bugün

''Hey gidi günler hey..

ilkokul 4 yada 5.sınıftı galiba.. Şerefsiz bir müzik öğretmeni vardı.( bakmayın şerefsiz dediğime, kolay kolay hiç bir öğretmenime şerefsiz demem, hepsine saygım sonsuz) Ondan yediğim tokadı hiç unutamam.

Her aklıma geldiğinde yaşadığım acıyı anlatabilmem mümkün değil.

ilk defa bizim dersimize giriyordu. Ya da ben adamı ilk defa görüyordum okulda.

Tahtada nota yazıyordu. Eliyle de yazdığı notaların hareketlerini yapıyordu.işte elini kaldırınca şuymuş indirince buymuş gibilerinden.

Arkadaki arkadaşta sırayla uğraşıyor, itip duruyor, sıkıştırıyordu; döndüm arkamı yapma dedim, sıramı düzelttim. Başımı kaldırdığım an öğretmenle göz göze geldim. Gel bakalım diyerek tahtaya çağırdı, gittim.

Yine eliyle notaların hareketlerini yaptı. Bu neydi diye sordu.
Bilmiyorum dedim.

Dediğim an bana öyle bi tokat attı ki ben hayatımda öyle bir tokat yemedim.
60 kişilik sınıfın önünde bide. Ağlamamak için kendimi nasıl sıkmıştım anlatamam..
Dinlemezsen bilmezsin tabi git otur diyerek itmişti bide.

Oturduğumda herkes bana bakıyordu. Ben de utancımdan kafamı sıraya gömüp ders boyu kaldıramadım.

Şimdi o adamı ( öğretmenim demiyorum bile ) görsem napardım acaba.. ''
Anılar değil ama bir anımı yazacağım başlıktır. Hala dün gibi aklımda.

1'e başladığım gün, sırada oturuyorum. Etrafa baktım, önlüğüme baktım, kalemlere ve deftere baktım. içimden dedim ki: "gastri, uzun eğitim hayatına hoşgeldin."

Te allahım ya he he hoşbuldum.
Ilkokul birinci sinifta sira arkadasim vardi adi tugce. Allah belasini versin. Cocukluk travmam. Ruh hastasi silgimi parcaliyordu. Koluma kalem batiriyordu. Bende o zamanlar cirkef degilim tabi ole. Aglaya aglaya eve gelirdim her gun. Baktik olmuyor toptan okulu degistirdim. Dusunun artik ole bir manyakti.

Bir de en yakin arkadasim vardi ahmet diye. Onun beslenmesini de ben yerdim. Annesi de sevinirdi ahmet yemis diye garibim.

Bir kere de bugra vardi cocukluk arkadasim. Simdi yuzune bakilmaz. Kucukken o kadar tatli olan insan buyuyunce nasil o kadar cirkinlesmis anlayamadim. Ben bu cocuga hayran hayran bakardim. Elif vardi hani her sinifta olan annesi her gun saclarini sacma sacma yapan cikislarda almaya gelen kizlar vardir ya. Heh onlardan. Kucuk pelinsu. Anomalisa bugrayi seviyormus demisti. Kizin sacindan tutup sinifta dort dondurmustum. Tamam bende normal degilmisim.
Arkadaşımı oyun hamuruna tecavüz ederken videosunu çekip, muavine vermiştim.
4 lü kız grubumuz ile her teneffüs dans ederdik. baya şarkılar figürler falanım. tabi bunları sınıfta tahtanın önünde teneffüs araları yapıyoruz. sonra bir gün koridora çıkalım dedik. başladık dansımıza. sonra bütün üst sınıflar geldi izledi ama nasıl götümüz kalkıyor. sonra derse girdik. ilerleyen dakikalarda sınıf hocamız bir daha dans edenin her şeyini 0 veririm demişti. yemin ederim kalbim kırılmıştı amk. Ya niye küçücük çocuğun dansına karışırsın ki? Sanki twerk yapıyoruz. fena oldum yine.
kantinden alınan simit ve niğde gazozu. tüm teneffüs elinde bunlarla bir topun peşinden koşmaca. üzerinden 20 küsür yıl geçmesine rağmen hala alınamayan tat.
kimsenin parası olmadığı için şişe kapağı veya şişeyle top oynadığımız zamanlar insan özlüyoor .
Derste öğretmen tost almaya gönderdiğinde kantinci abi beklerken tofita verirdi hep. Bir keresinde de doğum günümde rulokat vermişti çok severdim o aralar, güzel zamanlardı.
ayda/iki ayda bir kantinden yaptığım ziyafet ; gazoz-simit.

anı mı? değil. fakirlik mi? evet.
şimdi öldü mü kaldı mı bilmiyorum öldüyse Allah rahmet eylesin, kaldıysa kulakları çınlasın.

bir tane kantinci teyze vardı. Bana durmadan bedava simit verirdi.

