bugün

insanın kalbini sımsıkı sarmalayan görünmez bir el bu...

biraz tersine gidersen sıkıveriyor, nefesini daraltıyor, tansiyonunu çıkarıyor insanın. göğsünün orta yerine sert yumruklar atıyor, iki büklüm bırakıyor, biçare hale getiriyor. o görünmez eli kesip atabilenlere gizliden hayranlık duyuyorum, gerçekten zor bir şey bu. o en hassas uzvu yerinden sökmek, söküp parçalayıp çöpe bırakmak kolay değil. gerçi onu söküp attıktan sonra insanlık namına da bir şey kalmıyor geri. içi boşaltılmış bir et yığını...

o görünmez eli kesmek, her halde insanlığı sekteye uğratan tek çolaklık türüdür. fena...
freud'un yapisal kuramina gore superego olarak tanimlanir.
yokluğu can yakar.
Bazılarının ısrarla vijdan diye yazdığı kelime.
al dedi git dedi çocuklarını dedi nerede kalırsan kal dedi.
asıl adaletin sağlandığı, yargısız infazın olmadığı insanın iç mahkemesidir.
bununla ilgili olarak bir yerde şöyle okumuştum;

savaşta kurşuna dizilerek öldürülecek kişiyi idam mangası vurur. bu idam mangasına da gönüllülük esas olmamak kaydıyla her asker alınır. içlerinden yaptığının yanlış -idam kararının yanlış alınması- olması ihtimaline karşı mangaya içlerinde gerçek ve kuru sıkı olan silahlar rastgele verilir. ateş edildiğinde silahlar patlar ve hükümlü öldürülür. ama hangi asker silahının dolu ya da boş olduğunu farkedemez. bu işte bu mekanizmaya karşı alınmış önlemdir. gerçi yine de ölen ölür.
kendisinde bulunmayan insandan yüz çevirme sebebidir vicdan.
insanlar bambaşka şekillerde yaşar, bambaşka şeylere inanır, birbirleriyle delice savaşır, birbirleriyle delice sevişir ama vicdansız olanla ne yaşanır, ne savaşılır, ne de sevişilir.

ve uzun yıllardır gördüğüm, tanık olduğum her olayda vicdansızların sayıca vicdan sahibi insanlara baskın çıktığını görmek içimde tarifsiz kırıklıklar bırakıyor. ne düşündüklerinin hiçbir önemi yok, bir an olsun bağırmayı bırakıp kendi içlerindeki o sese kulak verseler belki bir şeyler duyabilirler..

sanırım vicdanın ömrü az, insanlık da ölmek üzere.
6. Sınıftaki sınıf öğretmenimin annesinin adı.
muhakemelerin en büyüğünün değişmeyen hakimi.
herkeste bir nebze bulunması gereken. sömürülmesine izin vermeden tabi.

şimdi, geçen sabah kahvaltımı yaparken balkon kapısını açıyorum. ilk önce o yaşlı serçe geliyor. tam karşıdaki çatıda oturuyor çünkü.
başta anlayamamıştım, büyük parçalar halinde attığım ekmeklere bakmıyordu. sonra dikkatle bakınca gagasını tam kapatamadığını gördüm. onun üzerine küçük topaklar halinde atmaya başladım ekmek içini. yutmakta da zorluk çekeceğini görünce hafifçe ıslatarak atmaya başladım. şimdi evin içine dek girme cesareti bile var. diğer serçeler hangi ekmek parçasının buna atıldığını öğrendiler, o ekmekleri yemiyorlar. tek bu, ve muhtemelen bir iki haftaya da ölecek.
komşular, sadece benim balkonum kirlendiği(!) halde apartmana kuşları alıştırmamdan şikayetçiler. aynı komşular tam meyveye durmuşken bir kiraz ağacının tüm dallarını kesen, sadece çocukları yiyebileceği erik yetişiren ağacın yanına çocuk yanaştırmayan komşularım. bazen kendimi elimde çift namlulu av tüfeği, mermi içindeki saçmalar yerine ince çekilmiş tuz dolu bunlara ateş ederken düşlüyorum. ebedi bir kaşıntıya maruz kalıyorlar.
vicdanımız arka cebimizde, benimki orada biliyorum. orada durması artık normal karşılanıyor. ki çoğu insanınki orada bile değil. kıçlarına kaçmış. yellendikleri zaman "viccdaaan" diye yelleniyorlar. hepsi de kabız, yedikleri görünmesin diye bu kabızlık.
tamam.!
--spoiler--
Yanında cahil gibi hissediyorum. Bir otelde ses kayıt cihazını çalmışlar adamcağızın. Ne kadar ayıp, vicdan bazılarına bantla yapıştırılmış bir paket.
--spoiler--

http://www.insanmuzesi.com/2013/09/zekeriya.html
bu dönemlerde insanlarda bulunması zor olan hissiyat.
çoğu insanın unuttuğu veya umursamadığı kavram.
iç sesimiz. en yalın hali saflık olan, bizdeki eyleme yansıyan hali düşüncelerimizin çatışması olan , çoğu zaman da yoran muhasebesinin zor olduğu soyut kavram.
bu değildir: http://antik.eksisozluk.com/relvidpop.asp?id=504332
Fragmandan anladigim kadariyla bir kac kotu erkek bir genç kizi tuzaga dusurecek.
cocuk, kizi sevismeye ikna eder, bunu gizlice kasede ceker, ve kizi alay malzemesi eder,
kiz bu noktadan sonra kendine napar, ne olur, bilinmez.
liseli serap'ın hikayesini anlatan dizi.
mantığının önüne geçemeyeninin her kişide herşeyin önünene geçeninin er kişide bulunduğuna inandığım belkide insanı insan yapan en değerli olgudur.kimine göre aptallık olarak algılansada insanlık ölçüsüdür vicdan.
araya orhan baba şarkılarını serpiştirerek devam eden dizi.
güzele benziyor dur bakalım.
insanın kendi iç mahkemesidir, vicdanın ne olduğunu bol ve uzun sayfalarca öğrenmek istiyorsanız ;
(bkz: Suç ve ceza)
(bkz: rodion romanoviç raskolnikov)
içinde yoksa bir insanın. o insan öyle berbat yollara giriyor ki. kadın-erkek ilişkilerindeki aymazlıklar, ikiyüzlülükler, ihanetler, öldürmeler, zulüm etmeler. hepimize biraz daha fazla vicdan lazım. biraz incelik çok değil.
423423526 kere yeni dizi diye tekrarı yayınlanan dizidir.
5. bölümdeki yemek sahnesiyle adamın mezarını sikmiş dizi. lan o nasıl bir konuşmaydı öyle yunus?
şu sıralar izlenebilecek en düzgün dizi. hele şu son 6.bölümde buna emin oldum. ilk bölümünde tam bir ergen dizisi imajı verdi fakat git gide kendisine çekmeyi başardı.*