bugün
- rusların en iyi olduğu şeyler16
- cumhrbaşkanm sizi dünya yenemedi ben nasıl yeneyim14
- cehennemde türkçe konuşulur8
- afganistan yardımlaşma derneği başkanı9
- kilo almak için bik bikle evlenmek10
- travesti ile aynı yatakta uyumak8
- 19 mayıs 2024 fenerbahçenin bütün oyunları bozması16
- icardi1905'i silip atmak15
- icardi190530
- iran'ın depremde yas ilan etmemesi9
- escort ile evlenmek8
- alex de souza vs fred10
- dondurma yalarken erkeklerin sürekli bakması8
- jayden oosterwolde11
- fenerbahçe'nin attığı golde faul olması17
- anın görüntüsü16
- karınız olsa döver misiniz10
- fenerbahçe15
- yeşil gözlü erkek olmak11
- hani u19 gelecekti ühühühühühühü10
- fulya öztürk9
- bir galatasaraylının kulağına fred diye fısıldamak8
- iran cumhurbaşkanının helikopter kazası43
- maldivlere gitmek varken eminönü nde takılan martı10
- insanlara olan inancınızı ne zaman kaybettiniz15
- dursun özbek19
- erkeklerin hep fotoğraf istemesi24
- yazarların bugün içtiği sigara sayısı13
- akpnin hala bedava kek vaadini tutmaması8
- galatasaray11
- 19 mayıs 2024 galatasaray fenerbahçe maçı106
- izmir sıcağı9
- fethullah gülen şu an ne yapıyordur17
- sevgilinin kız arkadaş lobisi9
- karıya kıza doymuş erkek20
- bir şarkı sözü der ki10
- mert hakan yandaş31
- ibrahim reisi13
- siz türkler şerefsizsiniz müslüman değilsiniz13
- erecto'nun trafik kazası geçirmesi13
- arkadaşlar damatlık bakıyorum da sizce bu nasıl17
- yozgatlı sevgiliyle yapılacaklar8
- akp'nin fenerbahçe ve beşiktaş düşmanlığı9
- türkiye cumhuriyeti islam devleti olarak kuruldu14
- fenerbahçe büyüklüğü9
- panathinaikos'un atatürk düşmanlığı9
- fenerbahçe taraftarı26
- dokunmaya kıyamadan sevmek21
- kadınlar olarak erkeklerle sevişmiyoruz9
- bik bikinize ne dikersiniz13
türkçe eğitimime sonuna kadar , ölümüne , nalına mıhına destek veren, bu uğurda ölümü dahi göze almış , ya indepence * ya ölüm diyebilen mal anvadal atasözüdür. *
bir aralar bir sınav vardı bilen bilir. gerçi hala var da o sınav da, artık sınavı kazandığınızda okuduğunuz okulla , benim bahsettiğim vakit kazandığınızda okumaya hak kazandığınız okul arasında çok fark vardı. neymiş ki bu okul? tabi ki vakt'i zamanında formatı değiştirilen anadolu liseleri. öğrenciler ilkokuldan itibaren yarış atı gibi hazırlanırdı. hatırlıyorum ben , sabah dersane'ye giderdim. dersane çarşının tam göbeğinde , valiliğin hemen karşısındaydı. orada bir kücük bahçe vardı. bahçede sabah 8 sularında hergün çetin bilye savaşları geçerdi. hazırlanmış kuyularda oynanırdı oyun. kuyu oynardık anuna koyum sabahın sekizinde, bilye oynardık anadolu lisesine hazırlanan 3-5 dallama... valilikleti sekreter de az taş değildi. her sabah bizi keserdi de , testosteron yokluğundan pek bi etki etmezdi zannımca. bizde olmayan onda vardı ama neyse konuyu dağıtmayalım. özetle sistem bizi bilye oynamaya zorluyordu sanki *. orda bilye oynayanlarınn hepsi kazandı anadolu lisesini. kazandı da ne oldu? koskoca şehirden 108 kişi seçilmişti. bir okulda toplanmış , o şehirde verilen en iyi eğitimi alacaklardı. plan böyleydi... aslında güzel plan da uygulama bok gibi kardeşim! dersler başladı. ilk sene hazırlık tabi. cayır cayır ingilizce öğreniyorsunuz , imanının gevriyor. geceleri verilen aynı kelimeden 100 tane yazma ödevlerini yaparken masaya kapaklanıp kalıyorsunuz... cok yazan , cok ezberlermiş. yeni de bir taktik geliştirmiş hocamız. picture dictionary isimli resimli sözlükteki her boku 100lerce kez yazdırırdı bize ezberlemek adına... neyse onun da a.q duktan sonra sözlerime devam edeyim* *. hazırlık iyi kötü geçecek , kimisi ingilizce öğrenebilecek , kimisi kendisine hoca soru sordugunda bizim verdiğimiz ''yes de gitsin lan! yes de gitsin'' tavsiyesine okul sonuna kadar uyacak ve her soruya sadece ve sadace ''yes'' diyerek bir okulu bitirecekti... hazırlık da bittiii. geldik gelelim orta 1! orta 1! bak isime bak , artık sınıf atladık , büyüdük lan. sonra geldi dersler. fizik , matematik , kimya cart curt... dersler başladı da başlamasına , biz nereye geldiğimzi ancak o zaman anlayabildik. matematikçi geliyor. ''today the lesson is trigonometry'' diyor bizimkiler''yes'' demekle yetiniyor. fizikçi desen aynı bok, kimyacıya girme bile. bazıların telafuzları zaten harika , başlı başına birer başyapıt olan cümleler kuran hocalar vardı! bize bir şeyler öğretmekten cok lise sonrası , muahahah tarzında gülünecek ve arkadaş ortamında anlatılacak komediteler yaratırlardı. ulan koskoca ortaokul geçti, bazıları ingilizce işlenen derslerden hiçbir bok anlamadan , sırf ingilizce'den çakmıyor diye mal gibi bakarak geçti. geçti ama nasıl? o dersler türkçe anlatılsa , hepsini kapacak adamlar andaval gibi bakmakla yetindi 3 sene boyunca... 3 sene , 3 sene diyorum da ne 3 senesi a.q! bir de bunun lisesi var! kendisi bile ingilizce bilmeyen hocalarla geçirilecek , ingilizce işlenen derslerin renk kattığı 3 sene daha... vay be... sistemin canını yiyim ben!!! lise de bitti... göt gibi kalan , hala her boka yes diyen , aslında cok zeki ama bu ingilizce yüzünden bir mikimi öğrenemeden 7 senesini geçirmiş arkadaşlara sahip oldum. ingilizce bilmeyen üniversiteyi de kazanamadı bizde... sebebi de türkçe dersini bile ingilizce işlemek isteyen piç milli eğitimdir!
peki sonra ne oldu? sistem değişti... birilerinin aklına nerede yaşadığı , kendisinin hangi dille eğitim görüp de bakan olduğu , ingilizce'nin bazı okullarda çocuklara bir şeyler öğretmekten çıkıp artık anadil sıfatına sokulmuş bir şey oldugu geldi... sistem değişti... artık dersler türkçe işlenmeye başladı. en azından yeni gelecekler kurtuldu fakat...
o yes de gitsinciler ne oldu? kaybolan 7 sene , bir şey öğrenemeden geçirilmiş yıllar...
onlara ne düştü biliyor musunuz?
