bugün

yenik olma durumu.

bir ic cekistir belki, *
veya soguktur yatagınızın diger ucu,
fecidir.
icinizi acıtır.
şimdiye kadar savaştın ve hep yenildin, olsun bir daha savaş ve daha güzel yenil. s.beckhet
"sakın kader deme kaderin üstünde bir kader vardır
ne yapsalar boş göklerden gelen bir karar vardır
gün batsa ne olur geceyi onaran bir mimar vardır
yanmışsam külümden yapılan bir hisar vardır
yenilgi yenilgi büyüyen bir zafer vardır "
özgür seçim ve sorumluluk kavramlarını takiben, göze alınacak kayıp.
(bkz: jean paul sartre)
(bkz: varoluşçuluk)
bu isimde bir de platform vardır internette. bir düşünce topluluğu diye nitelendirilebilir. sloganı; yenilgi yenilgi büyünen bir zafer vardır. yolcu dergisi ile bir dirsek teması vardır. benden bu kadar, merak edenler http://www.yenilgi.com'dan devam edebilirler.
Bir kadın iki çocukla
Çiviliyim odalara
Söylesem de söylemesem de bu böyle

Çıksam çıksam
Zincirim kadar özgürlüğüm
Yaşamak hep ötelerde

Dili kopmuş bir hayal çanı yüreğim
Sesini yalnız benim duyduğum
Vurur durur çığlık çığlık içimde

Dönüşü olmayan biricik şeymiş zaman
Yaşamak meğer ne büyük bir kazançmış
Kavradım acılar içinde kaybede kaybede

Şimdi hangi güzelliğe dönsem yüzümü
Tomurcuklara yakışmayan bir akşam güneşi
Parçalar kendini karşı tepelerde

Kimsem yok yüzünü sularıma düşüren
Buğulanmıyor bedenim kaç bin yıldır
Bir kadının ılık ince bedeniyle

Geçmişim batık geleceğim çoktan belli
Herkes gibiyim kanı içine akan
Yarasını diliyle yalayan bir hayvan evlerin ininde

Değişti tutkuların rengi ve nesnesi
Bir eşyalar imparatorluğunda yaşıyorum nicedir
Binlerce gerekçe içinde

Otuzbeşimdeyim, çabuk sinirleniyorum, tansiyonum var
Geçtiğim patikalarda kaldı büyük düşüncelerim
Bu yüzden hüzünle bakıyorum gençlere...

(bkz: Şükrü Erbaş)
olgunlukla atlatılması gereken durumdur. önemli olan hatalardan ders çıkarıp birdahaki sefere yenilmemektir.
bir savaşta, yarışma da kaybetme, yenilme, hezimet ve bir işte, bir uğraşta başarısızlığa uğrama durumudur.
Ah sususu o saf yüregin
ah, acisi acemi çocuklugun
düs kirikligi, coskudaki bozgun

Ah yenilginin yorgun kisragi
kendi içini kavuran kizgin ates
bekleyise baglanan umut, tasasi haykirisin

Ah, ardi ardina kenetlenen ölüm
ah, hinci sabirla bezeyen sir
yazmadaki sirmasi aglayisin, tirnaklara oturan kan

Sanki delirmenin esigindeyim
bos bombos gözlerine gömülmüsüm bir köpegin
misirlarin süt taneleri, kestanelerin
bademlerin daha olgunlasmamis
suyla susuzluk arasi kayganliginda
aranip duruyorum kendimi

Ey yanginlarda patlamaya hazirlanan merak
ey içimi eksi sularla çalkalayan bas dönmesi
issiz ipissiz boslugu aysiz gecenin
ölümle yasamak arasindaki serit
naneler, kekikler, ebegümeçleri
ve sifali bulutu kaynar kükürt deresinin
çekiyor altimdan nemli dösegimi

Ah, yürekleri topraga saplanan arkadaslarim
ah, oglaklarin, taylarin, buzagilarin
aci otlarla kararan damaklari
(aksamlari barut kokusuyla dönsem de odama,
sancisi: çaresiz seyrettigim ölümün

Ah, bir kere daha kederliyim
ah, çilgin bir askin kollarinda incelen biçak
seni öperek bilemeliyim

