bugün

öncelikle kişisel fikirlere sayğı çerçevesi içinde, kişiye saygıdan ve hoşgörüden başlar her uyanış. saflık ta, şer de insan bünyesin de zaman, zaman yararlı, bazende çok can alıcı noktalarıdır. milletimin uyanmama nedeni, ayakta uyumaktan değil, yanlış anlaşılıpta, husumet yaratmamaktandır, diye düşünüyorum. ve her insan kendi üzerine düşen görevi yerine getirdiği süreç içersinde, ya çok bilmişlikle, ya da ukalıkla suçlanıyor diye düşününüyorum... nacizane benim fikrim. yoksa bu millet, su uyur düşman uyumaz felsefesinle yola çıktığın da mutlak bir köstek beliyordur karşısın da. milletin uymasını teşkil eden en büyük unsur, kısıtlanmış fikir ve özğürlüktür .
oturduğu ev yanıyor, yediği ekmek günden güne azalıyor, tüm manevi değerleri ayaklar altına alınıyor ama o sattığı bir üründe müşteriyi nasıl daha fazla kazıklarım diyor, hastanede postahanede fatura kuyruğunda nasıl öne geçerim diye düşünüyor, nasıl bir tanıdık bulurumda binlerce kişinin hakkının yiyip işe girerim diye düşünüyor, nasıl ederimde komşumdan daha zengin olurda onu çatlatırım diyor; bırakın uyusun bu millet bırakın uyusunda o yangında yansın ve kül olsun bırakın açlıktan birbirlerini yesinler ve yok olsunlar ki belki yerine gelecek yenileri gerçekten uyanık olur.