''yes abi! türkçe eğitime benden de okey'' diyip vakt'i zamanındaki milli eğitim görevlilerini her daim en asil duygularla anmak... * *
bir aralar bir sınav vardı bilen bilir. gerçi hala var da o sınav da, artık sınavı kazandığınızda okuduğunuz okulla , benim bahsettiğim vakit kazandığınızda okumaya hak kazandığınız okul arasında çok fark vardı. neymiş ki bu okul? tabi ki vakt'i zamanında formatı değiştirilen anadolu liseleri. öğrenciler ilkokuldan itibaren yarış atı gibi hazırlanırdı. hatırlıyorum ben , sabah dersane'ye giderdim. dersane çarşının tam göbeğinde , valiliğin hemen karşısındaydı. orada bir kücük bahçe vardı. bahçede sabah 8 sularında hergün çetin bilye savaşları geçerdi. hazırlanmış kuyularda oynanırdı oyun. kuyu oynardık anuna koyum sabahın sekizinde, bilye oynardık anadolu lisesine hazırlanan 3-5 dallama... valilikleti sekreter de az taş değildi. her sabah bizi keserdi de , testosteron yokluğundan pek bi etki etmezdi zannımca. bizde olmayan onda vardı ama neyse konuyu dağıtmayalım. özetle sistem bizi bilye oynamaya zorluyordu sanki *. orda bilye oynayanlarınn hepsi kazandı anadolu lisesini. kazandı da ne oldu? koskoca şehirden 108 kişi seçilmişti. bir okulda toplanmış , o şehirde verilen en iyi eğitimi alacaklardı. plan böyleydi... aslında güzel plan da uygulama bok gibi kardeşim! dersler başladı. ilk sene hazırlık tabi. cayır cayır ingilizce öğreniyorsunuz , imanının gevriyor. geceleri verilen aynı kelimeden 100 tane yazma ödevlerini yaparken masaya kapaklanıp kalıyorsunuz... cok yazan , cok ezberlermiş. yeni de bir taktik geliştirmiş hocamız. picture dictionary isimli resimli sözlükteki her boku 100lerce kez yazdırırdı bize ezberlemek adına... neyse onun da a.q duktan sonra sözlerime devam edeyim* *. hazırlık iyi kötü geçecek , kimisi ingilizce öğrenebilecek , kimisi kendisine hoca soru sordugunda bizim verdiğimiz ''yes de gitsin lan! yes de gitsin'' tavsiyesine okul sonuna kadar uyacak ve her soruya sadece ve sadace ''yes'' diyerek bir okulu bitirecekti... hazırlık da bittiii. geldik gelelim orta 1! orta 1! bak isime bak , artık sınıf atladık , büyüdük lan. sonra geldi dersler. fizik , matematik , kimya cart curt... dersler başladı da başlamasına , biz nereye geldiğimzi ancak o zaman anlayabildik. matematikçi geliyor. ''today the lesson is trigonometry'' diyor bizimkiler''yes'' demekle yetiniyor. fizikçi desen aynı bok, kimyacıya girme bile. bazıların telafuzları zaten harika , başlı başına birer başyapıt olan cümleler kuran hocalar vardı! bize bir şeyler öğretmekten cok lise sonrası , muahahah tarzında gülünecek ve arkadaş ortamında anlatılacak komediteler yaratırlardı. ulan koskoca ortaokul geçti, bazıları ingilizce işlenen derslerden hiçbir bok anlamadan , sırf ingilizce'den çakmıyor diye mal gibi bakarak geçti. geçti ama nasıl? o dersler türkçe anlatılsa , hepsini kapacak adamlar andaval gibi bakmakla yetindi 3 sene boyunca... 3 sene , 3 sene diyorum da ne 3 senesi a.q! bir de bunun lisesi var! kendisi bile ingilizce bilmeyen hocalarla geçirilecek , ingilizce işlenen derslerin renk kattığı 3 sene daha... vay be... sistemin canını yiyim ben!!! lise de bitti... göt gibi kalan , hala her boka yes diyen , aslında cok zeki ama bu ingilizce yüzünden bir mikimi öğrenemeden 7 senesini geçirmiş arkadaşlara sahip oldum. ingilizce bilmeyen üniversiteyi de kazanamadı bizde... sebebi de türkçe dersini bile ingilizce işlemek isteyen piç milli eğitimdir!
peki sonra ne oldu? sistem değişti... birilerinin aklına nerede yaşadığı , kendisinin hangi dille eğitim görüp de bakan olduğu , ingilizce'nin bazı okullarda çocuklara bir şeyler öğretmekten çıkıp artık anadil sıfatına sokulmuş bir şey oldugu geldi... sistem değişti... artık dersler türkçe işlenmeye başladı. en azından yeni gelecekler kurtuldu fakat...
o yes de gitsinciler ne oldu? kaybolan 7 sene , bir şey öğrenemeden geçirilmiş yıllar...
onlara ne düştü biliyor musunuz?
''yes abi! türkçe eğitime benden de okey'' diyip vakt'i zamanındaki milli eğitim görevlilerini her daim en asil duygularla anmak... * *
"bana bıdı bıdı yapanlar önce aynaya bakıp kendilerini check etsinler" diyen bir başbakanın olduğu ülkede gayet normal karşılanabilecek bir saçmalık
(bkz: balık baştan kokar)
(bkz: balık baştan kokar)
dinime söven müslüman olsa manasına da gelen bir başlık.
güncel Önemli Başlıklar