Temel'in oğlu olmuş, adını "Oğuz" koymuş.
Hoca, camide Temel'e çıkışmış:
- Neden Kuran'dan bir isim koymadın?.. Oğuz ismi de nereden çıktı?
- Hocam, Oğuz ismi Kuran'da var... Dua okurken "oğuzubillah" demiyor muyuz?
Sürmeneli ile Oflu camide namaz kılarken, yerde "50 lira görmüşler."
Sürmeneli parayı cebine koyarken, Oflu "yarısı benim" demiş... Sürmeneli de "evet" diye başını sallamış.
Namaz bitmiş, çıkmışlar.
Oflu "parasının yarısını" istemiş... Sürmeneli vermemiş... Oflu kızmış:
- Ama camide "tamam, vereceğim" diye başını sallamadın mı?
- Allah'ın evinde "nah veririm" diyemezdim ya.
güzel ve genç bir bayan dondurma yiyormuş. bir adam kadına yaklaşmış.
erkek: bir şey soracağım ama yanlış anlamanızdan korkuyorum.
bayan: yoo, sorabilirsiniz.
e: rica etsem, yalayabilir miyim?
b: tabi.

dondurmasını adama uzatmış.

e: bakın işte yanlış anladınız...
Temel birgün yolda Fadime'ye rastlamış. "Akşam bize gel, evde kimse olmayacak demiş." Fadime de o akşam hevesle Temel'lerin evine gitmiş. Kapıyı çalmış çalmış açan olmamış.
10 senedir çocuğu olmayan bir adam uzun bir iş seyahatine çıkmış döndüğünde bir... bakmış ki karısının kucağında bir bebek, hemde zenci. karısına durumu izah etmesini söylemiş.
karısıda: ''kocacığım sen seyahate gitmeden önce senden hamile kalmışım ve çocuk doğduğunda sütten kesildim ve bende zenci bir sütanne buldum, çocuğun sütaanesi zenci olduğu için çocukta zenci oldu''demiş.
adamda şaşkın bir şekilde ''ben gidip anneme danışayım demiş ve durumu annesine anlatmış.
anneside; '' olur tabii oğlum, sen doğduğunda da ben sütten kesilmiştim, seni ineğe emzirmiştim, bak boynuzların yeni yeni çıkmaya başlamış. *
nasreddin hoca' nın es geçildiği fıkralardır.

nasreddin hoca bağlamayı almış eline parmakları hep aynı yerde hiç kıpırdatmadan çalıyormuş. karısı demiş ki,

- hoca, yanlış yapıyorsun, ben gördüm bunu çalanlar parmaklarını hep çeşitli yerlerde gezdiriyorlar.

hoca cevap vermiş,

- onlar benim bulduğum yeri arıyorlar.
ömründe hiç camiye gidip namaz kılmayan biri "acaba nasıl kılınıyor diye" caminin yolunu tutmuş. tam camiden içeri girerken cemaat farz namazı kılmak için ayağa kalkınca:

-Allah aşkına rahatsız olmayın! Oturun, oturun!
görgüsüz müdürün biri şoförüyle bir toplantıya giderken şoföre sorar.
-senle eşek arasındaki
fark nedir? şoför düşünür düşünür...-bilmiyorum
efendim.nedir?müdür-eşeğe çüş deyince durur şoföre dur deyince durur der
ve kahkahayı bastırır....bu cevap şoförün çok ağrina gider.bir müddet
sonra müdüre sorar.-müdürle eşek arasındaki fark nedir?müdür düşünür
düşünür bulamaz neymiş diye sorar.

şoför-vallaha bende bi fark bulamadım müdürüm der
temel morali çok bozukmuş. dursun yanına gitmiş;

-ula temel neden moralin bozuk bole?
-sorma dursun. gecen kaza yaptım araba haşat oldu ona üzüliyrum.
-ya üzüldüğün şeye bak. arabanın a.. koyim sana bişey olmasın.

