bugün

zenci ve beyaz ayrımını çok iyi dile getirmiş bir kitap. aynı zamanda bize barbar diyenlerin kendi geçmişlerini nasıl görmezden geldiklerinin çok açık bir örneği.
izleyince içi acımayan insanın, insanlıktan nasibini almadığını gösteren filmdir. *
ırkçılıkla ilgili yapılmış, en fazla ortalama üstü denilebilecek filmdir.bu filme başyapıt demek için american history x gibi bir başyapıttan habersiz olmak gerekir.filmde siyahların aşağılandığı anlatılmış.beyazlar da kendi evlerinde hizmetçi olarak çalıştırıyorlar bu siyahları.bu kadar nefret ediyorsanız neden evinizde çalıştırıp çocuklarınıza baktırıyorsunuz ?diyelim ki az paraya çalışıyorlar ee o zaman onlara neden ayrı tuvalet yaptırıyorsunuz.ki tiksindikleri için onlara ayrı tuvalet yaptırıyorlar.sen bu kadar nefret ettiğin birini evine alıp çalıştırıp mısın ?ayrı tuvalet dahi yaptırma masrafı da varken.bunlar bence filmdeki samimiyeti bozmuş.yakaladığım ufak bir detay ise siyahi hizmetçinin kendine ait tuvaletten çıktıktan sonra ellerini yıkamadan direkt çocuğa sarılması. bu filme vereceğim puan en fazla 10/6.5.
2,5 saat sürse de yormadan meramını anlatan, mesajı net ve anlamlı, izlenesi film. sadece yahudi soykırımı olmadı bu dünyada abiler! zencilere (ve tüm ezilenlere) yapılanı da unutmamalı / unutturmamalı...
Senaryosu itibari ile bir farklılık yaratacağı zaten belliydi. Beklediğimi de fazlasıyla aldım diyebilirim. Normal bir konuya çeşitli öykülendirmelerle, olaylarla ve kişilerin bakış açıları yardımıyla normalin üstü hâl aldırılıyor. Emma Stone, Viola Davis ve Octavia Spencer filmi götürenler. Ancak benim fikrim Jessica Chastain'den yana.. The Tree of Life aynı şekildeydi bu filmde de aynı güzel performansı sergiledi. 2011 senesi filmler bakımından ne kadar kısır geçmişse de bu film birkaç iyi filmin arasındaydı kesinlikle.

Irkçılığın zamanında ne kadar acımasızca uygulandığını ve bunların siyahi insanları nasıl zor durumda bıraktığını görüyoruz. Aslında herşey renkle bitmez.. Renkten öte insanların kalplerinde ki duygudur önemli olan. Benim rengim beyaz, onun rengi siyah ne fark eder ki? diyorsunuz değil mi. Zamanında çok şey farkediyormuş. Günümüzde de birkaç zırzop var tabii ki ama cezaları da var peşi sıra.. Bu iğrençliği film bir kez daha ayrımcıların yüzüne çarpıyor. Film bize aslında ırkçılığı anlatmıyor. Bir beyazın siyahi duygulara nasıl ortak olduğunu ve onlara kendilerini cesaretli hissettirdiğini konu alıyor. işte bu yüzden de farklı bir uyarlama. Binbir türlü farklı duyguyu yaşayıp hissedebilirsiniz. Rengi ne olursa olsun birini bir insan olarak bütün halinde görebilmektir önemli olan.

Oscar'a aday filmlerden bir tanesiydi, kısacası güzeldi.

--spoiler--

- içine ne kattın da bu kadar lezzetli olmuş?
+ Meksika’dan gelen kaliteli bir vanilya ve özel bir şey daha.

- Kes bir dilim. Git tabak getir.
+ Bokumu ye.
- Ne dedin sen?
+ “Bokumu ye” dedim.
- Aklını mı kaçırdın sen? Hayır, efendim ama siz birazdan kaçıracaksınız. Çünkü az önce yediniz.

