bugün

2008 yazında çıkması planlanan coldplay albümü. internet sitelerine göre şu anda albüm kayıtları bitmiş, track list de belliymiş fakat 18 şarkıdan 9'unu albüme koyucaklarmış.
resmi sitelerinde kime ait olduğu belli olmayan yazıda albümün gerçek isminin viva la vida or death and all his friends olduğu söyleniyor. fakat bazı çevrelerde nerden duydularsa artık, albümün isminin viva la vida olduğunu söylüyor. yani, viva la vida or death and all his friends derken iki isimden biri olucak denmiyor.
-muhteşem albüm.
-tek tek değil komple, tüm şarkılar şahane.
-şarkıların birbirini tamamlaması çok güzel, albümden dinlenirken sırasıyla dinlemek çok daha etkili.
-önceki albumlere nazaran coldplay biraz tarz değiştirmiş ve şarkılar daha uzun.
-2008'in en iyi albumu olması ise garanti gibi.
en begendiğim şarkının "lost"un akustik versiyonu olduğu,bana coldplay'i tekrar sevdiren albüm..
"just because i'm losing doesn't mean i'm lost.."
coldplay denen süper grubun en son albümü. hele bi de lost diye bi şarkı yapmışlar. yemeyin de yanında yatın diyorum. hemen alınıp dinlenmeli. alamıyosanız bile torrent var canım.
gerçekten efsanevi denilebilecek kadar iyi bir albüm. ilk dinlendiğinde acaba dedirtiyor. sonraları sevdiriyor kendisini. her defasında biraz daha... albüm kesinlikle yalnızken baştan sona dinlenmeli. her ne kadar deneysellik ve yenilik içerse de coldplay'e ait olduğunu hissettiriyor. yes adlı parça ise kesinlikle favorim. zira chris martin danasının sesine, vokal tekniğine defalarca hayran olma sebebi. violet hill ise bambaşka yerlere götürmekte çoğumuzu. bir de şunu hatırlatayım ki albümü para verip almadıysanız kıymetini bilemeyecek kadar ahmaksınızdır.
--spoiler--
god, only god knows i'm trying my best
but i'm just so tired of this loneliness
--spoiler--

kendini yalnız hissetmekten yorulmuş biriyseniz, diziler hakkında oyuncularıyla yapılan röportajlarda geçen ''herkesin kendinden bir şeyler bulacağı sıcacık bir öykü'' cümlesini kendi hayatınıza uygulamaya çalışıyorsanız, birilerinin ''en''i olmadan sadece hayatta bir iz bırakma derdindeyseniz ve unutulmamak için hep bir çaba sarf etmek bu yüzden de her zaman ''en iyi''yi yapmak zorundaysanız.. -trying my best not to forget-

--spoiler--
time is so short, i'm sure
there must be something more
--spoiler--

yaptıklarınızı yapacaklarınıza teminat olarak gösteriyorsanız, içinde gereklilikten ziyade istek barındıran kiplerin sürüsüne bereket olduğu cümleler kuruyorsanız, yapmak istediklerinizin çokluğuna rağmen zamanı kendinize yettiremiyorsanız, ''demokraside çareler tükenmez'' yolunun gerçek olduğuna inanmak istiyorsanız, her zaman başka bir yol vardır diye düşünüyorsanız..

--spoiler--
god is in the houses and god is in my head
i see god come in my garden
but i don't know what he said for my heart
it wasn't open
--spoiler--

keane'in try again şarkısını fazla önemli ve anlamlı buluyorsanız, tanrı'nın sizi görmesi ve artık çevrimiçine alması için dua ediyorsanız, kafanızda yarattığınız hayali kahramanlara aşık oluyor ve bu yüzden sonradan derin hayalkırıklıklarına uğruyorsanız, hayali arkadaşlar yaratmışsanız kafanızda, nirvana gibi ''cause ı found god! yeah!'' diye seviniyor; joan osborne gibi ''yeah.. god is great!'' diyorsanız..

--spoiler--
now the sky could be blue, i don't mind
without you it's a waste of time
--spoiler--

''i'm by your side'' dedikleriniz tarafından farsah farsah uzaklarına düşürülmüşseniz, o gelene kadar -like an angel- yalnız yaşamışsanız, o gittikten sonra arkasından '' i know someday you'll have a beautiful life, i know you'll be a star in somebody else's sky, why, can't it be mine?'' demişseniz ağız ve yürek dolusu, betterman bulamayacağınızı düşünüyorsanız..

--spoiler--
if you love me, won't you let me know?
--spoiler--

counting crows'un long decemberi son zamanlarda daha çok can acıtıyorsa, ''love hurts, but sometimes it's a good hurt'' diyorsanız, istanbul'da bir kış günü seferlerin iptal edilmesine yol açacak kadar olmasa da bolca yağan karla vapura bindiğiniz dinleyebileceğiniz şarkılara yenisini ekleme telaşındaysanız şimdiden..

