bugün

sandalyenin dengesini bozup ızgaranın içine düşmek mesela.
böyle de mükemmel yetenege sahıp bir insanım işte. ama sargıları cok hoştu lan. kendimi önemli hissettiriyordu.
ablamlarla haylazlık peşindeyiz. onlar kuzu ben çoban misali. nereye çeksem oraya geliyorlar. evimizin karşısında cami var. hedef orası.
bilen bilir camilerinin büyük kapılarının arkasında uzunca demirler vardır. çıktık oraya sallanıyoruz. ayaklarımız yere değmiyor epeyi yüksekteyiz. cami de epeyi kalabalık. mevlüt var sanırım. orda oturan bi teyze "kızım yapmayın düşersiniz" dedi. tabii asiyim ya, şımarığım ya, en doğrusunu ben bilirim ya "yok yaa nolcakmış teyze bana bişey olmaz" dedim. der demez allah cezamı verdi. yüz üstü yere kapaklandım tabii ağız burun hak getire... ön dişlerim kırıldı, burnum kanadı çenem pert. salya sümük eve koştum tabii. beni o halde gören anneciğime inme inecekti az kalsın. neyse annem yaralarımı sardı akabinde ablam olayı anlattı bi de terbiyesizliğim yüzünden annemden dayak yedim iyi mi...*
- sallanan lavaboya yaslanarak diş fırçalamaya çalışırken kayıp düşmek, ardından lavabonun da kafaya düşüp parçalanması. sonuç, kafaya 8 dikiş.
- iş hanında merdivenden çıkarken korumasız bölümden 2 kat düşmek, ardından en alt kattaki mobilya dükkanında sandığın üstünde kendini bulmak..
sekiz dokuz yaşlarındayım o zamanlar. yan komşumuz var ben de dışarıdayım. çocuğuz ya hani türk filmlerindeki gibi demiş bana 'sana çikolata alayım'. neyse tutmuş elimden götürmüş beni tabi bizimkilerin haberi yok zaten asıl amaç bizimkilere şaka yapmakmış. bir kaç dakika sonra bizimkiler bakmaya çıkıyorlar bana ve ben yokum. tabi hemen telaş falan aramaya başlıyorlar beni. babam motorla annem de koşarak arıyor beni parklara, okullara bakıyorlar ama yokum. sonra beni gören biri söylüyor işte 'semih'i marketin orada gördüm' diye. sonra hemen geliyorlar bakıyorlar ben oradayım. babam tam tokat atacakmış şu beni markete götüren adam tutmuş babamın elinden: 'ben getirdim onu' falan demiş. o olaydan sonra adamı her gördüğümde merdivenlerden aşağıya inmemişim bir daha, korkmuşum ya artık. neden tokat atmaya kalkmış derseniz ben de anlamadım annelik babalık psikolojisi galiba. kaybetme korkusunun yansıması bu olsa gerek.
sol ayağın atlı karıncanın üzerindeki; bal kabağı arabasının arasına sıkışarak kırılması.
ilk önce şunu belirtmek isterim ki bu bir kaza değil salaklık öyküsüdür.*
günlerden bir gün ban s labyrinth ve abisi parka gider. ban s labyrinth küçük olduğundan * kumlarda debelenerek oynamaktadır. abisi kendisinden 3 yaş büyüktür. abisinin de kendinden büyük arkadaşları vardır ve salıncaktan en ileriye atlamaya çalışmaktalardır. ban s labyrinth abisinden gördüğü her şeye özenerek denemek isteyen bir çocuk olduğundan salıncağa biner ve atlar. tabi bizim küçük ban s labyrinth uzağa atlayamadığı için salıncağın dibine düşer. kafasını kaldırmasıyla arkadan hızla salıncağın kafasına çarpması bir olur. zavallı ban s labyrinth'in kafası yarılır.*
-2 kere traktörden düşme.
-sayısız defa taş neticesinde kafa yarılması.
-inek tarafından ezilme.
-bisikletle dereye uçma.
-ev yakma. bu sanırım babadan oğula geçiyor oğlumda evi yaktı.
bisikletle uçmak, dönen kaydırağın tepesinden yere kafa üstü çakılmak, dönmedolapta kulağının kopması* ve daha bir sürü şey var..*****
balık tutmaya çalışırken kayıp düşmek. babam da ayrı bi cins, belki kendisi kurtulur diye 10 saniye bekleyip mudahale etti, ölüyodum lan.

