bugün

göz göre göre olması ile eşdeğerdir. bile bile oyumuzu ülke satmaya vermişiz meğer.
ülkenin satılmasından rahatsız olmayıp, neden ben satmıyorum ? diyen kişinin çekememezliğidir.
"ülkeyi satmak değil o ! özelleştirme ! tamam mııuuaa ?" şeklinde ye yedirilmeye çalışılan...

(bkz: atma recep din kardeşiyiz)
2008'de planlanan 15 milyar dolarlık özelleştirme düşünüldüğünde bu yıl içerisinde devam edecek süreçtir.
(bkz: bitmek tükenmek bilmeyen ulusalcı zırvaları)
satış para demektir.
para banka demektir.
banka sermaye demektir.
ulusal banka ulusal sermaye demektir.

bankaların birer ikişer satılmaya başlaması 21.yy duyun-u umumiyesinin gözümüze sokulmasıdır. dev fon gruplarının arkasında ekonomik hesapların, kirli mafyöz yapılanmaların, büyük siyasi lobilerin ve hesapların olmadığını düşünmek, saflıktır. dünyada sanıldığı kadar iyi kalpli tonton amcalardan bulunmamaktadır. bu çirkin satılma sürecine karşı ulusal refleks koyanları komplo teorisyeni diye itham edenler, günün birinde ellerinde kendilerine ait ve ellerinde kalan en son şey de tükenince pollyannacılığın * zararlarını idrak edeceklerdir.
"laf olsun torba dolsun" misali ucuz muhalif, ulusalcı çığırtkanlığıdır.

Yahu neresi satılmış, kim nereyi almış birileri bir anlatsın hele. "Ülke satıldı" demekle satılmaz. Hangi topraklarımız yabancıların eline geçmiş biri bir sıralasında bizde bilelim, engin düşünce fikirlerinden bizler de faydalanalım.

Türkler'in girmediği ülke var mı dünya üzerinde? Onlarda her gittikleri yerlerde gayrımenkul almıyorlar mı? yatırım yapmıyorlarmı? Onların satın aldığı ülkelerde de ülke satılmış mı oluyor? Hiç bir şey bilmiyorsanız Almanya'daki Öger kardeşlerin yatırımlarını bir inceleyin derim. Öger Tour'un Almanya'daki yatırım ve faaliyetleri ile Almanya elden gitmiş mi oluyor şimdi?

Boşverin bunları ucuz muhalefetle bir yerlere varılmaz. Önemli olan ülke geleceği, ülke menfaatleri. Kamunun üzerindeki yükün hafifletilmesi. Bugüne kadar sülük gibi yapışan, yattığı yerden maaş alan insanları ortadan kaldırmak. Ki zaten bu insanlar değilmidir ki, yaygara koparan?
global tekelleşen dünyada gözüne televizyon götüne internet sokulmuş insanların asla farkedemeyeceği ekonomik işgal faaliyetinin iktidar sahiplerince kapitale ciro edilmesi. karnı doyup sırtını ısıtabilen bireyselcilerin sorun nerde diyebileceği kadar probleme yabancılaştırıldığımız noktadayız. ha böyleleri para edeceğini bilse analarını bile satar ki bu coğrafyada buna gavatlık derler ve imkb borsasında manevi değerler maalesef henüz işlem görmemektedir.
satış demek sıcak para demektir.
sıcak para demek ekonominin havası suyu demektir.
ekonomi demek istihdam demektir, ekmek demektir.
istihdam demek her evde yemek pişmesi demektir.

bankaların birer ikişer satılması sanıldığının aksine kötü bir şey değildir, yabancıların türkiye'ye duydukları güvenin bir parçasıdır, bankacılık sektörünün büyümesiyle beraber binlerce gencin bu sektörden ekmek yemesidir, sanıldığının aksine ülkenin satılması demek değildir, adama sormazlar mı, arkadaş 2001 şubat krizinde 21 tane batık banka ortaya çıktı, bunların hepsi patagonya cumhuriyeti vatandaşlarının bankaları mıydı, hepsi %100 türk sermayeli bankalar değil miydi, bu hortumcular yüzünden ocağı sönen, kepenk kapatan esnaflar bizim insanımız değil miydi ?

