılarak, hüngür hüngür ağlayarak daha çabuk geçtiğine inanlardanım.

günlerce ağlamasına şahit oldum. günlerce anlamsızca gülmesine. çok fazla konuşmadım, gerektiği kadar anlattım. onu öbür taraftan gördüğüne, seyrettiğine inandırdım. ama hep dinledim, sürekli dinledim. dedim ya empati şart, empatisi bile korkunçtu. ağlaması, sürekli onu anlatması, kahrolduğunu söylemesi bile yaşamasına kanıttı ya, ben olsam anlatamazdım, ağlayamazdım. sevdiğim olmadan...dayanamazdım.

acının az biraz soğumasından sonra, belli bir süre geçtikten sonra, acılara alışmaya başladıktan sonra...ne kadar böyle söylesemde, kendini kandırmaktan başka birşey değil ya, neyse. aramızda geçen konuşma.

-bence artık onun için üzülmemelisin, cennette o. bu kadar ağlama, rahat bırak adamı. rahat bırak ki hurilerin keyfini çıkarsın.
+ühühühühhhhğüüüüü
-ya lütfen ağlama artık.
+onun ne işi var hurilerle, beni bekleyecek o. bende bu dünya da zamanımı doldurup onun yanına gidicem. ayrıca o hurilere falan bakmaz.
-ya baksa ne olur? delirdin mi iyice, saçmaladığının farkındamısın?
+dağıtırım, çok pis olay çıkarırım. bakamaz beni bekleyecek.
-iyi tamam. bakmaz.

ertesi gün;

-ya hurilerin olayını ben yaşlı bir teyzeye sordum anlattı bana içim rahatladı.
+yani sen bu huri meselesine o kadar taktın kibunu bir bilene sordun öylemi?
-sus tamam kapat konuyu.
+ ben yazarım bunu sözlüğe.
-ay hayır ya napiyim huriler murilerben varım aloooo!
+yazarım da dur kurguluyorum şu anda, teyzenin anlattığı hurileri bir anlatsana.
-yav onlar sadece seni cennete ya da cehenneme götürecek olan meleklermiş hizmet denilen de buymuşteyze arap ve arapçada kelimeler 4-5 anlam hocalar özellikle düzgün çevirmiyorlar diyorbabası 4 kitabı da hatmetmiş.
+peki sen bu kadını nerden buldun.
-tamam ya rezil oluyorum. söylemem tamam rezil oluyorum. ama ben çok kıskancım beni bıraksın da göstereyim ona.
+ beni bıraksın da göstereyim ona ne demek?
-yani huri ya da başkasını bulsun da cennet bahçelerinde fink atsın ben de gidince onu o bahçelerde döveyim tırnaklarımı geçiririm valla çemkiririm.
cırlarım ağlarım.
+ ben bunu yazarım sözlüğe.
-ne yazacaksın?
+sevgilisini hurilerden kıskanan kız.
-ben varken huriye bakmaz ben ağladım ardından huri mi ağladı?
+huri ardından? ardında olsa tamam da belki ağlarda yanında ya hani ağlamasına gerek yok. tövbe estafurullah yaaa.

neyse ki yavaş yavaş hayat normale dönüyor, acı azalıyor...bence insanlar sevdikleriyle uzun bir zaman geçirmeli.
- onsuzluğa alışman gerekiyor.. nihayetinde hayat devam ediyor, tatlım.
+ unutmaya çalışıyorum ama huriler aklıma geldiğinde çılgına dönüyorum meltem. niyazi'den yana bir korkum yok allah için..başı önde efendi efendi bir kenarda oturur.lakin o huriler yok muuuu...