(bkz: 12 5 falandım ben)
evin çatısında mevcut bulunan hamağa binilir ve ayak da sallanma denemeleri yapmak için ayağa kaltığın anda hamak ters dönerek beyin üstü çakılmışdım. sonrası malum hastanelik olmuşdum.
-kanepeler arası çok seferli uçuşlar yaparken ayağın kayması televizyon sehpasının kenarına sağ kenarını vurmak.
--"ben deli danayım ben deli danayım" diyerek ve şımarıkça gülerek baş önde kanepeler doğru koşmalar, başı kanepeye vurunca başka kanepeye doğru koşmak. hemen akabinde kanepede duran tığın kafaya dik olarak batması. kafayı kaldırdığında tığın yere paralel olarak sallanması.
-antrede koşarken sağ yanak üzerine yerde sıcacık duran davul fırının üzerine düşmek. derinin kavmalası hatta davul fırına yapmışmış olması.

kırık yok şükür.
5 yaşında babaanneyle körebe oynarken ellerin sobaya yapışması.
evet yaş 6'dır tam deli gibi koşma ordan oraya atlama çağı
ve annem çalıştığından dolayı anneannem bana bakmaktadır yaşlı kadın en fazla ne kadar başa çıkacak
bir gün yangın merdivenlerinde evcilik oynamaktayım
daha sonra merdivenden merdivene atladığımı sanarken bütün dünya dönmeye başladı ayağım kaydı ve
boşlukta süzülmeye başladım sonra tabi hızlı bir çarpma allahtan 1.katta oynuyormuşum neyse
ben daha kendime gelip ağlamaya bile başlamadan anneannem gelip bana vurmaya başladı*
evet düştüğüm yetmiyor gibi bide dayak yedim
ben neden düşmüşüm?
evet 6 yaşında düşen ve sarsıntı geçiren çocuğa sorulabilcek en güzel soru *
seni seviyorum anneanne.
iki şişe sütü eve kadar getirdim ama kapının önünde ayağım takıldı ve o iki şişe sütün üstüne kapaklandım. bileklerim falan kesildi. *
koşarken düştüm. problemse dizime küçük bir taş girmesiydi.

ağaçtan düştüm.

lahmacundan zehirlendim.

bisikletle takla attım.

iki metrelik duvardan atlayamazsın dedikleri için atladım.
.
küçükken oturduğumuz apartmanın giriş merdivenlerinden inerken, ayağımın takılması sonucu yüz üstü düşerek kaşlarımın alnımın yarısına kadar açılması.
akabinde yüzümün yarısını kaplayan bir maske ve 6 ay çekilen ızdırap, en son rahmetli babamın eşylarını toplamak için gitmiştim, basamakları görünce durakladım dikkatlice çıktım.
salıncaktan atlarken çamura düşmem.
ufacıktı minicikti yeni yeni yürümeye başlayan bir çocuktu. bir gün köyde babası tulumbadan motorla su çekerken meraklı ve zeki küçük çocuk elini motorun pervanesine sıkıştırmak kaydiyle sol elinin serçe parmağının 1/3ünü kaybetmiştir. sanırım başıma gelen büyük kaza bu.
çişimizle büyüttüğümüz iğde ağaçının tepesinden düşerek kol kırılması. Lan her çişim geldiğimde yegane gittiğim yerdin, 1 gün olsun çişimi eksik etmedim senden nasıl attın beni gövdenden.
kafamın bütünlüğünü atılan dikişler sağlıyo desem... bilmem anlatabilir miyim?
işedikten sonra pipiyi dışarıda unutup fermuarı çekmek.
yazarların kazara geçirdikleri olaylardır.

