bugün

"ben tanrı gibiyim ve tanrı benim gibi
ben tanrı kadar uluyum ve o benim kadar ufak
o benden daha üstün değil ve ben de ondan aşağı değilim."

cape fear

(bkz: angelus silesius)
ben jack'in dalagıyım Fight club
mona lisa bile dağılıyor
"Karım beni içki içtiğim için mi terketti yoksa karim beni terkettiği için mi içmeye basladım
hatırlamıyorum..."
Ben Sanderson ''Leaving Las Vegas''
ANGEL-A : Ben bir meleğim. Hoşuna giderse…
ANDRE : Melek mi?
ANGEL-A : Evet gerçek bir melek. Gökyüzünden gelen, hani şu kocaman beyaz kanatlı falan olanlardan.
ANDRE : Ah öyle mi ? Peki nerede o büyük beyaz kanatların?
ANGEL-A : Onları kafenin ortasında açmamı beklemiyorsun ya!
ANDRE : Sigara tiryakisi bir melek mi?
ANGEL-A : Sigara içiyorsam ne olmuş ki? Ben ölümsüzüm…
ANDRE : Peki o zaman sen bir meleksin. Ben açık görüşlü biriyimdir. Sen bir meleksin tamam mı?
ANGEL-A : Güzel şu varsayımla başla. Acıtmaz.
ANDRE : Anladık. Pekala yukarıda işler nasıl gidiyor?
ANGEL-A : Özel bir şey yok. iş güç işte…
ANDRE : Anlat bana orada işlerin nasıl yürüdüğünü bilmek isterdim.
ANGEL-A : Bana inanmıyorsun değil mi?
ANDRE : Angela. Kabul etmelisin ki, bu boyda, sarışın, sigara tiryakisi birisi melek profiline pek uymuyor ve bana kanatlarını göstermek bile istemiyorsun. Sana nasıl inanayım ki?
ANGEL-A : Çok sıkıcısın. Sana onları açamayacağımı söyledim. ilk olarak çok büyükler ve onları ancak giderken açabilirim. Görevim bittiğinde. Ama o kadar aptalsın ki görevin biteceği filan yok. O kadar yavaşsın ki , hiçbir şeyi düzene koyamıyorsun..Uzunca bir süre buradayım daha.
ANDRE : Ne görevi?
ANGEL-A : Sana yardım etmeye geldim.
ANDRE : Şu ana kadar her şeyi daha kötüye çevirdin.
ANGEL-A : işleri kötüye çeviren sensin. Herkese sürekli yalan söylüyorsun. Özellikle de kendine. Öyle ufak tefek yalanlar da değil. Kendine , kendine bile çok büyük yalanlar söylüyorsun. Ve korkuyorsun kendinden , her şeyden her zaman. Hava geçirmez bir şeysin. Denizden korkan bir istiridye gibisin.
ANDRE : istiridye mi? Yukarıdan bana bir istiridye olduğumu söylemeye mi geldin ?
ANGEL-A : Evet burada neler olup bittiğini anlamana yardıma geldim. Kim olduğunu fark etmene yardıma geldim. Böylece kabul edebilirsin.
ANDRE : Hepsi bu mu?
ANGEL-A : Bu kadarı yeterince iyi.
ANDRE : Ve bunun bir psikanalizden farkı ne?
ANGEL-A : Sana 100 euroya mal olmayacağım..
ANDRE : Tamam diyelim ki sen bir meleksin. Nasıl oldu bu? Bulutların üzerindeydin ve seni göreve mi çağırdılar ?
ANGEL-A : Basitçe öyle.
ANDRE : Şöyle mi diyorlar? Angela 12.737 numaralı vakayla ilgilenebilir misin?
