bayramlıkları kirlenmiş çocuk gibi olmaktır. hatta koca bir alışveriş merkezinde kaybolmuş ve bayramlıkları kirlenmiş çocuk gibi olmaktır. aslında, koca bir alışveriş merkezinde kaybolmuş, bayramlıkları kirlenmiş ve cebindeki şekeleri kaybetmiş bir çocuk gibi olmaktır.
şaşkınlıktan el ayak birbirine karışır. gülümsetir, kimi zaman ağlatır...

deniz kenarında, tahta masaları ve ufak tabureleri olan bir çay bahçesine attı yorgun bedenini. rüzgar ılık, hava sıcak, elleri soğuktu. karşıdan yüzüne bakan esmer çocuktan bir orta kahve istedi. az sonra, kırmızı beyaz kareli masa örtüsü üzerine dizildi acemice, istedikleri; ufak beyaz fincan, içinde orta kahve, yanında iki minik kuş lokumu, aceleyle çalkalandığı her halinden belli, üzerinde damlacıklar olan bir bardak ve alüminyum kapaklı cam şişe içinde serin su.

yalnızdı, yorgundu, üstelik elleri de soğuk. az önce terketmiş, az önce sevişmiş, az önce ölüp gitmiş gibi. kahvesinden bir yudum aldı, kuş lokumu, zehir zemberek küfürle dolu ağzını tatlandırdı. bir sigara yaktı sol eli, çakmağı bırakıp su şişesine uzandı. çocukluğundaki gibi kapağı açmadan üzerini tırnaklarıyla düzleştirdi önce, sonra yavaşça sıyırdı alüminyumu. bardağı önüne doğru çekti ağır ağır ve yarıya kadar doldurdu serin suyla. derken bir ses duyuldu deniz tarafından. kafasını kaldırıp sesin geldiği yöne doğru baktığında "o"nu gördü. yıllar önce, bu ufak sahil kasabasında, yıkık bir duvar dibinde öptüğü ilk aşkını. dudağının kenarında minik bir gülümseme, olduğu yerde öylece kalakaldı. sigara külü düştü masa örtüsüne, yaktı, deldi geçti olduğu yeri. kahve fincanı içinde telve, fal yazmakla meşgul, kuş lokumu yetim kaldığına ağlamaktaydı.

kıpırdayamadı. nefessiz kaldı. zaman durdu. ağzında zehir zemberek küfürler, şişeye uzandı elleri. bir yudum içti soğuk sudan ve yuttu küfürlerini... herşeyi unuttu. hemen sonra yarıya kadar doldurduğu bardağın boş tarafına takıldı gözleri...
yıllar öncesinden gelen şirin hatıraların, ilkokuldaki sınıfın ve çocukluk günlerinin zihne doluşmasına sebebiyet verendir.
görmezden gel yavaş yavaş uzaklaş. hiçmi olmadı soğuk davran ne bileyim sırnaşma yoksa anılar canlanır ve seni engin denizide bir paçavra gibi sürükler götürür.
bir nefreti uykudan uyandırmak demektir...
en korktuğunun başına gelmesidir..

"Oraya gelince sinir basıyor
bir yandan da heyecan duyuyorum ya yoluma
çıkarsan!
inadına oyalanıyorum otobüs durağında
Kimi zaman cama yapışan bir sinek gibiyim
Biliyorum buralardasın
Ve heran seni görebilirim
Aceleyle hüzünlü bir hal alıyor ifadelerim
Kendimi buna hazırlarım
Ne demeli?..
Seni teselli edecekse tabi
şunlarıda ekleyeyim;
Hiç mutlu hissetmedim
Hiç tamama ermedim..

Daha yaklaşıyorken dahi
saçmalamaya başlarım
Kafamda kurmadığım bir senaryo olursa ya!
Korkudan öleceğim sanıyordum yüzüme bakarsan
Utançtan değil,ya da aşktan
Adını söyleyemeyeceğim bir ilkel duygudan.."*
(bkz: bana uzak Allaha yakın olsun)
"belki de gördüm ama tanıyamadım." fikrini aklıma getiren durum.
tanıyamamaktır. tanındığı andan itibaren ilk aşkın yaptığı şeyler gelir aklına, yanaklarda kızarma, dudaklarında muzur bi gülümseme, kocaman sarılma sebebi olur bu karşılaşma. küçükken şirin olan çocukceyz şimdi yakışıklı ve çekici olmuştur. ahh! dedirtir bu karşılaşma. ayrılmasamıydım ne? * * *
bazen yeni bir doğuştur hayata tekrardan...
Gizli Sevda

Hani bir sevgilin vardı
Yedi sekiz sene önce,
Dün yolda rasladım
Sevindi beni görünce.
Sokakta ayak üstü
Konustuk ordan burdan.
Evlenmiş, çocukları olmuş
Bir kiz, bir oglan.
Seni sordu
Hic değişmedi dedim.
Bildigin gibi..
Anlıyordu
Mesutmus, kocasını seviyormuş.
Kendilerininmiş evleri..
Bir suçlu gibi ezik.
Sana selam söyledi!

