bugün

yurt dışında daha önce hiç bulunmamış türk' tür.
nankörlük değil de bu ülkenin gidişatını iyi bilen türk'tür. ya da bildiğini de sanıyor olabilir. olabilirim. hani bu peşmergeler silah bıraktı ya hesapta. hani her şey bitti ya, artık sevgiden dostluktan kardeşlikten birbirimizin götünü parmaklayacağız neredeyse. işte kazın ayağı öyle değil.
bu ülkede sorun biter mi lan. oturup hesaba vuruyorum kışkırtacak o kadar çok kesim var ki bu topraklarda. iyisimi gider gavur memleketinde ezansız, camisiz mescitsiz de olsa bir hayat yaşarım en azından kan dökmek durumunda kalmam. hayat şartları zaten malum.
ülkemi seviyor olsam da burda olmanın çok bir anlamı yok.
ülke bu halde olursa olur efendim.pişman da olur başka şey de.
tam konuyla alakalı mı bilmiyorum ama (bkz: türkiye de yaşamaktan nefret etme sebepleri) (bkz: aramaya inanmak)

yurt dışında yaşama ve çalışma imkanı verilse ülkenin yarısı durmaz, ve sorarım beğenmeyen siktirsin gitsin ve yurt dışını daha önce görmemiştir diyenlere, o kadar türk neden yurt dışında peki ? orada daha iyi imkanlar ve insan hakları olduğu için, düzeltin ki gitmesinler.

yurt dışına gidip yurt dışını kötülemek için binbir neden arayan tipleri de biliyoruz yok efendim taheret borusu yok tuvaletlerinde pis lan bunlar vs diye. ayrıca madem ülkeye ve hiçbirşeye faydası yok mehmet öz ve yurt dışında yaşayıp bilime sanata vs'ye faydalı bişey yapınca "bizden bu türk bu" diye övünmeyin. o zaman kalmak istemeyenlere verin adama pasaportunu vizesini gitsinler kimse istemediği yerde durmak zorunda değil ama ülkenin sahibiymişçesine kovmak da kimsenin hakkı değil.*
karalanan türk. o değil de herkes bu ülkeden çok memnunmuş. vay arkadaş! her şey tıkırında tabi. insan hakları, kadın hakları, işçi hakları, gay hakları, hayvan hakları, ifade özgürlüğü falan harika(!) bu ülkede. gitmeye ne gerek var?
yıllar önce turgut özal, bugünün ulusa seslenişlerinden olan icraatin içinden programına çıkmıştır yine bir cumartesi akşamı. o zaman 13 kanal bulunmaktaydı tabi ve 13ünde de aynı program zorunluydu. cumartesi saat 20:00de başlayan program. turgut özal elinde bir mektup parçası sallıyor. sinirli oldukça. bebek katili abdullah öcalan bir mektup yazmış, ya benimle konuşursun ya da bi heyet yollarsın, bunu sen yapmazsan başkası yapacak yazar mektupta.

rahmetli özal, sinirden mektubu yırtar. ertesi gün de seçim vardır ve oyu %9 artar. ancak şöyle bir sorun var. burda mevzubahis olan şey turgut özalın mektubu yırtıp kim bilir belki de şov yapması değildir, günümüze odaklanırsak, evet bebek katili öcalanla görüşülüyor. hatta şuan imralıdan çıkarılıp ankarada bir evde göz önünde yaşaması da düşünülüyor. iyice meclise yaklaşıyor bu köpek...

şimdi bana söylesenize saygıdeğer türkiye cumhuriyeti vatandaşları, bu ülkede yaşamayı sevmek mi daha doğal, burada yaşamaktan nefret etmek mi?
bu aralar biraz hak verilmesi gerek. hangi ingiliz ingiltere de ikinci plana atılıyor lan? ya da bir almana almanyada, sen alman değilsin almanyalısın deniliyor. gerçi, yinede kendi memleketinden nefret etmemesi lazım. memleketi istiklal harbinde bu pezevenglere bırakmamışken, şimdi mi bırakıp gidecek. yok öyle bir dünya.
bakın bende nefret etsemde bunun nedeni şu gerizekalı toplumdur ama bunun benim geçmişimle alakası yok eskiden yaşayan ve şuan yaşayan toplum arasında fazlasıyla fark var bu yüzden şuan ki yobaz ve koyun sürüsü toplum, devlet yüzünden şuan burda yaşamaktan nefret ediyorum.
akıllıların en akıllısı, ne istediğini değil ne istemediğini bilen er kişi.
tandığım çoğu izmirlide gördüğüm nefret.*
türkiyede yaşamaktan nefret ettirenler... diye başladım da bu entrye inanın artık az çok gözünü açıp güzelim ülkemizin milletimizin ne hale geldiğini ne hale getirildiğini kullara kulluk ettiğini kimlerin maşası olduğunu gören insanlara daha fazla laf anlatmanın gereği olmadığına kanaat getirdim. baktığı halde göremeyen insanlara zaten ne desen boş arkadaş gına geldi bunlardan. kullara kulluk etmek onların parazit yaşam biçimine uygun olduğundan dolayı onlar geberen kadar kurtulamayacağız.
Var öyle insanlar bizzat dostum hem de. Umrunda değil vatan millet Sakarya.
3 senedir yurt disinda yasiyorum. Turkiyede 20 sene yasamis biri olarak gordugum uc bes br sey var, bunlari paylasmak istiyorum:

- Yurt disinda trafik kurali denilen bir sey var. Insanlar bunlara uyuyor. Mesela, suruculer yaya gecitlerinde duruyor ve yayalarin gecmesini bekliyor. Kimse kimseyi enayi yerine koymuyor, soldan gelip saga giren hayvan yok. 3 araba one gecmek icin baskasinin yolunu tikayan yok. 4luleri yakip butun trafik kurallarini ihlal eden yok. vs. vs.

