çocuklarla girilen diyaloglar

(bkz: benim babam senin babanı döver)

kırmızı ışıkta durulmuştur ve az ileride taksiden inip, çay bahçesine gitmeye çalışan üç kişi görülür; biri ayakta zor duruyor, diğer iki kişi ona yardım ediyorken, halam(h), 9 yaşındaki oğlu(o) ve bovary(b) arasında geçen diyalog:
h: vah vah kim bilir ne hastalığı var zavallının, çay bahçesine gidiyorlar bak..
o: yaa hastaysa neden dışarıya çıkartmışlar?
b: değişiklik olsun, biraz hava alsın diye çıkartmışlardır canım.
o: e hava alıcaksa balkona çıkartsalarmış!?

5 yaşındaki bir kız çocuğuyla girilmiş olan diologtur.Komşuya gelen misafir bir çocuk ilk defa görmüşsünüzdür.Yanınıza kendi kendine konuşa konuşa gelir ve onunla ilgilenmediğinizi görünce
-Var ya aklıma birşey geldi ama söylemem...
-Ne geldi canım?
-Hı hı hı diye ağzını kapatarak güler
Sizde bir merak uyanır
-ne geldi ya söylesene çocuğum
-var ya bizim öğretmenimizin adı Elif
siz, kahretsin bunu mu söyleyecektin o kadarda meraklandım diye kendinize kızarsınız.Sonra yine;
-var ya aklıma birşey geldi hı hı hı....
-yine birinin adınımı söyleyeceksin
-hayır bu sefer başka gizli ama söylemem, herşeyimi sana söyleyecek değilim ya
Ulan ne söyleyecek acaba bu çocuk sizi yine bir merak sarar
zorladığınıza değmediğini söyleyeceklerini duyduktan sonra anlarsınız ama hep te merak edersiniz

dolmuşta babasının kucağında oturan minik kiz * ile aramda gecen diyalog;

+ * ojelerin de pek güzelmiş yahu
- * evet ama parmağımı acıtıyor..
+ ama oje acıtmaz ki parmağı.. *
- ben neyin ne olduğunu biliyorum tamam mı
+ diit diit diit.....

kuzenimin 3 yaşındaki kızı istiklal marşını ezberlemiştir. başarısını benimle paylaşmak için televizyon karşısına geçip "hazır ol!" pozisyonunda istiklal marşını okumuştur.

bilgisini ölçme amacı ile sorduğum soruya cevabı olayı bitirmiştir.

knallhart : kim yazdı kuzum istiklal marşını?

kuzen kızı : hakem yazdı..

knallhart : hönk..!? (ama ben nerden bileyim futbol maçlarından ezberlediğini)

bir gün evde oturuyorum kapı caldı.arkadasım sacına yeni röfle yaptırmıs bir heves yorumlarımı almaya gelmiş. kapıya benimle birlikte kosturan 5 yasındaki erkek kardesim kapı acılır acılmazz ''Aaaa selin abla sacına camasır suyumu deydi??? ''dedi. sonra tabii bende zuhahauaha kopusları ile birlikte arkadasımın yüzünde bir renklenme... takibinde sacının güzelliğine faydasız ikna cabaları...

beş yaşındaki küçük yiğenimle girdiğim diyalogtur.
-abi sana ayşe ablanın selamı var.
+hangi ayşe?
-sen tanımazsın.
(bkz: dumur)
not: ulan yoksa küçücük çocuk benle taşak mı geçti?

*

veletin teki:-
başka bir velet:+
annem:*

-o sandalye benim taaammı?? oturma git burdan.
*aa arkadaşına söyleme öyle şeyler. çok ayıp cık cık cık
+örtmeniim ama babamın metresi vaarmış annem babama geçenlerde çek git defol ne halt yersen ye dedi.
*eöö.

(-= sinirlendiren kişi, += çocuk, a= abla)

- "x" ya senin bu kardeşin kıza ne kadar benziyor. *
+ ya hayır yaa kız değilim ben
- aa değil misin ben seni kız zannediyordum
+ ühühü değilim yaa
- kız değilsen niye ağlıyorsun
+ ağlamıyorum *
- ablana sordum ben sen traş da olmuyormuşsun nasıl erkeksin sen... diye sürüp gider buradan sonra 2 ihtimal vardır gerçekleşebilecek şöyledir ki;

ihtimal 1,

a: aç göster ablacım sen de.

ihtimal 2,

çocuk ağlayarak boşluğa doğru koşar.

kız çoçuğu:Burhan ne çalışıyorsun?
burhan:Kimya
kız çocuğu:sen sennn
burhan:yaa kimya
kız çocuğu:sen ya kim olacak

durakta beklerken annesinin kucağındaki 3-4 yaşlarındaki kız çocuğu saçıma bakıp elini kabadayı gibi sallayarak laf atar:

