bugün

Doğru diyosun din kardeşim.
(bkz: saflık)
cehalet....
Oyuncular kafasına buzlu cam taksın sorun falan kalmaz. zaten sansürsüz tiyatromu olurmuş?
Buluttan nem kapmaktır.
tiyatro oyunları ve oyuncularına devlet sikertmesinin yakın gözüktüğünü belirten haberdir.
ne demiş; ''biz hep gözünüzün önünde olacağız, buna alışsanız iyi olur'' ben herşeyi çıkartırım bu sözden efendim.
padişahlık devrinde, kendisi mihrimah oluyor sanırım.

not: tiyatro izlemeyi bilmeyen birini tiyatroya almamak gerekir efendim. ''bizi istemiyorlar'' gibi bir düşünce yapısına sahip biri sadece kompleksli olabilir. net.
Hani siz nasıl diyor? At yalanı sikeyim inananı mı? Hah iste tam öyle. Attığınız yalanı da sikeyim, o yalana hiç düşünmeden inanan beyinlerinizi de sikeyim.

Yahu bir insanın, tek bir insandan bahsediyoruz, tiyatro salonuna 150 korumaya gireceğine inanmak hangi aklın ürünü, hangi düşünmeyen, arastirmayan kafanın mahsulü çok merak ediyorum... Polis koleji ogrencileri "tiyatro izlemek icin" topluca bilet alıp gidiyorlar ve polis koleji ogrencileri önce "polis" oluyor, sonra "koruma", sonra da "sumeyye Erdoğan'ın yakın koruması" oluyor. inanamıyorum ya... Bu kadar önyargı, pesinfikir...

Can Dündar burada yine büyük gazeteci olduğunu ispatlamış. Araştırmış, tüm yönleriyle ortaya koymuş olayı. Tebrik etmek lazım...
şimdi oyuncu bana göz kırpsa ben de ona göz kırparım dolayısıyla alınacak gücenecek bir durum olmaz. ama kompleks sahibiysem başka tabi. gereksiz yaratılmış krizdir.
avrupa avrupa diye ağlaşan çakma tiyatrocularımıza "alın lan size avrupa modeli , hadi bakalım özele geçiyoruz. artık doldurduğun koltuk kadar maaş , yatarak, vererek bir yerlere gelmede yok " diyince bir anda morardıklarını görmemize vesile olmuştur.

al sana modern sistem , hadi bakalım fransanın mona lisasını sanatseverliğini alkışlıyor türkiyeye küfrediyordun ya ha işte aynı sistem geliyor.

hadi bakalım kime küfrediceksiniz bakalım bu sefer.
ve sonrasında olaylar gelişir.

o tiyatrocunun maaşı kesilir.

tiyatroculara "ulan siz kimsiniz?" denilir

ve tiyatrolar özelleştirilmeye doğru yol alır.
hayatında defalarca! tiyatroya gitmiş sümeyye erdoğan' ın, sanki hiç tiyatro adabını bilmezcesine, yanındaki korumaları aracılığıyla sahneye müdahale etme hadisesidir.

işte mevzu bahis olan ideoloji de tam burada başlamaktadır. eleştirmekten aciz, kayıtsız teslim, kaypaklığın dibini görev edinmiş olan adamlar için sümeyye erdoğan' ı korumak da sahnelenen başka bir tiyatrodur.
hayatında bir kere bile tiyatroya girmemiş çakma sanatseverlerce eleştirilen kişi.
mevzu bahis sanat yada tiyatro değil "ideoloji" bunlar için.
fazıl saya "sanatçı" diyenler sümeyye erdoğan ı da sanki eline meşaleyi almış , tiyatroyu yakmışçasına eleştiriyor.
mevzu bahis olan ideolojidir efendim. "chp liyse iyi" yoksa kötü hele tayyip erdoğan ın ailesindense en kötü.

sonrada sorarlar neden seçim kaybettik diye. aynaya bakarsan görürsün neden seçim kaybettiğini.
rte nin intikam alma sürecini başlatan silsilenin son halkası.
hayatında tiyatro kapısından girmemiş barzolarca savunulan afet-i devran. (afeti felaket anlamında kullandım yoksa güzel bulacak kadar zevksiz değilim)
sanatın postal yalamaktan ibaret olduğunu sanan embesillerin tiyatro yapmasının davetiye çıkardığı olaydır.
yok aga , nasıl br nefret varsa artık , nasıl bir tiksinti varsa , nasıl bir şerefsizlik işlemişse damarlarına görmeye dahi tahamül edemiyorlar.