Ah ulan dönse o günler geri keşke..
Haftada bir banyo yapar, beslenme çantasını valide özenle hazırlardı. 3. dersi komple beslenme saati yapardık. Kutu kola ve cornetto yiyeni zengin bilir, her tenefüs pet şişenin içine kum koyup top sandığımız şeyle oynardık. Aramızda para toplayıp kaleciye 3 liraya kaleci eldiveni, 5 liraya sınıf topu alırdık. Top patlayınca da içine lastik top alıp onu tekrar top haline getirirdik. Yerli malı haftalarında envai çeşit şeyler yer, evde ne varsa getirirdik. Türk malı ve TSE damgalı olmayan ürünleri asla almazdık. Deli gibi terler, okulun kazanlı kaloriferlerinin yanına oturur ısınmayı beklerdik.

Allah'a en çok şükrettiğim olaydır. Ne mutlu ki çocuk olmuşum da bu güzel şeyleri yaşamışım.
ilkokul yılları...
ders müzik.
hocanın isteği üzerine ve yine hoca tarafından seçilmiş bir parça, sırayla bütün öğrenciler tarafından okunacaktır.
sırası gelen öğrenci tahtaya çıkıyor ve dönemin popüler şarkılarından olan cilveloy nanayda parçasını okuyordu.
ben de en ön sırada oturuyor ve haylazlık/şımarıklık karışımı bir öz güvenle tahtaya çıkan arkadaşlarımla alay ediyor, sınıfı güldürüp tahtadaki kişiyi zor durumda bırakıyordum.
ama sıra bana da gelecekti elbet.
ilahi adalet tecelli edecekti.

epey bir öğrenciden sonra tahtaya çıkan kişi ben olduğumda, hayatım boyunca hiç unutamayacağım birşeyin başıma geleceğini elbette bilmiyordum.
başladık şarkıyı söylemeye...
sınıf ufaktan gülmeye başladı; takmadım, devam ettim.
sınıf gitgide gülmeye başladı ve artık yerlerinde duramayacak şekilde coşkulu bir istihza ile bana baskı kurmaya başladılar; yine takmadım, devam ettim.
''sesim fena değildi çünkü, akılları sıra benden öç alıyorlardı.'' şeklinde düşünüyordum.
böyle bir öz güvenle şarkımı söylemeye devam ediyordum.
birden kulağıma asılan hocamın eliyle kendime gelmiş, şarkı söylemeyi bırakmıştım.
bayan hocamız hiçbirşey demeden, yarı şaşkın, yarı kızgın, yarı güleç bir ifadeyle yüzüme bakıyordu.

'ne oldu hocam?' dedim.
cevap vermedi.
hoca birşey diyecekti ki vazgeçti.
bir an ne yapacağını bilememenin verdiği kararsızlıkla bekledi ve sonra kulağımdan tutarak beni sınıf kapısının önüne çıkardı.
ardımızdan kapıyı kapattıktan sonra bana dönüp:

'niye yaptın?' diye sordu.
ne demek istediğini anlamadım.
'neyi hocam?'
'neden öyle yaptın?'
'ben ne yaptım ki hocam, şarkı söyledim.'
'hayır onu değil, niye öyle yaptın?'

