bugün

gidersin bir gün
ya güle oynaya, ya küfrede küfrede

ama illa gidersin
her yazın ardından gelen,
güz gibi gidersin

zaten ya gelmemişsindir hiç
yada zaten gideceksin!
marka köpek 2 - Seçici hayvansever

Terrier diye köpek mi olur, kanişten dost mu olur
yok mu şöyle bir doberman kalkık dik kulaklısından
pekinez ve teacup yorkshire var dediler yeminle kediden farksızlar
onlarda marka köpek ama bmw varken şahin'e binmem

benimde olsun artık iyi marka bir köpeğim, ne pug gibi komik
ne golden rettriever gibi kalıbına ters...
olursa kardeşim yok mu şöyle kocaman bir kangal en mangal yüreklisinden
sahibine dost olan, husky gibi puşt olmayan...

Marka köpek şiirim (#36160571)
Marka köpek 3

Divane oldum, mecnun oldum marka köpek diye diye
terrier kaniş nere, taso, presa canario nere
marka köpeğin tırnağı incinse, olurum ben divane.
bazıları der kırma köpeklerde var barınaklara biraz baksan
yahu hayır kurumu muyum ben sen lütfen biraz yol alsan
-------------------------------------------------------------------
seviyorum işte var mı dahası marka köpek gördüm mü oluyorum en bağnazı
senelerce hayvansever tanındım ama aslında marka köpek delisiymişim anladım
yarım kaldım marka köpeksiz yarım, marka köpeği 100km öteden tanırım
burnum almaz onlar gibi koku ama ben buldum mu marka köpeği yalarım.
güneş güne bakar
ay çekirdeği hayat
gece saklardı siyahı
bak karalar bağladım.
maszn
Bir kelebek misali konar kokun siner göğüsüme,
Gökyüzü seninle güzel günler senle dönsün hep,
Adımı kazıttım eminim derin bir yerde gönlüne,
Hayatımın tek şeridini istemsizce ikiye böldü rap,

Senle bunla başedebilirdim eğer çekip gitmeseydim,
Dinleseydim seni ve bizi tek kalemde silmeseydim,
Biz deseydim sen ve ben diye ayırt etmeseydim,
Besleseydim sokağa atmayıp da sahiplenseydim.

Nerdesin kim bilir, özlemim seninledir,
Yeter bu kadar uzaklık, emin ol delirmedim,
Gelir dedin, döner dedin ve bana güvendin,
Ben hep boşa çıkardım ve de ümit vermedim,

Özür dilerim zoru denedim kolaya kaçıp gerildim,
Kendimle çelişiyorum biliyorsun biraz delirdim,
Sözlerim basit kaçar ama anlayana derindir,
Sensin beni anlayan ve benim kalbim senindir,

Düz olmasa da yürümeye devam ediyorum malesef,
Hiç belli etmesem bile içimde biraz var esef,
Kulağım bazen duymaz seni bence şimdi al ses et,
Bu bir bitiş değil kelebek ya kabul gör ya pes et,

Hak hukuk davası hiç umrumda değil inan bana,
Sen iyi ol gerek yok başka falan filanlara,
Adını arıyorum okumak için bakıyorum duvarlara,
Internet, reklam, dizi, film ve gözüm kayıyor ilanlara,

32 satır yetmez asla hislerimi yazmaya,
Öyle bakışların var ki şifa verir bir hastaya,
Nasıl diye sorma iste anlatamıyorum basbaya,
Olurum zamanla seni tüm hayatına paylayan,

Yeşil çekik gözlerin ve anlatılmaz özlemim,
3 ay oldu tamamen uzağındayım kokun ve teninin,
Ne kadar sitem etsemde bunlar benim seçimim,
Çok zor olacak emin ol bu kalpten geçişin.

