bugün

efendim kendisi kötülerden kötü bir eski çağ örümceğidir. melkor'la birlikte hareket etmiş ve ak telperion ile altın laurelin'inin özünü emmiş, o ağaçları kurutmuştur. bu, orta dünya'ya yapılabilecek en büyük kötülüktür. melkor'un hizmetçisi sayılabilecek bu vala, ağaçların özünü emdikten sonra öyle bir şekil almıştır ki artık karanlığın efendisi melkor bile kendisine bakmaya cüret edememiştir. daha sonra silmarilleri istediği morgoth* tarafından balrog'ların önüne atılmış ve doriaht sınırlarına sürgün edilmiştir. y.e filminde gördüğümüz shelob'un anasıdır. anasına bak kızını al lafı burada da yerini buluyor. şerefsizler.
sonu hakkında hiçbir kesin bilginin olmadığı yaratıktır.tek bir rivayet vardır;o da çok uzun zaman önce büyük bir kıtlıkta kendisini yiyerek yok ettiğidir.
melkor'un yardımıyla valinor'dan çaldığı tüm mücevherleri yemiş üstünede utanmadan silmarilleri istemiştir. melkor vermeyince ise onunla savaşmıştır. bu yaratık hakkında da fazla bir şey bilinmemekle birlikte arda'da ki en büyük şeytanlıklardan biri olduğu söylenir.

http://www.john-howe.com/...ge_id=971&mode=search
shelob'un atası olan maia. vala değildir kendileri. uğruna türküler yakılmıştır. (bkz: into the storm)
(bkz: orta dünya) da ki en kötü ve karanlık varlık olarak tanımlanabilecek örümceğimsi. hikayeye göre melkor bile eru tarafından yaratılmışken ungoliant için böyle bir durum yoktur o tamamen karanlıktan-kötülükten doğmuştur. saf kötü yani bir anlamda. ışığın değmediği tek varlık orta dünya da. açgözlülüğü ve doymak bilmez iştahı yüzünden melkor un bile kendisi ile arasına mesafe koyduğu söylenir ki çok mantıklı, ben de olsam aynısını yapardım.
Hakikaten bu ablamız kendine has fantastik karakterlerin başında gelir.