bugün

(bkz: the daily telegraph) özgürlüğü.
(bkz: mazot 1 tl olacak)
yalandır. şu an elimde takvim gazetesi 2001 baskısı var ve sayfaların nasıl olduğunu anlatamam sizlere erotik dergiden farksız. yanlış anlaşılmasın açıklığın savunucusu kesinlikle değilim ancak on yılda nereye geldiğimiz ortada. erotik derken içinde zerre kadar abartı yok emin olabilirsiniz. arşivlere bakabilirsiniz.
izlediği programlar "beşinci boyut"tan öteye geçmeyen, sabah kalkar kalkmaz mümtazer türköne'nin köşe yazısını okuyarak başlayan bir insanın dillerinden dökülmüş sözlerdir. Bu insanlar için basın samanyolu tvden, kanal 7den, zaman gazetesinden ibaret olduğundan dolayı türk basının özgür olduğunu söylerler çünkü onlara göre özgürlük kendilerini eleştiren gazetecileri uydurma belgelerle ergenekon çatısı altında susturmaktır.
basın özgürlüğü değil, -ileri- basın özgürlüğü vardır demektir. silivri ye doğru ilerlemektedir bu özgürlük!
bugün bir gazeteci daha "ergenekon üyesisin" gibi içi boş bir suçlama ile aylarca göz altında kalacak.

haklısınız özgürüz.
an itibariyle ergenekon adı altında daldan elma armut toplar gibi topladılar muhalif gazetecileri.. özgürlüğün kralını yaşıyoruz şu an.. (bkz: memlekete koş)
(bkz: hapse girme özgürlüğü)
karikatür dergilerinden servet yapmış bir başbakanın olduğu ülkede edilebilecek en son laf, en iyi kafa bulmadır.
(bkz: özgürlüğünü de al git)
(bkz: şimdi küfür ettirceksiniz bana)*
türkiye, uluslar arası sınır tanımayan gazeteciler (rsf) örgütünün 20 ekim 2010'da yayımladığı dünya basın özgürlüğü sıralaması'nda 178 ülke içerisinde kendisine 138. sırada yer bulmuştu. türkiye'nin yeri singapur ile etiyopya arasındaydı. rsf, bunu "gazetecilere yönelik dava, tutuklama ve mahkumiyetlerin büyük bir hızla artması" ile açıkladı.
türkiye 2009'da da 20 sıra birden gerileyerek 175 ülke içerisinde venezüella'nın önünde, filipinler ile birlikte 122. sıradaydı. 2008 yılındaysa, 173 ülke içerisinde ermenistan'la birlikte 102. sıradaydı. 2007'de 163 ülke içinde 101. sırada gösteriliyordu.
abd ise, bu sıralamada 20. sırada yer aldı. abd'nin karnesi, işgal ettiği veya askeri varlık gösterdiği ülkelerde basın ve ifade özgürlüğüne ilişkin uygulamalarıyla kötüleşiyor. abd, bu gibi ülkelerde bu standarda saygı bakımında 99. sırada yer aldı.
ülkenin %58 'in katılacağı saçma ifade.
allah iyiliğinizi versin diyerek, bu espriyi yapanlara iyi dilekte bulunmak ile bitecek önerme.
abd dışişleri bakanlığı sözcüsü philip crowley' in konuyla ilgili cevabı;

[null http://www.dunyabulteni.n...aber&ArticleID=148872]
yalan yanlış olaylarla insanları kandırmaya özgürlük diyorsanız o bu ülkede yok.
philip crowley'in noktayı koyduğu aptal açıklamadır: 'abd'de son zamanlarda gazetecilerin hapse atıldığı bir anı hatırlayamıyorum'. herkes sizin koyununuz değil ki, neyse üzülmeyin.
neremizle gülsek dedirten açıklama. memlekette mizah dergileri dava ediliyor ve telefonu dinlenmeyen gazateci yoktur .

işte böyle bir ülkenin içişleri bakanının açıklamasıdır.
"biz içiyoruz ama nedense hep hükümetin kafası güzel..."

içki yasağından sonra bir arkadaş demişti ama akp'lilerin kafası harbien hep güzel!
halkın aptal yerine konulduğu bir sözdür malesef.
türkiye'de basın basın vasfını taşımadığı müddetçe en özgür basındır arkadaşlar.
var mı itirazı olan.
doğru bir önermedir.

dur hemen eksileme aq. önce bi oku. benim kanaatim bu cümlenin türk basınına bir övme değil amerikan basınına yapılmış bir yerme olmasıdır. ulan sırf türk basınını "en kötü" seçmek için amerikan basını da aklanmaz ki arkadaş. hakikaten hafızası olmayan bir milletiz. bak şimdi;

ırak savaşını herkes hatırlıyordur sanırım. sözde ıraktaki kimyasal silahlar için çıkartıldı bu savaş. peki o dönemde cnn gibi kanallar başta olmak üzere. amerika'da hangi televizyon bunun aksini söyledi. (aslında avrupa da aynı ama konumuz o değil) diyelim ki bilmiyorlardı. (peh peh) savaşı tüm dünya canlı izlerken amerikalılara hangi görüntüler gösterildi. amerikan halkı savaşın ne kadarını biliyordu? adamlar savaş bittikten sonra aydınlanmış ve ırağa demokrasi götürüldüğüne ikna edilmişti. çünkü masum insanların ölümüne dair gösterilen bir şey yoktu medyalarında. saddamın heykelini deviren, "amerika hoş geldin" pankartlarını taşıyan adamlar gösterildi.

ulan tamam, türkiyede her konuda olduğu gibi medyada da özgürlük kısıtlı. ancak gözünüz bu kadar da kör olmasın. amerikanın kültür emperyalizmine kapılıp, sırf ülkemizi kötüleyeceğiz diye dünyanın en bağımlı medyasını temize çıkartmayalım. sizler ne kadar görmek istemesenizde, ne kadar at gözlüğü ile dolaşsanızda bu ülke bizim. ve emin olun amerika onların medyasını övdünüz diye size götünden çıkarttığı baloncuklardan kolye yapıp vermeyecek.

demokratız, laiğiz, atatürkçüyüz, solcuyuz diyorsunuz. sırf akp'yi eleştirmek için aslında devletinizi eleştiriyorsunuz. mantıklı mı şimdi bu. amacınız ülke mi? akp'mi? akp yarın birgün gider olum. ama icraatler, yapılanlar, hani o eleştirilen yollar, hızlı trenler felan kısacası bu devlet bizim kalacak.

medyamız özgür değilmiş. kime göre? neye göre?
malesef doğrudur. recep tayip erdoğan yüzünden yakında gazetelerde yazı yazacak yazar kalmayacak.