Behçet Necatigil.
bosanmaya giden bir surecin baslangici olabilir. dikkat edilmelidir.
. çok heycanladırır lakin bana bir yemek birde 40 kontor borcu var. ısmarlamassa avurdunu sıkarım onun. gideceksen ödeşte git kızım. ütüp ütüp gitmek varmı.
ilk başta boğazında bir şeyler düğümlenir. daha sonra yanına gitmek istersin gidemezsin. konuşmak istersin konuşamazsın. ayrılırken söylenen sözler, daha sonra yaşanılan tartışmalar aklına gelir. kendine ''ben bu kızı nasıl bıraktım.'' sorusunu sorarsın. içinden ''acaba yanına gitsem seni seviyorum desem yeniden olur mu?'' gibi bir sürü zırvalar geçirirsin. başıma geldiği için değil sadece tahmin ediyorum.

-meraba nur.
-meraba mehmet.
-çok değişmişsin saçların falan boyun mu uzamış ne.
-hala boyumla mı uğraşıyorsun mehmet.
-yok ya şaka. evlendin mi?
-evlendim evet bir tane kızım var.
-iyimiş allah bağışlasın.
-sen evlendin mi?
-(dış ses)eee evet evlendim. (iç ses) aslında hiç evlenmedim ada. lan ıssız adam a bağlamayın beni.
-iyi senin adına sevindim
-kızının adı ne?
-mehmet.
-yok artık.
-o anlamda değil bir şey söyleyeceğim.
-söyle.
-ben seni aslında hiç unutmadım.
-bende seni hiç unutmadım.
-ben seni hep ararsın diye bekledim ama aramadın.
-kontorüm yoktu.
-hep ilk buluştuğumuz cafeye gelir misin diye önünde bekledim.
-lan o cafe kapanmadı mı? hani otopark oldu ora.
-hala duygusuzsun mehmet.
-sende hala çok soru soruyorsun.
-ben senin ilkin olacaktım.
-senle ilkokulu bitirdim. okumayı öğrendim. nasıl sevgimi göstereceğimi öğrendim aşkı öğrendim ben. sonra ortaokul ve liseyi başarılı olarak bitirdim. üniversite de tavan yaptım. çan eğrisini oynattım ama yine mutlu olamadım. hep o ilkokulda ki günlerimi özledim. seni özledim ben.
-ama artık çok geç.
-evet nasıl bir aşk bu. ne sen mutlu ne ben mutlu. nasıl bir acı bu hala geçmiyor. *
11 aylık kızınızı kucağına alır, ona şevkatle sarılır ve susar.
git getir eski sevgiliyi beşiktaştan
yaşamak istiyorum gençliğimi yeni baştan.. (bkz: cahit sıtkı tarancı)dedirtecek olan durumdur.
birde görüpte tanımamak var belkide defalarca karşılaştık ama aracadan geçen onca zamandan dolayı birbirimizi tanımadan öylece geçip gittik...
yaşlı bir teyzeyi karşıdan karşıya geçirmektir. ufak bir samimiyetle kendisinin anaokul öğretmeni olduğu anlaşılır. gariptir be.
hoş bir şey olsa gerek. ama daha hoşu, yalnız başına görmektir. yanında bir velet ya da eşi ile değil.
azıcık duygu seli ve birkaç duyarlı konuşma dışında bir sikin olmadığının görülmesini sağlar.

bazen bunlar bile olmaz. yavandır, aldatmacadır. sizin olan yanıbaşınızdakidir. en değerlinizdir.
falan filan feşmekan.
bu olayı yaşadığımda, sözkonusu ilk aşk hamileydi, yanında da kocası vardı. ben de hala yırtık pantolonum, metal tshirt'im, uzun saçlarım ve yarış bisikletim eşliğinde sadece kendi hayatımı yaşıyordum.
o anı düşünemiyorum.elim, kolum, bacağım ve diğer uzuvlarım yer değiştirir, hangisi nerdeydi birbirine karışır.
12 yıl oldu görmedim.
e madem herkes görüyor ben de artık sıram gelsin istiyorum.
Varmısın yokmusundan ard arda 500binin çıkması gibi.
Eskilerin film şeridi gibi gözünün önünden geçmesine neden olan olaydır.. kısa süre düşünmenize neden olur. biraz tebessüm ettirir biraz of aman ya dedirtir belkide heycanlatır. ve büyük ihtimal konuşmadan yürümeye devam edersin..