'bilmeyerek yaptın değil mi, farkında değildin?'
'hocam ben birşey yapmadım ki'
'kaşındı mı, ağrıdı mı oğlum ne oldu?'
'öğretmenim ne kaşındı mı, anlamıyorum ben.'
'neyse' dedi hocam ve kulağımı bırakıp sınıfın kapısını açtı.
içeri geçtiğimde sınıf hala yerlerdeydi.
ben yerime geçerken, hoca da güç bela sınıfı susturmuştu.
o an sıra arkadaşıma dönüp sorabilmiştim, neden bu kadar çok güldüklerini...
aldığım cevap beni yerin dibine sokmuştu adeta.

meğer seradlovsky şarkıyı söylerken, şarkının ritmiyle birlikte kasıklarını avuçlamış ve hem şarkıyı söylemiş, hem de ritmik bir şekilde ufaklığını okşayıp durmuştu. *
bu da böyle bir anımdır.
Sürekli 'örtmenim çişim geldi' diye izin isterdim 1. Sınıfta. Bir keresinde izin vermedi. Altıma işedim.
Arkadaşımın ayakkabısını sebepsizce ayağından çıkarıp, 2 katlı bir gece kondunun çatısına fırlatmak.

Hala buna sebep bulamıyorum.
Mesut vardı ...

Burcu'ya aşıktı...

Burcu gelince yalandan kavga edelim ayırsın dedi...

Biz yalandan kavgaya başladık.

Mesut baktım biraz Canımı da acıtıyor, canımın yanmasıyla gözüne bir geçirdim.Kıpkırmızı oldu gözü, şişti...

Öğretmen geldi ne oldu diyor tabi Mesut diyor ki şakalaşıyorduk o hızlı vurdu falan...

Öğretmen sınıfa döndü dedi kim gördü olayı anlatsın.Burcu dedi ; Mesut çok üstüne gitti gemi kendini savunurken vurdu.

Mesut bi yumruk daha yedi...
Okulun ilk günüydü. Annem beni okula götürdü. Sıradaydım ben. Annem yanımdaydı. Ağlıycağımı falan düşünüyodu. Gitmek istemiyceğimi falan. Bende anneme dedim ki "tamam sen git ben başımın çaresine bakarım." Annem şok tabi.
salak bi kız vardı sınıf başkanı seçilince öğretmenin masasında göbek atmıştı ya.
görsel
Her hafta masa örtülerini kim yıkayacak sorusuna ben diye cevap vermem hatta bazen örtüleri kaçırıp evde yıkamam akabinde annemin serzenişleri,

Nöbetçi olunca gün boyu tahtayı silmek,

Teneffüs olsun da simit satalim diye kooparatif kolu olmak istemek,

Okul nöbetçisi olunca hizmetlinin sayisal lotolarını oynamak/ amcanın (bkz: müdür) sayesinde gün boyu nöbeti pasta-kola eşliğinde geçirmek.
kızın birini bacaklarıma bakarken yakalamıştım. velhasıl bir müddet babamla uyudum.
ilk okul 1. Sınıf ilk hafta. Şu yeni yeni oturtulan okula adaptasyon süreci yani. Korkudan mıdır heyecandan mıdır bilmem her 10 dakkada bir tuvalet izni istemişim. Öğretmen de ilk üç sefer izin vermiş ama son sefer kaytarıyorum sanıp izin vermemiş. Ben de malum altıma işemişim.

Hikayenin sonu.
çok okul ve öğretmen değiştirdim. kadın öğretmenlerimden biri bana tokat atmaya kalkınca blok yedi ve eli havada kaldı. ben öğretmenlik hayatımda böyle öğrenci görmedim diye ağlayıp zırladı. benden hep nefret etti. yes bitch kocan seni dövüyordu ama sen beni dövemezsin.
Sevdiğim çocuğun üzerine kusmuştum. Saygılar.
ilkokul 5 teydim. Bize aşı yapmaya geldi hemşireler. Kızların gözüne girebilmek için ilk aşıyı ben oldum. Bağırdım rezil oldum.

