bugün

türk sinema tarihinin onemli filmlerinden biri.
aldığı ödüller;

26. Antalya Film Şenliği, 1989 - En iyi Film
26. Antalya Film Şenliği, 1989 - Feride Çiçekoğlu - En iyi Senaryo
26. Antalya Film Şenliği, 1989 - Nur Sürer - En iyi Kadın Oyuncu
26. Antalya Film Şenliği, 1989 - Erdal Kahraman - En iyi Görüntü Yönetmeni
istanbul Film Festivali, 1989 - En iyi Türk Filmi
10. Akdeniz Ülkeleri Film Festivali , 1990 - Tunç Başaran - En iyi 2. Film

akıllarda kalan replik: - ben değil miki işedi *
(bkz: ayni anda benzer entry girmek)
başka bir replik;

kogusta bolucu kitaplar bulunmaktadır ve cezaevi muduru gelir;

topla su bölücü kıtapları ve sayfalarını yırt sonrada yakmaya götür*,sende gıt bakalım sayfalar yırtılıp yakılacak mı*,sende gıt sayfaların yakılıp yakılmayacagına bakılacakmı bakda gel*.

1.kişi-efendım sayfalar yırtılıp yakılmıstır.
2.kişi-efendım sayfalar yırtılıp yakıldıgına bakılmıstır.
3.kişi-efendım sayfaların yakılıp yakılmadıgına bakana bakılmıstır. *
çok sıkı filmdir.ders alınası sahnelerden örülmüştür baştan sona!
barış ismini popüler yapan film.
türk sinema tarihe geçmiş ve az bütçe ile nelerin yapılabilicegini göstermiş harika oyunucuların oynadıgı ustaca çekilmiş film. (ben yapmadım miki yaptı..) inciiii....
özgürlükle bütünleşen uçurtmanın hapishanede yaşamakta olan bir çocuğun umut parçası olduğu ve o parçanın silahtan çıkan kurşunlarla öldürüldüğü film...vizontele'ye yapılan reklamın zerresi yapılmadığı, basının en ufak bir gazlamada bulunmadığı bir film olmasına karşın insanda bıraktığı haz ve burukluk açısından birçok filmin başarısının binlerce kat üstüne çıkmış gerçek bir türk sineması klasiği.
güzel işlenmiş bir film olmasına rağmen, dönemin moda akımı olan, herşeye siyasi açıdan bakılması olayından nasibini almıştır.
sessiz film oynarken ilk aklımıza gelen ve anlatımı en kolay olan filmdir ayrıca.
filmin konusu o zaten daha ne olacaktı ki...
ağladığım ilk film.mektuplardan oluşmuş bir kitap ancak bu kadar iyi sinemaya uyarlanabilir.
Kesinlikle bugüne dek yapılmış en güzel Türk filmlerinden biridir. her ne kadar bir dönem filmi olarak eleştirse de bazıları,niteliği, işlenişi vs. açısından adam gibi bir filmdir.
cok basarili bir kitabin, en az kitap kadar harika olan sinema uyarlamasi. bu ülke de bazi seylerin istenildiginde basarabilecegini gösteren saglam bir uyarlama ve filmdir.
her şeyiyle türk sinemasında bir dönüm noktasıdır kanaatimce.
basrollerini füsün demirel, nur sürer gibi oyuncuların paylaştıgı bir hapishanede mahkum annesiyle birlikte kalan barış adlı küçük bir cocukla siyasi suctan yatan bir mahkumun* arkadaslıgını konu alan, türk sinemasının bol ödüllü en basarılı filmlerinden biridir..
cok küçükken, daha ilk sinemaya gittigimde izledigim filmdir. küçüklükten midir bilmem ama cidden agladıgım tek filmdir. barıs ismini daha da bir anlamlı kılmıştır. ucurtmayı vurmasınlardır.
uçurtmayı vurmasınlar filminden sonra kendini alkole veren bir insan sarhoş oldukdan sonra "kelebekleri vurmasınlar ay yok uçurtmaları vurmasınlar" diye saçmalıyabiliyor.
tunç başaran imzalı, türkiye'nin ilk oscar aday adayı filmi.
inci gitme..
ilk defa, hayatım boyunca kendimden nefret etmeme neden olan bir film bu. ben ki 27 yaşındayım. ve, her gece en aşağı bir film izleyen bir bünyeyim. nasıl olur da böyle bir filmi ıskalamışım diye kendime kızdım. "keşke" dedim, "birileri alnıma silah dayayıp zorla izletseydi bu filmi bana. ya da onca verilen ödevin arasında bir öğretmenim de deseydi ki 'bu filmi izleyip özetini çıkarın gelin'. film bittiğinde tüm kokuşmuşluğuna küfrettim bu dünyanın.

senaryo, oyunculuklar, verilmek istenen mesaj, yaşam'ın güzelliği, müzik... hepsi tamamen dört dörtlük ve hiçbir şekilde sırıtmayan unsurlar.

neticede bir ağıt. yaklaşık 100 dakikalık. yalnızlık'a yakılan. özgürlük'e, sömürü'ye yakılan bir ağıt. ve, bir uçurtmanın verdiği huzursuzluk bir çok bünyeye. birdman of alcatraz vari geçişler.

izlenilmeli, izlenilmeli, izlenilmeli...

--spoiler--

kadın mahkumlardan ilk yemek verirken barış'a et verip yaşlı kadına verilmediği sahnede, itiraz eden kadının; "annesi kayışırken bize mi sordu?" dediği an, yemek veren kadın mahkumun sağ elinin tersiyle attığı tokat sahnesi harikaydı.

--spoiler--
http://www.youtube.com/watch?v=Sj2LSjZVHlc
tunç başaranın 1987 li yıllara damgasını vurduğu, bir çok mesjı bir arada alabileceğimiz, bir başyapıt. replikler, hayatın gerçeklerini yansıtıyor. herşeyden önemlisi de sevgiyi de dramı da ufacık ta olsa komediyi görüyoruz bu film de. film in müziğini duyduğumuzda tüylerimiz diken diken oluyor. gözlerimiz buğulanıyor. herkes olmasa da birazimiz o müziği mırıldanıp, kendimizi barış olarak görmüşüzdür. tunç başaran ı kutlamak gerektiğini altına basa basa vurguluyorum. nedeni ise hocam o küçük çocuğa ne verdiniz büyümü yaptınız. diye sormaktan başka birşey gelmiyor insanın aklına.
yatakta, döşekte, avluda, sarfedilen kelimelerde, arka plandaki simgelerde, söylemlerde, "red kit"li eşofmanda ve daha yüzlerce ayrıntıda kendi çocukluğumu, o en zayıf ve en temiz halimi gördüğüm film. politik mesajını göze sokmayan, eğer almak istemezseniz, mesajı sessizce kucağınıza bırakıp giden film..

tek başıma olsa idim hüngür hüngür ağlayacağıma emindim. ancak birşeyleri çizdirmemek için küçük gözyaşı damlalarıyla atlattım.. belki gri hücrelerimde bir yerler tırmalandı, belki de hala aynı günleri yaşıyorum muntazaman.. belki nur sürer'de o en yumuşak kalpli ve en haşin insanı gördüm.. bir an onun barış'ı olmak istedim. bir an şefkatini doyasıya yaşamak istedim.. yanına kıvrılıp anlamsız sorular sormak istedim
an itibariyle trt 1'de oynamakta olan film.
keşke herkesin bir inci'si olsa dedirten, çocukluğumun ve gençliğimin muhteşem filmi.