* Bisikletimle mahallede turlamaktaydım. o sırada mahallenin serserileri pitbull cinsi bir köpekle mahalleye girdiler. ben de tam mahallenin girişinden dönüyordum. Bir tane arkadaşları da koşuyordu. meğersem köpekle onu kovalıyorlarmış. Sahibi ''köpeğe yakala oğlum'' dedi ve o an karşı karşıya karşılaştığımız için köpek ayak bileğimi ısırdı. Allahtan ayağımda uzun ve biraz kalın bir pantolon vardı, yoksa ayağım çoktan kopmuştu. ama hala hafiften izler var

* 4-5 yaşlarındaydım, anneannemlerden dönüyorduk. Kapıyı en önce ben açmak istedim *, kapıyı açtım fakat gücüm yetmediğinden kapanmasın diye bir daha tutayım derken sağ elimin baş parmağı kapıya sıkışmıştı. O acıyı hiç unutamam, elim kanlar içinde kalmıştı.

* Efendim yine bisikletimle arka mahallerlerde gezerken sağdaki sokağa sapacaktım, ancak acayip derecede hızlı gidiyordum. amacım annem beni çağırmadan, kendimle yarışarak eve gitmekti *. o sırada da sapacağım sokaktan bir araba geliyordu, araba beni görünce durdu fakat ben duran arabaya öyle bir tosladım ki arabaya birşey oldu sandım *. bu arada tosladığım sırada frene basmam sebebiyle bisikletin arka kısmı havaya kalktı, neredeyse ters bir vaziyette arabanın ön camına düşüyordum.

* Efenim yine anneannemlerden dönerken apartmanın içinde 7. basamaktan atlamaya çalıştım. atladım fakat diz üstü bir vaziyette hemen sonraki merdivenlere düştüm. Oradaki merdivenler çıkış kapısına ulaştığı için 6 basamak vardı. 6 basamağı da dizlerimin üstünde içler acısı bir halde , son sürat kayarak inmek zorunda kaldım. çıkış kapısına yapıştığımda annemle babamın hemen aşağıya inip beni kucakladığını hatırlıyorum o kadar. Eve gidince hemen buz koymuşlardı . ertesi gün ise bacaklarım tamamen mosmor bir haldeydi. bir kaç gün yürümekte zorlandım. Şimdi ise kaval kemiğimin hemen üstünde , iki ayağımda da belli olmayan girinti-çıkıntılar var. bir de hafif bir şişlik kaldı.
sek sek oynarken 2.5 metre yükseklikteki kaldırımdan apartmanın bahçesine düşmüştüm. * tanıdık bi tane radyo sunucusu isim soyisim kullanarak "bizim oğlan yağmurlu havalarda fazla gezme mazallah su felan kaçmasın" diye taşşak geçmişti canlı yayında. kafamdaki kocaman izden ziyade tüm şehre alay konusu olmak daha bi çok koymuştu sözlük. hala da koyuyor. *
can simidinin içindeki 5 yaşındaki sevimli kız çocuğunun vücudunun 180 derece yön değiştirerek epey bir süre ayaklar su dışında kafa sualtında geçirdikten sonra, denizden çıkarılmış olduğunu bacaklarından tutarak silkelenme esnasında yutulan suların kızgın kumlar üzerine iade edilmesiyle kendine gelinip 1 dk daha farkedilmemiş olsa asla yazar olamayacağını düşündürten böyle bir anı.
burnumu kesmemdir. banada bu yakışırdı zaten. ne öyle herkes gibi organımı pantolonun fermuarınamı kıstırıcam. * efendim ekmek dilimliyordum. yaşım henüz tek haneli tabi. ama bi terslik var. ekmeği tersten dilimliyorum. tam ahanda bitti dilimleme diyordum ki... bıçak burnuma vuruverdi ansızın. aynaya bakınca korkudan ağlamıştım. annemde uyuyordu. kötüydü!