ANGEL-A : Hayır, görevi seçme şansın yok. Görev sana veriliyor. Aslında bu iyi bir şey. Çünkü her melek kendi seçmeye kalksa, planlama departmanı altından kalkamazdı.
ANDRE : Ah evet planlama departmanı. Planlama önemlidir doğru, peki sonra?
ANGEL-A : Şey… Görev verildikten sonra. Soyunma odasına gidiyorsun. En sevdiğim kısım bu…
ANDRE : Ve sen hangi rolü seçtin?
ANGEL-A : Orospu…
ANDRE : Orospuluk sana çok uyuyor.
ANGEL-A : Çok teşekkürler. Diğer tüm rolleri denedim. Daha garip bir şey denemenin daha eğlenceli olacağını fark ettim…
ANDRE : Bu işi uzun zamandır yapıyor musun ?
ANGEL-A : 300 yıldır yaklaşık olarak. Hala gencim. Neden gülüyorsun?
ANDRE : Bu hikaye harika. Böylesine geniş bir hayal gücü olan bir kız hiç görmemiştim. Kitap ya da ansiklopedi yazmalısın. Çok iyi para kazanabiliriz.
ANGEL-A : Bana hala inanmıyorsun değil mi?
ANDRE : Hayır !
ANGEL-A : Bir melek için arkadaşı tarafından reddedilmek ve bir görevi bitiremeden geri dönmek kadar kötü bir şey yoktur!
ANDRE : Lütfen böyle ağlama. Anla beni! Ben kaybettim. Başım belada ve gökten bir orospu mu gönderiliyor bana yardım için?
ANGEL-A : Evet sorun ne?
ANDRE : Sorun şu ki, burada, dünyada bizler görmediğimiz şeylere inanmakta zorluk çekeriz. Son seyahatin ne zamandı, bilmiyorum ama bu dünya çok materyalist oldu. Ve ve ve artık uydular var, bilim, televizyon. insanlar mucizelere inanmıyor. Kanıta ihtiyaçları var. Anlıyor musun? Ufak bir kanıtın bile yok mu?
ANGEL-A : Siz erkekler hep aynısınız. Her zaman kanıta ihtiyacınız var. Her zaman emin olmanız gerek.
ANDRE : Bu beni suçlayıp durduğun şey: kendime güvenimin azlığı. En azından sana güvenebileceğimi göster. Böylece kendime de güvenebilirim belki.
ANGEL-A : Kimseye söyleme. Senin yüzünden kovulmak istemem.
ANDRE : Yemin ederim kimseye söylemem.
ANGEL-A : Şişt!
ANDRE : Söz veriyorum.
*Aniden Kül tablası masadan yukarıya havalanır.
ANGEL-A : Tatmin oldun mu?
ANDRE : Bu numarayı nasıl yaptın?
ANGEL-A : Şaka yapıyor olmalısın.. Kanıt istedin ben de verdim.. Hala bana inanmıyorsun.
ANDRE : Bunu nasıl yaptın?!
ANGEL-A : Sen gerçekten de taş kafalısın. Zihnini açmak için bir mucizeden çok bir matkaba ihtiyaç var…
Hatırla, 5 kasım’ı hatırla. Barut ihanetini ve komplosunu… Zaten aklım almaz barut ihanetinin neden unutulacağını. Ama ya adam? Biliyorum, adı Guy Fawkes idi… Bu ülkeye neyin unutulduğunu anımsatmak için. 400 yıldan fazla bir süre önce, bu vatansever, Kasım’ın 5′ini ebediyen hafızamıza kazımayı diledi. Hayali, eşitlik, adalet ve özgürlüğün kelimelerden öte olduğunu dünyaya anımsatmaktı. Kelimeler görece kavramlardır. Eğer bir şey görmüyorsanız..” (V)
-iyi görünmüyorsun. mutlu musun?
+Mutluluk eski moda bir düşünce.

