bugün
- çocuğunuzu özel okulda okutur musunuz13
- bir müslüman olarak filistin benim meselem değil30
- uludağsözlük'ün ölmesi ve gömmeyi unutmaları9
- ruh varsa neden görünmüyor12
- selahattin demirtaş'ın 42 yıl hapis cezası alması12
- bir gün önce tanışılan kızın yazlığa davet etmesi12
- anın görüntüsü17
- türklerden adam çıkmaması13
- okula bikiniyle gelen kız9
- sözlükteki erkek nüfusu9
- türklerin çok kolay devlet kurması12
- filistin'in türklere ihanetleri sıralı tam liste24
- 19 mayıs 2024 galatasaray fenerbahçe maçı22
- üstteki yazarla nereye gitmek isterdin8
- türklerin ingilizce konuşamama nedenleri25
- mesajın altlarda kalmış kusura bakma diyen kadın10
- karadeniz bölgesinde yaşamak13
- arkadaşlar bu alınır mı8
- buluşunca sürekli derslerden konuşan erkek8
- bu başlıkta konya'yı övüyoruz16
- yemek yemeyi sevmeyen insan8
- ileride evleneceğiniz kişi şuan ne yapıyor9
- nişanlı kalmanın saçma olması12
- icardi190513
- akp chp yakınlaşması12
- tayyip erdoğan'ın israil anadolu'ya girecek demesi21
- beni özlediniz mi8
- kahverengi gözlü olmanın hiç bir işe yaramaması16
- 15 mayıs 2024 türkiye japonya voleybol maçı13
- karşı cinse giyim önerileri16
- iyi bir insan olmak için ne yapmam lazım20
- maca sekiz13
- en obez özelliğiniz17
- mauro icardi'nin karısı8
- larisalisa'nın parayla şukulatması8
- namuslu erkek bulmanın çok zor olması16
- herkesin merak ettiği o piç erkeğim soru alayım18
- 13 yaşındaki kıza tecavüz eden 28 kişi12
- sütyen takmaktaki inanılmaz mantık hatası19
- şampiyonluk için yanak okşatmak52
- gençler iş beğenmiyor8
- sevdiğiniz sözlük yazarları16
- kızılcık şerbeti dizisi12
- iki adım atınca kan ter içinde kalmak8
- embesil yazarlar8
- en nefret edilen yazarlar8
- hangi sözlük yazarı ile uyumak isterdin14
- kaç yaşındaki insan evde kalmıştır14
- larisalisa15
- sözlük erkeklerinin bugünkü kombinleri16
zaman gazetesi yazarı mümtazer türkönöne'nin kaleme almış olduğu yazıdır.
"Büyük biraderin" oyununa gelen gelip ; sağ ve sol örgütlenmelerle yok olan bir gençliğin "ülkücü kesimini" ve bunlarla ergenekonun ilişkisini dile getirmiş.
ülkücü şehit demiş ama , bu olayları solcuların değil profesyonel "darbecilerin" yaptığını ifade ediyor.
işte yazı :
-------
"Ülkücü şehitler" ve Ergenekon
5 Ağustos 1980'de, Bahçelievler 3. Cadde'de bulunan MHP Genel Merkezi güpegündüz saldırıya uğradı. Saldıranlar 11 kişiydi. Yüzlerinde kar maskeleri vardı. Ellerindeki silahlarla üç yeri taradılar.
Bunlardan biri polis karakolu, öbürü bugün sinema olarak kullanılan MiSK binasıydı. Asıl hedef ise MHP Genel Merkezi'ydi. Önce altı tane el bombası attılar. Kollarına asılı olan çantalardan çıkardıkları dolu şarjörleri boşalanların yerine takarak yaklaşık 300 mermi yaktılar. O gün MHP Genel Merkezi'nin önünde iki kişi hayatını kaybetti. Kurşunlarla delik deşik olan Teknik Öğretmen'li Ömer Demir'i tanırdım.