siz ne sanatçısınız, ne aydınsınız ne de insansınız. sadece kudurmuşsunuz. beter olun. adam edicez sizi.
baya adam oldunuz aslında arşivlerden görüyoruz 60 sene önceki gibi "ben ülkenin sahibiyim siz kimsiniz" ayaklarında dolanamıyorsunuz artık. o yüksek koltuklarınızdan aşşağı çektik sizi.

fazla değil bir 20 yıl sonra o ukelalığınızdan eser kalmayacak. tam adam olacaksınız. saygı göstereyi bileceksiniz.
kişilerin siyasi görüşleri nedeniyle mantıksız yorumlar yazdığı, toplumumuzun ne kadar tez canlı, ne kadar araştırma-öğrenme merakından uzak, olayları nasıl işine geliyorsa öyle anlamaya ve yorumlamaya meraklı olduğunun göstergesi olmuş bir olaydır.

tiyatroda bir şeyler yemek, telefonun çalması hatta oyuncuların söylediğine göre seyircilerden birisinin telefonla uğraşması bile oyuncunun konsantrasyonunu bozuyor. Bir oyun için upuzun metinler ezberleyen oyuncunun kafası karışabiliyor. Bunu sadece tiyatro sanatını takip edenler değil neredeyse herkes bilir. Ama sümeyye erdoğan tiyatroda, ön sıralarda sakız çiğniyor. Bu davranış dikkat dağıtmasından çok oyuncuların icra ettiği işe saygısızlıktır. Bir kere buna oyuncu mutlaka tepki gösterir. Şahsen izlediğim oyunlarda ön sırada telefonla uğraşanlara vs tepki gösterdiğine çok defalar şahit oldum ve tiyatroda bunun olması normaldir diyebilirim.

150 koruma meselesine gelecek olursak o 150 kişi koruma değil polis okulu öğrencisi. Yani daha baştan bunların koruma olduğunu yumurtlamak, sonra buna inanıp entry girmek en az contorium'a inanmak kadar salakçadır. işte tam da bu bizim nasıl her duyduğuna inanan, boş konuşmayı seven insanlar olduğumuzun ispatıdır.
sümeyye erdoğanın ekşici olduğunu kanıtlamıştır.

(bkz: yarısında çıktım)
altına yazılan entrylerin yarısından fazlası sözlük formatına aykırı olan, tanım içermeyen, sadece yazarı ilgilendirecek kadar subjektif olan başlık. Evet bu entry de başlığın sözlükteki konumuyla ilgili ve formata aykırı. Bu girdi silinmelidir ama yanında sözlüğün içine eden, sözlüğü iğrenç bir foruma çeviren girdiler de uçurulmalıdır.

Bu arada sümeyye erdoğan tiyatroda sakız çiğniyormuş diyorlar.
babasının kızı! !
http://gundem.milliyet.co....2011/1377277/default.htm

--spoiler--
'' Oyuncu öne geldikçe bana bakarak kaş göz işareti yapmaya başladı. Sonrasında ağzıyla sakız çiğneme hareketi yaptı. Adam aslen sakıza değil, başörtüsüne takmıştı.''
--spoiler--

(bkz: sümeyye erdoğan)

--spoiler--
'' Oyuncuyu çağırdım uyardım. Ondan başkalarının da yakınması varmış. ''
--spoiler--

(bkz: ERTUĞRUL GÜNAY)

osuruktan nem kapmak tam anlamıyla budur herhalde.
(bkz: çok güzel hareketler bunlar) *
yanlış anlaşılmalar silsilesi;

http://gundem.milliyet.co....2011/1377277/default.htm

edit: oha lan benden hızlı davrananlar olmuş, neyse.
bu da oyuncunun açıklaması. gayet mantıklı bir açıklama:

(bkz: http://www.hurriyet.com.t...aber/17546489.asp?gid=381)

oyunu izlemiş olan can dündar'ın da yazdığı gibi seyirci ile temasa geçmek oyunun senaryosunun bir parçası ve yüzlerce kez yapılmış her sahnelenmede. zaten padişah bu şımarıklığı cezalandırıyor finalde.
sakız çiğneme işaretini baş örtüsüne bağlamak ise tam bir kompleks ve ruh halinin bozukluğunu gösteriyor aslında.
olay aslında gerizekalı bi oyuncu krizinden öte değildir.
sanane kardeşim ? oyununa bak sen.