bugün

yıllardır "gelişmekte olan ülkeler" kategorisinden bir adım öteye geçememiş ve cevabı gün geçtikçe eski günlerini aratır hale gelen ülkenin halinin ana sebeplerini barındırır böğründe.
orta gelir tuzağına düşmüş olmasından kaynaklanmaktadır.

(bkz: middle income trap)

Konuyla ilgili bir makale için:

http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/20889140.asp
bugün baktığımızda bütün her şey batı merkezli. herkes batının dilini konuşmak istiyor, batı gibi giyiniyor ve batı müziklerini dinliyor? peki neden?

daha da ötesi abd ve ingiltere sanayileşmede, ekonomide farkı bu kadar açmışken nasıl oluyor da almanya ve italya bu seviyelere yetişebiliyorken; türkiye yetişemiyor?

cevap: çünkü buhar makinelerini, teknolojiyi, sanayiyi iyi kötü, bir şekilde kopyalayabilirsiniz fakat batı'da ortaya çıkıp olgunlaşması yüzyıllar süren değerleri, mitleri, hukuki araçları, sosyo-politik yapıları kolayca kopyalayıp içselleştiremezsiniz.

yani düşünce yapısı değişmeden bir şeyleri başaramazlardı?

buna en güzel örneklerden bir tanesi colomb'dur. incil ve eski haritalara o kadar çok inanıyordu ki, keşfettiği bahamalar'ı yeni bir kıta olarak hiç düşünmedi. burayı hindistan olarak düşünmüştü.

daha sonraları bu kıtayı birçok kez ziyaret eden amerigo vespucci, ilk kolomb'un uğradığı bu yerlerin aslında asya değil yeni bir kıta olduğunu ileri sürmüştü. o dönem güncel bir dünya haritası oluşturmak isteyen kişi ise haritasına amerigo ismini vermiş, bu harita dünya genelinde çok sayıda kopyalanınca da kıtaya da isim yanlışlıkla da olsa koyulmuş oluyordu.

avrupa, asya'nın çok gerisindeyken bile avrupalılar bilimsel ve kapitalist bir zihniyetle düşünüyorlardı. bu düşünce sistemleri ile kıta avrupasında bir potansiyel birikti ve sonunda açığa çıkması kaçınılmaz oldu.

avrupa bu potansiyele ise önce cehaletini kabul ederek başladı.

bilmediği şeyleri düşündü ve merak etti, merak ettiklerini ise araştırarak bulma yolunu seçti. yani bilgi için fethet projesi başlamış oldu.

osmanlılar, çinliler, araplar, romalılar veya moğollar ise bilgi için fetih yerine toprak, güç, dinleri ve ideolojileri için fetihler yapıyordu.

ayrıca bu topluluklar fethettikleri toprakları korumak için komşu toprakla savaşıyor, komşudan aldığı toprağı korumak için yine diğer komşu toprağa saldırıyordu. hiçbir millet, işin en başında ilk uzak toprakları fethetmeyi düşünmemişti.

çinliler, kolomb'dan daha iyi gemilere sahipti fakat gittikleri yeni ülkeleri fethetmeyi hiç düşünmediler.

aztekler yahut inkalar etraflarındaki dünyayı hiç merak etmediler.

ispanyollar, aztek diyarlarına gittiklerinde aztekler, başlarında şapka ve üstlerinde değişik kıyafetler bulunan bu gemi kaptanları tanrı veya ölmüşlerin ruhu sanmışlardı. sayıca daha az olan ispanyollar, yerel halkla hiç uğraşmadı.

görüşme için gitti aztek liderini kendi sarayında tutsak etti ve kabileyi, hala bu liderin yönettiğini düşünmelerini sağladı.

lakin aztek seçkinleri, durumu anlayınca kendilerine yeni bir lider seçtiler. ispanyollar ise bu bilgiyi, aztekleri tamamen parçalamak için kullandı. yerli halkı, bu aztek seçkinlerine karşı kışkırttı ve aztek, kendi kendine sonunu getirip ispanyolların sömürgesi oluverdi.

işte bu sınırlı görüş sebebiyle inkalar da nasibini almıştır. etraflarındaki dünya'ya kayıtsız kalmaları sonucunda onların da sonu aztekler gibi olmuştur. tıpkı coğrafi keşiflere kayıtsız kalan osmanlı, çin veya hindistan gibi.

bu asya toplulukları, yeni keşiflere ilgi duymaya başladığı an iş işten geçmişti bile.
Tabandaki halk egitilebilir durumda olmadığından.
Her şeye aşırı bağlandığı için bir ideolojiye ya da bir insana işte bu yüzden her zaman kaybeden Türkiye oluyor hiçbir şey vazgeçilmez değildir.
ay'a 4 şeritli yol yapıyoruz desek inanacak seçmenimiz var.

eğitim seviyesi yükseldikçe oy oranımız düşüyor.

akp'li bakanların açıklaması.

yorumsuz.
inadı eğitilemeyecek tek milletiz, onun için böyleyiz. Bizdeki inada, eskiler kızdığında "gâvur inadın kurusun!" derlerdi. Asıl bu lafı edenler kendi inadını kabul ettiremediği için söylerdi. Sen geçeceksin, yok ben geçeceğim hikayesindeki keçiler gibi... Bize zarar ettiren ve gelişmemizi engelleyen tek şey bence bu. Takılmışız "ülkede kalifiye personel-işçi yok" sözünün ardına, kendimizi kandırıyoruz. Ülkede adam gibi "usta" yok aslında. Senin ne kadar iyi bir öğretmen olduğun zeki öğrenciyi eğitmenden değil, kalas öğrenciyi adam etmenden anlaşılır; yoksa Real'i, Barcelona'yı, Bayern'i babam da şampiyonlar ligi Şampiyonu yapabilir.
görsel