1 hafta sonra dursun feci şekilde üzgün. bu sefer temel gitmiş yanına;

-ula dursun noldu neden üzginsun?
-sorma temel annem vefat etti çok üzüliyrum.
-la dursun boşver ananın a.. koyim sana bişey olmasun.
Cumartesi sabahı, sakin- sakin giyindim, kahvaltımı ettim, köpeği kapıp sessizce garaja geçtim..
Kayığı arabanın üzerine atıp, şelaleye doğru yola çıktıydım ki, baktım fırtına çıktı-çıkacak... garaja geri döndüm, radyoyu açtım, hava durumu, havanın gün boyu böyle gideceğini söylüyor...
Eve geri döndüm, yavaşça soyunup, yatağa süzüldüm..
Uyumakta olan karımın vücuduna arkadan sarılıp, arzu dolu, kulağına fısıldadım, "Dışarıda hava berbat"...
10 yıllık sevgili karım mırıldandı 'Salak kocam bu havada balığa gitti, inanabiliyor musun?'
Ve kavga böyle başladı...
Emekli olduğumun ertesi, Sosyal Sigortalar'a gidip müracaatımı yapayım dedim. Masadaki memure, yaşımı teyit etmek için ehliyetimi istedi. Ceplerimi karıştırdım, cüzdanımı evde bırakmışım!. Kadına dedim ki "Bir koşu eve gidip getirebilirim!".
"-Yok canım", dedi kadın, "Gömleğinizi açın lütfen!"... Düğmeleri açtığımda, kıvırcık, kırlaşmış göğüs kıllarıma bakıp, "bu kır renk, benim için kanıt olarak yeterli!" dedi ve müracaatımı aldı.
Eve döndüğümde, sigortalarda başıma geleni karımla paylaştım. "Pantolonunu da indireydin keşke!" dedi "maluliyet de bağlarlardı belki!"
işte kavga böyle başladı...
temel ve cemal ıssız bir adaya düşerler...
adada ne ateş var nede yakacak odun. ıssız mı ıszız ve soğuk mu soğuk bir yerdir...
donmak üzere olan temel:
- 'cemal hadi sokalım birbirimize belki ısınırız zaman kazanırız.' der.
+ cemal: ' tamam ama gidip gelmek yok.' der.
ardından cemal sokar temele ve bir süper bekler...
- temel: ' tamam artık ısındın sen sıra bende.' der.
ve temel sokar dayanamaz ve hafiften gidip gelemeye başlar... bu gidip gelmeler biraz daha hızlanır...
+ cemal ' temel bak ısınıyorsan bir şey demem ama sikiyorsan çok ayıp ediyorsun.'
az önce okuduğum bir tanesi iyi güldürmüştür. harfine dokunmadan aktarıyorum:

--spoiler--
bizim trabzonlu cami hocaları ile rizeli cami hocaları, en yaşlı imamı teknik direktör yapıp birer futbol takımı kurarak maç etmeye başlamışlar fakat her seferinde rizeli hocalar galip geliyor. buna bir çare arayan trabzonhocaspor'un teknik direktörünün birden aklına parlak bir fikir gelmiş.

- uşaklar... demiş. ha bu bizim hami(mandıralı)'yi alalım takıma..
- etma.. nasul edeceuk.
- ula ne var.!! deruk bu uşak bizim merkez camisine yeni tayin edilen hocadur, maç yaparken de hami hoca!! hami hoca!!! diye konuşuk ettukmu aramızda farketmezler oni.

neyse hamiyi aralarına alıp çıkmışlar maça. maç bittikten sonra kıraathaneye giren trabzonhocaspor'un teknik direktörü olan imama, emicelerden biri seslenmiş.

