bugün

fatsa ile ordu arasındaki bolaman virajları üzerinde medreseönü denen yerde bulunan harika manzaralı, mükemmel çay yapan nusret babanın yeri. kişi başı çay yaptığı için ısmarlanan çay için beklenmesi gerekir biraz. nusret baba biraz agresiftir, gözü tutmadığı sevmediklerine çay yapmaz, hatta geri çevirir. saçları da beline kadar uzundur. çayının suyunu dağdan kaynak suyu kullanarak yapıyormuş, bardakları da külle yıkıyormuş, ama enfes bir tadı var kardeşim çayın.
Su kaynar, çay demliğe koyulur. Beklenir 15 dakika. Bu zaman zarfında demlenir. Sonra ikram edilir.
Bahsi geçen çayı beklemek zaman kaybı gibi birşey.
manzaranın tadını cıkarıp cay içilebilecek muhtesem yerlerden biri.
belirmekte yarar var para üstü beklemeyin*
ordu fatsa arasında çayı ile ünlü yerin adı. adını uzun saçlarından alır. ordu samsun 16 km dedir.bardakları yıkamaz kül de ovalar. çayı çok ünlüdür.
2005 temmuzun da bana çay vermemişti. azcık kırgınlığım olsada * çayı hakikaten mükemmeldir.
(bkz: sözlukteki gezgınler)
(bkz: alternatif rock bar isimleri)
ordu dan geçiyorsanız mutlaka uğramanız gereken bir yer.Nusret amca işletir.Agresif derler ama pamuk gibidir sadece müşteri profili konusunda biraz hassastır.Bizi sevmişti sanırım aşağıda şömineli denize sıfır bir yer yapmış, balık yenmesi için " orada balık yeniyor ama size kıyak yapacağım gidin oturun çayları oraya gönderiyorum" demişti.Fotoğraf çektirme isteğini asla geri çevirmez,gerçi biz manzarayı ve mekanı daha fazla çekmiştik ama olsun.Bu arada hakkaten uzun ve beyaz saçlıdır.Kızı da Ktü matematik öğretmenliğinde okuyormuş.Siz istemeden ikinci üçüncü çay gelir.Ayrıca çayı tiryakiler içindir va yoğun koyudur.Fiyatı da kallavidir.
tam olarak medreseönü' nde bulunur kendisi.
hala olup olmadığı merak edilen çay evi.
berberdir.
karadeniz'in en meşhur çayını yapan yer.
Gittiğimde kapalı olduğundan o an derin bir üzüntü duyduğum , volkan konak' ın şarkılarında da bazı bazı adı geçen yer .
14 ağustos itibari ile hala var olan çay evi, her yerde agresif olduğunu söylenir, yazılır ama biz mekana girerken arabayı kaydırmama ve kapısındaki çakıltaşlarını bozmama rağmen bize o güzel çayından servis eden nusret babanın mekanı.

ellerine sağlık nusret baba.
bardaklarındaki çamaşır suyu tadını hala unutamadığım mekandır. bu kötü değildir, saçlının hijyene verdiği önemi göstermektedir.
perşembe'ye bağlı medreseönü beldesinde bulunan mekandır.

ayrıca anne tarafımdan caka'lı olmama*, medreseönü'nde bir çok akrabam bulunmasına rağmen bir kez olsun gidemediğim yerdir.
Uzun saçlı hakkında uzun uzadıya varan entry girebilirim sanırım. Baba tarafından Fatsa, anne tarafından Perşembe/Medreseönü'lü olduğum için uzun saçlıya müşterinden çok mahalleli olarak görmüşlüğümüz var çünkü.

Dedem ve dayımların o bölgede balıkçı olmasından kaynaklı aralarında geçen ticari ilişkilerine birçok kez tanıklık etmişimdir. Fakat burda bahsi geçmesi gereken mevzu uzun saçlının hizmetidir.

