(bkz: aklı havada) filmi.
Kadın la erkek sürekli seyehat halindeyken buluşup birlikte olurlar bir nevi sevgili olurlar. Erkek filmin sonlarında dayanamayıp kadının evine gider ve kadının çocuğu ve kocasını görür. Biraz uzaklaştıktan sonra kadını arar be kadına neden evli olduğunu bana söylemedin der. O da bu benim hayatım bu ayrı sen ayrısın der. Ve dahası benimle birlikte olmak istediğin Zaman telefon açman yeterli der yinede güzel filmdi.
30 seconds to mars'ın şahane renklere sahip klipli şarkısı.
üst üste 3 defa izleyip aynı hafta içinde de iki kere daha izlediğim film.

yapmak istediğim meslek. yaşamak istediğim yaşam tarzı. yaşamak istediğim bir ayrılık o bile güzel.

Ayrıca; Dan Auerbach - Goin' Home

http://www.youtube.com/watch?v=1fQ8WNjrxOY
sarışın dişlek hatunun çok şeker olduğu 30 seconds to mars klibi.
(bkz: ashley smith).
her gün beş kez dinlediğim 30 seconds to mars'ın enfes şarkısı.
30 seconds to mars'ın enfes şarkısıdır. jared leto'yu ne kadar özlediğimin farkına vardırmıştır ayrıca. enfes videsu için buyrun;

http://www.youtube.com/watch?v=y9uSyICrtow
tamam evlilik çok saçma ama hangi mutlu anında yalnız olmak istersin diye sorarak ve de herkesin bi kopilota ihtiyacı vardır diyerek olayı bitirmiş film..

iyi ki de sırf george clooney denen tatlı yaratık var diye "du bi izliyim bakıyım " demişim..
Başrolünde George Clooney, Vera Farmiga, Anna Kendrick'in oynadığı eğlenceli bir film hayatı uçmakla geçen başarılı bir adamın başından geçen ufak maceraları konu alıyor.
çocuk değilseniz filmi izledikten sonra boşa zaman harcadığınızı düşünmezsiniz.
finali akıllarda kalan güzel bir filmdir.
hayatımdan iki saati çalan inanılmaz monoton film.
aslında film bize şunu anlatmak istiyor sen bir boşluksun, sen benim hayatımda sadece bir molasın. şimdi ne demek bu film 2 benzer insanın bir otel odasında sevişmesi ve bunun ara sıra tekrarlaması ama bunlardan sadece birinin bunu daha ileriye götürmek istemesi diğeri götüremez çünkü evli ve çocuklu o sadece onun için moladan ibaret. ama bizim erkeğimiz kendi hayatının kurmuş emin hayat felsefesinden ve bir çok insana göre daha mutlu gözüküyor (bu arada insanlar illa evlenip çocuk sahibi olup evrime katkıda bulunmak zorunda değiller bunları yapmadanda mutlu olup ölebilirler birbirlerini çok sevselerde buluşacakları yer yine toprak değil mi? ) ama film bize o kendinden emin adamı alıp kafasını karıştırıp aslında istemediği bir şeyi istiyormuş gibi yapmasını sağlayarak adamı olduğundan daha depresif bir halde bırakıyor. Film sonunda herzamn sıradan olmaktan vazgeçmemek gerektiğini vurguluyor evlen çocuk yap ve yanlız ölme sadece bu yanlız ölme ne istediğinin ne yapmak istediğinin bir önemi yok yanlız ölme yeter bunun için korkunç bir evliliğe katlanmak gerekiyorsa bile bunu başar. eğer bunun yapmazsan diğer insanların hayatlarındaki küçük bir moladan ibaret olursun başka bir şey değil.
jason reitman imzalı 2009 yılı yapımı bir film.

2010 yılında 6 dalda oscar ödülüne aday olan film hiç birini alamamıştır. konusuna gelince;

insanları işten çıkarma uzmanı olan ryan bingham * ömrünü uçaklarda o şehirden bu şehire uçarak geçirmektedir. bir süre sonra ryan'ın hayatına iki kadın girer. biri aşk yaşadığı alex goran * diğeri ise işine yeni bir boyut getirme niyetindeki natalie keener * dir.

Sam Elliott abimizin de ufaktan göründüğü orta saha mücadelesi tadında geçen fazlaca zevk vermeyen bir film.
--spoiler--
vera farmiga'nın george clooney'i yüzüstü bıraktığı duygusal film. bayanlar da kaçamak yaparmış bunu öğrendik.
--spoiler--
--spoiler--
izleyiciye verdiği his bitene kadar değişen ilginç bir film.

1) hımm, up in the air. ne ola ki, clooney var, havada geçiyor, uçak gezintisini seven adam... hmmm konu ne olacak acaba?

2) ahahah, iş yerinden kovulanlara bunu bildirmekle yükümlü, "banane lan ne bok yiyeceksen, gelecek planlama pakediniz. buyrun"... iyimiş ki bu.

3) çömezi eğitme sekansı...

"yılın 280 günü havadayım. 3 bavulla uçacaksın diye zamanımdan kaybedip 10 günlük uçak seyahatinden mahrum kalamam ben. bunun ne işi var bavulunda? bunu çıkart, bunu da çıkart... yastık veriyorlar merak etme."

çömezin, "10 milyon mil puanına ulaşan 7. insan olma" amacının manasızlığını yüzüne vurması, n'apıyorum lan ben demeye başlamalar, kadına vurulması, bunu gelir geçer diye kendine yedirmeye başlaması.