bırakın işi daha iyi olan, daha çok isteyen alsın, büyüsün gelişsin, bunun bize bir zararı olmaz, gocunmayın bundan, yani yerli bankalar 5 milyar dolar veren yabancıya satılmayıp da 3 milyar dolar veren yerli yatırımcıya satılırsa başınız göe mi erecek, çok mu mutlu olacaksınız, tamam herşeyin milliyetçiliğini yapıyorsunuz da, bari şu paranın milliyetçiliğinden vazgeçin be kardeşim !
sokaktaki adam çapında düşünüldüğünde tehlike teşkil etmeyen durumdur. ancak ülkenin satılması ortalama zekaya sahip her insanın fark edebileceği türden de tehlikedir.

ülkenin menfaatleri diyerek stratejik önemi haiz kurum ve kuruluşları yabancıya satamazsınız. satarsanız şerefinizi haysiyetinizi, hassasiyetinizi de satarsınız.
yabancı ülkelerdeki mülkiyet kanunlarının uzun vadeli kiralamaya dayalı olduğunu bilmeden, insanları bu konularda araştırmaya teşvik edici trajikomik yorumlar türkiye'deki yöneten ve yönetilen ilişkisini çok güzel ortaya koyuyor. vardır başbakanın bir bildiği, vardır hazretin bir bildiği...

ege ve akdeniz'de özellikle israil, alman ve ingiliz vatandaşlarının ne kadar arsa edindiğini eli google tutan her internet kullanıcısı bulur. üstelik ılımlı islâm tabir edilen bir çizginin iktidarında, sadece alelade yabancı ülke vatandaşlarının değil, misyonerlik bağlantılı yabancı vakıfların da çılgınca mülk edindiğini, yine eli google tutan herkes bulur. * * almanya'nın ekonomik gücü ve piyasalara hakimiyeti ile türkiye'nin ekonomik gücünü ve piyasalara hakimiyetini karşılaştırmak da ayrı bir hatadır. bir tanesi euro yokken, dünyada ikinci rezerv paranın sahibi olmuş dev bir ekonomidir. türkiye ise bırakın makro piyasaları, kendi piyasasına hakim değildir.

evet ülkemiz haraç mezat, karış karış ecnebiye satılmaktadır.
bu satış sürecinden gerek siyasi gerekse ekonomik anlamda nemalanan ılımlı islamcılar da gün olur ayasofya'dan duyacakları çan eşliğinde sabah namazı eda ederler inşaallah-ü teala.

(bkz: mühürlenen petrol kuyuları)
istihdam yaratacağı düşüncesi ile sahip çıkılmayacak benimsenemeyecek tehdittir. sıcak paraya dayalı menfaatçi piyasa pozisyonlarının nelere yol açtığını dünya arjantin krizi ile görmüştür. türkiye'de istihdam yıllardır çözülememiş bir sorundur. akp iktidarı döneminde de istihdam alanında başarısız olunmuştur. herşeyi özelleştirdik,sattık ama istihdamı arttırdık diyebilecek kimse de yoktur piyasada. rakamlar ortadadır.

başbakanımızın istihdam meselesine yorumu senin çocuğun da işsiz kalsın be otur yerine noktasındayken, çok uluslu holdinglere satılan kamu kurumlarının, tarikatlara ve tarikat bağlantılı holdinglere peşkeş çekilen arsaların, yabancı vakıfların kucağına atılmış orman vasfını yitirmiş hazine arazilerinin günahını açıklar mı istihdam yaratacak, sıcak para gelecek düşüncesi? böyle aymazlık, böyle beyt-ül mal mezhebi genişliği olur mu?