-öyle bağlanır mı yaa
-nası bağlıcam?
-bak benimki gibi (eğilerek üstten fino şeklinde tutturulmuş saçlarını gösterir)

tramwayda sürekli söylenen küçük kız mutlu olsun diye kucağa alınır. bu sırada geçen diyalog:
fe: kaç yaşındasın sen?
ç: aklımda kalmıyor ki, okula gitmeme 3 yıl varmış.
fe: hmm 4 yaşındasın o zaman
ç: belki
*

bir öğretmen oğluyla * tost almak için okulun kantininde sıraya girer. diğer öğrenciler birbirini ezerek, sıra beklemeden tost almak için savaşırlar adeta, kantinde çalışan görevliye çabuk olmasını söylerler.. oğluyla tostu alan anne dışarı çıkar ve oğlunda şu müthiş sözleri duyar.
- insanlar biraz sabırlı olmasını öğrenmeli. bazen profesyoneller de gecikebilir.

-ece topla şu oyuncaklarını. bak dvd kumandası nerden çıkıyor.
-tmm deyse. fişşuuuuww fişuuuwww.
-????? napıyosun ece?
-bi dak ya fişşuww fişşuw (eller kollar uçuşur vaziyette sihir yapıyor hanımefendi) uf olmuyo yaaa.
-??? ne olmuyor?
-1 dk gel deyse elini ver.
-al.
- se le naaa selenaaa selenaaaaa selenaaa.
-çapPlak! (enseye tokat).

3 kız çocuğu "güzellik mi çirkinlik mi havuz başında heykelcik mi? " (!) adında son derece aptal bir oyun oynamaktadır.
birden acayip bir çığlıkla ağlama sesi duyulur ve bir kadının hızla çocuklara yaklaştığı görülür. anlaşılır ki ağlayan veledin annesidir gelen. kadın sakin bir şekilde ortamı yumuşatmaya çalışır ve çocuklara ne olduğunu sorar.

çok bilmiş velet: biz şimdi banu, elif, ben güzellik mi çirkinlik mi havuz başında heykelcik mi oynuyoduk
kadın: ???????
çok bilmiş velet: banuya çirkinlik çıktı. o da ağlamaya başladı!!
banu: ööööööööö...
çok bilmiş velet: ama gizem teyze bize de çirkinlik çıkıyo ki. tamam banu sana güzellik çıksın barii.
banu: eheheehe *

ve bu aptal oyun devam eder...

çocuklarla bir yetişkinin diyalogunun yanı sıra iki çocuğun birbiriyle diyalogu da bu kategoride sayılabilir.
söz konusu olan iki çocuktan biri on yaşında bir erkek velet* alper, diğeri ise henüz iki buçuk yaşında bir bebecik* başak.
ufaklık, amcasının kopyası olmakla birlikte birbirlerini hem deli gibi kıskanıyor hem de hep birbirlerinin peşinde dolanıyorlar.

başak:aaper kalk o koltuk menim.
alper:kalkmayacağım işte.
başak:kaaalk.
alper:kalmam.
başak:(parmağıyla alperin belini gıdıklayarak)aaa aper poponda sinek geziyoo.
tabi ki alper de allah diyerek koltuktan atladı. bütün aile ve zafer kazanmış minik gülmeye başladık.*

6 yaşındaki oğlan ile anne arasında geçen diyalog;
konu, oğlanın yumurtalıklarını merak etmesi üzerine açılmış.
oglan-anne bu ne, ne var burada?
kahve-onlar senin yumurtalıkların, içinde yumurta var.
oglan-senin de yumurtan var mı?
kahve-var ama kadınların yumurtaları karnının içinde olur.
oglan-bu yumurtalar ne işe yarıyor ( bildiği tek yumurta, tavuğun ki)
kahve-anne ile babanın yumurtası birleşiyor ve çocuk oluyor.(neyse ki bu
açıklama yetti, başka soru gelmedi)
oglan-hıımmm o zaman bana üç kardeş daha yapabilirsin.
kahve-neden üç?
oglan-denizler 5 kardeş, demek ki senin karnında 3 yumurta daha var.

sonuç; oğlan işlem yapabiliyor ve çocuklar düz mantıkla sonuca varıyor.

benzer bir konuşmanın 2 yıl önceki ilk evresi yukarıda anlatılmıştır.

oğlan artık 8 yaşında, ishal olmuş ve gece yatarken farkında olmadan gaz çıkardığını zannederek, altına kaçırmaktan endişe ediyor.
anne böyle bir şeyin mümkün olmadığını, artık kaslarını kontrol edebildiği için böyle bir şeyin başına gelmeyeceğini söyleyerek, onu rahatlatmaya çalışıyor.

