bugün

alkolün verdiği mide bulantısıyla sevgilinin üzerine istifra etmek.. *
garsona acılı urfa söylemek.... acemilik işte nerden bileyim adanayla urfa arasındaki farkın acıdan ibaret olduğunu.
Lisede kumaş pantolonunun en olmadık zamanda tüm sınıfın önünde ya da kürsüye çıkarken yırtılması.
mahallede, küçük kızanlara 'topu ver bir hareket göstercem' havalarında, aptalca hareketler yaparken şehrin en güzel kızının bu olayı görmesi.

- heheheiiihihi nbr?
+ i sen?
- iyi işte ben de. çocuklara bir kaç hareket gösteriyordum.
+ ..
bir kitle önünde, yeni kızartılmış sigara böreği yemek.

- ıhhhıhhaaaaaaaaaaaaaaaaay yandıım. ffffssggssgs.
+ aykut çocuğa bak ya. ağzını nasıl da açtı, yemek varken ağzında. ıyyy.
ortamda en yakın arkadaşlar, ve bir arkadaşın da sevgilisi bulunmaktadır. 5 kişiyiz işte. biri arkadaşım, birisi sevgilisi, birisi ben; diğer ikisi de arkadaşım. 4 erkek 1 kız var yani ortamda. sevgili olanlar önde, biri sıranın tepesine çıkmış; biz de arkalarında iki kişiyiz. kafamı koymuşum abi sıraya, yatıyorum. uykum var. arkadaşın sevgilisinin boyunda siyah, denşik bir şey gördüm. "ne o?" diye sordum. "ı ıh" diyip başını yukarı kaldırdı böyle bir değişik. "ip gibin ama kolyeye de benziyo lan" dedim.

neyin ipi olduğunu fark ettiğimde çok geçti. efendi gibi ortamdan ayrıldım, ama gitmeden espri de yaptım lan.
memlekete ziyarete giden anne ile yapılan telefon görüşmesi;

-annem nasılsın, tatil nası gidiyor?
+tatil mi kaldı oğlum evdeyiz oturuyoruz çok kalabalık burası
-haa iyi iyi dayımlar nasıl*
+ıehm kem küm sen bilmiyosun galiba..
-* 'öldü deme'
+öldü..
-ahaha annem sende kapmışsın ya bozmuyosun hiç espriyi ehuehe..
+dıt dıt dıt..

edit: hala arada laf çakar bi iki.
2 olur dediğiniz maçı ev sahibi takımın 7-1 kazanması anıdır.
milletin içinde kusmak.
öğretmen masasının hemen önündeki sırada oturuyorsunuzdur. öğretmen arkanızdaki sırada oturan ahmet'le konuşmaya başlar. ahmet'le aynı hizada olduğunuzdan hocanın size baktığını, dolayısıyla sizinle konuştuğunu zannedersiniz. hoca ahmet'le konuşurken sizde hocanın konuşmalarına -sizinle konuştuğunu varsaydığınızdan- mimiklerinizle katılırsınız tebessüm falan edersiniz utangaç bir yüz ifadesiyle... daha sonra bir iki kelime de siz etmek istersiniz ancak cümleye girdiğiniz anda hocanın "ahmet'le konuşuyorum" cümlesini duyar başınızı öne eğersiniz ve yerin yarılmasını beklersiniz..
çocukken, misafirlikte altıma kaçırdığım gündür. *
efenim bundan bi 8 sene önceydi 6 ıncı sınıftaydım. sevdiğim bir kız vardı. doğum günüydü. bende bu anlamlı gününe güzel bir süpriz yapmak istedim. etik olarak duygusal biri değilim. bu nedenle böyle şeylere kafam çalışmaz. her neyse hediye olarak güzel bir kol saati aldım. her şey maddiyat değil diyerek bu nedenle yanında manevi yönden hoş birşey de vermem gerekiyordu. evet bu o zamanların meşhur duygusal eylemi şiir yazmaktı. bir gün gece düşündüm fakat güzel birşey yazamadım. sonradan aklıma bir fikir geldi. necip fazıl kısakürek in bi kitabı vardı. tutup iki bin-üç bine yakın şiirin arasından bi tane seçip yazdım. sonrada götürüp verdim kıza. çok sevindi ama çok güzel olmuştu şiir de. ve bir hafta süre sonra okulda düzenlenen bir törende* bizim kızın söylemesi için de o şiiri seçmişler. üç bin şiirin arasından. ve sonuç olarak kısacası göt oldum.
izmirin bilinmedik bi semtine gidilecektir.otobüse binilir daha önce verilen komut doğrultusunda ışıkları geçince in sözleri kafada yankılanır.fakat ışıklardan kasıt trafik ışıklarıymış.yol boyunca tedirgin olan bünye sürekli dışarı bakar ışıklar ile ilgili bişiler arar.sonra ışıklar mobilya görülür hah heralde bu lan denir stop düğmesine basılır otobüs bi kaç metre gider trafik sıkışmış otobüs durmuştur.fakat tedirkin telaşlı bünye bunu farkedemez ve seslenir.
-kaptan orta kapıyı açarmısın?!!!
uzun bi sessizlik daha sonra yan tarafta dikilen amcadan bi ses gelir,
+daha durağa gelmedik evladım...
nerdeyse, okullarda istiklal marşı okuyan çocukların bile, ergenekon cu diye gözaltına alınacağını düşündüğüm tüm anlar. olmaz mı? bu ülke de artık böyle dikta rejimi varken her şey olur her şey.
otobüse bindim.Abazan gözlerle en güzel kızı aradım otobüste.o anda kumral elamsı gözlü sol tarafta oturan kız gözüme çarptı kasıla kasıla bileti ödedikten sonra arkaya gitmeye hazırlanıyordum ki şöför olacak şerefsiz ani frenlerin en anisini yaptı adeta karizmamı yerle bir etmek istercesine.Ben de otobüsün ön tarafına doğru uçmaya başladım haliyle uçarken teyzenin birinin enseye tutundum.Kadın çığlıklar attı.kalktım ve hiç biyere bakmadan oturdum koltuğuma.Demek ki neymiş abazanlığın fazlası zararmış.
msn de daha ilk selam vermede, yanlışlıkla ateşli öpüşen çift figürünü karşıya göndermek.
yarılmış yer aradım o an da ama bulamadım. rezil rüsva oldum. allahtan karşımdaki çok olgun bir insandı da travmayı kısa sürede atlattım.
üniversitede ilk senem. yeni okul, yeni ortam. alışmaya sosyalleşmeye çalışıyoruz. koskoca beyazıt kampüsü'nde yer edinmeye çalışıyoruz işte kendimize.