Nihat Behram
tecrübedir, derstir.
mağlubiyet, hezimet.
pişmanlık, pişmeklik.

olmuşsun sen olmuş!
eş anlamlısı mağlubiyet olan, yenilmek hali.
bazen yenilgilerde buluruz kalbimizi. kendimizi sıyırıp kurtarmaya çalıştıkça batarız bir parça daha. yalnızlık yer, yalnızlık kusarız adeta. yine de vazgeçemeyiz alışkanlıklarımızdan. töreselleştirdiği alışkanlıklarından vazgeçemeyen yenilgilerden de vazgeçemez. çoğunlukla.
bazen yenilgilerde buluruz kalbimizi. kendimizi sıyırıp kurtarmaya çalıştıkça batarız bir parça daha. yalnızlık yer, yalnızlık kusarız adeta. yine de vazgeçemeyiz alışkanlıklarımızdan.

töreselleştirdiği alışkanlıklarından vazgeçemeyen yenilgilerden de vazgeçemez... çoğunlukla...
büyülü bir kelime adeta ...

"yenilgi yenilgi büyüyen bir zafer vardır" diyor şair, zafere takatim var mı benim!

keywords: yenilgi.
hep savaştın yenildin bir daha savaş daha güzel yenil!
yenilgi yenilgi büyüyen bir zafer vardır!
Her alanda asıl yenilgi; unutmaktır, insanların ne derece hırt olduklarını asla anlayamadan gebermektir.
kabul edildiği takdirde zaferle sonuçlanır.
ilkokula başladığımızda hayat ne kadar güzeldi değil mi lan? ana-babayla kalabalık kırtasiyelerde alışverişe çıkılmış o yeni kokusu üstündeki çanta, özenle ciltlenmiş kitaplar, defterler, kalem, silgi ıvır zıvır hepsi alınmıştı. ne güzeldi lan o günler. hepsini çantamıza toplayıp ağırlığından okula penguen gibi paytak paytak yürürdük. hiçbir kaygımız yoktu, annemiz vardı o bizi aç bırakmazdı, babamız vardı o bizi kimseye muhtaç etmezdi, arkadaşlarımız vardı onlar bizi severdi. sırt çantamıza "şunu olacam, bunu olacam" umutlarımızı doldurup evden çıkardık. umutlarımız o kadar çoktu ki ağırlığından çökerdik. yolumuz uzundu, acelemiz yoktu. tıngır mıngır giderdik. her sene kendimizi biraz daha tanıdık ve her sen o sırtımızdaki çanta biraz daha hafifledi. her sene umutlarımızın bir kısmını daha evde bıraktık.
bir gün eve gittik. acıkmıştık. mutfağa gittik. yemek yoktu. annemize bağırdık "biz açız!". sinirlendi kalktı iki yumurta kırdı. karnımızı doyurduk. söylenip yattı. bir gün eve gittik. acıkmıştık. mutfağa gittik. yemek yoktu. annemize bağırdık "biz açız!". ses yoktu. içeri baktık annemiz yoktu. bekledik, gelmedi. sonraki günlerde de gelmedi. öyle bir gitmişti ki belki de bize kızmıştı. sessizce bekledik. çevremizdekiler ortalığı velveleye verirken büfeye dizilmiş biblolar gibi bekledik biz. karnımızı hiç doyurmadık ve o günden beridir açız. o gün çantamızdan bir kitabı daha fırlattık yatağın altına.
bir gün babamızın yanına gittik. "okul" dedik "aidat" dedik. "yok" dedi. "şunu başardım, bunu ettim" dedik. "bana ne" dedi. su içerken bardağı elimizden düşürüp kırdık. babamızdan tokat yedik. kapı gibi babamız da o gün biraz aralandı. ve o aralıktan sızan karanlığa çantamızdan bir kitap daha attık.
bir gün sokağa oyun oynamaya çıktık. mahalle maçı vardı. "geçelim" dedik. "olmaz" dediler. "beni de mi lan?" dedik. "beceremiyorsun ki" dediler. "olsun, deneriz" dedik. kaleye geçirdiler. maç yapıldı. çok gol yedik. karşı takımdakiler dalga geçtiler bizimkiler küfür ettiler. boşver dedik. maçı bitirdik. ağır bir yenilgi aldık. çocukluk arkadaşımız. topu suratımıza gömdü. canımız yandı. ağladık. koşarak kaçtık. koşarken çantamızdan bir iki kitap daha düştü. çanta daha da hafifledi.