4) işin içine ailenin girmesi, başta damada s.klememeler, damattan "vadedilmiş toprağını arıyor insan, bunu sen de denemelisin" lafını duyunca hayatını değiştirmeye karar verme aşaması, damadı ikna etme, kadınla iyice yaklaşma, olayın flörtten çıkması.

5) düğün sonrası bambaşka bir george clooney, havalimanında bir duraksama, neden olmasın ki çatışması, sevdiği kadına koşma

6) hassiktir be rıfat abi durumu ki burası çok kırdı beni. nedir yani sonu iyi bitse şu filmin ? terse yatırınca çok mu puan kattı bu filmine ?

7) beyni durmuşçasına hayatta tek bildiği işi yapmaya geri dönme, 10 milyon mil puanına ulaşma, vadedilen ödül; uçağın kaptanının yanına oturması... kaptanın sorusuna maalesef who the fuck are you dememesi ki içtenlikle bekledim bunu. üzerine durmuşlardı filmin başında zira.

8) kız kardeşin ve damada dünya turu için 1 milyon mil puanı hediye etmesi, seyircinin suratında son bir ufak gülümseme, fin.
--spoiler--
listeye eklenmiş olan güzel film olduğu iddia edilen yapım.
ne mükemmel ne de vasat olan, bos vakitleri degenlerdirmek amacıyla izlenilebilecek türden bir filmdir.
filmin bu seneki en iyi film, en iyi yönetmen, en iyi erkek oyuncu, en iyi yardımcı kadın oyuncu, en iyi uyarlama senaryo gibi 6 dalda oscar adaylığı vardı.. malesef ki törenden eli boş döndü..
"american airlines" ve "hilton"'un sponsor olduğunu düşündüğüm; bayık film.
oscar adayı olan ama niye aday yapıldığını anlayamadığım sıradan bir film. george clooney i az biraz başarılı buldum. yani oscar a aday olacak kadar değil. filmde; çalışanları işten çıkarma konuşmaları yapan, kişisel gelişim konferansları veren, bol bol seyahet eden bir adam anlatılıyor.
genelde pek beğenilmemiş ama siz onlara bakmayın. sahiden çok iyi film. yalnız amerikan insanına, ailenin önemini anlatmak gibi klişe bir konuya sahip olsada, çok güzel anlatmış. özellikle filmin sonunda mutlu son beklerken yaptığı ters köşeyle takdirimi kazanarak, oscar adaylarında inglourious basterds'la beraber favorim olmuştur. ki muhtemelende bu film oscarı alacaktır.

aslında gönül isterki inglourious basterds oscarı alsın ama bu film akademinin oscar variceği tarzda bir film değil. ayrıca akademi eşşek değilse sırf 3d diye avatar gibi sıradan bir filmede ödül vermez. velhasıl-ı kelam, bu film oscarı alır.
Nacizane görüşlerim:
1.Oscar ödüllerindeki adaylıkları anasının ak sütü gibi helaldir.
2.Konu itibariyle günceldir ve sıkıcı görünümlü(görece kavram bence değil) filmde çok yerinde işlenmiştir(Michael Clayton gibi).
3.Oyunculuklar kesinlikle görmeye değerdir.
4.Soundtrack'i

1. this land is your land - guthrie, woody
2. security ballet - kent, rolfe
3. goin' home - auerbach, dan
4. taken at all - crosby, david [1]
5. angel in the snow - smith, elliott [1]
6. help yourself - smith, bradley gran
7. genova - galvagna, sacha
8. lost in detroit - kent, rolfe
9. thank you lord - buchanan, roy
10. be yourself [demo version] - nash, graham
11. the the snow before us - jared matt greenber
12. up in the air - renick, kevin

şarkılarından oluşmakla birlikte oldukça güzeldir,hatta koleksiyonluk bile denilebilir.
5.insanı filmden sonra düşünceye sevk edecek ara konuları vardır.
6.Senaryonun bir film için ne kadar önemli olduğunu özel efektler olmadan da ilgi çekilebilineceğini gösterir(özel efektli filmleri sevmediğimi demek istemedim).
82. akademi ödülleri en iyi film ödülü dalının en cılız adaylarından biri. film temelde klişe duran hikayeyi bir noktaya kadar başarıyla taşısa da, izleyicileri şaşırtayım derken başka bir klişeye sapıyor. karakterimiz tam aşka ve düzenli bir hayata ikna olmuş, sevgilisine giderken hayal kırıklığı ile geri dönüyor ve yediği kazıkla yüreğinin kilitleri kırılan iyi yürekli insana dönüşüveriyor. daha önceki entrylerde de bahsedilmiş bir-iki sahne gerçekten iyiydi ancak film bittiğinde senaryonun yeni bir şey söylememiş olmasının verdiği hayal kırıklığı kalıyor. En iyi erkek oyuncu, en iyi yardımcı kadın oyuncu (2 aday) ve en iyi uyarlama senaryo kategorilerinde heyecan arayacak, en iyi film kategorisinde ise katılımcı olmanın onurunu yaşamakla yetinecek bir film.
tam anlamıyla "gerçekçi" bir film.
iş hayatında başarı elde ederken sosyal hayatında mutluluğu kaçıran günümüz insanının yalnız ve karanlık dünyasını ele alan 1500 filmden biri. hiçbir özelliği, güzelliği, özgünlüğü olmayan bir film. karakterler yine klasik ukala tipler. sıkıldım bu tarzdan. hoş akademi sıkılmaz yine aday gösterir.