bugün

oguz ataydir.
ikinci el fiyatı 15 lira olan kitap. 10 liraya kargoyla biri yollarsa sevinirim. çok okumak istiyorum ama çok param yok. öğrenciyim. umarım bir gün okuyabilirim. bir mesaj uzağınızdayım.
(bkz: ) disconnectus erectus
"yaşamını bir düzene oturtmuş insanlar için tehlikeli kitaplar" listesinin başında gelir.
hayatımda bir olric olmadığı için kendimi çok yalnız hissettiren şaheser.
"Hafif bir yağmur başladı: radyo söylemişti zaten. Denizin rengi değişiyor; ayrılırken denizi bu renk bırakmak istemiyorum Olric. Damlalar vapurun kenarına çarpıyor. Islak demir kadar içime sıkıntı veren bir şey yoktur. Vapuru ıslak bir demir yığını olarak hatırlamak istemiyorum. Denizi külrengi bir sıvı olarak bırakmak istemiyorum. Sonra, hep bu renkte hatırlarım diye korkuyorum."
Listemde okumak için uzun süredir beklettiğim kitap. okumuyorum çünkü bir kesim bu kitabı göklere çıkarıyor sürekli. ve ben ne zaman popüler olan bir şeye el atsam sonu hüsran. o yüzden popüler kültür benden uzak olsun.
--spoiler--

-sus olric düşünüyorum.
-düşünmek ne haddinize efendim.
-descartes düşündükçe var oluyor.
-o düşündükçe var olur, siz yok olursunuz efendimiz.

--spoiler--

oğuz atay'ın aşmış eseri.
hayat acemiliğini entelektüel birikimiyle telafi etmeye çalışan Selim ışık'ın tutunamamasını anlatan roman. Albert camus "ontolojik nedenlerden intihar eden kimseyi görmedim" der. Oğuz atay ise "neden insanlar ontolojik nedenlerden dolayı intihar etmiyor" diye yakınır. Çünkü büyük düşüncelerin yaşamla hiçbir alakası yoktur. sanat ve felsefe ürünleri hiçbir zaman bir amaç uğruna üretilmediler. Onlar kendi güzelliklerini kendi içlerinde taşırlar. çoğu kişinin sanat ve felsefeyi takdir edememesi ve gereksiz bulması bundan kaynaklanmaktadır. ancak selim ışık böyle bir insan değildir. O, yaşayanların kazandığı bu dünyada, düşüncelere sıkışıp kalmış bir gariptir. büyük düşüncelerin yaşandığı bir dünyada bulunmadığı için de tutunamamaktadır. özellikle içinde bulunduğumuz yüzyıla bakarsak selim ışık'ı daha iyi anlarız. bugün düşünce dediğimiz şey, ileride bize para kazandıracak olan pratik bilgiler yığınından başka bir şey değildir. "hocam bu bilgiler gerçek hayatta ne işimize yarayacak?" söylemi selim ışık'ın biricik intihar nedenidir bana kalırsa.
Zaten varoluşsal yalnızlık dediğimiz olayın da elle tutulur bir yanı yoktur. Yalnızlık, Oğuz atay'ın tehlikeli oyunlar'daki tabiriyle bir "insansızlık" durumu değil, dile getirilemeyen bir boşluktur. işte bu boşluğu entelektüel birikimle doldurmaya çalışmaksa, havayı kazımaya benzer.
başucu kitabıdır.
"neden köşeme çekilip ölümü beklemesini bilmiyorum da insanların yaşantılarına burnumu sokuyorum? Sonra da davranışlarına katlanamıyorum?"