- ne ettunuz.. kaç kaç bitti maç
- içi-pir (2-1) yenilduk emice
- bizim golü çim attı?
- hami hoca.
- onlarınkini çimler attı?
- içisini de ronaldinho hoca.
--spoiler--
Temizlikçi kadın, dışarıdan ilkokul diploması almak için sınava girer. Konu: Hayat Bilgisi ve Vücudumuz.
Soru: Mide ne iş yapar?
Cevap: Sindirim... Yediklerimizi öğütür.
Soru: Akciğer?
Cevap: Solunum yapar, bizi yaşatır.
Soru: Kalp?
Cevap: Kan dolaşımını sağlar.
Soru: Peki ya "beyin" ne iş yapar?
Cevap: Bizim apartmanda kapıcılık yapar.
bi gün temel trene binmiş. bakmış ingiliz, fransız, alman. la demiş yine mi siz.
iki kadın sessizce oturuyormuş.
bir gün 30 zenci arkadaş yolda giderlerken bir lamba bulurlar. lambanın içinden cin çıkar ve zencilerin dileklerini gerçekleştireceğini söyler.
1. zenci beyaz olmak ister cin yapar
2. zenci beyaz olmak ister onuda yapar aralarından bir zenci devamlı katıla katıla güler.
neyse 29. zencide beni beyaz yap der. ve cin yapar sıra 30. zenciye gelir (devamlı gülen).
cin sorar sizin dileğiniz nedir diye gülen zenci; ibnelik değil mi la bunların hepsini zenci yap.
Adam en yoğun saatte berbere girip sorar :
- Ne zaman bana sıra gelir ?
Berber :
- ...Iki saat sonra , der.
Adam çıkar gider.
Üç gün sonra aynı adam berbere girip sorar:
- Ne zaman bana sıra gelir ?
Berber :
- Bir buçuk saat kadar, der.
Adam çıkar gider. Bir hafta sonra yine aynı manzara :
- Ne zaman bana sıra gelir ?
Berber :
- En az bir saat .
Adam çıkar gider.
Son seferinde berber dayanamaz. Adamın ardından çırağını gönderir
- Bak bakalım bu herif nereye gidiyor ?
Bir süre sonra çırak döner
- Adamı izledim usta .
Berber merakla sorar :
- Eee , nereye gidiyor buradan çıkınca ?
Çırak cevap verir:
- Sizin Eve Usta !
(#11679568)
temelin karısı köyündeki doktorla işi pişirmiş. bu durum herkesin diline düşmüş ama kimse temel'e söyleyemiyor. herkes nasıl anlatacağız bu isi derken dursun atlamış; - merak etmeyin uşaklar ben söylerum.
akşam olmuş temel kahveye gelmiş, dursun söyle bi gerinip köşeden yüksek sesle temele doğru bağırarak;
-ha temel uşağum, senin fadime ne zaman profesör olayi daaa?
-ula tursun şaşırdın mu, benim karı daha okumayı bile sökemedu, profesör olmak nerden ciktu?
-ne pileyumm; köyde herkes fadime yüksek lisansını yaptı, doktora veriyor diyorlar da ondan sormuşumdur.
kaynana gelinini alır karşısına.
bak kızım benim 3 halim var.
gülü göğsüme takarsam ogün iyi halimdeyim. ne istersen yaparım
kulağıma takarsam ogün orta halimdeyimdir, duruma göre davran
gülü başıma takarsam ogün çok sinirliyimdir.yanıma pek yanaşma
sıra geline gelir, bak anne der gelin benim 1 halim var.

sigaramı yakarım, bacak bacak üstüne atarım.
sen gülü götünede soksan ben yine bildiğimi yaparım...
Temel ile Dursun iki katlı otobüsle seyahat ediyordu. Üst kattaki Temel bir ara cep telefonunu çıkardı ve alt kattaki Dursun'u aradı: "Tursun, orada durum nasıl?" - "Hüç... Bizim şoför uyumuş, otobüs öylece gidiyor." Temel: "O da bir şey mi? Bizim katta hiç şoför yok. Otobüs şoförsüz gidiyor."
Bir gün aslanla öküz beraber takılıp kafa çekmeye başlamışlar.
Aslan saate bakmış...:
-Oooo çok geç olmuş benim gitmem gerek demiş.
Öküz:
-Otur işte daha yeni geldik biraz takılır gideriz demiş.
Aslan:
- Yok ben kalkayım demiş evde hanım merak eder şimdi demiş.
Öküz:
- Sen ki koskoca ormanların kralısın bütün hayvanlar senden korkar, sen de hanımdan mı korkuyorsun deyince Aslan cevabı patlatmış:
- Öküzzzz beni evde bekleyende aslan, senin ki gibi inek değil.:)
güldürürken düşündürme görevini yerine getirmeyen, içi boş fıkralar.
ibnenin biri ölüm cezasına çarptırılmış. cellat sormuş;

elektirik mi?, giyotin mi? yağlı kazık mı? hangisiyle ölmek istersin?

ibne önce cellata bakıp pis pis sırıtmaya başlamış, sonra gülme krizine girip ölmüş. cevap verememiş pezevenk.