bugün

bazılarınca her ne kadar faşizanca bulunsa da, ülkenin gerçek sahibi olan vatanseverlerin günümüz türkiye'sinin içinde bulunduğu duruma karşı ideal olarak belirlemesi gereken sözlerdir.

bugünkü müttefiklerimiz tarafından geçmişte;
"türklere bırakılamayacak kadar kıymetli"
olarak tanımlanan ülkemiz, o gün gururlu duruşuyla teslim olmadığı küresel çete'ye bugün teslim olmuş durumda.

bu yüzyılların planıdır, eskiden kurulan biroyunun günümze yansımasıdır.

o gün karşılarında mustafa kemal ve yanında yer alan vatanseverleri bulan küresel çete bugün onlardan intikam almaktadır.
her alanda, her platformda mustafa kemal ve öğretileri-eserleri planlı bir şekilde karalanmaya ve yıpratılmaya çalışılmaktadır.

türkiye'nin türk vatanseverlerine bırakılamayacak kadar kıymetli olduğu gerçeği bugün bu soysuzlar tarafından harfiyen uygulanmaktadır.

türkiye bugün tamamen dışa bağımlı yaşamaya mahkum edilmiş, "sözde bağımsız bir devlet" haline dönüşmüştür.
yurt sathında büyük bir korku hegemonyası sistematik birşekilde kurulmuş;
(bkz: akp korku imparatorluğu)
halkın değerleri ile oynanarak yüzyıllar öncesinden hazırlanan plan faaliyete geçirilmeye çalışılmıştır.

buna karşı duran vatanseverler ise halkın nazarında faşist olarak yaftalanarak üzerlerine mesnetsiz suçlar atılmıştır.
(bkz: türk olmanın suç olduğu türkiye cumhuriyeti)
(bkz: ergenekon tertibi)

pek kıymetli görünen ülkemiz sistematik bir şekilde değeri düşürülmeye, tu kaka edilmeye başlanılmıştır.
kobiler bitmiş, sanayi ve ticaret iflas etmiş,
tarım ve hayvancılık desen sıfıra inmiş, türkiye gıda mamulleriithal eder hale getirilmiştir.

halkın büyük çoğunluğu borçlandırılarak kıpırdayamaz birer müptela haline getirilmiştir.
kurulamaz dediğimiz kürdistan sınırlarımızın hemen az ötesinde kurulmuş, bize nazire yaparcasına yatırım hamlelerine girişmiştir.

ülkemizi yönetenler gazi'nin gençliğe hitabede söylediği gibi "gaflet delalet ve hatta hıyanet içindedirler".
koskoca türkiye cumhuriyeti'nin haklarını dünya sathında savunmayı bir kenara bırakın seslerini dahi çıkaramamaktadırlar. bunu son abd'nin ermeni soykırımını tanıması olayonda yaşamadık mı?
abd elçimiz canhıraş bir şekilde geri çekildi, birkaç hamasi nutuk atıldı hepsi bu...
aradan biraz zaman geçti başbakanımız tıpış tıpış gitti abd'ye...
bu mu savunduğunuz iktidar, bu mu büyük türkiye?

dün atatürk vardı kurtulduk...
bugün halaskargazi'nin her şeyi eleştiriliyor,
yatından tutun da malvarlığına kadar. sanki atatürk kendi namına hareket etmişçesine karalanmaya çalışılıyor.
dün atatürk'ümüz vardı.
bugün bizleri bu pislikten kurtaracak bir atatürk'ümüz yok.

ama onun öğretileri hala dimdik ayakta, dimağlarımızda. bugünlerde sarılacağımız yegane kurtarıcı güç atatürk ilke ve inkilaplarıdır.

her ne kadar kötülense de, kötü gösterilse de...
bu ülkeyi birilerine bırakmayanlar bu ülkenin içine sıçanlardır. bu ülke için bir şeyler yaptıklarını söyleyenler ülkenin içine sıçmaya başlamıştır, hatta ikinci katı çıkıyordur. şampiyonlar kimse kimseyi kandırmasın bu ülkeyi, bu halkı düşünen kimse yok, kurtuluş savaşında, çanakkalede, doğu anadoluda ölenler, bunlar için sadece istatiksel veri. ülke kurtarma sevdadılarının dertleri kendi çıkarları.
siz nutuklarınıza devam edin.
sizlerin ülkeyi birbirinize bırakmama sevdanız olmasaydı ülke bu halde olurmuydu ?
gurur duyun eserinizle...
edit ulan: burada bahsi geçenler; badem bıyıklı ve liboşlara bırakmayanlar, solculara bırakmayan badem bıyıklılar, sağcılara bırakmayan solcular, solculara bırakmayan sağcılar, diğerlerine bırakmak istemeyen şampiyonlardır.
(bkz: badem bıyıklı)
(bkz: liboş)
(bkz: tuncay özkan ağzı)
(bkz: tartışma adabından yoksun olmak)