-p.a.r.
Edebiyatım var içinde munzur dağları
tarihim var içinde mehmletlerim
kabrim var içinde al bayrağım
gayelerim var içinde çocuklarım

Hürdür insanlarım ..
zar tutsan da şaşmaz vatanım
elle karışmaz topraklarım.

mekanın cennet olsun ulu önder.
ipekten serilir akşam üstü, başımızın üstüne.
En güzel zamânıdır gökyüzünün,
kırmızının bin tonunu ayıklarız, gevrek saatlerde.
Altında deniz varsa bir de,
ikiye bölünür matematiğimiz.
susarız.

izleriz sadece
Ben genelde seni,
Sen genel olmayan yerlerde beni.
Müsait olunca evren,
Aynı evrede kararsız bir çift göz,
Gözlerin ikisi de nemli.
Bana baksa kuruyacak.
Bana baksa rengini bulacak.
Kan kırmızı yeşilinde,
Kırmızı ayıklanacak.
Yalnızlık,
Su yolum benim,
Nerede olsa bulurum.
Belki ortağım olur bu gece,
Farid farjad abimiz,
Kemanın dili yok
Farjad'ın yalın-azlığı,
Kemanın göz yaşı var,
En çok kemana yakışan yaşlar.

Bu şiir en az benden,
En çok senden bahseder.
Sen siz geçsede kelimeler üstümden.
Ortak bir dilimiz olsun,
Hiç konuşmayalım,
Bakmayalım,
Bakışmayalım,
Bir akşamüstü
Sadece denize bakalım,
Girmeden içine yüzelim,
Aklımızın içinde sarılalım,
Yüzleşelim,
belki birleşelim,
Belki yalnızlıklarımı çıkartırız üstümüzden.
Belki tek bir kelime ederiz,
Bu akşamüstünden.
Bu heba edilemeyecek gözlerden.
Yeşile,
Yenile, yenile.
Şimdi seni düşünmenin saatindeyim,
Tam ortasındayım,
Yelkovan yanıyım.
Tıkırtısız geçiyorum.
Korkarım,
düşüncem uyanmasın.

Sessiz harfleriyim gözlerinin.
Sus diyor.
Susuyorum.
Bir akşamüstü,
Birlikte susalım mı ?
Susarız.
Şiirden ziyade şiirimsilerdir. Okunmaktan çok yazılmak için yazılmışlardır. 4 ay önce yazdığım bir şiirimsi. iğrenç olduğunu biliyorum. Bağışla beni ey Sokrates Usta!

Kuşlardan Öğrendiğimiz

Kuşlardan öğrendiğimiz
Uçmayı yürümekten kolay kılacak
Tesadüflerden kurtulmak için bir silah
Unutmak için bir yol
Kaldırımlarında yalnızlığın izi olan

Gidipte dönmediğimiz
Ayrılmayı daha zor kılacak
Üçümüz için bir çözüm
Sen, ben gene sen
Dönmeyi hiç düşünmediğimiz
saçlarından bir tel buldum yine
hayalini aradığım evimin bir köşesinde
sahi neden uğramıyorsun bu aralar?
çok özlettin kendini
en azından arada bir görünüyordun bana
yüzümü güldürüyordun ya
hayalini bile çok görüyorsun artık bana
abartma diyorlardı hani
saçmalama biri gider diğeri gelir
diğeri geldi ama sen gelmedin
sen gelmeyeli tam 20 yıl oldu mihriban
alıştım bir şekilde doğru
fakat hayalini kuramamaya alıştım sadece
diyorum ya bu aralar uğramıyorsun
o yüzden biraz takıntılıyım, boşver beni
her hikayenin sonu mutlu mu olurdu?
yoksa mutlu olmak için mi hikayelerin sonu öyle yazılırdı?

not: aşk senaryodur. sadece içimden geldi :D.
Bazen bir yatak,
bazen bir oda,
Bazen bir dam altı,
bu kadar küçüktür bazen dünya.
Bazen de bu dünyaya sığmaz dünyan.
içinde kaybedersin kendini çoğu kere.
evrenden bile büyük olsa da bazen,
Aslında gözünün gördüğüdür dünya.
asıl mesele senin nasıl baktığın dünyaya.
Sanma sakın bir tanedir,
bu alemde ne kadar insan varsa.
her insanda da var bir dünya.