25 Ağustos 1980'de, yine aynı şekilde MHP'ye yakın bilinen Ziraat Mühendisleri Birliği saldırıya uğradı. Kızılay'da Adakale Sokak ile Tuna Caddesi'nin kesiştiği yerde bulunan binanın giriş katı lokal olarak kullanılıyordu. Yine kar maskeli kişiler önce el bombalarını attılar, sonra silahlarla taradılar. O gün de üç ülkücü genç hayatını kaybetti. Aralarında hatırladıkça burnumun direği sızlanan Dursun Özdemir de vardı. Dursun mahcup, sessiz ve tertemiz bir Anadolu delikanlısıydı. Bizim o zamanlar "mavra" tabir ettiğimiz muhabbetleri sessizce saatlerce dinlerdi. Kim bilir ne hayalleri, ailesinin ne beklentileri vardı. Ona rastgelen ölümün, zalimce bir haksızlık olduğunu düşünürüm.
Bu iki saldırı da karşı tarafın, yani militan sol örgütlerin marifeti değildi. Tıpkı istanbul Üniversitesi'nde yedi solcu gencin hayatını kaybettiği 16 Mart katliamının sağcıların eseri olmaması gibi. Benzer birçok olayda olduğu gibi bu üç olayda da saldırı şekli aynıydı: Önce el bombaları ve sonra silahlarla tarama. Bir kere profesyonelceydi. Tıpkı savaşlardaki gibi. Yine bu olayların hepsinin bir başka ortak özelliği vardı. Hepsinin dosyası "faili meçhul" olarak kapandı. Güpegündüz polislerin gözleri önünde gerçekleşen bu saldırılar hakkında küçük ipuçları bile bulunamadı.
Bu saldırılar devletin içindeki bir örgütün marifetiydi. Amaçları, şiddeti tırmandırmak ve ülkeyi kaosa sürükleyip darbeden başka çare olmadığını göstermekti. Daha sonra 12 Eylül generalleri, şiddet ortamındaki paylarını üstü kapalı ifşa ettiler. Bunların arasında Bedrettin Demirel'in "şartların olgunlaşmasını bekledik" sözü, tarihî bir itiraftır. 12 Eylül sabahı Başbakanlık koltuğundan ayrılan Süleyman Demirel'in "bir günde kan nasıl durdu?" sorusu, 12 Eylül öncesinde yaşananlarla 12 Eylül'ü yapanlar arasındaki kuvvetli bağı özetler.
MHP lideri Devlet Bahçeli, bu tecrübeyi yakından bilen bir isim. Bahçeli 80 yılında Başkent Mali Bilimler'de asistandı. Yıllar sonra genel başkanı olduğu partiye kimlerin saldırı düzenlediğini biliyordu. Salı günü MHP grup toplantısında, Ergenekon soruşturması konusunda gösterdiği kararlı tavrı, bu tecrübenin ışığında değerlendirmek lâzım. Yıllardır MHP'yi ve ülkücüleri şiddetin dışında tutmak için gösterdiği olağanüstü çaba da, basit bir siyasî muhakemenin değil, bu tecrübenin eseri. Bahçeli'nin Ergenekon soruşturması için söylediği "Milliyetçi Hareket, olan bitenin farkında ve şuurundadır" sözünün içerdiği derin anlamlar üzerinde herkes düşünmeli.
Devlet Bahçeli'nin AK Parti hükümetine verdiği destek, soruşturmayı bir siyasî hesaplaşmaya çevirip sulandırmaya çalışanları da teşhir ediyor. Bahçeli desteğini doğrudan hükümete bir siyasî destek olarak veriyor: "...siyasi iktidarın demokrasiye karşı bütün yasadışı oluşumları ortaya çıkarması ve hukuk içinde çözerek sonuçlandırması doğal ve doğru bir yaklaşım ve olması gereken bir anlayışın takdir edilecek tezahürüdür."
Ergenekon terör örgütü, ülkücülerin de hesap sorması gereken kanlı bir terör örgütü. Bahçeli doğru biçimde bu hesabı görüyor. Bu hesap bir kan hesabı. Ben de bu davayı güdüyorum. Benim Ergenekon hakkında yazdığım yazıların arkasında, binlerce gencin yanında Ömer'in ve Dursun'un hiç solmayan yüzleri duruyor. Katiller yargılanmalı ve adalet yerini bulmalı.
Ruhları şâd olsun.
------
"Büyük biraderin" oyununa gelen gelip ; sağ ve sol örgütlenmelerle yok olan bir gençliğin "ülkücü kesimini" ve bunlarla ergenekonun ilişkisini dile getirmiş.