hımm anlıyorum seni. başa geçte, sen yönet o zaman ülkeyi.
içi boş olan kelime bütünü.
beyin ölümü gerçekleşmiş yazar söylemi.
rahmetle anıyoruz.
bırakılır.
bu ülke 12 eylül faşizminin kucağına bırakıldı.
sahte demokratlara da bırakılır.
başlığın aşağısındaki entryleri gördükçe türkiye'yi bilmem ama uludağ sözlüğü çoktan bırakmışlar dediğim hadise. neyse yönetsinler bakalım nereye kadar sürecek bu sevdaları ve onların babaları abd ne zaman yeni kadrolarını getirecek bu ülkeye. o zaman göreceğim bu abd-akp yalayıcılarını.
badem bıyıklılar ve liboşlar bu ülkenin evlatları değildir uzaydan gelmiştir, o yüzden türkiye onlara bırakılamaz.
(bkz: türk milleti hiç bu kadar haine sahip olmamıştı)
kendini bu ülkede herşeyi yapmaya hakkı olan çakma laik ve özenti avrupalılara hiç bırakılamaz.
chp'lilere ve darbecilere bırakmaktan daha iyi bir opsiyondur.
türkiye türkiyeyi babasının terekesi zannedenlere bırakılmalıdır imanına sahip kişi önermesidir.
nietche bıyığı bırakmış uzaktan bakınca pek insana benzemeyen yaratıkların bu ülkenin mütedeyyin kesiminin dış görünüşüne dayanarak sözde aşağılama biçimidir.
(bkz: o devir kalktı)
kemalistlere biraktik sonuc ortada bundan daha kotu yapamazlar sanirim.
boş insan cümlesi.
sana mı bırakacaktık yaarr... neyse demeyeyim. bu ülkede demokrasi vardır. istediğin kadar kıçını yırt.
(bkz: keser döner sap döner gün olur devran döner)

kemalist çığırtkanlık kokan başlık. liberaller aklı selim insanlardır.
hem bu saatten sonra kemalist tuzu kuru vesayet restore edilemez; teşebbüsü türkiye'yi iç savaşa dahi sürükler.
şekle takılmak, ancak şekille uğraşanlara özgüdür.
badem bıyıklı sempatizanlarına bir türlü anlatılamayan önermedir. verdikleri cevaplar genellikle darbecilere bırakılmasından daha iyi bir seçenek olduğudur. ama hainlerin yaptıkları şey kötünün iyisine(!) ikna etme operasyonudur. çaresizlik yönetimidir. bu bunalımdan bir an önce kurtulunmalıdır. meseleye partiler düzeyinden başka bir boyutta bakmak gerekir.

bugünlerde kişiler arasındaki tartışma çok saçma bir boyuttadır. olay şundan ibarettir:
-senin oy verdiğin adam şöyle böyle. verme ona oyunu.
+yok ya? şunlar da böyle böyle. en azından daha iyi.

işte tehlikeli söz öbeği: en azından.
yahu durup bir düşünsene arkadaş. çaresizlik ve korku yönetimi altındasın ve sesini çıkarmıyorsun. ne demek en azından? bilmem kaç milyonluk ülkede bir tane temiz düşünceli adam kalmadı mı? şimdi bu soru cümlesinden sonra beyin şöyle bir çözümleme yapacak eminim:
-demek ki bu da şucu. şu şöyle böyle. allah allah!

la yuh la. ne biçim vicdan var sende. sana bir kişiyi önermedim ki. sen kendi vicdanınla bir fikir çözümlemesi yap. şu sorun şöyle giderilir, bu çözüm böyle de. de la gözünü seviyim de. illa 'popüler' bir adamın peşinden gitmen mi gerekir?***** illa çaresizlikten bir adama oy mu vermen gerekir? gözünü yağını yiyem siyaset tartışması yaparken şu parti bu parti deme! deme la. bana fikirlerinle gel. yaftalarla particilikle değil. dönelim yukarıdaki konuşmamıza, ama ufak bir değiştirme yaparak:

-senin oy verdiğin adam şöyle böyle. verme ona oyunu. koyun! salak! vs. vs.
+yok ya? senin oy verdiğin falanca da öyle böyle. ona mı oy veriyim amk!

la bak arkadaşım, ne manyak bi adam çıktın sen ya? sana güzel bir konuşma metni yazayım mı?
-senin oy verdiğin adam şöyle dedi, böyle yaptı, verme o düzenbaza oyunu.
+ama senin oy verdiğin de falan filan. senin yaptığın da yanlış.
-o zaman en iyisi bunlara oy vermeyelim amk. geçirmişler piyasayı ellerine. bırak biz bursa nutkunu okuyup işin bi ucundan tutalım, birlik olalım.
+he la bak nasıl düşünemedik biz bunu.
-tamamen bizim suçumuz değil ama. bizi bu hale getirenler utansın. biz bu ibnelere güvendik bak görüyon mu milleti yıllardır nasıl sikmişler? bizi birbirimizden ayırmışlar, bölmüşler, piçlere bak.

vaaay emmoğlu, az önce ne güzel laf ettin la öyle, birlik olalım, işin ucundan tutalım falan. ne ayak? biz zaten yıllardır kardeş olduğumuzu, vatandaş olduğumuzu unutmuşuz. güvendiğimiz adamlar toplumda bölücülük yapmışlar haberimiz yok. boşuna birbirimize küfredip günahlarımızı almışız. ha bi de tarihimizi de unutmuşuz, yanlış öğrenmişiz.

"bütün dünya buna inansa, bir inansa
hayat bayram olsa,
insanlar el ele tutuşsa, birlik olsa,
bu hayat sonsuza."

"bir olalım, iri olalım, diri olalım."
***