Andrey Tarkovskiy / Solyaris
Görünen köy uzakta değildir.
Kemal sunal
arif: getirin kutsal taşları, alev topundan nasıl kurtulacağınızı biliyorum.
logar: sen kahin misin?

a: ateş, su, toprak, tahta.
l: tahta mı?
a: tahta tabii zoruna mı gitti? ( gora)
--spoiler--
Annem ölmeden önce demişti ki;
Sana dünyaları değil, kendi dünyasını sunan adamı iste.
Çünkü sen ona dünyaları vereceksin.

(Beni Unutma)
--spoiler--
vesikalı yarim replikleri (1968)

--spoiler--
Sabiha: Her birimiz yolumuza gitsek.
Halil: Yolumuz?
Sabiha: Öyle!
Halil: Birleşti biliyorum?
Sabiha: Yok. Birleşecek gibi değil. Seni tanıdıktan sonra anladım bunu. Senlen beraber olduktan sonra…
Sevgi de yetmiyormuş. Çok eskiden rastlaşacaktık…
--spoiler--
birine karar vermek, diğerini kaybetmektir.
rüzgarın gücü ne olursa olsun martı sevdiği denizden asla vazgeçmez.
madem ki hepimiz yalnızız, o zaman yalnızlığımızda birlikteyiz.
Türkiye'de hiçbir başarı cezasız kalmaz.
Mari: Fikret, sen her limanda bir sevgili
Fikret: yok her limanda bir sevgili, benim bir tek limanım var, o da sensin mari
Mari: sen konuşuyo yalan, beni hiç sevmiyor
Fikret: sevmiyor (cık cık), yavrum biz seni kolumuza kazımışız be kolumuza.
Sen benim kalbimdesin mari kalbimde.
Mari: ama gidiyorsun hiç gitmesen? Hep kalsan
Fikret: o günlerde gelecek yavrum, az kaldı. *
-kovırmisen ağam.
+kovmırim ulan kovmırim!
"aşağıya bakmayın salak salak
yukarıdan geldi bizim dangalak"

mavi boncuk- metin akpınar
Karanlıktan korkuyorum patron lütfen ışığı kapatma.

Yeşil yol.
Burada işler 3 şekilde yürür: Doğru şekilde, yanlış şekilde ve benim istedigim şekilde.(Casino)
samantha: i have to ask you a question. it's a good one so think about it. if two people love each other, but they just can't seem to get it together, when do you get to that point of enough is enough?

jerry: never.
müslüm diye bi hıyar varmış.

(bkz: organize işler)
Beerfest'ten bir sahne
-Ben pinpon oynayamam.
-Neden dostum?
-Keşlerle bir maçım vardı ve onları yendim ama sanırım onlar yenilgiyi kaldıramadılar ve raketi popoma soktular.
-Popoma raketin sapı girseydi aynı senin gibi davranırdım.
-Arkama giren sadece raketin sapı değildi....
-Tanrıya inanmıyorum.
-Önemli değil o sana inanıyor.
(Monte Kirsto Kontu)
Para ve kadınlar. Hayattaki hataların çoğu nedeni bunlardır. Görünüşe göre sen ikisine de bulaşmışsın.
Slumdog Millionaire / Milyoner (2008)
harika bir hababam sınıfı repliği
"evet sana, sana, sana hepinize be... rezil iğrenç yaratıklar... hiç mi insanlık yok sizde ha? nedir bunlar ha nedir? nasıl yollarsınız bu pislikleri o tertemiz insanlara... onlar kitap istiyor, kalem istiyor, okul istiyor okumak istiyor... onlara yardım elinizi uzatacağınıza bir de utanmadan, sıkılmadan alay ediyor, küçük görüyorsunuz... aslında alay edilecek küçük görülecek birileri varsa o da sizlersiniz... hiçbir işe yaramayan asalak gibi yaşayan sizler... utanacağınızı bilsem yüzünüze tükürmek isterdim ama ondan da anlamazsınız ki siz."
Derler ki… Burada bir kelebek kanat çırpsa, Atlantik’te fırtınaya sebep olabilir… işte biz, her birimiz tıpkı o kelebek gibiyiz; fakat bir farkla… Bizim kelebeğimiz fırtınaya sebep olmaz! O, kanatlarını açar fırtınaya karşı koyar…

Kelebek/2009
-wassssssuuuppppppppp

-çiki çiki bang bang zenci

-aga pokunun üzerine pok olur mu ?
- insan yaptıklarıdır, aynı zamanda yapmaya niyet ettikleridir de.
el metodo.