bugün

çay

yumulu avucunda bir korku:düşer para..
az ekmek,bir tutam çay, sonra küçük bir şişe
yakacak ispirto şişede parmak kadar
ve çok yaşlı bakkal,sabah,kenar mahalle.

annesinin herhalde bir gaz ocağında
kaynatıvereceği.. ve katıksız ekmek..
içecek sevinerek okula yetişecek
biraz çay soğuklarda.. ne kadar acı şu dünya

bir zamanı yeniler, bir gün o da bize benzer
kalır uzaklarda o dertli anne.
neden bazı şeyleri pek çabuk unuturuz
çünkü o apartmanlar o evlerin yerinde.

behçet necatigil
iki çay söylemiştik biri açık;
keşke yalnız bunun için sevseydim seni..
bi çay koy
gel.
hadi.
Anılarda kalırdı belki de zamanla ince bel,
namussuz çay bile ince belli bardaktan verilmeseydi eğer.

can yücel
gözlerin ok kaşlar yay.
yaklaş rus kızı davay. *
başlatma lan votkana.
doldur bana demli çay.

kbs.
(#18434100).
Benim sana verebileceğim çok bir şey yok aslında…
Çay var içersen,
Ben var seversen,
Yol var gidersen.
Aşık Veysel.
Bir Çaya Bir Sigaraya Müptelayım Bu Sıra - ozan manas

--spoiler--
Beni sormuşsun dün eski bir ahbaba,
Ne yapıyor, nasıldır, ne haldedir acaba?
Çok merak etmişsen söyleyeyim ben sana
Eski bir türküye müptelayım bu sıra.

Bir hüzün çöküyor ansızın dünyama
Bir anda susuyorum, bakınıyorum etrafa
Düşünüyorum bomboş bakışlarımla
Bir çaya, bir sigaraya müptelayım bu sıra

Yalnız takılıyorum, çekemiyorum kimseyi
Herkes bana batıyor, dinlemiyorum hiçbirşeyi
Divane mezzup gibi bir ileri bir geri
Terk edilmiş mekanlara müptelayım bu sıra

Sebep arıyorum, sebepsiz kavgalara
Geziniyorum yağmur ilk düştüğünde sokaklarda
Bir ben oluyorum, birde kahrolası karanlık
Azrailin geçtiği yollara müptelayım bu sıra

Geçmişim yardan, tanımam kimseyi
Selam verseler bile duymam hiç kimseyi
Lal oluverir dilim görünce seni
Bir tek sana, bir tek sana müptelayım bu sıra.
--spoiler--

şarksını da buradan dinleyebilirsiniz: http://www.youtube.com/watch?v=XxTvtGnfD4E
Ne keşakeşte kalırdık o kaşı yay ile biz,
Düşmesek hançer-i ebrusuna ger ray ile biz,
Bir zaman Rumda dürd-keş idik ey saki,
Şimdi iranda kanaat ederiz çay ile biz.
Münif Paşa.
"sonra belki çay içeriz. şansımız varsa yağmur da yağar. damlalara huzur yüklemece oynarız. benim damlam seninkini alnından öper. güzel şeyler olur. belki aşk bizi sever. sen gel bence." ( bkz:son cengiz aydın )
Yalnızlığa dayanırım da, bir başınalığa asla.

Yaşlanmak hoş değil duvarlara baka, baka.

Bir dost göz arayışıyla.

Saat tıkırtısıyla…

Korkmam, geçinip gideriz biz mutlulukla.

Ama; ‘’günün aydın, akşamın iyi olsun'’
Diyen biri olmalı.

Bir telefon sesi çalmalı ara sıra da olsa kulağımda.

Yoksa, zor değil, hiç zor değil, demli çayı bardakta karıştırıp, bir başına yudumlamak doyasıya.

Ama; ‘’ çaya kaç şeker alırsın ? ‘’

Diye bir ses sormalı ya ara sıra…
cayimin buharina dussen de burnumda tutmesen artik keske
o yapraklar gibi kurusam, damarlarimda alevlenen gunesin altinda
atesim sebebi olsa harmanimin suya karismasinin, en mecnun dudaklar degse nehirlerime
cayimin buharina dussen de burnumda tutmesen artik keske.
çay karası gözlerini özledim,
seni andım bir çay daha demledim,
bilsen yollarını nasıl gözledim,
ah çayı karam gönül yaram nerdesin...
"Sen bana mı soruyorsun yalnızlık sever misin diye,
ben ki çayı bile iki şekerli içerim birlikte erisinler diye."
Çaycı, getir, ilâç kokulu çaydan
Dakika düşelim, senelik paydan
Zindanda dakika farksızdır aydan.
Karıştır çayını zaman erisin;
Köpük köpük, duman duman erisin

necip fazıl kısakürek, zindan'dan mehmet'e mektup
"Çayın rengi ne kadar güzel,
Sabah sabah,
Açık havada!
Hava ne kadar güzel!
Oğlan çocuk ne kadar güzel!
Çay ne kadar güzel!"

nasıl unutulduğunu hala kavrayamadığım orhan veli şiiri.
bir üst versiyonu çayla ilgili akrostiş denemeleri olup bir örneği altta mevcuttur:
çaylı şiir
çay içtim dilim yandı.
anladım ki içtiğim çay sıcaktı.
yağmurlu günde içilen çayın tadı başkaydı, bambaşkaydı.
lıkır lıkır içmek istesen de olmazdı.
ılık değildi çünkü, çayımız sıcaktı.

şairane yönüm nedense ağır bastı.
intikam sıcak içilen bir bardak çaydı.
istesen bekletip soğuturdun, ama olmadı.
rivayetlere göre çay insanın olmazsa olmazıydı..
sabahları uyandığında,
doldurursun suyu çaydanlığa,
kokusu vurur burnuna.
hele bir de aylardan ocaksa...
al yanına patatesli bir poğaça.
Çayımın sekeri
gitarım teli
yazımın sıcagı
kışımın ocagı her seyimsinsen.

Sarkı sözüydü ama güzel söz.
hani uzun yolları aşıyordun sevdiğinle buluşmak için,
kanından kan kaybediyordun her gidişinle onu görmek için,
ay oluyor du bazen yıl oluyordu ama sen vazgeçmiyordun,
sürekli devam ediyordun yoluna durmuyordun içinden sevdiliyi geçirerek,
yoluna bir aşkla devam ediyordun,
o vefasız sevdiğin nehire ulaşmak için,
ta ki sevdiğinin diğer çayla seni aldattığını görene kadar,

i.B (Votka kafası)
şaşkının biricik sevgilisi
simidin arkadaşı
soğuk kış gününde ısıtıcısı
yaz sıcağında bile hep yoldaşı. * *
şiir midir bilmem ama;

''bizde romeo ve juliet yok; çay ve sigara var.''
''Çay içmek bazen hayata mola vermek demektir..
"Bi dur ya! Üstüme gelme, çekil şöyle!" demektir.
"Üf!" demektir. "Oh!" demektir..''
adın üç kere geçti, saçma sapan bir filmde.
yalnız olsam, çok ağlardım ama annem bakıyordu.
anne dedim,
hadi çay koy da içelim.
Sen bir çay demle sıcacık.
Ben tüm soğuk yanlarımı.
Elimi.
Yüzümü.
Gönlümü alıp geleyim.