uluslararası para baronlarının 1913 yılında Federal Reserve Act i kongreden gecirebilmek icin sectirdikleri abd baskanı.
(bkz: wilson ilkeleri)
bu adamın ilkeleri doğrultusunda kurulan milletler cemiyeti'ne a.b.d girememiştir. çünkü o sırada seçimler yapılmış ve wilson kaybetmiştir.
1912-1920 yillari arasinda baskanlik yapmis abd baskanidir. ilk baslarda ulkesini birinci dunya savasina sokmak istememistir. hatta 1916 secimlerindeki mottosu da he kept us out of wardir ve bu sayede baskanlik yarisini ikinci kez kazanmistir. ancak 2. doneminde almanyanin abd vatandaslarini tasiyan ingiliz gemisi lusitaniayi bombalamasi ve 128 kisini olumune yol acmasi sonucu almanyaya karsi savas ilan edip 1. dunya savasina katilma karari almistir.
"iyi bir karar, bin tane nasihata bedeldir" SÖZÜNÜN SAHiBiDiR.
'özgürlük tarihi devletin gücünü artırmanın değil, aksine devletin güç ve yetkilerini
sınırlamanın tarihidir' diye buyurmuş olan kimse.
ABD’nin 28. Başkanıdır; aynı zamanda hukuk, siyasal iktisat, kamu yönetimi ve tarih alanında çalışmaları olan bilim insanıdır. Wilson, I. Dünya Savaşının sonunda sürekli bir barış için 14 maddelik bir barış programı önerdi ve bu maddeler barış görüşmelerine temel oluşturdu. Paris Barış Konferansında Milletler Cemiyeti’nin önde gelen savunucuları arasinda yer aldı. Wilson’ın kamu yönetimi literatüründeki önemi, onun 1887 yılında Political Science Quarterly dergisine yazdığı “Yönetimin incelenmesi=The Study of Administration” adlı makalesine dayanır.. Wilson, bu makalesinde, “siyaset” ile “yönetim”in iki ayrı alan olduğunu vurgulamıştır. Bu makale, kamu yönetiminin, siyasetten ayrı bir akademik alan olarak incelenmesinin temelini oluşturmuştur. Wilson’a göre yönetim alanı, bir iş idaresi alanıdır. Yönetim meseleleri, siyasi meseleler değildir. Siyaset, devlet adamının, yönetim ise, teknik memurun alanıdır.
wilson prensiplerinin yıkılmakta olan osmanlı ve yeni cumhuriyetin nüvelerini bağlayan bir yapı arz ettiği muhakkak. bu genel bilgilendirmenin dışında, wilson, abd'nin -pekçoğu zaman fayda sağlamış- monroe politikasından vazgeçmesinin zamanının geldiğini düşünüyordu. zira artık ciddi bir küresel değişim söz konusuydu.

wilson esasen tarih öğretmeniydi ve daha birinci dünya savaşı öncesinde, osmanlının çözülüş sürecinde olduğunu kavramıştı. bir şekilde imparatorluğun ecelinin yaklaştığını biliyordu. osmanlı gibi avusturya-macaristan ve almanya topraklarında yaşanacak parçalanma ile birlikte, avrupanın yeniden şekilleneceğini de öngörmeyi bilmişti. bu nedenle savaşın sonların doğru, savaşın akabininde kurulacak yeni dünya düzeninin esaslarına kafa patlatıyordu. pek tabii en teşekkülü kuruluş milletler cemiyeti olacaktı.

şayet birleşik devletler, savaşın kazanan-kaybeden tüm güçlü ülkeleri kapsayan cemiyetin parsasını tek yiyebilirse, dünya eğemenliği sürecinde sona gelebilirdi. öyle ki, cemiyetin kontrolünü ele almak demek, hem ileride parlayan sovyet tehdidini, hem de yenilen-yıkılan avrupayı bimar etmek demekti.

fakat kanıksanmış değerleri reddetmekte hayli inatçı amerikan halkına, 1823'den beri yürütülen monroe sistematiğini yıkmayı anlatmak kolay olmadı. wilson bu çerçevede kamuoyu ve siyasetçileri kurulan yeni düzende söz sahibi olarak, dünya siyasetinin tek mimarı olmak konusunda ikna etme turlarına başladı. 30 dan fazla eyalette uzun uzun monroe'nin çiğnenmeden rafa kaldırılabileceğini, artık avrupa siyasetine dahil olmanın gereğini anlattı. ama ne yaptıysa olmadı. kongre verdiği öneriyi tam 3 kere reddetti. yıllarını bu işe adayan başkan wilson, en sonunda yorgun düştü ve felç oldu, takiben de hayatını yitirdi.

wilson, çaresizce anlatmaya çalıştığı sürecin er-geç amerikan halkının farkedeceği bir şekilde cereyan edeceğini vurgulamıştı. "neler kaçırdığımızın farkına varıcaz, ama o zaman iş işten geçmiş olacak" dedi. gerçekten de, bu fırsatı ayağıyla tepen abd, ikinci harp sonrası tamamen terkedeceği politikayı o sıralarda es geçseydi, belki de sovyetler hiç palazlanmayacak, 1990'lardan sonra tamamen ele geçirdiği dünya liderliğini daha 1920'lerin başında sahip olacaktı.
ırkıçıdır.1. dünya savaşında afro amerikanlar kırıma uğrasın diye savaşa göndermiştir. o deönemde zaten hemen her beyaz beyaz üstünlükçü takılıyordu. 60'lara kadar ayrımcılık yasal olarak kalkmamıştı.

ingiltere abd büyük bir borca girerek abd'yi savaşa sokmuştur kırıma uğrayan avrupa amerikan askerleri sayesinde nefes almış, almanya'yı teslime zorlamıştır. yine fransız ordusunda ayaklanmarın çıkacağı sinyali avrupa ortasında sovyetler benzeri bir devrim çıkacağı endişesi le abd savaşa müdahale etmek zorunda kalmıştır.

öjenik çalışmaları genelde nazizim ile bağdaştırılır. oysa ki wilson dönemi amerikasında benzeri uygulamalar yapılmıştır.
Almanlar ne salak millet hep yanlış şeyi yapmayı başarıyorlar demiştir.