şimdi yazdım.
bir sokak lambası buldum kendime
her gece randevulaşıyoruz penceremde
ben ona bir ton hikaye anlatırken
o yalnızca ışık vermekle yetinmekte
başım cama yapışık kalır
nefesim ve soğuğun etkisinde bir buğulanma
buğuyu silen parmaklarım hasretide siler mi?
silemez, ama bu detaylar her an içime siner
hadi bir muhabbet kuşum gelsin girsin hayatıma
tadım tuzum yerine gelsin
kaçak oynamak yok artık
kartlarım baştan teslim
deliler deli olduğunu bilmezlermiş
ben ise akıllı olduğumu bile bilmiyorum
ama yıldız lazım hayatıma
gökten düşüp içimi yakacak
karanlık sokaklarıma ışık olacak
çünkü sokak lambam da yetmiyor artık
hayallerim ona da fazla geliyor sabah olunca kaçıp gidiyor
yine umudu keklik yapıp avlamaya çalışıyorum
ben kovaladıkça o ustalıkla kaçıyor
ama ne olursa olsun gülümsüyorum
çünkü ben gülümsedikçe hayat kaçmaktan yoruluyor.
hangi kelime seni anlatırdı?
hangi dilde bulsam en çok yakışanı?
belki hasret seni açıklardı
ona da belki sen kızardın..
bu kadar basit mi anlattın?
umut mu deseydim acaba?
gecenin en tenha zamanında,
gözlerim kan çanağı,
takılı kalmış telefon ışığında.
ya da ruhumdan mı bahsetsem,
hani şu beslemeyi unuttuğun ,
günlerce susuz bıraktığın..
sadakat zaten olamazdı,
ben sana hicret ederken,
senin aynı hızda kaçtığın..
feda mı desem yani fedakarlık?
bir gülüşe ömrü yere serdiğim,
ama o da sana uymazdı ..
korkudan da mı bahsetsek?
sensizliğin tir tir titrettiği,
sensizliğin değil düşüncesinin dahi..
ama kalsın bu kadar kafi,
sen hayat olmalıydın,
ağladığım,güldüğüm ve nefes aldığım
ilk bisiklet sürüşüm,
ilk okuldan kaçışım,
ilk yenilgim ilk zaferim,
ve son durağım..
çünkü o kadar acımasızdın
ama bir o kadar da güzel
hayatın anlamı ancak hayat olabilirdi..
su gibi dalgalandı içim yıldızlara baktığımda
nehrin serinliği coştu kibarca
parmaklarımın kanı çekildi kenara
dans etti göz bebeklerim yıllarca
kanattı, kandırdı beni bu kanatlı
bir Karat daha bırakmadı hâl
vuruldu çehresi düşük Asabi kuş
artık uçsada hissedemez rüzgarı
aşk bu öldürür adamı
yahut diriltir ölü olanı
zaman akarken geri
sorgulattı ruhu zincirlerle
kelebek ki o kelebek
bir zaman fâri.
Değerdi veya değmezdi kim bilir bunu fakat
Gelenleri değil gidenleri devrederdi hayat
Sanılan aksinden daha net ve ağızlarda kekremsi bir tat
Zaman geçtikçe geçmiş acılar önümüze çıkar fazla kat.
(bkz: o son küfürlü şiiri duygusal formda okumayacaktım)
Değerli bir sandığın içindeki eski püskü çarşaflar
Bulantılar, karartırlar ve daimi çekilen tozlu acılar
Sen gelirsen bunlar kimine göre son bulsa da,
Gidişin değil mi doğuran sancılar?