--spoiler--
and in the end we live awake
and we dream of making our escape
--spoiler--

thom yorke'un bir çarşamba akşamı, gökdelenleri aşan sesiyle hiç olmayacak bir hayali ''biz seninle sözleri susarak aştık''larla anlattığı ''i don't think we'll meet again, and you must leave now baby'' aşkına ağlayarak karşı çıkıyorsanız, inatla her şeyin yeniden başlayabileceği ''so why don't we go, somewhere only we know'' bir yeri savunuyorsanız..

--spoiler--
you might be a big fish in a little pond
doesn't mean you've won
'cause along may come a bigger one
and you'll be lost
--spoiler--

bütün ilişemeyişlerinizden haklı olarak çıkıyor ama haklı olmanın asla mutlu olmaya yetmediğini biliyorsanız, nietzche'nin ''öldürmeyen şey güçlendirir''inin yakın vadede acı getirdiğini ama aslında uzun vadede çok iyi bir yatırım olduğunu uygulamalı yaşamışsanız..

--spoiler--
sometimes even right is wrong
one day the sun will come out
--spoiler--

''kalbim ölü bulundu dün sabah'' diyip çektiği ızdıraba sieyi çeken peyk'in aksine nasıl olsa gelir diye gidenler perdeleri hep açık bırakan şebnem ferah gibi bu sabahları anlamlandıran vega'yı pek bir çok seviyorsanız..

alın dinleyin. ilk dinleyişte her albüm gibi kendini pek kolay kabul ettirmez sanıyorsunuz önce ama gayet de güzel güzel dinlettiriyor kendisini. albüm dile gelip ''do you love me?'' dese, chris ağbi'nin de dediği gibi ''only say yes'' yani.

hayırlı uğurlu olsun cümleten.
http://turkedergi.com/ind...p?iste=yazi&sayfa=177 adresinde hakkında güzel bir eleştiri bulunan albüm.
pek sevemediğim bir coldplay albümü. diğer albümlerine göre sanki biraz vasat kalmış gibi görünüyor.
çok ses getireceğini düşündüğüm albüm. 42, cemeteries of london,lost,violet hill, viva la vida gibi şarkılar olunca ve bunları chris martin söyleyince ses getirmemesi imkansız. saygılar, sevgiler.
coldplay'in bambaska kafalara büründüğünü, büyüdüğünü, gelistigini, olgunlastigini gösteren; daha 3. albümleriyle efsaneleşen grubun yerini iyice sağlamlaştıran mükemmel albüm.
çok ses getirmeyecek, yani tüm dünyada dinlenecek ancak insanlar çıldırmayacaklar, buraya bu zamanlarda binlerce enrty girilmeyecek, ancak yıllar geçecek en çok buraya entry girilmiş olacak albüm. iğrenç bir anlatımla klasik olacağını söylemeye çalıştığım albüm, tüketen dünyaya dair korkularım yok değil, yiyip bitirilip unutulacakmış gibi geliyor bugüne dair her güzel şey. ancak farklı olur belki kimbilir...
coldplay'in dördüncü stüdyo albümü. diğer üçü gibi bu albüm de müthiştir.
51. grammy ödüllerinde en iyi rock albümü ödülünü alan coldplay albümü.. mükemmel şarkıların olduğu albüme hakkı verilmiş..
2009 yılının en çok satan rock albümüdür.
bu albüm öyle bir albüm ki,her ruh halini içerisinde barındıran şarkılara sahip.isyan noktasına geldiğinizi düşünün.hoşlanılan kişiden karşılık beklediğiniz,sürüncemeden nefret ettiğiniz anda violet hill i dinlersiiz.''so if you love me won't you let me know'' sözleri isyanınızı açık eder.sesinizi duyurursunuz.artık hayatı anlamsız bulduğunuz,hiçbirşeyden keyif almadığınız ölmek istediğiniz zaman death and all his friends'i dinlersiniz.içiniz kıpır kıpır olduğunda,ayaklarınız yere basmadığında viva la vida'yı dinlersiniz,''yaşasın hayat'' dersiniz.loser olduğunuzu düşündüğünüz anda lost'u dinlersiniz.canınız marş çektiyse de chris martin'in ölüm marşı şeklinde tanımladığı cemeteries of london u dinlersiniz.''singing lalalalalala....''diyerek coşarsınız.işte böyle bir albüm.viva coldplay
coldplay in önceki albümlerine göre başarısız bulduğum albümdür. karşılaştırma yapmazsa iyi albümdür ancak özellikle son iki albümün altında kalmıştır.