- Yurt disinda adalet var. Adalet, memurlarin degil, halkin haklarini koruyor. Ister memur olsun, ister sanatci olsun, suc isleyen cezasini cekiyor.

- Yurt disinda insanlar mutlu. Bu hic sasirtici degil. Otobuse binerken herkes birbirine selam veriyor, sokakta yuruyen adam tanimadigi bayan gunaydin diyor... Insanlar birbirine saygili ve yardimsever...

- Yurt disinda polis halka hizmet ediyor. Polis bir yamuk yaparsa vatandas cikip "ben amerikan vatandasiyim, senin maasini benim vergimle oduyorlar, sen bana hizmet etmek zorundasi" diye polise hakli olarak cikisabiliyor.

- Yurt disinda halkin sozu geciyor. Mesela ogrencilerin begenmedigi bir yasa cikmaya calisiliyor, ogrenciler imza toplayip bunu belediye baskanina iletebiliyor. Ve cogu zaman belediye baskani agirligini koyup bunu degistiriyor...

- Yurt disi gercekten de laik. Herkes dinin istedigi gibi yerine getirebiliyor, ancak devlet herkese esit uzaklikta, neye inandigin kimsenin umurunda degil. Yahudi okulu da var, musluman okulu da hiristiyan okulu da. Ama devlet okullarinda egitim laik, yaratilis teorisi degil, bilimsel olan evrim teorisi ogretiliyor...

- Yurt disinda is bulmak icin surunmen gerekmiyor. Turkiyede mcdonlads'da asgari ucretle calisabilmek icin universite diplomasi bile yeterli degil. Yurt disinda, lise mezunlari rahatlikla is bulabiliyor.

- Yurt disinda basin ozgur. Isteyen gazeteci istedigini yazabiliyor. Ve devletin basin ustunde hic bir gucu yok!

- Yurt disinda gucler ayriligi gercekten var. Bu devletin diktatorluge kaymasini engelliyor, herkes birbirini denetliyor, herkes birbirini hizaya sokuyor. Bu sekilde demkrasi gercek anlamda calisiyor.

- Yurt disinda hukumet vatandas icin calisiyor. Vergiler yuksekse, vatandasin dilegiyle bu vergiler asagi cekiliyor. Turkiyedeki gibi tek tarafli olarak yukari cikmiyor.

- Yurt disinda hava temiz. Istanbul nefes alinamaz hale geldi, igrenc bir duman kokusu aldi goturuyor sehri...

- Yurt disinda innovasyon ve verimlilik en onemli rolu oynuyor. Akraba araciligiyla ise girip butu gun insanlar soliter oynamiyor. Yaratici ve verimli insan el ustunde tutuluyor, daha cabuk terfi aliyor. Is yapmayan malaklarin da kicine istedikleri gibi tekmeyi basiyorlar...

- Yurt disindan insanlar guzel. Bunn sebebi insanlarin mutlu olmasi mi, havanin temiz olmasi mi yoksa inanlarin kendi sagliklarina dikkat etmesi mi bilinmez, ama turkiyede bir etrafiniza bakin. HErkes mi somurtur, stres icindedir, kilolu ve sagliksizdir?

Ozet gecmek gerekirse, tukiyedeyken insanin fark etmedigi seyler var, alisiyoruz, duyarsizlasiyoruz. Resme disaridan bakinca her sey acikliga kavusuyor. Turkiyede yasamaktan nefret etmek cok agir, ancak hantal, duyarsiz, otorite altinda ezilen, ezan sesiyle gudulen, dusunmekten yorulan, verimsiz bir halk haine geldi turkiye. Maalesef bu ne turklere ne de insanliga yarasiyor, o yuzden turkiyede yasamaktan nefret eden inslari anlayabiliyorum...
ısrarla yurtdışında yaşamak ister, yaşadığındada tekrar Türkiye'yi ozleyecek olan türktür.
konusu coğrafyadan çok, insanlık sorunu içeren çelişkidir.

Müslüman olduklarını söyleyip, akıl almaz yolsuzluklar ve pislikler yapan önemli sayıda insandan başka bir coğrafyaya

göç ederek kurtulunacağını sanmaktadırlar.

Ülkenin tümüne genellenmese de, her meslekten, her sosyal statüden bu tarz insanlara sıkça rastlanmaktadır.

Kısaca sorun nefret edende değil, nefret ettirendedir...