bugün

türkiye' deki en potansiyelli, en çalışkan ve dünya çapında yıldız olabilecek çok nadir oyunculardan biri... kendisinin azmi önünde eğiliyoruz.
ahmet çakar'ın "tuncay çok garip bir oyuncu ben onu neye benzetiyorum biliyormusun ? vahşi bir ata benzetiyorum" dediği futbolcu.
milli takımda attığı golden sonra boş tribünlere sus işareti yapan futbolcu. var bir arızası, tedaviside yok herhalde.
fenerbahçe sk'nın futbulcusu olduğu için kafadan kaybeden, her yaptığı başkalarına batan, futboldan anlayan, topçuluk işini layığı ile yerinde getiren adam.*

(bkz: acaba tuncay şanlı bkj li yada gs li olsaydı ne olurdu sorunsalı)
babamın tabiriyle "maç yaparken iki ruhlu bir çocuk kaybediyor kendisini maç içerisinde, ne yaptığını bilemiyor. koşturuyor oraya buraya. lakin bu çocuk her zaman büyük maçlarda oynamalı; çünkü her zaman yüreği ile oynadığı için anadolu takımlarını hor görmeye çalışıyor kendince. yakışmıyor tabi bu ona." dediği topçu.

bir laf vardır ne onunla ne onsuz diye, tuncay da böyle onsuz da olmuyor onunla da.. candan oynadığı için takdire şayan fakat çok fazla piyasa olmaya çalıştığı için de maymuna dönen oyuncu.

(bkz: bi ibrahim akın vardı ne oldu o)
Türk futbolunun Avrupa'ya pazarlayabileceği yıldızlardandır... Mücadeleci, koşan bir futbol stili ile bilinir. Ne hikmetse yaptığı top kayıpları gol ile sonuçlanır. Sol açık oynasa dahi gole yakın oynar ve bol gol atar... Fenerbahçe'nin Avrupa kupalarında en çok gol atan futbolcusudur... Bu genç kariyerinde her çeşit gol'ü atmıştır.
solaryuma gitmesinden şüphelendiğim futbolcu. kış günlerinde bile bronz bir tene sahiptir kendisi.
23 kasım 2006 fenerbahçe palermo maçında takımı adına kaydettiği 3. golle avrupa kupalarındaki 10. golüne ulaşmış ve fenerbahçe nin bu alandaki en skorer ismi olma durumunu bir adım daha ileri taşımıştır.
deli dana ibrahim üzülmez' in daha teknik versiyonu. daum 'un ellerinde büyüyeceğine, terim 'in ellerinde büyüseydi, kim bilir değeri ne kadar olurdu?
istatistiklere bakıyoruz :
daum'un kendisini çivilediği, mahkum ettiği sol kanatta oynarken bile;
2003-2004 sezonunda 22 gol,
2004-2005 sezonunda 13 gol,
2005-2006 sezonunda 16 gol
atmayı başarmış; milli takıma seçilmiş; milli formayla ölüm kalım maçında isviçre'ye 3. golünü ve akabinde sus işaretini çakarken, anti-fenerbahçelinin bile sevgilisi olup ertesi gün yine bu sınıfın insanı tarafından sus işaretine, lüle saçına, gamzesine, al yanağına sövülen futbolcu olmuştur.
sol kanatta harcanıp, kaybolmasına ramak kalmışken serhat akın gibi tasını tarağını toplayıp gitmemiş, sabretmiş; yeni teknik direktör zico ile hakettiği mevkiye kavuşmuş ve onca endişeye rağmen oynadığı maçlarda attığı gollerle, daum'un kendisini köreltmeyi beceremediğini göstererek bizi çok sevindirmiştir. bu gelişimde, henüz genç olmasının, bitmek bilmeyen hırsının ve fenerbahçe'ye olan sevgisinin çok büyük payı vardır. varsın sus işareti yapmasın; neticede attığı gollerle de susturacak, antipatizanlarını "bu defa neresine taksam acaba" takıntılarına sürükleyecektir.

mençıstır'ın yedeklerine gol atmak marifet değilmiş... aslarına atmadı sanki...
bir başka takım taraftarı olmama rağmen takımına en faydalı futbolcu olarak gördüğüm joker.
bi çok meziyeti falan vardır,tek tek sıralanabilir ama benim gözümde : "deli saçması"
amatör ruhlu, bazı üst düzey yeteneklerini iyi kullanan, ama çoğu zaman da laubali oyunuyla saç baş yolduran futbolcu. çift ciğer adam mübarek. bıraksan adam kadıköyden evine koşarak gider maç sonunda. aziz yıldırım'ın ''futbola 17 yaşında başlayan biri, biraz anlayışlı olmak lazım, sizin kadar ben de kızıyorum'' açıklamasını dikkate alırsak; belki de sakin ve anlayışlı olup bu gözle bakmalıdır. ha bir de ayşegül safinaz mafinaz deniyor. adam çakıyor mu golleri inönü de sami yen de şakır şakır, üstüne susun diyor mu..bitmiştir..saygı
futbola 18 yaşında başlamış olması dolayısıyla temel futbol bilgileri eksik olan fenerbahçeli futbolcu. bu eksiğini daha çok koşarak daha fazla efor sarfederek kapatıyor. insana keşke futbola daha erken bir yaşta başlasaydı dedirtiyor. o zamanda fenerbahçe'de oynamaz muhtemelen juventus'ta top koşturuyor olurdu.
dün akşam sol ayakla attığı golden sonra sus işareti yapmayan futbolcu. sen at gollerini ben sus işaretine razıyım...
kadıköy de bile gol attıktan sonra sus işareti yapan çılgın futbolcu.
23 kasım 2006 fenerbahçe palermo maçında attığı golden sonra kendi taraftarına sus ! yapacakken sonradan uyanan ciğersiz.