bi gün dersten çıktım, yurda dönmeden tuvalete uğradım. pisuara emanetini bıraktıktan sonra büyük kapıya doğru yöneldim. her yanımdan geçen şöyle dikkatli dikkatli süzüyor beni. bir yanım ''artık farkediliyorum galiba'' diye sevinmek istiyor ama diğer yanım ''hass.tir bu işte bi terslik var olm'' diyerek engel oluyor. kapıya yaklaştım, bilen bilir, kısa da değildir mesafe. oraya gelene kadar yanımdan da en az 40 kişi geçmiştir.

çıkışa 15-20 metre kala aşağılarda bi serinlik hisset...memle birlikte hemen montumu kapattım. aşağı bakmaya korkuyorum resmen. neyse gittim bahçedeki bi masaya oturup etraf biraz tenhalaşana kadar bekledim. sonra montumu açıp aşağı bakmamla boxer şortumun isyan edip kendini pencereden aşağı atmaya çalışmakta olan halini görmem bir oldu. ikna ettim, içeri aldım kendisini de bir facia kılpayı atlatılmış oldu. tabi bu arada olan benim karizmaya oldu.

artık o anda yer yarılsın da içine mi gireyim yoksa fermuarımın içine mi gireyim dedim hatırlamıyorum.
ne denizin ne golun ne de icinde yuzup mayis sicaginda terlemis vucudumuzu serinletebilecegimiz havuzun oldugu bir sehirdeyizdir bir ortaokul arkadasiyla.arkadas okuldayken haftasonunda yuzmeye gidelim mi (bir takma kafana yasa hayatini yasasin punk) tarzinda soylemleri sayesinde yuzmeye gidilmeye karar verilmistir.bu yuzulecek yer sehrin cok uzaginda baglarin oldugu bir yerdedir.havuz bir bagin icindedir ve bag sahiplerinin olup olmadigi kontrol edildikten sonra baga girilir.once havuzun derinligine bakilir sonra da soyulmaya baslanir.sadece mayolarla kaldiktan sonra havuza girilir.su resmen dondurucudur.daha fazla yuzemeyecegini anlayan iki arkadas titreye titreye havuzdan cikar.daha pantolonu yeni giymekte olan cultman soyle bir kafasini kaldirip cevreyi kolacan edeyim der ki bir de ne gorsun.agaclarin arasindan kafasini uzatip norman bates edasiyla rontgencilik yapan biyikli bir anadolu insani.hemen tempo artar,arkadas uyarilir ve bagdan cikilir.cikista ise biyikli insan nazi subayi gibi beklemektedir.bizi mayoyla ve titrek halde gormus olan bir bekciydi bu sirtinda tufegiyle.
-ne yapiyodunuz lan orda? diye lafa girer bekci.
cultman:sey???!!!
diger arkadas(ki bu arkadas agzi iyi laf yapan bir benjamin linus ikna kabiliyetine sahip birisidir):sen bilmem kimin babasi degil miydin?
bekci:oyum ya.peki siz napiyodunuz?
diger arkadas:oglunuz nasil?iyi mi?uzun zaman oldu gormeyeli.
bekci:lan oglum bakin bir daha burada sizi gormeyim.yuruyun gidin isinize!
diger arkadas:iyi hadi gidelim.
der ve yine titreye titreye yollara duseriz ama bu sefer soguktan degil korkudan titriyoruzdur.
okulun bilgisayar labratuarında pornoizlemek. bilgisayarların çok eski olması, hocanın filmin tam orta yerinde sınıfa girmesi, media playerı kapatmaya çalıştıkça bilgisayarın donması, hoca hızla yaklaşırken oradan uzaklaşmak, bilgisayarda film açıkken başında oturan kimsenin olmaması ve hocanın manzarayı görmesi, hiç kızmadan ve gayet sakince cd yi alıp "evde bir kontrol edeyim" demesi ve cd nin üzerinde benim ismimin yazması..!

