bugün

hocam beni tanıdınız mı deyip "aa tanımam mı 345 ahmet'sin sen" benzeri cevaplar alınabilir bu tür olaylarda.
ilkokul öğretmenimi gördüm yolda
Öptüm elini, selam verdim
eskiden "canım öğretmenim" derdim ona
hala da diyorum, öğretmenimi çok seviyorum.

gözleri dolu dolu oldu öğretmenimin
anlaşılan eski günleri hatırlamıştı
oturduk oradaki bir bankın üzerine
baktım öğretmenimin o güzel gözlerine.

ikinci annemdi o benim
yalnız benim değil, sınıfımızdaki herkesin
her zaman söylediğim gibi gene söylerim
öğretmenim inan, seni çok severim.
+ ahmet evladım nasılsın?
- abin yaşındayım ben senin ne avladı?
+ ay benim ilkokul öğretmenin necla.
- anam hiç değişmemiş lan bu.
öğretmeninizi görüp sen beni dövüyordun diyerek yüzüne tükürmektir.
çok da yıl geçmemişti aslında..

ortaokuldaydım ve o ilkokul hocamdı..

dünyanın en yabani adamı ben,ilkokul hocamı görünce selam vermek istedim,nasılsa..

tanımadı..

bunu yüzüme söylemedi..

ama ben anlamıştım tanımadığını..

ne diye durdurursun ki kadını yol ortasında..

selam ver geç..

o günden bana kalan şimdi:

sonsuz bir hayal kırıklığı ve rezil olmuşluk hissi..
Eğer o kadar da sevilmiyorsa, çocukken gözünüzde çok büyüttüğünüzü düşündüğünüz an.
hüzünlüdür eğer bide tam anlamıyla öğretmense çoğu doğruyu yalnışı ondan öğrendiyseniz ve onun yaptığı herşeyin doğru olduğuna inanıp özendiyseniz yıllar sonra görmek iç burkar göz yaşlarınızı bile tutamaya bilirsiniz.
-hocam beni tanıdınız mı?
-tanımadım yavrum.
-ben hocam ömer.
-valla tanımadım ya, numaran kaçtı senin.
-1 numaraydım hocam ben.
-çok değişmişsin tanıyamadım. yoksa sen ezel...
geçen gün yaşadığım hadise.

gördüm, o korku salan, çirkef, anlayışsız, dayakçı, lanet, dayatmacı kadın gitmiş, kendi halinde, üflesen yıkılacak halde olan, suratına baktığımda bırakın korku duymayı komik bir hal gelmiş olan kadın gelmiş.

uzaktan gördüm o beni görmedi tabi, gözümün önünden neler geçti neler, "sen okumazsın", "hayvanın tekisin", "bir an evvel baban seni okuldan alsın" naralarını, tuvaletin çeşmesinden su içtim diye, tenefüsten 2 dakika geç geldim diye, tüm sınıfı cezaya bıraktığında nöbetçi öğretmen "niye tenefüse çıkmıyonuz" dediğinde, "cezalıyız öğretmenim" dedim diye(neymiş ceza verdiğini kimse bilmeyecekmiş, birisi sorduğunda "çalışıyoruz" diyecekmişiz), okuldan başka bir hocaya belediye otobüsünde yer vermedim diye(o daha vahim bir hikaye) daha ne siktir boktan sebepler yüzünden attığı dayakları...

o zaman boyu benden uzundu, şimdi baktım benim boyum uzun, o zaman o güçlüydü, şimdi ben güçlüyüm, şeytan dedi "git hesaplaş" yapmak istedim çok, ama sonra kendime dedim "boşver, allahından bulsun", ona görünmeden uzaklaştım.

beynime çaktığı çivileri çoktan söktüm ama izlerini silemedim maalesef, bugün zaman zaman yaşadığım psikolojik sorunların kaynağı odur, allah seni nasıl biliyorsa öyle yapsın b.a.
Senin onu unutmaman gibi onun da seni hatırlamasıdır insanı mutlu eden. Yıllar geçmiştir ama hala ilkokul'daymışçasına öğretmenim dersin ona. Okuman iş sahibi biri olman yüzünü güldürür, ben biliyordum zaten der. Taa o senelerde öngörmüştür nasıl biri olacağını. Gurur duyar seninle, mutlu olursun. O giderken arkasından bakarsın tebessümle, ona hayran küçüklüğünü görürsün gidişinde..
-merhaba hocam
--aa aykut sensin değil mi?
-evt benim hocam
--hiç değişmemişsin nasılda yaramazdın şimdi efendi olmuşsun
-evet sizde ne kadar ibneydiniz şimdi moruk olmuşsunuz.
yazlıkta yan komşuysanız her yaz karşılaşılan durum. yeğenleriyle çocukluk arkadaşıysanız "hala" diye seslenmiz bile muhtemel.
karşılaşıldığı zaman sorulabilecek en güzel soru; "hocam o zamanlar bize kendimizi nasıl hissettirdiğimizi eğitim hayatımız boyunca bizimle geleceğini, en güzel şeyleri yapsakta kendimizi derinlerde aynı şekilde hissedeceğimizin farkında mıydınız?" farkındaysan neden en cesur delikanlılar, kızlar olarak hissettirmedin, farkında değilsen neden değildin hocam, bak ben bir öğretmen değilim ama nasıl hissettirmeniz gerektiğini biliyorum, ben bilebilceğim bişeyi siz neden bilemediniz.
yapılanlar ve söylenenler çabuk unutulabiliyor ama nasıl hissettirdiğiniz öyle kalıyor be hocam.
bazen aynı düğünde denk gelmektir. geçenlerde ilkokul arkadaşımın düğününe gittim, benden 15 dakika sonra 20 senedir görmediğim örtmenimiz girdi içeri. davetli olduğundan haberim yoktu görünce şaşırdım. üstüne enteresan desenli bir pezevenk gömleği giymiş, gözüne güneş gözlüklerini takmış. adam yaşlandıkça kendine gelmiş helal olsun.
uzun süredir yapmak istediğim bir atraksiyon. pandemi mandemi derken devamlı öteledik maalesef.