ahanda videosu ;

http://www.youtube.com/watch?v=NCfjLQidkh8
güzel bir fıkra....

rüştünün canı, bol gol yediği bir maçın ertesinde gezip tozmak istemiştir. ateşli taraftarın "o kadar gol yedin birde utanmadan gezip tozuyo musun?" tepkilerine maruz kalmamak için "yaşlı adam" kılığına girip o gece içmek ve kafa dağıtmak için bir bara gider ...

sessizce bir bar köşesine geçip içkisini ısmarlar.
derken yanına yaşlı ama çok hoş bir bayan yanaşır
edalı edalı sırıtarak " naber rüştü ?" diye sorar.
rüştü "nasıl tanındım yahuu?" diye keyfi kaçarak bardan apar topar çıkar.
ertesi gece yine yaşlı adam kılığında aynı bara gider. içkisini ısmarlar. ama yine aynı yaşlı bayan yanına kırıtarak yaklaşıp "naber rüştü?" diye sorar.
rüştü bu sefer çıldırmış bir vaziyette barı koşar adım terkeder.
ama aklı kadındadır ..
yaşlı bi kadının kendisini nasıl tanıdığına bi türlü anlamam veremez.
olayın sırrını çözmek için yine aynı bara, yine aynı kostümle gider..
bu sefer niyet kafayı dağıtmak değil, kadının onu nasıl tanıdığını anlamaktır.
yine aynı köşeye geçer ve yine aynı yaşlı bayan yanına yanaşıp aynı soruyu sorar..
rüşrü merakla, "kendisinin rüştü olduğunu nasıl anladığını?" sorar.
yaşlı kadın rüştüyü edalı edalı süzerek; " len olum tuncay ben len " der.

asıl soru; rüştü yaşlı adam kılığında gizlenmeyi tercih ediyorken, tuncay'ın neden işveli bir yaşlı bayan kılığına bürünmeyi tercih ettiğidir. *
her takıma lazım futbolculardan. koşuyor, pres yapıyor, top sürüyor, şut çekiyor..çok yönlü bir oyuncu ve takımı için büyük silah..

yalnız, koştuğunda yanakları al al oluyor, o biraz tehlikeli işte. *
fenerbahce'ye enerji ve dinamiklik getiren oyuncuların başında gelen; hızı,teknigi ve pres gücü ile daha cok yıllar fenerbahceye hizmet edecek olan hırs küpü süper futbolcu.
istikrarsızlık yaşamasaydı şu an yurtdışında oynuyor olacak futbolcu. fenerbahçe' nin en çalışkan ismi.
sevinme özürlü gol atınca ne yapacağını şaşırıyor. hafif eşcinsel havası var.
fazla koşunca kızarmaya başladığı üzere, pancar motoru yutmuş bir hindiyi andıran fenerbahçe ikinci kaptanı.
taraftar ruhunun sahadaki can bulmuş hali. en çok ona kızıyoruz kötü oynadığında, en çok ona sitem ediyoruz pas hatalarında ama biliyoruz ki biz maçı tribünden ya da stadtan izledimizde ne hissediyorsak tuncay'da o maçı oynarken aynı şeyleri hissediyor bizimle. sadece tezahürat yapmak, kızmak ya da sinirlenmek yerine bütün tepkilerini koşarak gösteriyor. belki bunu söylemek için çok erken ama tuncay 50 sene sonra bir fenerbahçe marşı bestelenirse, cihatlar, canlar,fikretlerin arasına girecek, attığı ya da attırdığı gollerle falan değil taraftarın ruhunu, isyanını, sevgisini, öfkesini bizzat sahaya yansıtabildiği için. şu takıma kim alınırsa alınsın, kim ne kadar müthiş bir hareket ya da gol atarsa atsın tuncay'ın yüzündeki o yakın çekim ifadesi kadar hiç bir şey fenerbahçe taraftarını etkilemeyecek. o, yenilgiden sonra sokağa çıkmayıp odasına kapananan bir çocuğun hüznünü de, kazanılan bir maçın vakur tavrını taşıyan bir yeniyetmenin de, düşen bir rakibe bütün içtenliğiyle "inşallah yoktur bir şeyi" diyen bir fenerli annenin de, takımı ve tribünleri sakin olmaya çağıran yaşlı bir fenerli amcanın da temsilcisi. tuncay büyük bir kulübün büyük bir kitlenin bütün ruh hallerinin sahadaki kanlı canlı koalisyonu. ve iyi ki var ve iyi ki 10 numara...
gol attıktan sonra genelde sus ! işareti yapan futbolcu .