oglan - peki o zaman siz niye ped kullanıyorsunuz? ( hay allah, demek ki kadınların altına yaptığını sanıyormuş)
kahve- hayııır, sana anlatmıştım ya, kadınların yumurtası karnında olur diye.. vücut her ay bir yumurta üretiyor ve yenisini üretmek için eskisini vücuttan atıyor. işte o pedler bunun için kullanılıyor. çünkü bu çiş gibi tutulamıyor.
oglan- peki bu yumurta canlı mı?
kahve - hayır canlı değil. babanın yumurtası ile birleşmeden canlı olmuyor. bunu bir tohum gibi düşün, uygun ortam olursa canlanıyor.
oglan - peki babanın yumurtası ile nasıl birleşiyor?
kahve - (hah, şimdi b.ku yedik) annenin karnında birleşiyor (belki kıvırabilirim)
oglan - peki babanın yumurtası annenin karnına nasıl giriyor?
kahve - sevişirken oluyor, büyüyünce öğreneceksin.
oglan - ama nasıl, nereden koyuyor baba yumurtasını?
kahve - (yaradana sığınıp) baba pipisi ile yumurtasını annenin tutusundan içeri bırakıyor, öyle birleşiyor.. ( oh be söyledim)
oglan - peki benim binlerce yumurtam varsa, en fazla kaç çocuk yapabilirim?

esas konu geçilmiş anne rahat bir soluk almıştır. çocuğun eline tübitağın çocuk yayınlarından biri olan 'hücre' ye ilişkin kitabını verip, spermlerin yumurtaya koşuşunun karikatürize edilmiş halini gösterir.
kahkahalar eşliğinde uyumaya gidilir.
bir varta daha böyle atlatılmıştır.

sonuç; oğlan daha çok yumurtası bulunduğu için, kadınlardan daha çok çocuk yapabileceğini düşünerek mutlu olmuştur.

- anne ablayla tanışayam mı?
*tanış kızım
- ben meryem
+ ben de merve
- aa anne isimlerimiz aynı mı yoksa çok mu benziyor?

4 yaşında kreşe giden yeğen ve babası
büyük ihtimalle yaramazlık yapmış ve öğretmeni abimi kreşe çağırmıştır.
- babacım sen okula gelceksin ya bugun
- evet oğlum
- örtmen sana bişi dicek ama inanma tamam mı?
- !!

dört yaşlarındaki yakışıklı çapkın beyimiz ablasının eve gelen bir arkadaşını oyun oynamak için ayartır.
-ne oynııcaz?
+kırmızı küçük arabaları uçurcaz.
-e kamyonları da uçuralım?
+kamyonlar uçmaz
-neden?
+çünkü onlar ağır, uçamazlar. * *

4 yaşlarında bir erkek çocuk bir belediye otobüsünde annesinin kucağında oturuyorudr. Bendeniz karşılarına otururum ve anneyle çocuk arasında yüzümü güldüren bir diyalog başlar:

Çocuk: (Annesine bakarak) Anne bu abinin saçı neden bu kadar uzun?
Anne: Canı uzatmak istemiştir.
Çocuk: Nasıl uzamış ki?
Anne: Eğer saç traşı olmazsan devamlı uzar saçın.
Çocuk: Benimde saçım böyle olsun bundan sonra, niye kesiyorsunuz ki? Kesmeyin.
Anne: (Gülerek ve çocuğunu öperek) Tamam canım nasıl istersen.

başıama gelmiştir:
msn e girdiğim zaman küçük yeğenim benim msn e girdiğimi görünce:
+ ne var dayı ne oldu
- bi şey olmadı
+ neden girdin msn e
- sanane ki ben sana bi şey yazmadım
+ ya dayı rahatsız etme beni
- !!!??? a.q

şaşırmamıza sebep olan, "bu çocuk büyümüş küçülmüş yahu", "bu zamane çocuklarından korkulur vallaha" ya da "ilahi hiç güleceğim yoktu" dedirten, diyaloglardır.

misal:
eniştem: yerim kız seni. (sevecen bir şekilde söylenmiştir)
kuzenim: yeme kızını, ya hayır yemeee. (ve sonrasında ciddi ciddi odaya gidip ağlar) şaşırılır ama küçük çocuk ya korktuğu düşünülür
anne (teyzem) odaya girer, çocuk ağlamaktadır.
kuzen: anne... babamı neden aç bıraktın ya yazıkk.

sanırım biz küçükken malmışız dedirten diyaloglardır.

yeğenimle geçen diyalogdur:

y-sen didem'i tanıyor musun?
b-tanımıyorum canım, sen tanıyor musun?
y-ben de tanımıyorum. kim bu didem?
b-????