bugün

ibrahim tenekeci'nin merdiven yayınlarından çıkmış olan günlük tadındaki kitabı.
bilenler bilir günlüğü şiirlerinin arka bahçesidir ibrahim tenekecinin.
kitaptan; üz-günlük'ten.

25 ağustos 1995
bukalemun şizofren hayvan!

1 ağustos 1996
-nerede çalışıyorsun?
(duymamazlıktan geliyorum.)
-Çalışmıyor musun?
-Çalışmak yorar diyor pavese
-nasıl yani.

12 temmuz 1997
velhasıl bursa reklam panolarından ibaret

15 ekim 1998
hayat bizi evine çağırıyor ve bildiğiniz gibi davete icap etmek sünnettir.

6 mart 1999
sorun şu: korkuyorum...

9 nisan 1999
sözleşmemiştik diyor.

29 temmuz 1999
-Şiirin tarifini yapar mısınız?
-hiç aşçıya benziyor muyum?

25 ekim 1999
yaşadığım ne; hayat mı, izdiham mı?
tenekeci'nin bir nefeste okuduğum kitabı. yalnız ben bunu yazmak için gelmemiştim bu başlığa. sözlükten ayar çekmek için gelmiştim; kendime, o'na. içinde bulunduğum ruh hali, havadan mıdır, dün gece izlediğim filmin etkisinden midir, ya da dün birilerinin bana yazmış olduğu duygularından mıdır bilmiyorum; bu başlığa cuk diye oturuyor. kalemim hiç güçlü değil ne yazık ki. o yüzden gel-git'lerimi layıkıyla kimseye anlatamayacağımı biliyorum bu şekilde.

kibar davranmaya, içimde olan biteni doğru-dürüst şekilde dile dökmeye başlarsam; velhasıl "normal" bir insan gibi davranmaya başlarsam, ağlayacağım. o nedenle zikerim bu şekilde konuşmayı diyerek, tüm bok karakterimi üzerime topluyorum şu andan itibaren.

vakitsiz oldu lan sözlük bu duygu. uzaylı birini beklesem bu kadar üzülmezdim sanırım; çünkü onun her an yanıma ışınlanma ihtimali olurdu. ama ben n'aptım peki?! bir istanbul ayısına.. işte öyle. ha diyorsun ki sadede gel yavrum! geleyim sözlük. afadersin allam sana dua etmek yerine bu salak sözlüğe içimi döküyorum. çünkü "ortak" olan yer burası bizim için şu an. zaten allam bilirsin sen, o ayı'nın senle arası iyi değil. bu yüzden de onun adına şimdi yeri gelmişken özür diliyorum. neyse konuya gelelim diyordum..

lan sözlük, lütfen vakit çok çabuk geçsin. geçsin de "bir" olmanın sevincini yaşayabileyim. bu süre zarfında da, "inek bu benim hayatım" deyip, sıkkınlık göstermesin bana karşı. bundan sonra, hayatımda her an onun gibi birini, afadersin ayıyı arayacağımı bilsin. tüm boşluklarımı dolduracak birini bulsam dahi bir gün, o'nun yerini tutmayacağını öğrensin. sabretsin sadece. sabretsin..

o'na karşı sanmasın ki ben de, "ya sandığından 'az'sam korkusunu" yaşamıyorum. kendimi ne kadar yetersiz hissediyorum bazen o'nun için. desem de inanmaz zaten. "bana iş atanlar arasında..." diye kıyaslamalara başlar hemen. sözlük kendimi sıdıka gibi hissettim şu an. sen de kendini defter gibi hissediyorsun anlıyorum seni. lan sözlük, beyanlarda bulunmak istemiyorum erkenden; ama -demedi deme- ben gül isem, ondan iyi bülbül bulamam lan! uff.

böyle işin g.tüne koyayım kısaca sözlük. seni, o'nu ve tüm ayıları burdan öperin. baş baş..