Mekan ordu/perşembe-medreseönü beldesinde yer alır, medreseönü'nün keskin virajının tam çıkışındadır. Gebeşoğlu benzinliğinin çaprazıdır aynı zamanda. Zaten tabeladaki fotoğrafını gördüğünüzde farkedeceksiniz.

10 sene öncesine kadar daha ufak samimi mekan iken, yaptığı restorasyon sonrası deniz manzaralı restorant haline getirmiştir. Fakat saçlının müşterisi genellikle yemeği için değil çayı için ziyaret eder kendisini.

Vakti zamanında Turgut Özal'a hususi balık tutmuşluğu vardır. Eski devlet erkanlarının uğrak yeridir. Çünkü mekan ordu samsun yolu üzerindedir. Açılan bolaman tünelinden sonra 'sahil yolu' diye tabir edilen arka yolda kalmıştır ve yol eskisi kadar araç trafiği göremez.

Her giden bir efsane yaratır. kimi bardağı kül ile yıkıyor der, kimi çayı odun ateşinde demlediğini söyler. Bu geyikler çayı masada içen, işin mutfağını görmeyen her misafir için kaçınılmazdır. Çünkü çayı o kadar lezzetlidir ki, senin benim demlediğimle aynı olamaz, ustalık ve tecrübe ürünü fikirlerdir bu denli leziz kılan.

Müşteri seçtiği doğrudur. Bunun hayıflanacak bir tavır olduğunu düşünmüyorum.
Çünkü ordulu kanı vardır. gelene müşteri değil misafir, mekanına işletme değil evi gözüyle bakar ve sayın yazarlar siz de olsanız evinize gözünüzün tutmadığı tipleri almazsınız.

Gittiğinizde terslenmemeniz için birkaç tüyo vermek isterim:

-sakın cebinizdeki paranın rehavetine kapılıp egoist bir tavır takınmayın. mekan uzun saçlıysa para biriminiz her ne olursa olsun o an tedavülden kalkabilir.

-müşteri değil misafir gibi gidin. hal böyle olursa sizi daha sevecen karşılar ve gözü gibi bakar.

-fiyatları hakkında bilgi vermeyeceğim. Fakat bir bardak çayın fiyatı simit sarayındaki iğrenç çaydan daha ucuzdur.

-arabadan indiğiniz gibi '1 demlik çay ne kadar?' diye sormayın, çayınızı alın kalkarken hesap isteyin.

çünkü ilk gidişinizde alacağınız güzel hizmet sizi uzun saçlının müptelası yapacaktır, uzun saçlıiçin üslup ve tavır esastır.

Yalıköy Köftecisi Mehmet Ay (yalıköydekinden bahsediyorum, fatsa-bolaman yolundakinden değil!), Uzun Saçlı ve Vonalı Celal benim için çok değerli esnaflardır. Çünkü bu adamlar sayesinde insanlar uzun sahil yoluna girmeyi göze alırlar sırf bu lezzetleri tadabilmek için. Ordu insanı farklıdır sayın yazarlar, esnaf mantelitesini pek benimsemezler, onlar için her gelen misafirdir. Böyle insanlardan hizmet alırken duyduğunuz hazzı her yerde bulamazsınız.

Triger kayışının şiddetle tavsiyesidir.
Samsun üzerinden geçiyorsanız ordu'ya, bolamanda tünele girmeyin, sahil yoluna giriş yapın, yalıköyde Mehmet abide köftelerinizi yiyin, Uzun saçlıda çayınızı içip sigaranızı çekin, Vonalı Celale uğrayın, Yason burnunda gezinti yapın, ne kadar haklı olduğumu göreceksiniz.

Sevgi ve selamlarımla
yeni yol yüzünden arkaplanda kalmış mekan. çok gittim bu adamın mekanına zamanında. ununu elemiş, eleğini asmış gitmiş bir hava var bu adamda.

görsel

bu arada keyfine göre çay servisi yapıyor. temkinli davranın.