bugün

oyuncuları açısından çok yetersiz olarak adlandırılan bir film olmuştur maalesef, ya da bizler çok şey bekliyor olabiliriz ama bu da bizim hakkımız! Özellik sinan tuzcu seçiminin tam bir fiyasko olduğu herkesce malum. Atatürk'ün en küçük halinin Atatürkle olan benzerliğini bulan beri gelsin.
başbakan erdoğan'ın izledikten sonra ağladığını okuyunca gerçekten ama gerçekten ağladığım film.

(bkz: anladın sen onu)
rte'nin bu filmde bile oyuncak araba verdiği film.*
filmi beğenmedim. çok net söyleyebilirim ki, deliler gibi ağlatmak için çekilmiş. illa mustafa ile kıyaslanacaksa eğer, mustafa'da atatürk'ün hayatı hakkında daha çok şey öğrendim diyebilirim. bu konuda can dündar'ın bu konuda tecrübeli olmasını da bağlayabiliriz belki.

Haa hiç mi birşey öğrenmedim Salih Bozok'u zaten sevmiyordum ancak bu filmle "salih bozok"un ne kadar çapsız ve güvenilmez bir adam olduğunu bir kez daha anladım. en yakınındaki, en güvenilir adamı buysa diğerleri kim bilir nasıldı?

Gerçekten kötü bir tasvir var filmde. artık onu insan olarak anlamak filan bu günlerden mümkün değil bence. sadece atatürkü yüceltmek için yapılmış bir filmle karşı karşıyayız. salih bozokla olan ilişkisi, onun bağlığının nasıl geliştiği...karakterler ortaya çıkmıyor yani.

can dündarın mustafada insanileştirdiği atatürkü, yeniden eski yerine koyuyor bir de film. yani ulaşılmaz, mutlak, her daim doğru ve neredeyse tanrısal... film bütün o başarılı kostüm tasarımı, dönem atmosferi ve görsel zenginliğine karşın ne yazık ki içerik anlamında hiç yeni bir şey söylemiyor, livanelinin senaryosu bildiğimiz, ilkokuldan bu yana okuduğumuz, gördüğümüz olayların kronolojik akışı şeklinde gelişiyor. kafamızda varolan imaja taze bir soluk ya da farklı bir bakış getirmiyor.vedanın sinemasal anları da ancak filmin sonlarına doğru beliriyor; o da fikriyeyle latifenin çekişmesinde kıyıya vuruyor. Latife hanımın bir yere kadar melek, bir yerden sonra şeytan olması da çok garip. onu da hiç anlamaya çaba harcamamış bu film. her haliyle kötü

edit:cümle bozukluğu
ciddi anlamda uğraşılmış, gerek çekimleri olsun gerek oyunculuk olsun mükemmele koşulmak istenmiş filmdir. atatürk ile ilgili filmlerin çoğunu yetersiz bulmama rağmen, zülfü livaneli ye olan zaafımdan mıdır bilinmez bu filmi fevkalade buldum.
atatürk'ü canlandıran sinan tuzcu' rolüne hiç yakışmamış kaldı ki anadolu sigortanın reklamı daha duygusal olmuş, insanın içini titretmiş ama sinan tuzcu buz gibi bakışlarıyla, kedi gibi tıslar haliyle bir izleyici olarak beni rahatsız etmiştir.
seyretmedim ama son derece kıytırık, skecimsi bir film. bakın bunu ben demiyorum halkımız zaten ilgi göstermeyerek bunu kanıtlamış oldu. burdan yapımcılara da bir çift sözüm olacak: gömmeyin paranızı böyle saçmalıklara, bak recep ivedik'in yapımcısına köşeyi döndü üç senede.
şimdiye kadar yapılmış en başarılı türk filmlerdendir.
film başlar başlamaz amıma koyan filmdir. ilk yarı boyunca tüylerim hazırolda izleidm. her an gözlerimden damlalar akacak gibiydi o'nu her gördüğümde. daha fazla dayanamayıp ilk yarının bitiş düdüğüyle pardon bitişiyle çıktım kaçtım salondan.
bu arada atatürk'ün yatakta yattığı sahnede o makyajı kim yaptıysa yarrağını yerim o derece.
hüzünlü bir ezginin günlüğü şarkısı...

Her hatıran içimde gizli gizli yanacak.
Seni ruhum inan ki, herkesten kıskanacak...
Seninle, ömrümün, geçti en güzel çağı,
Ey, güzellik ilinin sevgi taşan bucağı!

Yakınlar uzak oldu, daha etmeden veda
Hasretin şarabını içtim doya doya..
Çıkıyorum, belki de dönüşü yok bir yola;
Ayrılık acısını içimde duya duya..

Ayrılık geldi çattı, en sonunda gördün mü?
Ayrılırken sadece: vah, deyip gideceğim!
Merak etme, seninle geçirdiğim bir ömrü,
Yine senin koynunda külleyip gideceğim...

