bugün

ufakken çok fazla oynadığım ve bilinç altımın ağzına sıçmış büyüyünce bütün balları sattım diye arıların beni sokucağına inandığım bir oyundur ki bu gerçekleşmedi çok şükür o yüzden yeni nesilede tavsiyemdir fakat bu çağda oynamasalar daha iyi olur derim
entrika kokan bir tekerlemeye sahip çoçuk oyunu.

ustası öldükten sonra insan en azından hafif bir üzülür , bir kaç gün yağ ve bal satma işlemine ara verir ama yok, beyimiz ya da hanım kızımız alır eline mendili kıçını bir o yana bir bu yana sallayarak heyyo heyyo nidalarında ustam öldü yağ ve bal şirketleri bana kaldı diye çığırır.

biraz agatha christie okuyan biri bilir ki usta eceli ile ölmemiştir.
içinde garip bir hüzün barındıran tekerlememsi. ustası ölmüş ya, ona üzülüyorum. ama galiba o mutlu. ustasının işini ele geçirmiş, artık güç onda, kendi işinin patronu olmuş. vay hain...sana işin inceliklerini öğreten ustan değil miydi? biraz yasını tutsaydın bari hemen şarkı çığıracağına! bu açıdan bakınca çok acımasız.
ustasının ölmesine işin ona kaldığı için içten içe sevinen tere yağcı çırağının türküsü.
"yağ satarım bal satarım
ustam ölmüş ben satarım
ustamın kürkü sarıdır
satsam on beş liradır
zambak zumbak don arkana iyi bak" diye bir versiyonunun da olduğu tekerlemeli oyundur. bu versiyonunda ustaya bir ihanet de söz konusudur. ölen ustanın ardında bir dolap döndürülmektedir. ustanın sarı kürkü el altında okutulmaya çalışılmaktadır. tabii, usta ölmüştür, ölenle ölünmez ama kürkünü de satma be evladım, bari bir fakire fukaraya ver.
cocukluk oyunlarimizdan.

bir grup cocuk halka seklinde yere, halka olusturacak sekilde comelir. ebe olarak secilen cocuk da

yağ satarim, bal satarim. ustam ölmüş, ben satarim.
ustamın kürkü sarıdır. satsam on beş liradır.
yağ satarim, bal satarim. ustam ölmüş, ben satarim.

der ve halkanin etrafinda dolanir. sarki bitince de elindeki mendili cocuklardan birinin arkasina birakir. ardindan da hem

zambak zumbak, don arkana iyi bak.(iki kere)

der hem de kosmaya baslar. mendilin arkasina birakildigini farkeden cocuk yerinden kalkar ve

tavşan kaç, tazı tut.

bagrismalari ile ebeyi kovalamaya baslar. eger ebe olan cocuk, halkada bir bosluk bulup comelirse hemen, yeni ebe kovalayan cocuk olur. yok eger kovalayan cocuk ebeyi comelemeden yakalarsa, eski ebe bir tur daha ebelik yapar.
insanı üzen oyun. oyundu. insanı derken küçücük çocuğu yani. sevmezdim bu oyunu üzülürdüm ben usta ölmüş diye hep.usta dediğim de böyle hafiften yaşlı, gri saçları birbirine girmiş, kirli sakallı bi adamdı ama sevecen bi adamdı.üzülürdüm işte öldüğüne.sonra çocuğa da acırdım hep yazık ustası ölmüş bütün işler ona kalmış küçük yaşında diye.başka tekerleme mi kalmamış lan, küçücük beni üzmüşsünüz o kadar?
halka olan çocukların arkasından dolaşan bir ebenin elindeki mendili halkada olan çocukların birinin arkasından koşması ve bunu farkeden halkadaki çocuğun mendili arkasına koyan ebeyi yakalamaya çalışması ile oynanan bir çocuk oyunu.
oynarken bile ustamın kim olduğunu bilmesemde hakkın rahmetine kavuşmuş olmasındna dolayı üzüntü duyduğum oyun. yaw şimdilerde çocuklar bizim gibi sokaklarda oynayamıyor. oynayan ya araba altında kalıyor ya sapıklar alıp kaçırıyor. o zamanlarda çocuk olduğumuz için şanslıymışız dedirtiyor bu dünya bize...
ustasına komplo kuran cırak yazmıştır bunu.
dertli çırağıni ustası ardından söylediği ağıttır.
çocukları tamamen psikopat yapmayı amaçlayan şarkımsı..şarkı demiyorum çünkü küçücük çocuğa sadistliği anlatan,öğreten birşey şarkı olamaz...
google a yazınca sağ tarafta sponsor bağlantı olarak

Henkel
Yağlar-Gresler-Montaj
Pastaları

http://www.henkel.com.tr

çıkan ve beni benden alan hede.
'ustamın kökü sarıdır' diye söylediğim, şimdiye kadarda bu şekilde sandığım bu kök ne ola ki satınca 15 lira ediyor diye düşündüğüm şarkı. meğersem kürkmüş yeni aydınlandım.