bugün

her toplumsal olgunun neticesinin belli olduğunu bunun şu veya bu sebeple önüne geçilemeyeceğini önceden kestirilemeyeceğini bu netice silsilesinden kaçmanın mümkün olmadığının altını çizen inançlar kümesi kaderciliğin yaşamla fazlaca özdeşleştirildiğinde yaşamın içerisine çokca sokulduğunda ne tarz sıkıntıları beraberinde getirdiğini açımlamamız gereken konu. sosyolojik konu.kadercilik temelinin işsizlikten, kronik hastalıktan ve özellikle de yoksulluktan nemalandığını rahatlıkla görmek gerek. bu olgu allah rızkını verir mantığı içinde türkiye'de gözlemlenir. çalışmayıp üretmeyip bir nevi teslim olma yapısıyla olayları havale etmek. elbet bu işin batıl inanç devresi söz konusu olunca düşünsellikten an be an uzaklaşıldığı karamsarlık ve havalecilik anlayışlarının senteziyle arpa boyu yol alınmadığı nokta geliverir. bu da kadercilik inancının nemalanması şeklinde kendisini gösterir.
köleliğin neden olduğu varoluşcu kadercilik etik bir bağlılıktan çok, ritüele dayanır. koşullar onaylanmıyor lakin değiştirilemezliği kabul görüyor. tabi burda toplumsal sıkışmışlık hissinin daraltıcı bakış açısının etkileri de rahatlıkla gözlemlenebilir.
yılmaz güney 'in başyapıtı belki de türk sinemasının en özgün ve başarılı çalışmalarından umutta ayyuka çıkışını gördüğümüz toplumsal olgu. yoksulluk kadercilikle kol kola gezerken umut dünyasına doğru yol alınıyor. lakin sonuç umut içinde umutsuzluğa yelken açmak oluveriyor. tabi bunda toplumunu çok iyi tanıyan gözlem konusunda hakkını yemememiz gereken bir yılmaz güney realitesi söz konusu. yılmaz güney sineması eleştirilebilir, eksikte bulunabilir lakin şu işin gözlem boyutunda ötesi yoktur efendim.
sonuç, batıllıktan medet ummak! bir diğer sonuç hurafelerin alıp yürümesi. düşünselliğin pazara çıkması! çalışma ve emeği askıya alıp kolaycılık içinde yaşayıvermek. aslında yaşayıverememek! akıntıya kapılmak. düşünememek, üretememek, sorgulayamamak... rüzgarın taşıyıp durması! hep bir şeylerden medet ummak! aklın pazara çıkması durumu...
kısır döngü!kısır döngü!
ya bilinç, çalışmak, emek ve us! kayıp mı bunlar? biz de kayıbız o halde!
kolkola bir üçüncü dünya düzeni sunar. ülkenin en yetkilisi duruma hizmet eder. peşisıra, halktan örnek almaması/ duruma hizmet etmemesi istenir. nasıl isteniyorsa bu?
akla önce balık baştan kokarı getirir, sonra da bilindik cem karaca başyapıtını.
(bkz: yoksulluk kader olamaz)
(bkz: dervişan)
(bkz: progressive rock)