bugün

1.insan yazar olmak istemez kendiliğinden yazar olur.

2.Başka yazarların hayatını incelemiş adamdan çıkar yazar. Sen kimseyi merak etmezsen kimse de seni merak etmez.

3.Klasikleri bileceksin. 17. Yüzyıl Fransız klasikleri, Yunan klasikleri insanlığın ortak lezzetini yakalamışlardır. Bunu ıskalıyorsan neyi kaybettiğinin farkında değilsin.

4.Türkiye'de doğdun ama Dünyada yaşıyorsun. Onun parçası haline gelmen ve Dünya edebiyatıyla haşır neşir olmak lazım.

5.Hayatın ve yazının bir bedeli vardır. Bir koşucu o yarışı herkesten beş saniye önce koşmak için yıllarca çalışır. Biz bedel ödemek istemeyiz ama ödenmesi gerekir, kestirmeden olmaz. Bazen de sonuca varılmaz. O bedel anlatılamaz, yazıya layık olmaya çalışırken kendini yavaş yavaş ödetir.
6. Sanat, düşünce ve bilimle gelişir insan. Laboratuvardan geçiremediği bir konuyu, zihin ve estetikten geçirmeli sanatçı. insanlığın merakı sanat, düşünce ve bilimdir. Bunlara meraklı değilsen, hazineden geçiniyorsunz, mesleğinin evrensel boyutu yoksa, olmaz.

7.Bilim ve esteğin kanatlarını çıkararak yazar olunur. Bilimi öğrenme merakı yoksa, hiç bir şeyi merak etmezse yazar olamaz insan.

8.Çocukluğunda beğenilmemiş kişiler çoğunlukla sanatçı olur. Amaç ilgidir. Mutlu ve başarılı olmak aynı yolda geçmez. Ya mutlu olursun ya da başarılı olursun. Mutlu adam neden kendisini beğendirmeye çalışsın?

çetin altan
-bak yiğenim adam akıllı entryler gireceksin.
-entry olsun die entry girmeyeceksin.
-formata her zaman uyacaksın.
-yiğen en önemli hususu unutuyorum entry her zaman tanım içerecek.*
leb demeden leblebiyi anlayacaksin herzaman, kendini ilkokul birinci sinif ögrencisi yerine koydurmayacaksin.

edit: bu arada hizli yazacam diye dikkatsiz olmayacaksin, yazdiklarini kontrol edeceksin.
* fevkalade bir gozlem yetenegine sahip olmak sarttir. eser verilecek tur de ziyadesiyle muhimdir elbette. misal roman yazmak planlaniyorsa ve bir yerden baslanmak isteniyorsa; ilk etapta dunya klasiklerinden bir kac eser dikkatle incelenmelidir ve o yazarlarin biyografileriyle ya da otobiyografileriyle o verdikleri eserler arasinda baglantilar kurulmaya calisilmalidir.

genel gecer kabul ve tecrube edilen kucuk bir ornek olarak buyrunuz;
yazarlar genelde romanlarini kurgularlarken kendileriyle ilgili desifre etmek istedikleri ama bunu da gizliden gizliye sunmank istedikleri zaman, bu detaylari romanin ehemmiyetsiz * karakterleri araciligi ile verirler.
orospu çocuklarıyla çocuk olmayın.. [uyanınca çocuk olun]
seri eksi oy veren ibneye bulaşmayın.
yazi anlayan için yazilir bunu unutmayin.
sanat sanat içindir ama toplum için gibi gösterilir.
kesinlikle kimseden tavsiye almayın.
yazar olduğunuzu zannetmeyin. yazar ne demek lan? sözlükte yazınca yazar olunmuyor.
telli baba türbesinde 10 metre tel sarın.
zaman zaman sırtınız ya da kıçınız kaşınabilir. ihmal etmeyin, hemen kaşıyın. of çok fena!
(bkz: uludag sozluk te tatliya tuzluya karismamak)*
kıza yazar vermezler, bunu bilerek yazar ol. ha bi de göster ama elletme! bak bundan da ala tavsiye yoktur ha. şimdi dağılınn ulennn...

(bkz: istedim vermediler sen yazarsın dediler)
asla sileceğin şeyleri yazma. *
insanın işi her ne ise onu iyi yapmayı kafaya takması ve bu konuda uğraşıp çabalamasından daha önemli bir şey yoktur.

işini iyi yapan ve dolayısıyla kendisine saygı duyan insanların sayısı ne kadar artarsa o toplum da o kadar kaliteli olur.

Eğer bugün Türkiye’de bir kalitesizlikten söz edilecekse, bu sistemik veya global etkilerin filan sonucu değil, bireylerdeki kalitesizliğin yansımasıdır.