--spoiler--

ırkçılar bok yesin denmiştir... *
2011 yapımlı 60'lı yıllarda misissippi eyaletinin jackson şehrindeki siyahi hizmetçilere yapılan kötü muamele ve bunu bir kitaba çevirmeye uman beyaz bir jackson sakini gazeteciyi anlatan film.

filmin ilk başların emma stone'un güzelliğine ve oyunculuğuna hayran kalmıştım sonlara doğru jessica chastain daha zarif ve başarılı bir iş çıkartmış gibi geldi.

bryce dallas howard ile hilly rolü ile kötü bir karakteri başarıyla canlandırmış.
imdb top 250 listesine an itibariyle 250. sıradan giriş yapan, octavia spencer'e oscar kazandırmış güzel film.
başyapıt.
--spoiler--
you is kind, you is smart, you is important.
--spoiler--
imdb puanı bayağı yüksek bir film.
kici boklu the artist filmi yuzunden hakki yenmis film. Mukemmeldi oyunculuklar vs hersey guzeldi su filmi izleyipde insanin gozlerinin dolmamasi imkansiz bu arada Viola davis"e odulu vermeyen bryce dallas howardi aday bile yapmayan akademi uyelerine sesleniyorum, cidden gotunuzle mi izliyosunuz filmleri?
abd'deki ırkçılığı çok güzel yansıtan bir film. özellikle kirli abd tarihindeki * eşitsizlik gözler önüne serilmiştir.

--spoiler--

insanların ten renginin ya da etnik kimliğinin insan olmak sıfatından daha önemli olmadığını ve herkesin eşit koşullarda bir hayat sürmesi gerektiğini anlatmaya çalışan abd'nin sınıflı toplum yapısını yerlere vuran film.

--spoiler--
Kathryn Stockett'in aynı adı taşıyan romanının sinema uyarlamasıdır. şahane bir film olmuş.
yalnız türkçe çevirisinde romanın adı "yardımcı" şeklinde çevrilmiş iken, sinema filminde adının "duyguların rengi" olarak çevrilmiş olmasını mantıksız buldum.
her şeyden önce öyle sıcak renkler kullanılmış ki keyif veriyor, başka bir unsura ihtiyaç aralığı bırakmıyor. konu klasik olarak gösterilip "zaten iş yapar" gözüyle bakılsa da kesinlikle fazlası var. süresi uzun değil aksine kısa geliyor, bittiğinde bir tebrik etme ihtiyacı doğuruyor bir alkışlamalı yada yapanın elini sıkıp bravo demeli gibi. kesinlikle izlenmeli sadelikle yavaş yavaş sızlatan bir film.
abd'nin missisippi eyaletinde çalışan siyahi kadınların, hizmet ettikleri beyaz insanlarla ilişkilerini anlatan kitaptan uyarlanmış filmdir. ırkçılığa yapılan dokundurmalar vardır, gerçekten 60'lar amerikası böyle miydi diye düşündüren.. yer yer kahkaha attıran, yer yer de hüzne boğan müthiş bir film olmuş. aldığı oscarları da sonuna kadar hak etmiş. duyguların rengi diye saçma bi çeviri yapılmış, bu da çevirmenlerin küçük bi latifesi herhalde. şiddetle izleyiniz efendim.
--spoiler--
Kathryn Stockett Aynı isimli romanından Tate Taylor tarafından sinemaya uyarlanan The Help’te Viola Davis başrolü oynayacak. Film, Mississippi’de kölelik kalkmadan önceki dönemi anlatıyor.

--spoiler--
Etkili bir filmdir, hem ağlatır hem güldürür.
imdb'de ilk 250'ye girmiş diyerek izlediğim fakat pek beğenmediğim film. O kadar çok izlemişiz ki amerikan ırkçılığıyla ilgili film artık kabak tadı verdi. Zaman kaybı değildir ama 7/10 veririm.
"Her gece bir hayal kuruyorum ve her biri gerçekleşmemek üzere yok oluyor. "

görsel