bugün

her şeyden çok sevdiğim hocamı -sözlükte adı var ama bakınız vermeyeceğim, kimseyle paylaşamayacak kadar çok seviyorum- birileri üzdükçe daha çok seviyorum işte...en çok seviyorum.
kimsecikler üzmesin onu.
ondaki güzelliği göremeyen gözlere şaşıyorum. nasıl kör olmuşlar anlamıyorum, anlayamıyorum.

*** buket buket papatyaları evliyalar şehrine giden yollarına sermek isterdim. kimsecikler onu üzmesin diye eskiden olduğu gibi gene onu üzenlere savaş açmak isterdim, tek tek hesap sormak isterdim. yeter ki kimse üzmesin onu.

unutulmaz hocalar değil...unutulmaz hoca...unutulmayacak hoca...bir tane...sadece bir tane...beliniz iki büklüm olduğunda, yaşlı başlı nine olduğunuzda dahi halâ haftada bir sefer telefonla arayıp her gün mail attığınız hoca....öğretmenler gününde, doğum gününde ufacık bir hediyeyle dahi hatırladığınız hoca...ona attığınız mailleri çıktı olarak alsanız yaklaşık 500 sayfa kitap edecek hoca...her şeyi anlattığınız, en özelinizi dahi paylaştığınız, en derininize sakladığınız utançlarınızı dahi paylaştığınız, sizi vicdanen rahatsız eden ne varsa kimseye anlatamazken anlattığınız, annenizle babanızla konuşamadıklarınızı dakikalarca telefonda anlattığınız çoğu zaman sayfalarca yazdığınız, en çok kıymet verdiğiniz hoca...bazen günlerce kavga ettiğiniz, ama anında pişman olduğunuz, onu üzdüğünüz her an için kendinizden nefret ettiğiniz, özür dilemek için kırk takla attığınız...sayfalarca mektup yazıp postaya verdiğiniz...ondan kalan ufacık hatırayı dahi odanızdaki dolabınızda muhafaza ettiğiniz hoca...size hediye etiği ne varsa onlara sımsıkı sarıldığınız hoca...yaş gününüzde kimse hatırlamazken tek hatırlayan hoca... canınızdan bir parça, en çok sevilen, baba, arkadaş, dost ama her zaman öğretmen, akademisyen...can yoldaşı...bir kalp parçası...sevilen, çok sevilen, en çok sevilen...

size yaşama sevinci aşılayan, güvenen, seven, hocadan çok daha ötesi...tanıdığım, yaradanın benim karşıma çıkardığı en tatlı insan...bazen bir baba, bazen en yakın dost, ama en çok öğretmen, akademisyen...benim nazarımda chomsky, benim nazarımda dünyanın en tatlı dilbilimcisi...

evliyalar şehrindeki o hocamı kimse üzmesin...dünyanın en güzel çiçekleri sizin olsun hocam, sizi çok seviyorum. çok seviyorum...
anaları ile değilde anıları ile anılan hocalardır.
ilkokulda ögretmenler gününde saçını degişik bir topuz yaptıgı için bütün sınıf havaya girip diğer sınıflara nispet yaptıgımız ilkokul hocam.
para karşılığı düdük çaldırıp, göle maya çalan vardı.onu hiç unutmam ben.unutturmam da...
halil ürflü, ilkokul öğretmenimdir. gırtlak kanserinden vefat etmiştir. rahmetle anıyorum onu. ömrüm boyunca asla unutamayacağım tek hocadır. bende emeği fazladır. tekrar tekrar teşekkür ediyorum ona.

edit:onu anmamı sağlayan cümle.
(bkz: mahmut hoca)
(bkz: fethullah hoca)
bir de ;
(bkz: muharrem hoca) *
koridorda rastlanan hocaya seslenilir:
-hocam hocam! müsait misiniz?
+tabi arkadaşim gel gel. *
odasına girilir:
+gel otur iki laflayalım ne içersin?
-hocam ben dif. denk.den bi soru soracaktım da?
+benim hiç vaktim yok ya, çok işim var, sen onu ozan hocaya sor bi ara. *
-hımmm. tamam hocam. iyi günler.

not:lak lak yapmaya gelince vakit var ama. *
dersinden kalınmış hocalar.
marmara üniversitesi iletişim fakültesi eski dekanı ünsal oskay

k.ö: kız öğrenci
ü.o: ünsal oskay

ü.o: çocuklar bol bol klasikleri okuyun
k.ö: ama hocam onlar çok ağır
ü.o: kızım o senin hafifliğindendir
k.ö: --------------------- *
veli vardı kazakistan'lıydı.. banka nasıl soyulur plan ve projesini çizer, yanına ortak arardı.. şakayla karışık yaratıcı fikirler alıp eksik noktaları kapatırdı.. geçen duydum soymuş bankayı..
kuzenin vefatında yaşlı gözlerle yanına yaklaşılıp benim teyzemin kızı öldü öğretmenim denilen hocadır.
icel anadolu lisesi fenomeni 'dilmenli'. En meshur sozu 'git amanyak kokla gel'
4 yillik lise hayatini cehennem etmisligide vardir.
düşkünün dostu prens sebahattin. halen merkez bankası derince anadolu lisesinde görev yapıyor sanırsam koca bir nesile tarihi sevdirmiş adam. birkeresinde ingilizce sınavında bir dakikalığına kapının önüne çıkacağım demişti gülüp çıkmıştı. tabi yokluğunda sınıfta savaş çıkmıştı ama kazanan taraf biz olmuştuk bu kez. * *
Hababam sınıfı- (bkz: kel mahmut)
lisede çok sevdiğim bi hoca vardı, serdal hoca. o zamanların verdiği gazla okula bildiri getirip çaktırmadan dağıtıyordum. bi kaç öğrencinin müdüre söylemesi sonucu yakalandım. imdadıma serdal hoca yetişti. ben verdim dağıtsın diye dedi. 2 gün uzaklaştırmayla yırttım. serdal hocayı da bi yıl sonra başka bi okula yolladılar. benim yüzümden mi oldu bilmem ama hatırladıkca hep vicdanım sızlar. napıyo acaba o koca yürekli cesur adam...