not:hoca bayandı
yolda tek başıma yürürken, karşıdan gelen çocukla bir an göz göze gelmem ve benim * ayağımın takılması, * çocuğun pis pis sırıtmaya başlaması, ona bakarken heyecan yaptım sanması. bu da yetmezmiş gibi, arkamdan kız arkadaşının geliyor olması, bana duyurmak için çocuğun bağıra bağıra sevgiliiim nerdesin demesi. benim kıpkırmızı bir suratla sabah sabah yerin en alt katmanına girme isteğimin nüksetmesi, tekrar ayağımın takılması.
fakülteler arası voleybol maçını izlerken başıma gelen rezilliği değil yer yarılsa gök ayrılsa da uçup kaçsam diyerek tanımlardım.
maçı seyrediyorum tribünden 2-3 arkadaşla ve oturduğum yerin sahaya uzaklığı ortalama bir mesafede. ne çok uzak ne çok yakın. maçın en hararetli anlarında arkadaşım kucağında tuttuğu kitabı bana vererek yanımdaki boş koltuğa koymamı söyledi ve aldım elime kitabı ki tam o sırada maçta bizim takım oyuncularından biri çok saçma bir hata yaptı ve sayı karşı tarafa yazıldı.dellendim tabi.. sinirden tam elimdeki kitabı sağa sola sallarken kitabın arasından bir adet rotring kalemin sahaya doğru yavaş yavaş süzüldüğünü gördüm ve verdiğim tek tepki şuydu: ''hassiktir!''

şanslıydım zira kalem sahanın ortasına kadar düşmedi ve birine isabet etmedi. oyunculardan biri kalemi hakeme verdi ve tüm salon birden taş kesildi adeta...müthiş bir sesizlik oluştu. sordu hakem ''kimin bu kalem'' diye..bir anlık tereddüt yaşadım tabi ama söyledim ''benim'' diye..zaten söylemesem de ben olduğum ortaya çıkıcakmış zira arkamdaki 2 eleman elleriyle beni işaret ediyormuş ''bu attı'' diye..her neyse.. tüm salonun gözleri üzerimdeyken yaptığım açıklama şu oldu '' ya pardon kitabın arasında kalem varmış kaldırırken uçtu farketmedim!!''

endişelenmem gereken nokta şuydu: ''acaba takımım hükmen mağlup sayılır mıydı?'' ancak takım da mağluptu zaten ve maçın bitimine az kalmıştı. o yuzden fazla endişe etmedim ama bir an için holigan ilan edilme korkusu yaşadığımı itiraf etmeliyim.

neyseki olay büyümedi; kalemi bile geri verdiler hatta.
seviyorum okulumu.
müdüründen hastayım diye izin alıp,kız arkadaşınla kafede yiyişirken bi anda içeriye müdürünün girdiği an.
-Kız arkadaşına hava atmak için tramplenden takla atarak suya atlayan çocuğun mayosunun çıkması.(yaşanmamış görülmüştür)
-Yaklaşık 30 kişinin olduğu büyük bi aile toplantısında, kumandada 23e basmak isterken, 233e basarak porno kanalı açıp diğer kanala yükselmek için tıkladığınızda şifreli olduğu için porno kanalda tvnin tıkanması bu sebepten doğan o tıtıtı çeken bakışların arasında maruz kaldığınız andır.(yaşanmıştır)
-Yabancı ülkede fili bilmediğinizden dolayı kadınların soyunma odasına girmeniz kıpkırmızı olup soriiiiiii diye bağırdığınız bi ömür unutamıyacağınız rezil olunan anlardır.
otobüste yaşlı teyzeye yer vermek için tezcanlı bir şekilde hareket edinilmesi, arkada boş yerlerin olduğunu görmek, buna rağmen cool takılmak, koltuğa oturmamak, cep telefonu çalmadığı halde cep telefonuyla ilgilenmek bu ana örnektir.olmadıysa daha da serti mevcut.otobüste umarsızca kesişilen kızın, yol bitip ayağa kalkınıldığında natalia hanikoğlu boyunda olması, karşılıklı bakışmalar; çaresizlik, akla gelen okan bayülgen berrak tüzünataç,deniz akkaya eşleştirmeleri...
yanlışlıkla babanın yanında osurmak.
güncel Önemli Başlıklar