Hak etmediğin hakkı aramak için yola çıkarsın
Yolda aradığın kadar unutmak için
Umudunu ufaltır da atarsın
Sen sanırsın ki savrulurum ve sonunda
Son durağım olacaksın…
türk çocuktur yaşamaz babasız,
karanlıkta kılavuzsuz, lambasız.
artık çiftlik değildir memleket,
malikane yazılmaz taşında,
tepesinde kahramanlar olunca.
bu memleket daim gitmez ileri,
ilk sıraya aristokratlar dolunca,
paslı kalmış kalbindeki cevheri.
tutun kızlar tutun birleşsin eller,
çalın sazlar çalın kırılsın teller,
dönün kızlar dönün kıvrılsın beller,
uzun siyah saçlar tel tel dökülsün!

Yazsaydım böyle birşey yazmak isterdim.

(bkz: Kemal sunal)
(bkz: metin Akpınar)
(bkz: propaganda)
Islık çalınan bir gecenin şafağında hüzün kokan begonya
Sen misin gelinen noktada son umut
Yüz kızartıcı suçlar işlense de be dünya!
Sen mi büyüksün ben mi küçük?

Sağ sağlim çıktım diyemem amma
inat etmedim, sakın aldanma
Senle yarışmadım dünya, ego yapma!
Sen kazanmadın bunu, bil haddini
Değerin benim elimde, unutma
Perdelerini çektim, pencerelerini kapadım
Kapılarını kitledim kalbimin
Gönül bu belli olmaz
Uçar kaçar bir kuş gibi
Konar avcı bir kedinin omzuna
Sonra dua et dur
Kırmasın diye kanatlarını kalbinin

Eskiden açıktı kapım, bacam
Derdim kim sızacakmış içeri
ilahi güldürmeyin beni
Zaten benim karnım tok böylelerine
Karnım tok, sırtım pek
Kaşlarım siyah, tenim beyaz
Sevemem kimseyi
Sadece yaratıldı diye, ki
Bu bir başarıysa; ait ailesine

Şimdilerde elimde bir kupa kahve
Bir küçük defter
Yazmak için bir dizi mısra
Şükretmek için yalnızlığa
Düşünüyorum;
Yalnızlığı sev, yalnız bırakandan ötürü
Güzel, ben bunu yazarım bir kenara
Yanına beyaz yıldızlar koyarım
Gecenin karanlığında
Aralayıp perdeleri
Seyre dalarım kapalı pencerelerimin ardında
Yalnızlığın akşamı,
Saklı ezgilerinde.
Kulağımda veda makamı,
Kalbimde iki hece.
öyle mısralarım vardır ki, anlamları bin deniz
öyle denizlerim vardır ki, her damlası benden iz.

kağıda usulca damlarım, yağmur kokar sayfalar
camlarım temizi kirletir; gözlerimdir sayfalar.
Ürkek bir mutluluk hali
Seni istiyorum, cesur bir itiraf
Farkındayım
Titrek kalbim çarpıyor
Dudaklarından çıkacak kelimelere
Kitlenmiş kısık gözlerim
Ha ıslanmış ha ıslanacak
Islatacak kendinden habersiz varolan
yüzümün ince çizgilerini
Küçük derelere dönüşerek
Akıp gidecek arkasında tuzlu anılarla
Belki...
Korkutma beni bekletme beni
Ürkek bir kuş misali
Salıver avuçlarından gökyüzüne beni
Zaten döner bulurum yine seni
Sıcaklığın çekiyor beni
Baktıkça boğuluyorum içinde
Kayboluyorum düzlemlerinde
Çöküyorum dizlerimin üstüne
Hepsi senin için
Mutlu ol istiyorum, tut elimi
Sürükle oradan oraya elimin ucundaki beni
Ben zaten olmuşum deli
O
Öyle bir yoldaş ki yolda değil.
Hem O'na giderim hem yol O'nun.
Hem O'nunum hem O'ndan uzakta.
Bana en yakın O, en uzak da.
Ev sevdiğim şiirlerden biri "istanbul'u dinliyorum gözlerim kapalı."
Meme atana şiir yazarım arkadaşlar.