harika bir kitaptır. baştan sona roman gibi okumayı değilde, beni anlayacak bişeylere ihtiyaç duydukça herhangi bir sayfasını açıp herhangi bir cümlesini okumayı sevdiğimdir.
..sebep olanların gözü kör oldu. Dünyayı bir karanlık kapladı. Fırıncılar kimseye ekmek vermedi. Şeker karaborsaya düştü. Matbaalar ekmek karnesi basmaya başladı gizlice. Selim kafasında on yüzbin, hayatında sadece bir aşk yaşadı. Onun da dumanı doğru çıkmadı. Baca çarpık yapıldığı için, ortalığı bir kurum kapladı. Göz gözü görmez oldu. Dost, düşmandan ayrılmaz oldu. Herkes birbirine girdi. Ölüm sıkıyönetim ilan etti; kimse burnunu pencereden çıkaramadı. Çıkaranların burnu kırıldı. Düşünenlerin aklı tutuklandı. Düşünmeyenlerin korkudan akılları başlarından gitti. Kimse kabul etmediği gerekçesiyle geri döndüler. Akıl artık başka bir akıl oldu. Dünyayı çılgınlık sardı. Düşünme imtiyazları batılıların elinden alındı kimseye verilmedi. Aklı başında olanlar şiddetle cezalandırıldı. Deliler kefaletle tahliye edildi. Descartes'in kitapları meydanlarda toplanıp yakıldı..
Oğuz atay ın post- modern roman anlayışını yansıttığı bireyin iç dünyası anlatan cumhuriyet dönemi türk edebiyatının başarılı eseri.
bugun okumaya baslayacagim, hakkinda cok guzel seyler duydugum kitaptir.
yediyüzyirmidört sayfalık tutunma mücadelesini gün itibari ile kazandığım oğuz atay kitabı. dikkat! tanımı oğuz atayın ta kendisi yapıyor:
tanım:bu kitap ne ciddi kavgaların, ne büyük ve yaygın sıkıntıların ne de ezilen insanların romanıdır; bu kitap mustarip bir ruhun iç çekişlerinin romanıdır. syf.559

o zaman bat dünya bat!
"kiminle konuşuyorsun turgut ? kendimle konuşuyorum turgut."
oğuz ataya ait güzel bir roman .

hatri sayili ödul de almistir bu romanla.
merak ettiğim kitap. okuyanlar yazsın, okuyunca ne gibi etki yapıyor insana, ben genelde bilgi çerikli kitaplar okurum roman pek tarzım değüldür.
Ara ara tekrar elime aldığım kitaptır. fazlasıyla uzun olduğu için çoğu kişi okumaya yanaşmaz. Olay odaklı değildir daha çok ruhani durumlara odaklanılmıştır. Gelmiş geçmiş en iyi türk romanlarından biri olarak görülür.
şu sınav döneminde "sakın okuma" "dağılırsın, elleme" tarzı yorumlar aldım okumak istediğim için.

gizli bir korku verdiler okuyamıyorum. sınavlar bitse de başlasam.
Herkesin okumasi gerektigini dusundugum kitap. Burjuvazi dunyasina bi haykiris niteliginde olan eser kitabin buyuk bir kisminda orta snif burjuvalariyla ilgili tespitler anlatilmis.
bugün başladığım kitap. 72. sayfadayım ve kitap ilgi çekici değil. umarlı bir açılmayı umut ediyorum.
Herkesin okumaması gereken bir kitap.
zira anlamak kolay değildir.
Her okuyanın kendini elit hissettiği(!) Roman.
Cok iyidir postmodernizmi guzel yansıtmış bireyin iç dünyasını anlatan bir kült. Fakat ben okuyom ya diye gezinenlerden dolayı artık bukre gibi her sözünün twitter da olması can sıkıcıdır.
Tavsiye edilir mi tabi edilir fakat cok sıkıldığğm yaaa, uff bi sey anlaslmadığm diyenler okumasın gidin pucca filan okuyun milletin yatak hikayesinden kitabın nasıl bittiğini anlamazsınız.
oğuz atayın kaleminden ince ince işlenmiş roman. türk roman tarihinin en iyi romanı.