bugün
- kedi besleyen kızların ortak özellikleri14
- fay hattına kazıp kontrollü kırmak29
- pakistan ve hindistan denze düşse kimi kurtarırsın17
- kabataş yalanı18
- yola saçılan içkileri talan eden izmirliler12
- erdoğan ikinci atatürk'tür15
- karınız istese sözlüğü bırakır mısınız15
- espressolab24
- erdoğan sonrası hükümet34
- her çarşamba 20 lik çıtır için aynı otele gitmek12
- kisinin 17 yasina verecegi ogut13
- gulmekicinyaratilmis14
- aykolik'in akbilini doldurmak11
- ekrem imamoğlu74
- kasko fiyatları8
- anın görüntüsü15
- aykolik masklavi buluşması8
- galatasaray lı olmanın çok masraflı olması27
- bantla bantla da nereye kadar12
- gezi parkını yakmak8
- okunan kitabı anlatamamak9
- asya'nın en iyi 100 üniversitesinin 4'ü türkiye de20
- en uzun bekletilmiş erkek16
- akpli arkadaşınızı banyoda yıkar mısınız8
- ermeni soykırımı için özür dileyelim kampanyası12
- deprem oldu19
- aykolik yetkili olsun kampanyası35
- 4 hak mezhep9
- aşağılık insanlar11
- yolda namaz kılan davarlar16
- sırrı süreyya önder28
- fotokopici bi erkek39
- kendisinden ayrılan kadını rahatsız eden erkek15
- 27 nisan 2025 eyüpspor galatasaray maçı29
- aknaz beyaz peynir11
- bir erkeğe alınacak en güzel hediye20
- allah ı niçin göremiyoruz14
- papa francis'in serveti9
- yazarların ölüme en çok yaklaştıkları an16
- zina çoğalınca deprem olur10
- bik bik'in mutfağına konuk olmak18
- cuma gitmeyen erkeğe kadınların bakışı9
- nervio'nun evleneceği adam16
the sopranos dizisinin ana karakteri, panik atak ve şizofreni* rahatsızlıklarını geçirmiş mafya babası.
dünya kadar mafya filmi izlemiş biri olarak diyebilirim ki, bu filmlerde it gibi korktuğum tek kişidir bu. evet, gayet kişisel bi entry yazıyorum farkındayım. ama benim gibi birileri muhakkak vardır. televizyondan silahı uzatıp 'ne bakıyon lan' diyecekmiş gibi bir his.
birini boğduktan sonra kızını okuluna götürebilecek derecede soğukkanlı, the sopranos' un mafya babası. eşiyle yollarını ayırmış ve çapkınlık turlarına başlamıştır.
(bkz: its not your fuckin business)
The sopranos dizisinin baş kahramanıdır.başarılı bir işadamıdır.sorarsanız gerçek işi atık yönetimidir.belki gelirlerinin bir bölümünü kumar ve atyarışı gibi işlerden elde ettiğini itiraf edebilir,aslında uyuşturucu işi hariç hertürlü yasadışı işi yapar.New Jersey ondan sorulur.
özlenilen sevgi dolu güzel insan.
yazilabilecek en guzel mafya babasi karakteri. bu adam kesinlikle kotu, seyirciye yaransin diye uzerinde sevimsiz bir babacanlik veya bir sempatiklik yok. hic beklemediginiz bir anda hic yapilmayacak bir sey yapabiliyor. seni kizinin yaninda vurmadim, cunku benim de bir kizim var diyen bir adami gozunu kirpmadan vurabiliyor. dizideki tum guzel kadinlar hakkinda fantaziler kurarken, bir sonraki sahnede karisina ictenlikle seni cok seviyorum diyebiliyor. kotu dedigin boyle olur.
holy fucking shit lafını ağzından düşürmeyen mafyöz.
kalbimdeki yerini don drapera kaptırmış babacık.
dünya da televizyon tarihinin gerçek efsanesi.sopranos ailesinin medar ı iftiharı.ailesiyle olan ilişkisini ve pis işlerini bu kadar dengeleyen başka bir gangster daha yok.nerdeyse hergün aldatmasına rağmen eşine son derece bağlı bir koca ayrıca.birde o italyan aksanıyla konuştuğu ingilizcesi bir harika.iri yarı bir,hafif göbekli ama gerçekten karizma bir karakter.
ilk defa bir insana "keşke babam olsaydı" dediğim adam. yeryüzünün en iyi iş adamı.
hayatıma yön veren isimlerden biri.ilk sırada don michael corleone var ikinci sırada tony montana üçe de bu adamı derim yani.
hayatımda gördüğüm en çirkin mafya babasıdır..
fakat dizide ısrarla yakışıklı olduğunu iddia ediyordu yan karakterler..
fakat dizide ısrarla yakışıklı olduğunu iddia ediyordu yan karakterler..
babam gibi sevdiğim bir adam. bu yüzdendir ki final sahnesinde ağladım ne olduğunu anlayınca.