ülkücü şehit demiş ama , bu olayları solcuların değil profesyonel "darbecilerin" yaptığını ifade ediyor.
işte yazı :
-------
"Ülkücü şehitler" ve Ergenekon
5 Ağustos 1980'de, Bahçelievler 3. Cadde'de bulunan MHP Genel Merkezi güpegündüz saldırıya uğradı. Saldıranlar 11 kişiydi. Yüzlerinde kar maskeleri vardı. Ellerindeki silahlarla üç yeri taradılar.
Bunlardan biri polis karakolu, öbürü bugün sinema olarak kullanılan MiSK binasıydı. Asıl hedef ise MHP Genel Merkezi'ydi. Önce altı tane el bombası attılar. Kollarına asılı olan çantalardan çıkardıkları dolu şarjörleri boşalanların yerine takarak yaklaşık 300 mermi yaktılar. O gün MHP Genel Merkezi'nin önünde iki kişi hayatını kaybetti. Kurşunlarla delik deşik olan Teknik Öğretmen'li Ömer Demir'i tanırdım.
25 Ağustos 1980'de, yine aynı şekilde MHP'ye yakın bilinen Ziraat Mühendisleri Birliği saldırıya uğradı. Kızılay'da Adakale Sokak ile Tuna Caddesi'nin kesiştiği yerde bulunan binanın giriş katı lokal olarak kullanılıyordu. Yine kar maskeli kişiler önce el bombalarını attılar, sonra silahlarla taradılar. O gün de üç ülkücü genç hayatını kaybetti. Aralarında hatırladıkça burnumun direği sızlanan Dursun Özdemir de vardı. Dursun mahcup, sessiz ve tertemiz bir Anadolu delikanlısıydı. Bizim o zamanlar "mavra" tabir ettiğimiz muhabbetleri sessizce saatlerce dinlerdi. Kim bilir ne hayalleri, ailesinin ne beklentileri vardı. Ona rastgelen ölümün, zalimce bir haksızlık olduğunu düşünürüm.
Bu iki saldırı da karşı tarafın, yani militan sol örgütlerin marifeti değildi. Tıpkı istanbul Üniversitesi'nde yedi solcu gencin hayatını kaybettiği 16 Mart katliamının sağcıların eseri olmaması gibi. Benzer birçok olayda olduğu gibi bu üç olayda da saldırı şekli aynıydı: Önce el bombaları ve sonra silahlarla tarama. Bir kere profesyonelceydi. Tıpkı savaşlardaki gibi. Yine bu olayların hepsinin bir başka ortak özelliği vardı. Hepsinin dosyası "faili meçhul" olarak kapandı. Güpegündüz polislerin gözleri önünde gerçekleşen bu saldırılar hakkında küçük ipuçları bile bulunamadı.
Bu saldırılar devletin içindeki bir örgütün marifetiydi. Amaçları, şiddeti tırmandırmak ve ülkeyi kaosa sürükleyip darbeden başka çare olmadığını göstermekti. Daha sonra 12 Eylül generalleri, şiddet ortamındaki paylarını üstü kapalı ifşa ettiler. Bunların arasında Bedrettin Demirel'in "şartların olgunlaşmasını bekledik" sözü, tarihî bir itiraftır. 12 Eylül sabahı Başbakanlık koltuğundan ayrılan Süleyman Demirel'in "bir günde kan nasıl durdu?" sorusu, 12 Eylül öncesinde yaşananlarla 12 Eylül'ü yapanlar arasındaki kuvvetli bağı özetler.
MHP lideri Devlet Bahçeli, bu tecrübeyi yakından bilen bir isim. Bahçeli 80 yılında Başkent Mali Bilimler'de asistandı. Yıllar sonra genel başkanı olduğu partiye kimlerin saldırı düzenlediğini biliyordu. Salı günü MHP grup toplantısında, Ergenekon soruşturması konusunda gösterdiği kararlı tavrı, bu tecrübenin ışığında değerlendirmek lâzım. Yıllardır MHP'yi ve ülkücüleri şiddetin dışında tutmak için gösterdiği olağanüstü çaba da, basit bir siyasî muhakemenin değil, bu tecrübenin eseri. Bahçeli'nin Ergenekon soruşturması için söylediği "Milliyetçi Hareket, olan bitenin farkında ve şuurundadır" sözünün içerdiği derin anlamlar üzerinde herkes düşünmeli.