Yakınlar uzak oldu, daha etmeden veda
Hasretin şarabını içtim doya doya..
Çıkıyorum, belki de dönüşü yok bir yola;
Ayrılık acısını içimde duya duya..
bir livaneli filmi. gayet güzel, insanın gözyaşlarının sel olup gittiği bir film. çokta objektif yaklaşmış. ama o lafite hanımı bu kadar kötü bilmezdim ben.

(bkz: toprak atıcak)
"Her şey bitti" diyebilmektır. Yoksa her gidiş "veda" değildir.
her ne hikmetse kimse vedaları sevmez ama veda anlarını uzatır...
ben yemek yaptım dolapta, ısıtıp yersin...
karşı taraf: ühühühühü!
üzerini sıkı giyin, hava soğuyacak diyor haber bültenleri..
karşı taraf:ühühühühühü!
çiçekleri suladım 4 gün sonra sularsın..
karşı taraf:ühühühühühüü!!
gittiğimde seni ararım..
karşı taraf ühühühühühü!!
haaa çamaşırlarını yıkadım ama sermeyi unuttum..
karşı taraf:ühühühühühü!
sabahları uyanamıyorsun, saati kur mutlaka..
karşı taraf :ühühühühühühüh!!
söylemeyi unuttum, su fatursını yatır..
karşı taraf :ühühühühühü!!
ve dahası....

mına koyim emi! o aldığın gidiş bileti duygu sömürüsü potansiyeli taşıyan ''veda anı''na girsin.
bi bin şu otobüsede git yahu!!
ayrılık sözcüğüdür. bir yerden ayrılma sözüdür.

örneğin;

sana veda ediyorum sözlük bir süreliğine. kendimi toparlayana kadar gelmeyeceğim. unutma beni elveda.

şeklindedir.
ne zordu veda etmek sana.
gülüşüne, gözlerinin kahverengisine flaşlarda ışıldayan... ne zordu veda etmek sana.

karanlığından bir durağın, kokunu alamadan tam ruhuma. ellerinin sıcağını bırakmayarak, dudaklarının kıvamına tekrar tekrar aşık olarak belki.. ve nefret ederek her şeyden. tüm geçmişten ve yaşananlardan. senden, kendimden ve ondan.. ne yoğun ve zordu veda etmek sana.. (08.04.2008)
zübeyde hanımı hiç bir film bu kadar net ve detaylı göstermemişti, sırf bunun için bile izlenmeye değer öyle ki, zübeyde hanımın o narin ellerini alıp öpesim bile geldi.

iyi ki yapmışlar, has etmişler.
hayal kırıklığı olan olmamış film. Şahsen beğenilmeyen mustafa filminde atatürk ile ilgili daha fazla şey öğrenmiş iken bu film sadece ilkokul kitaplarında anlatılan tanrısal atatürk portresini beyazperdeye aktarmış.

zübeyde hanım'ın rum ağzıyla konuşması konusuna bende bir rumeli göçmeni olarak sinir oldum. Koskoca memlekette Makedonya şivesini bilen birini bulamadınız mı? ayrıca atatürk'ün annesiyle konuşurken makedonya şivesini kullandığı bilinirken bunun değerlendirilmesi gerekirdi.
--spoiler--
fikriye'nin malum sahnesindeki fon müziği ve görüntüsü ile insanın yüreğini paramparça eden film.
--spoiler--
bünyeleri tatmin etmemiş, milleti gözyaşına boğmak için yapılmış filmdir. ama amacına ulaşmış, insanları ağlatmış ve kendilerini biraz olsun bu ülke nasıl kurulmuş; ne fedakarlıklar yapılmış, şu an ne hale düşmüş ve kimler tarafından yönetilmektedir sorusunu sordurtmaktadır. ayrıca film, mustafa kemal'in çevresindeki insanlara göre ne kadar ileri görüşlü ve zeki bir insan olduğunu bize hatırlatmış olup tüm hayatı boyunca yapayalnız bir adam olarak yaşayıp öldüğünü acı bir şekilde anlatmıştır.
fragmanı kendisinden daha iyi olan ilk atatürk filmidir. ilk olması nedeniyle eksikleri çok. kısa sürede bu kadar önemli bir insan anlatılamazdı zaten.
Mustafa Kemal'in insani yönü anlatılacaksa ancak böyle anlatılabilirdi. olmayan korkuları var göstererek değil. Filmdeki Selanik özleminin vurgulandığı anlar inanılmaz güzeldi. Sonuç olarak mükemmel bir Zülfü Livaneli yapıtı olan film.
bitecek olan aşk-ı memnu'nun yerine ekranlara gelmesi gereken ayşe kulin eseri.

yalnız bunu uyarlarken cep telefonu vs teknolojik şeyler koyulmazsa iyi olur. kurtuluş savaşı ve osmanlı'nın son dönemini anlattıpnından dolayı bir dönem dizisi olmalıdır.
saçmalanmamalıdır...
izlenilmeyi kesinlikle hakeden Harika bir Zülfü LiVANELi yapıtı.
son sözler'dir.
hoşçakal sözlük.
bir son söz.