bugün

hakkında uzun araştırmalar yapanların vaktini boşa harcayacağı olgudur.
rıdvan dilmen'in konuya ilişkin değerlendirmesi (euro 2008 için) ;

''şimdiye kadar sadece skor olarak gerideyken nasıl oynadığımızı gördüler. ileri geçtiğimiz zaman nasıl oynadığımız ise herkes için sürpriz olacak'' şeklindedir.
(bkz: hilal taktiği)*
(bkz: allah ne verdiyse hücüm etmek)
ayda 200 bin dolar verip takımın başına getirdiğimiz kişinin oturtması gereken yüksek standarttır. biz o ilk 70 dakikada
* oynanan futbolun hesabını sormaz isek, istersek avrupa şampiyonu olalım, yunanistan gibi oluruz - yani ''avrupanın şampiyonu'' olamayız.
aynı maçta hem takım olarak en kötü oyunu hemde en iyi futbolu oynamaktır. her ülkenin bir ekolü, bir standardı varken, türkiye iyi oyunla kötü oyun arasında hep gidip gelir.
standartı olmayan tek standarttır. Adam topu elinden kaçırmasa hala terim hakkında başlık açmakla meşguldük.
70 dakika yatıp sonra dirilmek olarak gözükmüştür, mağlup durumua düşüp öne geçtiğimiz iki maçtan bu sonuç çıkıyor.

ve rıdvan gene bomba birşey söylemiş; ' artık herkes geriyi düştüğümüzde neler yapabileceğimizi biliyor, fakat öne geçtiğimizde yapacaklarımızı tahmin edemiyorlar herkes için süpriz olacak'.
(bkz: derelict herds)
toplu halde savunma toplu halde hücum ve yelpaze gibi açılma diye özetlenebilecek standardizasyon.
galatasaray'ın çizgisinde seyreder. bu aralar da öyle oluyor. 60. dakikaya kadar başa baş oynar, sonra oyundan düşer.
şöyledir: volkan+ defansta 3-4 pas+ ortasahaya bir pas+ ardından defansa pas+ 2 pas yapamadan tekrar volkana+ degaj. bu ne lan oyunun içine ettiler.
ibrahim üzülmez gibi bir kazmanın(şu an bile sinirlerim ayaklanmaktadır)ilk 11de yer almasıyla yerle bir ettiği standarttır. değil ilk milli takımda ilk 11, halı sahada bile oynayamayacak kadar kabiliyetsiz ve zekasız olan bu adamı hangi mantık milli takıma çağırmaktadır. bu mantığın standardını da sorgulamaya hiç gerek duymuyorum. allah bjk taraftarına sabır versin.

(bkz: önümüzdeki maçlara bakacağız)
sahada yayılamamak, dar alanda paslaşma hastalığı, kanatları etkin kullanamama bunları hiç eksik etmeden sahaya sürüyoruz. ayrıca, kontra atak şansı varken defansın kendi içinde paslaşmasını da ilk kez görüyorum.
(bkz: at hemen yat taktiği)
sadece maçta değil maçtan önce, maçtan sonra da bir şekilde g.tü kurtarmak üzerine kuruludur.
sağlı sollu hücumlarla rakibi bunaltmak ve sonrasında ölümcül darbeyi vurmak.
(bkz: hangi standart)
kişisel yeteneklerin üzerine yüklenme şeklinde kendini gösterir. bugün ün milli takımında hücum alanında bu yükü arda, tuncay ve emre, savunmada ise gökhan gönül ve servet üstlenir.
kişilere bağlı olduğu için geniş bir bandı olan standarttır. bir hollandalı'nın dediği gibi her şeyden birazcık var ama hiçbir şey tam değil. hadi kazanalım diyerek sahaya çıkıyoruz. gaz gaz nereye kadar?
bir ön eleme turunu, elimizi kolumuzu, sallaya sallaya geçemiyeceğmiz oyun standartıdır. ülke adına maçlarda televizyona kilitlenip, kalp krizleri geçirmeye mahkum bir devletiz. hiç görmemişimdir bir ön eleme turunu rahat geçelim, gruptan çıkıp bir avrupa şampiyonasına veya dünya şampiyonasına rahat gidelim. illaki bir takım yenilcekte, veya yenecekte biz avrupa veya dünya şampiyonasına gidebilecez...*
(bkz: yumurta kapıya gelince)
yüreğin ortaya koyulduğu her maçtan galibiyetle ayrılmak. ne de olsa türk gücü, türk imanı, türk yüreği bu başka bir şeye benzemez.

(bkz: comeback kings)

ek olarak da ; (bkz: istisnalar kaideyi bozmaz)
milli takımın oyun standartı zaten bir sandartı olmayışıdır. maç içinde maçın gidişatına göre oyuncularım psikolojik durumuna göre oynamalarıdır.
(bkz: sokturtma ştandartına)