Bu kolay ifade edilen ve hayli genel bir yargı olarak gelebilir. O yüzden 'kalite' ile ne demek istediğimi biraz açmalıyım.

ilk önce kendi mesleğimden örnek vereyim: Yazarlık, birçok insana kolay gözüken bir meslek dalıdır.

'Beyin ameliyatı ya da matematiksel fizik teorisi yapmıyoruz değil mi? Alfabeyi biliyoruz, az çok cümle kurabiliyoruz, o zaman yazı da yazarız'.

Bazıları mektup yazmak ile yazarlık arasında fark görmediği için böyle düşünebiliyor.

Üstelik ne kadar acıdır ki; sadece o düzeyde kalıp kendisini yazar sananlar da var.

O tür insanlar, mutlaka insanlığın büyük problemlerini düşünür ve çözümleri yazarlar. içinde tek bir parlak fikir, tek bir ilgi çeken cümle, bırakın cümleyi, kelime bile olmayan yazıları yazar dururlar.

Bu tür yazılar kimseyi rahatsız etmez. Hemen herkes orada denilenlere katılabilir çünkü yazılanlar harcıâlemdir.

Ama kendisine ve mesleğine saygılı olan yazar, bu tür yazıyı istese de yazamaz.

Bir gün harcıâlem bir konuda yazsa da yazısının bir yerinde tek bir kelimeyi öyle bir kullanıverir ki onu okuduğunuzda yazarı önceden hiç tanımasanız da 'işte usta bu' derseniz. Mutlaka dersiniz bunu...

Sadece gazete yazısında değil, romanlarda da bu kuralın işlediğini görüyorum.

Çarpıcı bir örnek; Robert Ludlum'dur. Bu usta yazar öldükten sonra onun yarım bıraktığı eserleri başka gölge yazarlar bitirip Robert Ludlum imzasıyla piyasaya sürdüler. Ben bunlardan bir tanesini orijinal sanıp okumaya başladım. Adı 'The Bourne Identity'di. Okumaya başladım, baktım yarısında zorlanıyorum, gitmiyordu kitap. Şaşırdım; büyük Robert Ludlum bu olamazdı. Tabii ki sonra gerçek ortaya çıktı. Kitabı yarıda bırakıp Ludlum tadını almak için bir klasiğini bulup okumaya başladım. 'The Osterman Weekend'in birinci sayfasını okuduğunuzda durmanız mümkün değildi, uykuyu filan unutturabiliyordu size.

Kelimenin peşinde olmaktan bunu kastediyordum işte...

Usta, kelimeleri öyle bir kullanıyordu ki; daha düşük düzeyli bir yazarın elinde dağılacak, okunamayacak hale gelecek kitap burada klasikleşiyordu.

Bu gözlemi her meslek dalına yaygınlaştırabilirsiniz. Örneğin; yönetmen vardır, onlarca film yapar, o kadar para harcar, ortaya çıkan sonuçlar hep önemsiz olur.

Usta, mesleğine ve kendisine saygılı ise daha ilk sahnede öyle bir numara yapar ki; sonuna kadar beklemeye başlar, gözünüzü perdeden ayıramazsınız.

işte bu nedenle usta yönetmenlerin kötü film yapmaları neredeyse imkansızdır. Çünkü film kötü gitmeye başlasa da kötülük içinde tek bir sahne, tek bir çekim (yazıdaki kelime gibi) size ustalığı hatırlatır. (Örnek; Martin Scorsese ile Brian De Palma isteseler de kötü film yapamazlar).

Her insan ne yapıyorsa yapsın bu

hayatta kendi mesleğinde yüksek standartları hedeflerse, bunun için uğraş verirse sadece o zaman mutlu olabilir. içinde yaşadığı toplum da ancak o zaman bir kaliteyi tutturur ve mutlu bir toplum haline gelir.

Bunu da yeni yıl için verdiğimiz bir söz olarak kabul edin, umarım sözümüzü tutabiliriz.

serdar turgut
(bkz: yazar olunmaz yazar doğulur)
biraz da ciddi olun.
önce okuyun, sonra yazın.
(bkz: yazar olunmaz yazar doğulur)
bu gerçek anlamdaki yazarsa yukarıdaki söz doğrudur. yazar olmak bilgi gerektirdiği kadar hayal gücü ve yetenek te gerektirir.
amacın eğlenmek olduğunu unutmayın.
sizi eleştirenlere karşı hoşgörülü olun, eleştiriyi dinleyin ve ona göre tavır alın. ancak bunu yaparken de herkesi mutlu etmek gibi bir politika da gütmeyin. o entry senin, son sözü her zaman sen söylersin.
ona buna çok fazla b.k atmayın***. yoksa karma değeriniz benimki gibi eksilerde sürünür.*
bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olmayın.
türkçe'yi sevin koruyun ama öyle görünürde şövalye olmayın.
konuşma ortamlarında yoq, öshenti, güsel, annamooorum diye konuşup da burada türkçecilik taslayanlardan olmayın.