Hayatımda gördüğüm en çıkarcı adam, hiçbirşey vermemesine rağmen çok fazla şey ister iliğini kurutur milletin, bu abi o kadar çıkarcıdır ki ralf yavşağına bile üzülmenizi sağlar
Not:en son 3. yada 4. sezonda bir yerlerde kaldım tüm sezonları izlemedim sonradan büyük bir reyize dönüşüyorsa iş değişir.
Not:en son 3. yada 4. sezonda bir yerlerde kaldım tüm sezonları izlemedim sonradan büyük bir reyize dönüşüyorsa iş değişir.
çıkarcı olması reyiz olduğu gerçeğini değiştirmez.
(#22498500) helal olsun.
--spoiler--
aslında 'the sopranos' ile tanışıklığım daha o zamanlar cine5 kanalında oynadığı yıllara dayanır. liseye falan gidiyordum heralde. gece geç saatlerde önce 'oz' sonra 'the sopranos' başlardı. tersi de olabilir. işte o zaman ardı ardına izleyemiyordum. yakaladıkça izleyebiliyordum yani. sonra bir gün haberlerde 'the sopranos' dizisinin yıldızı james gandolfini öldü haberini okudum. üzüldüm ama çok değil, hadi bee daha çok yaşlı değildi aslında, gibi bir iç burukluğu oldu.
bu yazıyı yazmadan bir kaç gün önce, hazır zaman bulabilmişken 'the sopranos' dizisini bir ay kadar bir süre içinde, yatmadan evvel en az iki bölüm devirerek bitirdim. bazen uykumun kaçtığı zamanlarda 6-7 bölüm bitirdiğim bile oldu. kimi zaman gecenin ortasında beni acıktırdı hiç üşenmedim kalktım bir tabak çubuk makarna, domates soslu ( çakma spagetti ) yaptım karşısına geçtim öyle izledim. aileye yeni giren itaat etmeyen çıkıntı adamlara içten içe kızdım ve hiç sevmedim, bilinç altım icabına bakılması gerektiğini söylüyordu. onunla beraber psikanalizin dibine vurduk. hatalarını da gördüm, anlam veremedim, sorguladım. mesela kuzeni christopher moltisantiyi hiç acımadan öldürdü. hala daha neden yaptığını sorgularım. yani hastalık derecesinde o kadar özdeşleştim o kadar sevdim bu adamı.
hani şu justin bieber için ağlayan ergenler vardı, onlara kızardım. şimdi o yaşlarda olsam ben nasıl saçmalardım -ki yaptığım ne !-
iyi bir aile babasıydı. mafya ailesinden bahsetmiyorum. evet liderlik yaptığı çetenin başında harika bir otoriteydi ve bunu bir gün hapisten yeni çıkan kuzeni diğer mafya ailesinin kaptanının kardeşini vurduğu zaman sağ kolu silvio dante ile tartıştıklarında, ve ona bir numara olmak hakkında hiç bir fikrin yok dediği zaman daha iyi anladık. daha da iyi aslında, vurulduğu zaman onun yerine bakan silvio'nun, ailenin adamlarını idare edemediği zaman ne kadar iyi bir patron olduğuna daha iyi kanaat getirdik.
ama eşi ve çocukları, hatta zaman zaman nefret ettiği kız kardeşi, ölmesini istediği annesi ve iki defa öldürme girişiminde bulunan amcası hep önemli oldu onun için. gerçi dizi boyunca önüne gelen her kadını yatağa atarak sadakati sorgulanabilir ama eşinin yeri bambaşkaydı.
gerçekten bu adamın ölümüne bu kadar üzülmüş olmalıyım ki bunları bana yazdırtan başka bir sebep olamaz heralde. o kadar bölümü ardı ardına izleyince senden benden biri gibi olabiliyor bu insanlar. ne acı ki, ben kan bağım olan teyzemin ölümüne bile bu kadar içlendiğimi hatırlamıyorum. affetsin beni. ama biz hiç bir zaman çok bir şeyler paylaşmadık ki teyzemle. komşumuz olan hatice teyze bile daha yakındı bize, bana. sadece bir kan bağı oldu, ona dair hatirladığım çok bir şey olmadığındandır diye kandırıyorum belkide kendimi.
şimdi dizi bitti, yerine izleyebilecek bir şey ne arıyorum ne de onun yerini doldursun istiyorum. bari açıp bir film izleyeyim derken yeni çıkan filmlerden bir tanesinde oyunculardan biri dikkatimi çekti. filmin adı -enough said-. james gandolfini'nin son filmiymiş. daha izlemedim. bu yazı sonlanınca açıp onu da izliyicem. işte o filmi görünce, bu kadar hislendiğim anda ona hitaben bir şey yazmam gerektiğini düşündüm. tony soprano hayali bir karakter olabilir ama onu oynayan adam o karakterden bir parça içinde taşımasa o rolün o hakkını veremezdi. böyle bir adamın babam yada abim veya amcam olmasını çok isterdim.
'the sopranos' gelmiş geçmiş en iyi dizidir ve tony soprano her zaman hatırlanacaktır. R.I.P, huzur içinde yat...