Devlet Bahçeli'nin AK Parti hükümetine verdiği destek, soruşturmayı bir siyasî hesaplaşmaya çevirip sulandırmaya çalışanları da teşhir ediyor. Bahçeli desteğini doğrudan hükümete bir siyasî destek olarak veriyor: "...siyasi iktidarın demokrasiye karşı bütün yasadışı oluşumları ortaya çıkarması ve hukuk içinde çözerek sonuçlandırması doğal ve doğru bir yaklaşım ve olması gereken bir anlayışın takdir edilecek tezahürüdür."
Ergenekon terör örgütü, ülkücülerin de hesap sorması gereken kanlı bir terör örgütü. Bahçeli doğru biçimde bu hesabı görüyor. Bu hesap bir kan hesabı. Ben de bu davayı güdüyorum. Benim Ergenekon hakkında yazdığım yazıların arkasında, binlerce gencin yanında Ömer'in ve Dursun'un hiç solmayan yüzleri duruyor. Katiller yargılanmalı ve adalet yerini bulmalı.
Ruhları şâd olsun.
------
Türk tarihinin baştan yazılıyor, bizlerde tanık oluyoruz sanırım.Ergenekon iyi ki varmış, çocukken çaldığım misketleri de üstlerine yıkmazsa savcılık makamı, hakkımı helal etmeyeceğim.
yanlış bir saptama içeren yazı.
1. olarak 80 darbesini yapan kadrolarla günümüzün darbeci diye nitelendirilen kişiler siyasi açıdan tam zıt görüşlü kişilerdir.
Eğer ki bir ergenekon örgütü varsa ki olması bu vatanın hain iktidarlar eline düştüğünde kendini savunabileceğinin göstergesidir bu örgüt hiçbir şekilde kenan evren ve tayfasının uzantısı olamaz.
Neden mi?
Bugün tanımlanan örgütlenme kapitalizm,liberalizm ve cemmatçilik karşıtıdır. Kenan evren sonrası ise Özal, Feto gibi cemaatlerin yükselmesi,ülkede siyasal islamın ve Amerikancılığın arttığı gözlenir.Kenan evren sonrası değişimin siyasi arenada Anaptan yani özaldan sonra en büyük ve yandaş iktidarı AKPdir. AKP ve siyasal islam Ilımlı islam 80 darbesinin eseridir. 28 şubatta devlet kadrolarından temizlenmeye çalışılınan bu siyasal islamcı ABDci örgütlenmeler şuan karşı temizlik harekatına başlamış ve Ergenekon örgütü iddialarıyla Ulusalcı,ABD karşıtı kadroları temizlemektedir.
Uzun lafın kısası 80 öncesi Ülkücüleri şehit eden de soldan devrimcileri öldürenler de ABDnin kenan evren darbeci kadrolarıydı. Ergenekon örgütlenmesi diye iddia edilen ise bu darbeci kadrolara karşıt Anti-emperyalist bir örgütlenmedir.
1. olarak 80 darbesini yapan kadrolarla günümüzün darbeci diye nitelendirilen kişiler siyasi açıdan tam zıt görüşlü kişilerdir.
Eğer ki bir ergenekon örgütü varsa ki olması bu vatanın hain iktidarlar eline düştüğünde kendini savunabileceğinin göstergesidir bu örgüt hiçbir şekilde kenan evren ve tayfasının uzantısı olamaz.
Neden mi?
Bugün tanımlanan örgütlenme kapitalizm,liberalizm ve cemmatçilik karşıtıdır. Kenan evren sonrası ise Özal, Feto gibi cemaatlerin yükselmesi,ülkede siyasal islamın ve Amerikancılığın arttığı gözlenir.Kenan evren sonrası değişimin siyasi arenada Anaptan yani özaldan sonra en büyük ve yandaş iktidarı AKPdir. AKP ve siyasal islam Ilımlı islam 80 darbesinin eseridir. 28 şubatta devlet kadrolarından temizlenmeye çalışılınan bu siyasal islamcı ABDci örgütlenmeler şuan karşı temizlik harekatına başlamış ve Ergenekon örgütü iddialarıyla Ulusalcı,ABD karşıtı kadroları temizlemektedir.
Uzun lafın kısası 80 öncesi Ülkücüleri şehit eden de soldan devrimcileri öldürenler de ABDnin kenan evren darbeci kadrolarıydı. Ergenekon örgütlenmesi diye iddia edilen ise bu darbeci kadrolara karşıt Anti-emperyalist bir örgütlenmedir.
Gündemdeki Haberler
güncel Önemli Başlıklar