sonra bir kızı sevdik. derste bakıp durduk. matematiğin formüllerini yazmamız gereken kağıda onun suretinin amatör replikalarını yerleştirdik. o bize selam verince kalbimizden yükselen o duygunun dalgası altına girdik. o gülümsedikçe maveraünnehir bizim ayaklarımızın altına döküldü. o bize baktıkça ışık öyle bir kırıldı ki binbir parçaya bölündü ve her bir parça 5 temel duyumuza saplanıverdi şaşkınlıktan felç olduk. o bakana kadar kımıldayamadık. bir gün hep resmini karaladığımız defterimizde ona aşk mektubu yazdık. hayatımızın korkuyla karışık heyecan fırtınası ulaşım yollarımızı kilitlediği halde defteri ona uzattık. o şöyle bir defteri inceledi. şöyle bir göz gezdirdi konudan haberi oldu. zeki kızdı allah için. sonra yüzümüze baktı. kıpkırmızı kestik. ağzı yanlara doğru genişledi. biz kıvranırken onun suratında bir kahkaha peydah oldu tüm sınıfı doldurdu. rezil olduk. utandık. oradan kaçtık. defterimiz onda kaldı. çantamız biraz daha hafifledi.
kazandığımız okulu bitiremeden bıraktık. yenisine geçtik. bunu belki bitiririz. dışarıdaki insanlar hayatlarını birbirleriyle doldururken biz solgun bilgisayar ekranını izledik. elimiz sekmelerde gezdi. twittera baktık. belki fenomen troll oluruz diye girdiğimiz sitede 204 takipçide kalıp boktan tweetler atmıştık. facebooka tıkladık. herkes kendince muhteşemleştirdiği hayatlarından kesitleri sunarken profilimiz kimsenin bilmediği ve umursamadığı internet kültürünün en dip ürünleriyle doluydu. diğer sekmede bizi sevme hatasına düşmüş o eski sevgilinin bizden sonraki hayatını didik didik etme çalışmaları vardı. nasıl bizden sonra başkalarını severdi diye sorduk kendimize. ama nasıl bizi sevebilmişti diye cevapladık kendimizi. diğer sekmeden gelen müzik sesi içimize oturmuşken telefonumuza baktık. arayan da soran da bulamadık. arayıp soracağımız birisini de bulamadık. içimizi dökecek bir yer aradık. belki de buraya yazdık belki de canımız sıkıldığı için buraya bir öykümsü şey yazdık. ama yerde yatan sırt çantamız artık bomboş. hayattan ard arda gelen gollerin birini bile kurtaramadık. ağlayarak eve gidiyoruz. sırt çantamızda yüklendiğimiz tek şey de yenilgi
93 harbinde alınan büyük yenilgi.
bir gizli özne parçası. belirli şartlarda nakaratı göz doldurur.

Sahibinden kiralık beden
Sahip ol sen de kirlen
Gelsen üstüme, yine güler yüzüm
Yıllardır süren mahşere rağmen

Maziye karışmasan da
Kalbimi çalmasan da olur
iz kalmasın tek bir sözünden
Nasıl olsa gözler bir yolunu bulur

Senin de içinde, yok mu bir yenilgi?
Biraz da sen anlat, susacak ne kaldı ki?
Benim de içimde yaşıyor bir yenilgi
Biraz da sen anlat, susacak ne kaldı ki?

Yanımda uyanmasan da
Kalbime dokunmasan da olur
iz kalmasın tek bir sözünden
Nasıl olsa gözler bir yolunu bulur

Senin de içinde, yok mu bir yenilgi?
Biraz da sen anlat, susacak ne kaldı ki?
Benim de içimde yaşıyor bir yenilgi
Biraz da sen anlat, susacak ne kaldı ki?

Benim de içimde yaşıyor bir yenilgi
Biraz da sen anla, susacak ne kaldı ki?

Senin de içinde, yok mu bir yenilgi?
Biraz da sen anlat, susacak ne kaldı ki?

Benim de içimde yasıyor bir yenilgi
Biraz da sen anlat, susacak ne kaldı ki?