--spoiler--
aslında 'the sopranos' ile tanışıklığım daha o zamanlar cine5 kanalında oynadığı yıllara dayanır. liseye falan gidiyordum heralde. gece geç saatlerde önce 'oz' sonra 'the sopranos' başlardı. tersi de olabilir. işte o zaman ardı ardına izleyemiyordum. yakaladıkça izleyebiliyordum yani. sonra bir gün haberlerde 'the sopranos' dizisinin yıldızı james gandolfini öldü haberini okudum. üzüldüm ama çok değil, hadi bee daha çok yaşlı değildi aslında, gibi bir iç burukluğu oldu.
bu yazıyı yazmadan bir kaç gün önce, hazır zaman bulabilmişken 'the sopranos' dizisini bir ay kadar bir süre içinde, yatmadan evvel en az iki bölüm devirerek bitirdim. bazen uykumun kaçtığı zamanlarda 6-7 bölüm bitirdiğim bile oldu. kimi zaman gecenin ortasında beni acıktırdı hiç üşenmedim kalktım bir tabak çubuk makarna, domates soslu ( çakma spagetti ) yaptım karşısına geçtim öyle izledim. aileye yeni giren itaat etmeyen çıkıntı adamlara içten içe kızdım ve hiç sevmedim, bilinç altım icabına bakılması gerektiğini söylüyordu. onunla beraber psikanalizin dibine vurduk. hatalarını da gördüm, anlam veremedim, sorguladım. mesela kuzeni christopher moltisantiyi hiç acımadan öldürdü. hala daha neden yaptığını sorgularım. yani hastalık derecesinde o kadar özdeşleştim o kadar sevdim bu adamı.
hani şu justin bieber için ağlayan ergenler vardı, onlara kızardım. şimdi o yaşlarda olsam ben nasıl saçmalardım -ki yaptığım ne !-
iyi bir aile babasıydı. mafya ailesinden bahsetmiyorum. evet liderlik yaptığı çetenin başında harika bir otoriteydi ve bunu bir gün hapisten yeni çıkan kuzeni diğer mafya ailesinin kaptanının kardeşini vurduğu zaman sağ kolu silvio dante ile tartıştıklarında, ve ona bir numara olmak hakkında hiç bir fikrin yok dediği zaman daha iyi anladık. daha da iyi aslında, vurulduğu zaman onun yerine bakan silvio'nun, ailenin adamlarını idare edemediği zaman ne kadar iyi bir patron olduğuna daha iyi kanaat getirdik.
ama eşi ve çocukları, hatta zaman zaman nefret ettiği kız kardeşi, ölmesini istediği annesi ve iki defa öldürme girişiminde bulunan amcası hep önemli oldu onun için. gerçi dizi boyunca önüne gelen her kadını yatağa atarak sadakati sorgulanabilir ama eşinin yeri bambaşkaydı.
gerçekten bu adamın ölümüne bu kadar üzülmüş olmalıyım ki bunları bana yazdırtan başka bir sebep olamaz heralde. o kadar bölümü ardı ardına izleyince senden benden biri gibi olabiliyor bu insanlar. ne acı ki, ben kan bağım olan teyzemin ölümüne bile bu kadar içlendiğimi hatırlamıyorum. affetsin beni. ama biz hiç bir zaman çok bir şeyler paylaşmadık ki teyzemle. komşumuz olan hatice teyze bile daha yakındı bize, bana. sadece bir kan bağı oldu, ona dair hatirladığım çok bir şey olmadığındandır diye kandırıyorum belkide kendimi.
şimdi dizi bitti, yerine izleyebilecek bir şey ne arıyorum ne de onun yerini doldursun istiyorum. bari açıp bir film izleyeyim derken yeni çıkan filmlerden bir tanesinde oyunculardan biri dikkatimi çekti. filmin adı -enough said-. james gandolfini'nin son filmiymiş. daha izlemedim. bu yazı sonlanınca açıp onu da izliyicem. işte o filmi görünce, bu kadar hislendiğim anda ona hitaben bir şey yazmam gerektiğini düşündüm. tony soprano hayali bir karakter olabilir ama onu oynayan adam o karakterden bir parça içinde taşımasa o rolün o hakkını veremezdi. böyle bir adamın babam yada abim veya amcam olmasını çok isterdim.
'the sopranos' gelmiş geçmiş en iyi dizidir ve tony soprano her zaman hatırlanacaktır. R.I.P, huzur içinde yat...
--spoiler--
Diziyi izledikçe kendimi görüyorum. Resmen birebir aynı kişiyiz.
dünyanın en güzel dizisinin, en taşşaklı karaketeri. normalde başrollere karşı ciddi manada antipati duyarım ancak kendisi için böyle bir şeyden bahsetmek ne mümkün. sinema tarihinin en sağlam erkeği de olabilir kendisi. gerçekten erkeğe dair hemen tüm özellikleri böylesine bünyesinde toplamış bir karakter tekrardan oluşturulabilir mi merak içerisindeyim.
alfalık denen olay varsa eğer bu abimiz bunun ete kemiğe bürünmüş halidir. unutulmayacaksın reyis.
(bkz: james gandolfini)
(bkz: james gandolfini)
kadın ve salçalı makarna düşkünü new jersey mafiososu.
güncel Önemli Başlıklar