(Kendime içses: Ulan daha Yaşın kaç başın kaç o yaşta kızlara hava mı atılır salak!)
ilkokul 3.sınıftaydım. Aytekin isimli bi hocamız vardı. Biraz şiddeti seven bi hocaydı. Öğrencinin biri hocayı kızdırdı. Hangi kafayla bilmiyom ama hoca ayağından ayakkabıyı çıkarıp çocuğa atacam diye kızın kafaya atmıştı. Kız ayakkabıyı kafasına yiyince kafasını koruyacağım diye ani bi hamle yaparak kafasını duvara sertçe vurdu. Öyle bi vuruştur ki kız olduğu yerde bayıldı. Hemen ambulans çağrıldı. Kızın bilinci kapalı haldeyken ambulansa bindirilirken ambulansla gelen hemşireden birisi dişlerinin arasında ölmüş diye söyledi. Zaten çıt çıkmayan sınıfta buz gibi soğuk hava oldu. Hoca masasına oturmuş kara kara düşünüyordu sanırım çok hatırımda değil hocanın naptığı ama O an şok içinde herkes birbirinin suratına bakıyo. Herkes bişey diyecek ama kimsenin ağzından tek bir kelime çıkmıyo. Sedyeye yatırıldı ve aşağı doğru götürülmeye başlandı ama tüm sınıf peşinde. Ambulansın bagajı açıldı ve kızı koymaya başladılar. ama o an ilginçlikler bitmiyodu. Kızın ailesi nerden haber aldı bilmiyorum ama ambulasla gelenler ambulansa merve'yi koyarken geldiler başımıza. O an merve'nin suratını kanlar içinde görünce sinir krizleri geçirmeye başladılar. o an merveyi bırakıp Hemşireler ailedeki kadınlarla ilgilenmeye başladılar. O an çocuğun biri sonradan amcası olduğunu öğrendiğim kişiye sanırım olayı anlatmış. Amcası sen misin lan o orospu çocuğu diye bi sinirle aytekin hocanın üzerine yürümeye başladı. ilk gelirken bi yumruk salladı. Hocanın o an çıkardığı ses hala kulaklarımda. HOca yediği o yumruktan sonra sersemlemiş halde ne olduğunu anlamaya fırsat bırakmadan amcası sağlam bi tekme salladı ve aytekin hocamız o an olduğu yere yıkıldı ve karnına aldığı darbeden sonra yerde kıvranmaya başladı ama merve'nin amcasının hırsı bir türlü geçmiyordu. Hoca yerde kıvranırken bu yerlerde bişey aramaya başladı. Herkes o anın heyecanıyla ne yapmak istediğini anlamamış durumda sadece amcasını izliyo. Tabi biz o anın korkusuyla ağlamaya sağa sola kaçışmaya başladık. Bu sırada mervenin amcası yerden aldığı çelik sopa buldu ve hocaya girişmeye başladı. ailesinden olan diğer kişiler de o ara koşarak gelmeye başlıyodu okulun bahçesine. Amcasının hocayı giriştiğini gören diğer gelen kişiler noluyo bile demeden hocaya girişmeye başladı. Kimse araya giremiyo korkusuna ama ORtalık çocuk ağlamasından geçilmiyo ama. Arkasından sopalı adamı çekiştirmeye çalışana sopayla vurup yere yatırıyor. O derece hırslı ve gözü kararmış şekilde hocayı yerde yüzü gözü tanınmaz hale gelene kadar dövmeye başladı. Adam artık yüzündeki şişliklerden dolayı nefes alamaz hale geldi. O ara polis karakolu okulun hemen üst tarafındaydı. Polisler geldi ayırmaya çalışıyo ama nafile. Polis son çare olarak okulun bahçesinde 3-4 el havaya ateş etti ve kavgayı ayırıp hocayı gelen ambulansın içine bindirip gitti. Bu arada o ambulans kız için gelen ambulanstı. Kız öldüğü ve hocanın durumu kritik olduğu için kızı indirdiler ve hocayı alıp gittiler. Kavga gürültünün üzerine bir de polislerin ateşleri okuldaki tüm öğrencileri bahçeye indirmişti. Bahçede gözlerinin altından, ağzından kan gelen sınıf arkadaşımız yerde yatıyo ve tüm öğrenciler başında. Hemen çarşaf gibi bişeyle üstünü örttüler ve öğrencilerin hepsini okuldan tahliye ettiler. 1 yıl psikolpjik destek aldım. O ara okula gidemedim. Ondan sonra öğretmenlik mesleğinden nefret etmeye başladım. Bi daha da o andan sonra okulla hep aramda bi mesafe oldu. Artık eskisi gibi sınıfa girememezlik yapmıyorum ama her sınıfa girdiğimde o olay gözümün önüne geliyo. Bir çok sınavdan çığlık atarak çıkmışlığım vardır. Allah kimsenin başına vermesin.

Edit: aytekin hoca da beyin kanamasından öldü.