bugün

Beğenmemeyi, kendine yakın hissetmemeyi anlarım da türk edebiyatında yer etmiş bir kadını elif şafakla bir tutmak neyin kafası?
Canan Tan kitaplarıyla bir tutmak neyin kafası onu sorgulamıyorum bile.
Sevmeyeni de var fakat bence özgün bir yazar-mış. Severek okuduk.
''Aşk acısı çekmedim hiç, çünkü dünyanın verdiği acı her zaman güçlüydü.''
"her şey geçiyor
ve
hiçbir şey geçmiyor"

(bkz: Eski bahçe eski sevgi)

Gönül üstü, mânâ ustadı kadın...
Pazar günlerinin geçmişteki izleri boğazıma dolduğunda andığım, hep o sayfayı okuduğum kitabın yüreği.

http://m.uludagsozluk.com/e/37552387/
kitaplarından yazılar koymak isterdim ama aklımda olan bir yazısı vardı onu bulamadım ve güzel yazılarından birini de seçmek olmaz hepsini koymak gerekirdi o yüzden bir yazısını koymadım.

ruhunu hissedebildiğim bir kadın tezer özlü. düşüncelerini, hislerini, arzularını, düşlerini, acılarını, sevgisini yani ruhunun her kısmını kelimelerinden hissedebildiğim bir kadın.

ve bir hissini çok iyi anlıyorum, doğduğumdan bu yana hissettiğim bir şeydi bu benimde. bir yere ait olamama hissi. tuhaf bir his insan nerde durursa dursun ait olmadığını biliyor gezmek gitmek istiyor ama sorun da bu gidecegi yerde de bu his var. birine ait olamama hissi bir teslimiyet yaşayarak bu histen çıktım ama bir yere ait olamama her an var olan bir his.

tren yolculuklarını seven ve tren yolculuğunu hisleriyle bütünleştiren ve bunu anlatan da bir kadın. tren yolculukları cidden de güzeldir gezmenin en güzel hali gibi.

ve ruhundakileri tamamiyle anlatamadığının da farkındayım bu yazılarından ve hislerinden anlaşılıyor. sakladığı hisleri düşünceleri vardı kendi ruhuna sakladığı her insan gibi derinde saklı olan. ve tezer özlü gibi bir kadının ruhunu sevmek bunu kelimeler değil hisler anlatır sadece.
Tezer ozlunun gunluk tarzi kitaplarindan borderline kisilik oruntusunde oldugu soylenir. Daha cok yogun depresyonu hissederiz fakat dissosiasyon da ealik etmekte, hafizasinda bosluklar, yogun degersizlik hissi, ani evlilik bosanma kararlari borderline'i akla getirir.
Çocuklugun soguk geceleri kitabinda ruh sagliginin kotuye gittigi zamanlari, hafizasindaki bosluklari, aciyla hayata baglanmasini sadece okumaz hissederiz.
görsel
Bir kez olsun ruhuna dokunabilmek isterdim tezer özlü'nün. onu yaşayabilmek.
Çok diş ağrısı çekmiş. Bu ağrının ne derece katlanılmaz olduğunu, hele bir de günlerce dinmiyorsa, iyi bilirim.
intihar, intihar üzerine, dünyada nefes almaktan acı duyan bir kadın. babası ona elindeki kuruyemişleri göstererek " böyle güzel yemişler varken, ölmeyi düşünmek niye ?" sözünü cok acınası bulmuş ki bu sığlık tezer özlü için kabul edilemezdir.
"Bu akşam geç yatanlar uykulu uyanacak,erken yatanlar da uykulu uyanacak."
Şimdi gene evdeyim. Kendi hakkında karar vermekten yoksunum. Sanki bir eşyayım.Konuşup, fısıldaşıp, istedikleri yere koyuyorlar beni.