şu *tan vazgeçin be kardeşim!
ecnebilere satılan kurum ve kuruluşların, satış işlemlerinin tamamlanmasının hemen akabinde yurt dışına çıkarıldığını sananlar tarafından ortaya atılan görüş...

en çok ısıtılıp ısıltılıp önümüze getirilen örnek telekom, şimdi efenim, özelleştirmeden sonra bu şirketin çalışanları arap mı oldu, kontrolü suudi hükümetine mi geçti, vergisini arap vergi dairelerine mi ödemeye başladı, verimlilik düştü mü, ne oldu yani, anlatın da bilelim, en azından halk bundan ne gibi bir zarar gördü, onu söyleyin bari !

ayrıca telekom satıldıktan sonra, adamlar tüm teçhizatı yüklenip telekomu lübnan'a mı götürdüler, internet fiyatları tavana mı vurdu, internet kullanımı mı düştü, hizmet kalitesi yerlerde mi sürünmeye başladı, sahi lan çok kötü bir şey lan bu özelleştirme, çok pis, kaka !
(bkz: sahibinden devren satılık ülke)
osmanlının son dönemlerinde o zamanın posta telegraf işletmesi de elden gitmişti. ne oldu verim mi düştü, çalışanlar ingiliz, fransız mı oldu?
değil mi? o zaman hiç sorun yok!

peki osmanlı o halde iken kendi sınırlarında, yabancı denetimi olmadan iletişim yapabildi mi? nah yapar. düşmandan gizli gizli nasıl
telegraf çekiliyordu...
işte telekomun satılmasına oh canım züper züper diyenlere ufak bir hatırlatmam olsun böyle.

borsanın %70'den fazlası ve bankaların yarıya yakını yani paranın denetimi yabancılarda, türkiye'nin telefon iletişimi, interneti
ve benzeri telekomünikasyon yönetimi yabancılarda, ağır sanayi yabancılarda, koca tüpraş yabancılarda.

türkiye'de dolaştırdıkları sıcak para ampülcülerin gözlerini alıyor. ulan adamlar bir çekse parayı sap gibi ortada kalacaksınız.
yurtdışında bir ekonomik dengesizlik olsa türkiye'de dengeler altüst oluyor. faiz nasıl da %17 lere çıkartıldı?

bu ülkenin sahibi olduğu varlıkların sırf kâr için bu kadar kolay satılmasından memnun olanlar kendi vücutlarını da satsın, saati 50 ytl eder.
iyi para.
böylece kalkınma partisi olmuş olursunuz.

türkiye cumhuriyeti'nin sahipliğinde olan mülklerin satılmasından memnuniyet duyanlar, hiç şüphem yoktur ki,
osmanlının çöküş döneminde de satışlara destek çıkacaklardı, atatürk'ü terörist olarak göreceklerdi.
50 yıldır sıcaklığını koruyan iddia. alan çıkmadı sanırım bunca zamandır, evde mi kalındı ne ?
>yabancılar bize güveniyor cevat abi, o yüzden bankalarımızı alıyorlar. ne güzel değil mi?
<gelip 'karını biz çok beğendik sana da çok güveniyoruz, o bu gece bizde' deseler, nasıl?

>yabancılar bize güveniyor cevat abi, o yüzden bankalarımızı alıyorlar. ne güzel değil mi?
<madem bize güveniyorlar, hazır mülkleri, fabrikaları, bankaları satın almak yerine neden
doğuda karadenizde içanadoluda fabrika açmıyorlar gülüm?

>yabancılar bize güveniyor cevat abi, o yüzden bankalarımızı alıyorlar. ne güzel değil mi?
<öff, siktir git.
temeli 60'lı yıllara dayanan süreç.

60'ların sonu ve 70'li yılların başından itibaren kenan evren ve onun gibiler ordunun içindeki kemalist ve milliyetçi kesimi yavaş yavaş tasviye etmeye başladı. bu aslında 12 eylül'ün ön hazırlığıydı. daha sonra abd'nin yunanistan'da liberalliği yerleştirmesinin ardından sıra türkiye'ye gelmiş ve kenan evren'e talimat vererek darbe yaptırılmıştır. (bkz: our boys have done it)

bu darbeden sonra sağcılar ve solcular içeri alınıp yok edilirken herşey şeriatçıların lehine gelişmiş ve onlar dışarda siyasi yapılanmalarını güçlendirmiştir. bu sırada özal da devletin başına getirilerek ayrılıkçı kürt hareketlerinin palazlanması sağlanmıştır.
amaç zayıflamış türkiye'yi uzun vadede "ılımlı islam" modeli ile şeriata yaklaştırılması ve daha sonra da iran gibi milliyet yerine ümmet anlayışıyla çökertilmesi idi.