Yalnız taş duvar olmaz sözü ne kadar doğru.insan yalnız iken kendine güvenini kaybeder.Bir süre sonra insanlardan korkar onlarla diyaloğa girmeye korkar.Çünkü o kendini soyutlamıştır ama böyle olmamalı.insanların depresyona girme sebeplerinden biri de bu bence.Ruhu yorulur insanın bedeni ne kadar dinç olsa da ruhla bir bütün olmayınca olmaz.Lütfen sevdiklerimizin yanında olalım.
rastlamak istediğin hiç kimseyi göremeyeceğin bir caddeyle, görmek istemediğin herkese rastlayabileceğin cadde arasında arasında seçim yapmak...

yazarken bile yoruluyor insan.
yalnız değil tek başınaysan problem değilde , yalnızım diyorsan yorar insanı.
günler, geceler bitmek bilmez. belki doğan güneş kendisiyle birlikte yeni umutlar da sevgiler de getirir dersin.. ama düşüncede kalır bu.. her gününü yalnız geçerirsin her gecen gibi... sanki yüzyıllardır acı çekmiş gibi yorulursun bıkarsın. ama olmaz, terketmek yalnızlığın seni. ne kadar yorulsan da vazgeçemezsin ondan..çünkü kimse yokken o vardır senin yanında..
Yalnızlık insanı yorar
Etrafındaki her şeyin farkına varırsın Üzerinde yemek yediğin masayı, yaşanmışlığın bütün izlerini taşıyan sandalyeleri ne zaman aldığını hatırlarsın birden Tavanın köşesindeki örümcek ağını fark edersin Bir sineğin ağa takılıp kalmasına takılır gözlerin, buzdolabındaki son yemeğin ne kadarda büyük bir nimet olduğunu bilirsin Tüpün birden bile biteceğini öğrenirsin Hayat yeniden başlamaktadır

Yalnızlık yorar insanı
Gece yıldızlar seni çağırır gök yüzüne Ayın üzerindeki karartıları görürsün En hafif seste irkilir, odaya vuran gölgelerden oyuncaklar yaparsın Açmamaya karar verdiğin telefon ısrarla çalar

Ürperirsin Her zaman aceleyle gazete aldığın büfede oyalanırsınsakız almaya gelen çocukların saçlarını okşar,sıranı verirsin onlar çocuk beklemesinler; dersin büfeciye gülümseyerek Hep bir sonraki arabaya binersin duraktan Yer vermek için yaşlı birini arar gözlerin okuduğun gazeteyi koltukta bırakırsın

Yorar insanı yalnızlık
Her zamanki alışkanlıklar meğer ne kadarda sıkıcıymış Farkına varırsın Karşı dairede oturan komşuların varmış Selam verirsinkütüphanede okunacak nede çok kitap varmış Yeniden okumaya başlarsınbalkona konan kuşları görür, ekmek atarsın Giysiler ütüsüzde giyilirmiş Giyer sokağa çıkarsın Parkın otları kurumuş, görür üzülürsün

Ekmek büfesi diye bir şey olduğunu öğrenirsin Öndeki sıra sıra poşetlere bakıp hayret edersin Cebindeki son parayla sinemaya gider eve yürüyerek dönersin sokak adarını, bakkalların tabelalarını okursun Bir arkadaşını görmek için kaç kişiyi birine benzetir, yanılırsın

insanı yorar yalnızlık
Zamanın farkına varırsın Akşam olmaz bir türlü Daha dünkü çocuk olduğun düşer aklına Her gün yeni baştan kurduğun hayallerin

Eski fotoğraflardaki arkadaşlarını özlersin birden Şu öndekiyle üç sene beraber oturmuşsundur Orta okulda Gölgesinde serinlediğin kavak ağacı çoktan tahta olmuştur Diz boyu karların içinden çektiğin küçük mavi kızağının hangi tavan arasına terk edildiğini düşünür hatırlamazsın Serçeler hangi ağaca konuyorlardır acaba Tavukları çağırırken ne dersiniz sahi Soğuk su içmek için gittiğiniz pınarın suyu kurumuş mudur?

insanı yorar yalnızlık
Kendinin farkına varırsın Ne kadar çok şeye sinirlendiğini düşünürsün Artık heyecanlanmadığını , aksine korkularının çoğaldığını öğrenirsin Eskisi kadar koşamadığını, dolabında ne kadarda yeni elbisen olduğunu görürsün Konuşurken takındığın tebessüm, kelimeler üzerine yaptığın vurgular, birer birer düşer önüne utanırsın

Yorar insanı yalnızlık
Yaşadığının farkına varırsın
Yataktan kalkmak için bir sebep konuşmak için insan ararsın Önemini yitirir çok şey, ayrıntıları tek tek çöpe atarsın Boğazında sıra sıra dizilir lokmalar, sofranda bir yoksul ağırlarsın

Yalnızlık yorar insanı
Yalnızlığının farkına varırsıngözünde tüter sevdiklerin Her zaman keyifle dinlediğin şarkı, ezberindeki şiir, taze ekmek için fırına giden yol, en beğendiğin artistlerin filmleri, her zaman iştahla yediğin yemek , yorar insanı Arasında geçtiğin çok katlı evler üstüne gelir Toprağın kokusunu ararsın Kuşlar yuva yapsın istersin avuçlarına Yağan her yağmurda bilerek ıslanırsın Kırmızı ışıkta geçer farkına varmazsın Gülümseyen her çocuğa el sallarsın

Çocukluğunun kehribar renkli akşamlarını emsalsiz kara akşamlarını emsalsiz kara gecelerini ve çarçabuk elinden kayıveren kristal renkli, kar kokulu gündüzlerini özlersinetrafına bakarsın Bir yüz? Bir ses? Hayır Ne bir eksik ne bir fazla sadece yalnızsındır

Milyonlarca karmaşık hikaye içinden kendi hikayeni bulmaya çalışırsın Yavaş yavaş geceye merhaba dediğinde ay ışığı bir ses verir sessizce; milyon yıldır kainatı seyrettiğinden dert yanar Bir tek sen anlarsın onu
Bir dost sesi duyar gibi olursun Ses yalnızca rüzgarın sesidir Yanında getirdiği çocukluğundan aziz hatıra; mürrisafi kokusu

Bir ihtiyarın rastgele yakaladığın hüzn efza bakışında ziyan olmuş bir ömrü,güneş renkli bir çocuğun kaygısız el çırpmalarında, meçhul bir hayatı yakalarsın Keşfedilmemiş topraklarda bir sırrın peşine düşmek, bitmeyen yolculuklara çıkmak istersin

Sonra her şeyin bir sırrı olduğunu hissedersin yavaşça, ve sıcacık yalnızlığında kendi sırrının peşine düşersin