(bkz: çocukluğun soğuk geceleri)
“Her sevginin başlangıcı ve süreci, o sevginin bitişinin getireceği boşluk ve yalnızlık ile dolu. Belirsizlikler arasında belirlemeye çalıştığımız yaşam gibi. Sevgi isteği, kendi kendine yaşamı kanıtlama dileği kadar büyük. Belki kendilerine yaşamı kanıtlamaya gerek duymayan insanlar, sevgileri de derinliğine duymadan, acıya dönüştürmeden yaşayıp gidiyorlar. Ya da sevgiyi sevgi, beraberliği beraberlik, ayrılığı ayrılık, yaşamı yaşam, ölümü ölüm olarak yaşıyorlar. Oysa yaşam ölümle, ölüm yaşamla tanımlı.”
yaşamım boyunca uykuyu beklediğim kadar hiçbir şeyi beklemedim. 
ancak anlamsızlık ve acı sonsuz bir gelişigüzelliğe vardığı günlerde derin derin,uzun uzun çok yorucu uykuları uyudum. 
yorgun,isteksiz ve umutsuz uyanıncaya dek.
https://www.youtube.com/watch?v=o06tIhpEyT0
"Sen hiçbir işe yaramaz değilsin. Seni senden çalan toplumdur"

Baskının insanın özünü yok ettiğine inanan edebiyatın nostaljik prensesi
Bu kadını çok seviyorum. Çokta güzel bir bayan. Ama ayrılışı kendisine yakışır şekilde olmadı. iyi ki varsın güzel insan.

"Anlatamayacağım. Bu insanlar Guguk Kuşu filmini de, Napolyon'un yaşamöyküsü filmini de, limana yanaşan beyaz bir yolcu gemisini de, vitrinlerdeki yeni sonbahar giysilerini de aynı gözlerle seyredebiliyorlarsa, elimden ne gelir?"

Tezer Özlü
“Aşk acısı çekmedim hiç çünkü dünyanın verdiği acı her zaman daha fazlaydı.”
''insan ne denli derin düşünebiliyorsa, sevgisi o denli derindir. Ve acısı da o denli büyük.''

( Yaşamın Ucuna Yolculuk sf : 22)

"işte bağırıyorum. Ve beni duyan gene benim."

(Yaşamın Ucuna Yolculuk sf: 38)
"Tek bir kelimeden binlerce anlam çıkardığım günler de oldu, yazılan uzun cümleleri görmezden geldiğim günlerde. insanlara inanmaya çalışmaktan yoruldum. Hayatıma giren her yeni insan, yeni bir yük benim için. insanların gündelik hırsları komik geliyor bana, hayatı ciddiye almıyorum. Yaşamlarına bir kez bile dışarıdan bakamamış insanların, gerçekten dürüst olabileceğine inanmıyorum. Böyle insanları sevmiyorum, onlar da beni. Her şey karşılıklı."
Yaşamın Ucuna yolculuk kitabında istanbul'a gömülmek istememesini söylemesine rağmen mezarı istanbul sarıyer'de olan yazar.
"Aşk acısı çekmedim hiç, çünkü dünyanın verdiği acı her zaman güçlüydü."
hayalet oğuz ile ilişkisi beni derinden etkileyen yazar.
Ne zaman bir kitabını okusam bu kadının hayatımda bir şeyler kötü gitmeye başlıyor.
*işte en beğendiğim insanlar:
-Lodosta başı ağrımayanlar
-insan dramının bilincinde olmayanlar
-Her sanat yapıtını aynı biçim ve aynı ölçü ile algılayanlar
-Uçakta iştahla yemek yiyenler
-Karı ve kocasına hayranlık duyanlar
-Kendilerine hakim olmaları gerektiğini sananlar
-Görgüden söz edenler
-Herhangi bir gemide herhangi bir yabancının ayakkabılarını modaya uygun bulup bu konuda konuşanlar
-Biriyle yatıp ona iyilik ettiklerini sananlar
-Sabahları genel konular üzerine konuşabilenler
-Özel yaşamlarını gizli tutmaları gerektiğini sanıp bu konudan hiç sözetmeyenler
-Yemekler ve mutfak üzerine konuşurken sanki bir askeri darbeden söz eder gibi heyecanlananlar
-Aşık olunca ömür boyu sürecek eşlerini bulduklarını sananlar.

Farkındalıklı bir yazardır.
Dışarıya salınmamış çocuklar nasıl bakıyorsa o sokağa
Her şey biraz öyle işte

Tezer Özlü.